GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dünya Ticaret Örgütünü Kuran Marakeş Anlaşmasını Tadil Eden Protokol ve Protokolün Eki Balıkçılık Sübvansiyonları Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:3
Tarih:04.10.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce milletvekilimizin de ifade ettiği gibi Marakeş'te yaşanan depremden dolayı orada hayatını kaybeden insanlara Allah'tan rahmet diliyorum. Deprem acısını 6 Şubatta en yakinen yaşayan bir ülke olarak Fas'taki acının da ne anlama geldiğini en iyi bilenlerden birisiyiz. Dolayısıyla bir kere daha Allah'tan rahmet diliyorum.

Fas-Türkiye ilişkilerinin tarihî seyri içerisinde bugün geldiğimiz nokta, maalesef olması gereken bir noktada değildir. Çünkü Fas'la tarihî ilişkilerimizin bugün deprem vesilesiyle bile yakınlaşmaya vesile olmaması hepimizi düşündürmelidir. Tabii, bugün itibarıyla Ticaret Örgütünün anlaşmasının yeniden düzenlenmesiyle ilgili bir değerlendirme yapıyoruz. Türkiye'nin ticari olarak dünya ticaretinde şu anda bulunduğu noktada bazı kıyaslamalar var, bu kıyaslamaları ben özellikle dikkatinize sunmak istiyorum. Geçen burada Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının da ifade ettiği gibi Türkiye'nin dünyada oluşan ticari olumsuzluklardan etkilendiğine dair genel bir kabul var, bu kabulle beraber bütün olumsuzlukları sanki dışarıda arıyoruz, bütün olumsuzlukların gerekçelerini dışarıya bağlıyoruz gibi bir anlayışa maalesef teslim olmuş durumdayız ve burada bir de salgınla ilgili değerlendirmeler yapılıyor. Salgın, tabii ki bütün ülkeleri vurdu, bütün ülkelerde ticareti sınırlandırdı, lojistik açısından ülkelerin bazı imkânlardan istifade etmesinin önüne geçti. Ancak Türkiye, bugün sadece dışarıda yaşanan bu olumsuzlukları kendi içinde hisseden bir ülke olmanın ötesinde yanlış ekonomik anlayış, yanlış ticari kaygılar neticesinde maalesef arzu edilen noktada değildir.

Yine, bildiğiniz gibi, G20 zirvesi bu sene Hindistan'da Delhi kentinde düzenlendi. Zirvede ele alınan konular arasında küresel bir anlayışı ifade eden "Tek Dünya, Tek Aile" sloganı vardı. Şimdi, biz bu slogana doğru bir mantıkla yaklaşırsak evet dünya insanları tek bir aileden oluşuyor, hangi milliyetten olursa olsun dünyada insanlık bir aile ama bunu bir "tek dünya" idealine indirgemek ve burada sanki bütün insanların tek bir devlet çatısı altında olduğunu iddia etmek Türkiye'nin çıkarlarına ne kadar uygun, dünyadaki insanların ne kadar bir arada bulunmasını tarif ediyor; bu da ayrı bir sorundur. Ayrıca, Çin'in "Bir Kuşak, Bir Yol Projesi"ne karşı Hindistan'dan uzanacak yeni bir ticaret yolu var ve Afrika Birliğinin bu G20'ye alınması da bu anlamda dikkat çekici bir gelişmedir.

Toplantının küresel siyasetteki etkilerine bakarsak önce, bundan önceki zirvede olduğu gibi Rusya'nın direkt hedef alınmaması, ancak bununla beraber Sayın Cumhurbaşkanının NATO Zirvesi'ne giderken Ukrayna'nın NATO üyeliğini hak ettiğine dair açıklaması, yine biraz önce milletvekilimizin ifade ettiği gibi Türkiye'nin Rusya-Ukrayna arasındaki denge politikasına zarar vermiş, tahıl koridoru gibi anlaşmaları maalesef arzu ettiğimiz noktadan uzaklaştırmıştır. Böyle bir durumda, Fransa ve Almanya'nın dahi Rusya'yla ilgili söylemlerini hafifletmeye başladıkları bir ortamda, şimdi bizim bugün bu denge politikasından uzaklaşıyor olmamız Türkiye'nin bölgesel ve küresel çıkarlarına aykırıdır. Ayrıca, hatırlanacağı gibi hem Fransa hem Almanya şu anda bir fırsatını bularak tekrar Rusya'yla iletişim kurma çabası içerisine girmişken Türkiye'nin hem Rusya'yla hem Amerika'yla hem Ukrayna'yla hem Avrupa Birliğiyle ilişki geliştirme potansiyeli olduğu için daha doğru, daha dengeli ilk andaki yaklaşımına dönmesi faydalı olacaktır.

