| Konu: | Yirmi bir yılı aşan bir iktidarın mülakatla ilgili söylemlerine, Hükûmetin artık sözleri ile icraatlarının, vaatleri ile sebep oldukları sonuçların arasındaki çelişkiyi aşmasını umut ettiklerine, Türkiye'nin bir tesadüf eseri değil Adalet ve Kalkınma Partisinin bilinçli politikaları sonucunda bugün dünyada en fazla sığınmacı ve kaçak barındıran ülke konumunda olmasına ve bunun sonuçlarına, tüm sığınmacıların ve kaçakların artık vatanlarına gönderilme vakitlerinin geldiğine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 4 |
| Tarih: | 05.10.2023 |
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Seçim öncesi "Mülakatları kaldıracağız." vaadinde bulunan Sayın Erdoğan, seçimlerin üzerinden yüz günden fazla bir süre geçmesine rağmen sözünü yerine getirmemekte ısrar ediyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanının sözü bizzat Millî Eğitim Bakanı tarafından yere düşürülmüş, "mülakatın mülakat gibi yapılacağı" gibi rahatsızlık verecek bir ifadeyle de itibarsızlaştırılmıştır. Yirmi bir yılı aşan bir iktidarın "Bundan sonra mülakatları mülakat gibi yapacağız." demesi kendi kendilerine yaptıkları bir ihbar ve itiraftır. Türk milletini yönetme sorumluluğu taşıyanlar milletin geleceğini ve hayallerini, gençlerimizin emeğini ve alın terini maalesef gasbetmektedirler. "Mülakat" adı altında işe yerleştirmelerde çarklar daima güçlünün lehine dönmüş ve daima iktidara yakın olanın önü açılmıştır. Bu tutum sonucu devlet eli ve otoritesiyle akraba, eş dost kayırma ve bizden olan anlayışını hâkim kılma algısı yayılmış, nepotizm istisna olmaktan çıkıp -üzülerek söylüyorum- kaideye dönüştürülmüştür.
Bu aziz millet bir kez daha sizlere güvenoyu verdi. Nasılsa oyları aldık diye verdiğiniz sözleri şimdiden unutmak vicdanla ve siyasi ahlakla bağdaşan bir davranış değildir. 2023 seçimleri itibarıyla Hükûmetin ve Meclis kompozisyonunun değişmesi Türkiye'nin ve milletin yakıcı gerçeklerini ortadan kaldırmamaktadır. Milletimizin derdi, dün olduğu gibi bugün de işsizliktir, bugün de kaynamayan tenceredir, artan ev kiralarıdır; milletimizin derdi, bugün de ödenemeyen faturalar, gelmek bilmeyen ay sonlarıdır. "Dünyanın en büyük 10 ekonomisine gireceğiz." diye başlattığınız yolculuğun sonunda geldiğimiz noktada dünyada en yüksek enflasyona sahip 7'nci ülke durumundayız. Biz, Hükûmetten artık sözleri ile icraatlarının, vaatleri ile sebep oldukları sonuçların arasındaki çelişkiyi aşmasını umut ediyoruz. Dün "Dış güçler, faiz lobisi, uluslararası karanlık odakların kurduğu sinsi kumpaslar..." diyordunuz, bugün "Yabancı sermaye memlekete sıcak para getirebilir." diye övünüyor ve kutlama yapıyorsunuz. Dün "Biz milletimizi enflasyon altında ezdirmeyiz." diyordunuz, bugün enflasyonda bir dünya markası hâline getirdiğiniz Türkiye'de vatandaşlara hâlâ daha "Dişinizi sıkın." demeye devam ediyorsunuz. Hepsinin ötesinde yahu siz dün "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." diyordunuz, o hâlde hiç düşündünüz mü bugün faizi hangi sebeple 8,5'lardan 30 puanın üzerine çıkardınız? Türkiye Cumhuriyeti devletini Türk milletinin tevdi ettiği yetkiyle belirli bir müddette ve nispette yönetme ehliyetine sahip olmanız demek seçimden evvel sebebi olduğunuz krizlerin sorumluluklarının sona ermesi demek değildir, aksine Türk milletine karşı görev ve sorumluluklarınız hiç olmadığı kadar yüksek olmalıdır. İYİ Parti, sahibi olduğu devlet yönetme iddiasıyla birlikte bu sürecin de emin olun ki takipçisi olacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye bir tesadüf eseri değil, Adalet ve Kalkınma Partisinin bilinçli politikaları sonucunda bugün dünyada en fazla sığınmacı ve kaçak barındıran ülke konumundadır. Birleşmiş Milletlerin tanıdığı 193 ülke var. Türkiye'de bulunan sığınmacı ve kaçak sayısı bu ülkelerin 98'inin nüfusundan fazla. Türkiye'yi âdeta kuşatan bu en önemli millî güvenlik sorunu taşıdığı risk ve tehditler itibarıyla yalnızca siyasi değil, ekonomik ve sosyal krizleri de içinde barındırmaktadır. İYİ Parti Göç Politikaları Başkanlığının gerçekleştirmiş olduğu saha çalışmaları Türk milletinin bu sığınmacı ve kaçak akınıyla birlikte maruz kaldığı ekonomik ve sosyal zorlukların kanıtlarını da ortaya koyuyor. Partimizin muhtelif illerde yapmış olduğu saha çalışmaları göstermektedir ki Türkiye'de sığınmacıların oluşturduğu gettolaşma ve sığınmacılara matuf alternatif yaşam alanları şehirlerimizin kültürel dokusunu ve istikbalini tehdit eder hâle gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Dervişoğlu, lütfen toparlayalım.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sığınmacı ve kaçakların doğum oranlarının çok yüksek olması, bir evde 15-20 kişi yaşaması dolayısıyla ev kiraları astronomik fiyatlara yükselmiş, çekirdek Türk aile yapısı ev kiralarını karşılayamaz hâle gelmiştir. Yine, partimizin bizzat sahada, gettolaşmış mahallelerde ve alanlarda yapmış olduğu çalışmalarda açıkça ortaya çıkan tablo şudur: Vatandaşlarımızdan mürekkep esnaflar, vergi vermeyen ve kaçak mal satan sığınmacıların açtığı işletmelere karşı rekabet edememekte ve bir bir iş yerlerini sığınmacılara devretmek zorunda kalarak ticari alanları terk etmektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Dervişoğlu, lütfen tamamlayalım.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Bitiriyorum efendim.
Konfeksiyon başta olmak üzere bazı meslek kolları tamamen sığınmacıların tekeline geçmiş, Türk vatandaşları çeşitli iş kolları dışında kalma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmıştır. Bu demografik krizi Türkiye'nin başına bela eden, memlekete yönelik kitlesel göçü engellemekle mükellefken onu teşvik eden iktidar sahipleridir. Eğer makam araçlarından iner, mahallelere, sokaklara da girerseniz şunu göreceksiniz: Suriyeli sığınmacıların 5 milyonu aşan sayısı, içine kapalı sosyal yapısı ve özellikle de kendi içlerinde yaptıkları izolasyon, ekonomik faaliyetleriyle entegrasyon boş bir hayal ve uluslararası bir yalana dönüşmek üzeredir. Tüm sığınmacı ve kaçakların artık vatanlarına gönderilme vakti gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Son cümlem.
BAŞKAN - Başkanım, son cümlenizi alalım.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - İktidarı ve bizzat Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Müsamahanız için de çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.