Konu: | Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyinin Kurulmasına İlişkin Nahçıvan Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına Dair Protokol'ün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 2 |
Tarih: | 03.10.2023 |
CHP GRUBU ADINA MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
(AK PARTİ ve Yeşil Sol Parti sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Evet, lütfen... Sayın milletvekilleri, lütfen...
MURAT ÇAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama, geçtiğimiz pazar günü Ankara'da yaşanan terör saldırısında yaralanan 2 polis kardeşimize, İçişleri Bakanlığımıza ve milletimize geçmiş olsun dileklerimi sunarak başlamak istiyorum.
Kayseri'de şehit edilen veteriner kardeşimize de Allah'tan rahmet, ailesine, ulusumuza başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Terör, kaynağı ne olursa olsun, bir insanlık suçudur. Teröre karşı kararlı bir duruş sergilemek, vatanını seven, yaşam hakkına değer veren her bir birey için insanlık görevidir. Pazar günü gerçekleştirilen hain eylemde teröristlerin amacına ulaşmasını engelleyen, yaralanan ve orada görev yapan ama yaralanmayan bütün Emniyet mensuplarına da teşekkür etmek vatandaşlık görevimizdir.
Bu arada, yeni İçişleri Bakanının terör, mafya ve uyuşturucu baronlarıyla ilgili mücadele hassasiyetine teşekkür ediyor, kararlılığını takip edeceğimizi belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Gazi Meclisimizin yeni dönem yasama çalışmalarına resmen 1 Ekimde, fiilen de bugün itibarıyla başlıyoruz. Ülkemize ve milletimize hayırlı olsun. Hepimize kolaylıklar ve başarılar diliyorum.
Bu dönem, yasama çalışmalarımızı cumhuriyetimizin 100'üncü yılı gibi tarihî bir eşikte yürüteceğiz. 100'üncü yılın önemine, değerine layık olacak nitelikte yasama faaliyeti yürütmek her birimizin üzerine düşen görevdir. Örneğin, alakasız kanun maddelerini torbaya doldurup milletvekillerine el kaldırtıp indirterek yasama yapma dönemi artık son bulmalıdır. Örneğin "Yolsuzluk yapanlar hakkında soruşturma ve kovuşturma açılamaz." diye kanun çıkarma devri artık kapanmalıdır. Yine, örneğin, Meclis, 5'li çetelerin, faiz baronlarının, dolar vurguncularının, devlete borç takanların sırtındaki yükü alıp işçinin, memurun, emeklinin sırtına yeni yükler getiren düzenlemeleri meşrulaştırma zemini olmaktan çıkarılmalıdır. Örneğin "kur korumalı mevduat" adı altında yabancı para cinsinden kapitülasyon anlamına gelen uygulamalar son bulmalıdır. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında bizim ve daha da önemlisi milletimizin bu Meclisten beklentisi işte budur. Biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak yasama çalışmalarına bu anlayışla katkı sunacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasama döneminde anlaşılan o ki gündemimizde Anayasa tartışmaları da olacak. Bugün muhalefetin makul hiçbir önergesini önemsemeyenler, çiğnemedik Anayasa hükmü bırakmayanlar, hukuku rafa kaldıranlar, başta denetim yetkisi olmak üzere Meclisin yetkilerini gasbedenler Meclisin gündemini Anayasa tartışmalarıyla meşgul etmeyi planlıyorlar. Bu konuda duruşumuz nettir ama az önceki tartışmadan ve öğleden sonraki bir anekdottan, Kastamonu'da yaşanan bir örnekten sonra çıkan tartışmalarda görüyoruz ki Meclis birbirini anlayan, birbirini dinleyen ittifakla bir anayasa yapmayı maalesef bugünden gördüğümüz tecrübelerle başaramayacaktır.
Türkiye'nin çok yakıcı sorunlarla boğuştuğu bir dönemde milletin yoklukla, yoksullukla savaştığı, emeklinin 7.500 liralık maaşa mahkûm edildiği, gençlerin ülkeyi terk etmek için fırsat kolladığı, ev sahipleri ile kiracıların gırtlak gırtlağa geldiği, ekonomik temelli toplumsal kaosa sürüklendiğimiz bir dönemdeyiz. Bu sorunlar karşısında iktidar deve kuşu misali kafasını kuma gömmüş, bambaşka bir masal okuyor hepimize. Mevcut Anayasa'yı kevgire çevirenlerin, hukuku katledenlerin, milleti açlığa sürükleyenlerin anayasa masalına bizim karnımız tok.
Bakın, bu iktidar nasıl ki milletin kimyasını bozdu, aynı şekilde devletin de kimyasını, ayarlarını bozdu. Madem konumuz uluslararası anlaşmalar, örneği de oradan verelim. Eskiden dış politika millî meseleydi, sizin iktidarınızda parti meselesi hâline geldi. Az önce bir konuşmacımızın, bir milletvekili arkadaşımın da dile getirdiği gibi atanmış büyükelçi devletin büyükelçisi gibi davranmıyor, parti memurluğu yapıyor, Türkiye'nin Cakarta Büyükelçisinden bahsediyorum. Sosyal medyadan paylaşım yapıyor, AK PARTİ'nin Adana İl Kongresine selam çakıyor. Devlet adabı, devlet ağırlığı, diplomatik saygınlık, hiçbirini göremiyoruz, hepsi yerlerde sürünüyor ama biliyoruz ki devlet adabı devlet adamlarında olur. Bu iktidarın parti militanı büyükelçilere ihtiyacı olabilir ama Türkiye'nin bu kadar rezilliği kaldıracak tahammülü yoktur. Tekrar altını çiziyorum: Dış politika, her köklü devlet gibi Türkiye için de millî bir meseledir ama bu iktidar zamanında dış politika bir parti meselesi hâline getirilmiştir.