Savaş artık uzayacağı kadar uzamıştır. Rusya'nın bu noktada bir altın köprüye ihtiyacı var. Rusya'nın Ukrayna'yı haksız bir şekilde işgal girişiminden bir anlamda geri adım attıracak bazı gelişmeleri Türkiye'nin de sağlamasına ihtiyaç var. ABD dâhil birçok ülkede. Batı ülkesinde savaşa yönelik eleştiriler var. Özellikle NATO'nun son zirvesi öncesindeki açıklamalara baktığımızda Rusya'yla masaya oturulması gerektiğine dair kanaatler -biraz önce de ifade ettiğim gibi- Avrupa'da daha sıkça dillendirilmeye başlandı. Diğer taraftan, bugün Fransa'da, İngiltere'de ekonomik kriz olduğu söyleniyor, ABD'de resesyon beklentisi olduğu söyleniyor ama burada bunların söylenmesinin temel gerekçesi aslında o ülkelerdeki iç politik yaklaşımlar, o ülkelerdeki Ukrayna'ya yapılan yardımların halk tarafından eleştirilmesidir.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; şimdi bizim -biraz önce söylediğim- 55 üyeli Afrika Birliğinin G20'ye alınmasıyla Batı Blok'unun örgüt içinde rolünün zayıflayacağını düşünenler de gittikçe artmaya başladı. Lakin Batı'nın, Güney Afrika'da özellikle BRICS sonrası ve son dönemlerde Batı karşıtı darbelerin ardından Afrika Birliğini G20'nin içerisine çekmesi kanaatimce doğru bir hamle oldu kendileri açısından ama Türkiye bu gelişmelere nasıl bakıyor, bunu bizim özellikle değerlendirmemiz lazım.

Bir diğer konu "Bir Kuşak, Bir Yol Projesi" var malumunuz olduğu üzere. Bu projeye karşı Hindistan üzerinden yeni bir ticari yolun inşa edilmesine ilişkin detay pek bilinmese de bir anlaşmaya varılması, bu anlamda bu G20 Zirvesi'nin en çok odaklanılması gereken konusu olduğunu ifade etmek istiyorum. Hindistan üzerinden kurulacak bu yol, ilk önce Çin'e karşı Asya'da yükselen bir güç olan Hindistan'ın önünü açma projesidir. Çin'in en büyük planını bir nevi suya düşürecek bir projedir. Hindistan sonrasında güzergâhın geçtiği Suudi Arabistan küresel sisteme daha fazla entegre edilmek istenmektedir. Özellikle Arap dünyasına Batı tarafından rol modeli olarak takdim edilen Suudi Arabistan'ın gücünün daha da artırılması hedeflenmektedir. Son dönemlerde Suudi Arabistan-İran arasındaki yakınlaşma bölgedeki dengelerin Türkiye tarafından daha yakından takip edilmesine olan ihtiyacı göstermektedir.

Bu planda en fazla kazanan taraflardan biri de İsrail olacaktır. Bu planla İsrail küresel ticaret yollarını geçecek, Filistin üzerindeki işgali daha da tescillenecek ve İsrail Orta Doğu'da kendisini daha meşru hâle getirmeyi hedefleyecektir.

İsrail'den bir sonraki durak olan Yunanistan'ın -bu projede yer alarak- Batı için değeri biraz daha artacaktır çünkü hepinizin bildiği gibi NATO doğu sınırını Yunanistan olarak belirlemeye çalışıyor. Türkiye'nin bu noktada atacağı bazı diplomatik adımlar var.

Değerli milletvekilleri, ayrıca şunu da ifade etmek istiyorum: Bildiğiniz gibi şu anda Türkiye'nin ekonomik olarak yaşadığı zorluklar siyasi olarak aldığı kararları etkiliyor. Bu siyasi kararlar... Mesela biraz önce NATO zirvesiyle alakalı, Ukrayna'nın NATO üyeliğiyle alakalı kanaatlerimi ifade ettim. Türkiye bir anlamda "Dünya 5'ten büyüktür." diyerek iç kamuoyunun içini ferahlatacak cümleleri kurarken aynı zamanda Londra'da, Brüksel'de, Paris'te İsrail'le yürütülen ilişkilerde tek taraflı bağımlılık ilişkisi içerisine giriyor. Türkiye'nin çok taraflı diplomasiyi ve çok taraflı ilişkileri geliştirmek gibi bir zorunluluğu var. Her zaman söylediğimiz gerçeği bir kere daha ifade etmek istiyoruz: Tek taraflı bağımlılık Türkiye'ye yapılacak en büyük kötülüktür. Türkiye bir ilişki geliştirdiği ülkeyle karşılıklı bağımlılık ilişkisi üzerinden bir mantığı inşa etmek zorunda, çok taraflı diplomasi yürütmek zorunda, yumuşak gücünü olması gerektiği gibi kullanmak zorunda. Yumuşak gücünü kullandığı takdirde Türkiye -dünyadaki hiçbir ülkeye nasip olmayan bu güçle beraber- emin olunuz çok daha farklı sonuçları elde edebilecek mantıkla hareket edebilir.

Sadece bir soru soracağım ve bu soruyu Meclisin gündemine taşımak için soracağım: Yunanistan'ın şu anda Edirne'ye 40 kilometre uzaklıkta bulunan Dedeağaç'ında Amerika tarafından kurulan, Amerika tarafından oraya getirilen yığınakların, askerî yığınakların acaba Türkiye'deki kozmik oda operasyonuyla bir bağlantısı var mı yok mu? Bu soruyu sizlerin dikkatine arz ediyorum. "Kozmik oda ve Dedeağaç arasındaki bağlantı nedir?" sorusunun cevabını kamuoyunun tartışması adına burada bunu açıyor; Sayın Başkanı, sizleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

İyi günler diliyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)