GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:4
Tarih:05.10.2023

YEŞİL SOL PARTİ GRUBU ADINA SERHAT EREN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de yargı tarihsel süreç içerisinde devlet kurumlarını ve toplumu dizayn etmenin, Kürtleri, muhalif kesimleri baskılamanın, susturmanın bir aracı olarak kullanılmıştır. Nasıl ki devletin bir Kürt politikası varsa buna paralel olarak yargının da bir Kürt politikası her zaman için olagelmiştir. Kürtlerin mağdur olduğu, işkence gördüğü, öldürüldüğü, zırhlı araçların altında ezildiği faili belli bütün suçlara ilişkin bugüne kadar ya soruşturma açılmamış ya da soruşturmalar açılmışsa takipsizlikle veya zaman aşımıyla sonuçlandırılmıştır. Gücünü iktidardan alan bu cezasızlık politikası Kürtlere karşı asker ve polislerce işlenen bütün suçlarda istisnasız uygulanmıştır. Çözüm sürecinde yapılan siyasi faaliyetlerin hiçbiri suç olarak addedilmezken çözüm süreci bitirildikten sonra iktidarın talimatıyla nasıl olduysa bu siyasi faaliyetlerin tamamı soruşturmaya konu edilmiş, bir cezalandırma pratiğine dönüşmüştür.

Kemal Kurkut'un katillerini, Lice'de 5 polis tarafından işkence gören 14 yaşındaki Yusuf'un, helikopterden atılan Osman Şiban'ın işkencecilerini koruyan bu iktidar değil mi? "Bacaklarını kırın, sorumluluk bana aittir. Siz gereğini yapın, hukuk arkanızdan gelir." diyen bu ülkenin İçişleri Bakanı değil midir?

SIRRI SAKİK (Ağrı) - İçişleri Bakanı.

SERHAT EREN (Devamla) - Yargıyı sopa olarak kullanıp belediye eş başkanlarımız hakkında kumpas davaları açtıran, Kürt halkının iradesine kayyum atayan bu iktidar değil midir? Bugün mafyayla ilişkisi ortaya çıkan dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman'a Kobani kumpas davasını açtıran, devletin bütün kurumlarını bu davaya müdahil eden, taraf hâline getiren, mahkemeyi bu vesileyle baskı altına alan bu iktidarın kendisi değil midir? Erdoğan'ın Demirtaş kararı üzerine "AİHM'in verdiği kararı tanımayız, bizi bağlamaz; karşı hamlemizi yaparız, işi bitiririz, bunları bırakmayız." demesi yargıya müdahale değil midir?

Değerli milletvekilleri, siyasetin yargıya müdahalesine dair verdiğim bu örnekler buz dağının yalnızca görünen bir kısmıdır. Yargının bağımsız olmadığı, bağlı ve bağımlı yargının olduğu ülkelerde hiç kimsenin hukuki güvenliği yoktur. Eğer gerçekten bu ülkede adaletin tesis edilmesini istiyorsak, yargının bağımsız ve tarafsız olmasını istiyorsak demokratik bir anayasa inşa etmek zorundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım.

SERHAT EREN (Devamla) - Demokratik bir anayasa inşa edilerek bağımsız bir yargı sisteminin oluşturulması gerekiyor. Bunun için de Cumhurbaşkanının ve Adalet Bakanlığının Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere hâkim ve savcılar üzerinden elini çekmesi gerekiyor. Aksi takdirde, hukuk devletinden bahsetmek mümkün olmayacaktır.

Teşekkür ederim. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)