Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sierra Leone Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığı ile Vergiden Kaçınmaya Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 4 |
Tarih: | 05.10.2023 |
CHP GRUBU ADINA GİZEM ÖZCAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Meclisimizin yeni yasama yılının ülkemize adalet ve demokrasi getirmesini temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bir iktidar düşünün yirmi bir yıldır ülkeyi yönetsin, her seçime "Dünya lideriyiz. Ekonomimiz böyle iyi. Sanayimiz böyle gelişti." diye propagandayla girsin ancak kazandığı seçimlerin ardından yaptığı ilk işlerden biri okul öncesi çocukların bir öğün ücretsiz yemeğine el koymak olsun. Ne acıdır ki hazine garantili ihaleler sürerken, kur korumalı mevduat zengini daha çok zengin ederken, sarayın aylık harcaması Boğaziçi Üniversitesi gibi göz bebeğimiz bir üniversiteye ayrılan yıllık bütçeyi aşmışken, kamuda makam arabası, Cumhurbaşkanlığında uçak saltanatı sürerken tek adam rejiminin tasarruftan anladığı çocuklarımızın lokmasından kısmak. (CHP sıralarından alkışlar) Yapılması gereken, bütün kademelerde öğrencilerimize ücretsiz yemek sağlamak, bütün eğitim giderlerinin kamu tarafından karşılandığı ücretsiz bir eğitim modeli kurmaktır, ancak bu, halkçılık ister, yurtseverlik ister. Gözünü kâr hırsı bürüyenler, ülkenin kaynaklarını yağmalamayı siyaset zannedenler ne ücretsiz eğitime ne de ücretsiz sağlığı hayata geçirebilirler. Nitekim, geldiğimiz noktaya şöyle bir bakalım. Bugün halkımızın üç kuruş kazancı enflasyona yani eli cebimizde olan hırsıza yem ediliyor. Emekli maaşları sabun köpüğü gibi eriyor. Halkın bankalara borcu birdi bin oldu. Üstüne, tarihimizde devletin ilk kez iç borcu için ileride ödeyeceği faiz borcun anaparasını geçti.
Değerli milletvekilleri, gençler için de seçim öncesi vaatler sınırsızdı. Üniversiteli gençlere aylık 10 gigabayt ücretsiz internet verilecekti, yalan oldu. Gençler kültür, sanat faaliyetlerinden bedava yararlanacaklardı; bir yılla sınırlandı. Gençliğin emeklerine el koyan zulüm sistemi, mülakat kalkacaktı. Soruyorum: Kalktı mı? Kalkmadı. (CHP sıralarından alkışlar)
Sadece gençlere değil, ev kadınlarına emeklilik hakkı verilecekti. Soruyorum: Bu konuda ses seda var mı? Esnafa dediler ki: "BAĞKUR primini düşüreceğiz." Soruyorum: Bir çalışma var mı? Yok.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Var var, rahat olun.
GİZEM ÖZCAN (Devamla) - Yeni evleneceklere kredi verilecekti. Emekli maaşlarıyla ilgili düzenleme yapılacaktı. Soruyorum: Nerede emekliler?
Ey halkım, seçim sürecine sizler şahitsiniz. İktidarın Meclisin ilk haftasında bu vaatlerle ilgili düzenleme getirmesi gerekmiyor muydu, niye duruyor?
Değerli arkadaşlar, bu düzenlemeler görüştüğümüz uluslararası anlaşmalardan daha mı az aciliyet arz ediyor? Yoksa bir AKP klasiği olarak bunlar hep seçim vaadiydi, artık iktidarın kulağının üstüne yatabileceği bir seçim sonrası döneme mi geldik?
Değerli milletvekilleri, Gezi tutsaklarına verilen hukuksuz cezalar Yargıtayda onandı. Hepimiz biliyoruz, kararın adaletle ilgisi yok; amaç, her türlü demokratik itirazı susturmak. Gezi'de canıyla bedel ödeyerek kaybettiklerimize ve siyasi kararlara mahpus olarak özgürlüğünden olan tüm yol arkadaşlarımıza sözümüz var; mücadeleye devam ediyoruz.
Hatay Milletvekilimiz Can Atalay hukuksuz biçimde tutsaktır. Atalay seçildiği an tahliye edilmeliydi, yapmadılar. Bugün, dosya Anayasa Mahkemesi Genel Kuruluna sevk edildi, Anayasa Mahkemesinin bu hukuksuzluğu gidermesini bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, Cumartesi Anneleri her hafta cumartesi günü Galatasaray Meydanı'nda kayıplarının izini sürüyor. Cumartesi Anneleri, her ne hukuksuzlukla karşı karşıya kalırsak kalalım, insanlığa sahip çıkmanın önemini gösteriyor. Onların mücadelesi geleceğe uzanan bir demokrasi kavgasıdır. Nisan ayından beri her hafta Cumartesi Anneleri Anayasa Mahkemesi kararlarına ve cumhuriyet başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına rağmen gözaltına alınıyor. Bu nasıl oluyor, kamu gücünü kullanan tüm aktörler kesin ve bağlayıcı nitelikteki Anayasa Mahkemesi kararlarına uymak zorunda değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlayalım.
GİZEM ÖZCAN (Devamla) - Kayıpları aramak, onların akıbetlerini öğrenmek, adil bir hukuk sistemi talep etmek suç değildir; suç olan, bu haklı talebi şiddet kullanarak bastırmaktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesinin ihlal kararları karşısında "Bu kararlar beni bağlamaz." ya da "Bu kararlara katılmıyorum." diyenler sadece Anayasa'yı yok saymıyor, bu kararlarla saptanan hak ihlallerinin de sürmesini istiyorlar, hepimize haksızlık ediyorlar.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)