Millî mesele konusundan hareketle milletin meselelerinden söz etmek istiyorum biraz da. Türkiye, bildiğimiz gibi, yangın yeri; çarşı, pazar kan ağlıyor. Yaz aylarında ekonomi biraz rayına oturur, millet rahat nefes alır diye hayal sattılar, şimdi o rüyanın sonuna gelindi hep beraber. Boşaltılan hazineye 3 kuruş para sokmak için ek motorlu taşıtlar vergisi gibi kanunsuz, hukuksuz yeni vergiler icat ettiler. O da yetmedi, şimdi çiftçinin ürettiği ürüne; emeğinin, alın terinin karşılığı olan paraya göz dikildi. Örneğin fındık; çok konuştuk haziranda, temmuzda Meclis kapanmadan. Türkiye'nin en büyük tarımsal ihracat kalemlerinden birini oluşturan fındık, Karadeniz Bölgesi'nde yaşayan insanlar için, bölge ve ülke ekonomisi için can suyu olan tarım ürünü. Hepimizin geçmişinde, hayatında önemli yeri var. Toprak Mahsulleri Ofisi bizim her türlü uyarılarımıza rağmen 83 lira fiyat verdi fındığa, bir ara 100 liraya kadar yükseldi. Üretici hâlâ 100 liraya yükselmiş fındığın 83 liradan parasını almayı bekliyor, ne zaman verileceği de meçhul. İhanet bununla da sınırlı kalmıyor, şimdi de -bugün yine bahsedildi- piyasaya düşük bedelle Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından fındık satıldığı haberleri hepimizin malumu. Devletin millî menfaatleri Türk üreticisini koruması gerektiği yerde, fındık piyasasını ele geçiren kartele hizmet edilmeye devam edildiğini görmekteyiz. Bunu biliyorduk ama milletin artık gözüne sokulan şekilde yapılıyor.
Bir başka ayıp da hasada gelinmiş olan çeltik üreticisine yapılıyor. Benim seçim bölgem Samsun Türkiye'nin çeltik üretiminin yaklaşık yüzde 15'ini karşılıyor, Türkiye'de 2'nci büyük il çeltik üretiminde. Hasat zamanı geldi, destekleme fiyatları son dakikaya kadar açıklanmadı; az önce baktım, hâlâ açıklanmamış. Tarım Kredi Kooperatifleri belli ölçülerde alacağını söyledi ama borca mahsuben alacak ve borca da faiz uygulayacak. Ayrıca gübre, ilaç, mazot, tarımsal sulamada kullanılan elektrik ayrı maliyetler. Üretim maliyetini yükselten bu parametreler dikkate alındığında, destekleme fiyatını açıklama işi geç tarihe bırakıldığında üreticimiz her üründe olduğu gibi çeltikte de zarar ediyor. Destekleme alım fiyatı tohum tarlaya ekilmeden açıklanmış olsa hem üretici daha kolay karar verir hem de devletimiz üretimi daha sağlıklı planlamış olur ama o devleti göremiyoruz maalesef yıllardır. Bu yapılmıyor, niye? Çünkü "Çiftçi zarar etsin, ürününe yok pahasına el konsun, piyasa ithal pirinçle dolsun." diye bakılıyor. Üreticimiz bu kadar ihanet karşısında yine de ayakta durmayı başarabiliyor. Ben de 5 Ekim Perşembe günü Bafra'da Çeltik Hasadı Etkinliği'nde bu konuyu yerinde irdelemeye fırsat bulmuş olacağım.
Yine, bugün pancar üreticilerimiz bana ulaştılar. Pancar üretimi -biliyorsunuz- TÜRKŞEKER'in koordinasyonunda yürütülüyor. Çiftçimiz sözleşmeli ekim yapıyor, ürettiği pancar TÜRKŞEKER'in fabrikalarında işleniyor. Mesela Samsun Çarşamba Ovası'nda üretilen pancar, Kastamonu Şeker Fabrikasına teslim edilecek ve orada işlenecek. TÜRKŞEKER üreticiye "Ton başına 700 lira nakliye desteği veririm." diyor ama Türkiye'de hiçbir nakliyeci Samsun'dan Kastamonu'ya bu fiyata pancar taşımıyor, en az isteyen ton başına 800 lira istiyor maalesef. Geçen yılki nakliye desteği 500 liraydı, o tarihte mazotun litresi 23 lira, bugün 40 lira sayenizde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çan, tamamlayın lütfen.
MURAT ÇAN (Devamla) - Mazot neredeyse 2'ye katlandı ama nakliye desteği bu artışın çok çok gerisinde. Resmen pancar üreticisine "Zarar et." deniliyor. İnşallah seneye bu üretici pancar ekmeye devam eder ama zarar edeceğini bile bile bu işe girer mi bilmiyorum. Sonra limanlara ithal şeker dolu gemiler gelecek, yine milletimizin parası, kaynakları başkalarına gidecek; bizim de tarlalarımız, Bafra Ovası gibi, Çarşamba Ovası gibi millî servetlerimiz bomboş kalacak. Mecliste konuşacaksak bunları konuşmalıyız. Milletimizin dertlerini konuşalım, bunları nasıl çözeceğimizi konuşalım. En millî mesele milletimizin meselesidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)