GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yeşil Sol Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:5
Tarih:10.10.2023

YEŞİL SOL PARTİ GRUBU ADINA ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında izleyen değerli halklarımız; hepinizi partim adına saygıyla selamlıyorum.

Gar katliamında hayatını kaybedenleri saygı ve minnetle yâd ediyorum.

Hepinizin bildiği gibi, sekiz yıl önce, 10 Ekim günü Ankara'da, burada, Meclisin bulunduğu yerde bir patlama gerçekleşti ve bu patlamada katledilen canlarımızın hepsi barış talebiyle buralara gelmişti; barış talebini haykırmak için, barış için mücadele vermek adına Ankara'ya, başkente gelmişlerdi ancak bir devletin katletme politikasının tezahürü olan -âdeta silsilelerle- bir katliam yapıldı. Katliamı barbar bir terör örgütü olan IŞİD militanları yaptı ancak bu katliamın araştırılmasının önüne sekiz yıldır AKP-MHP iktidarı engeller koyuyor. Koyduğu engeller az önce de dinlediğimiz gibi, bir yargılama yapılıyor ve yapılan yargılamaya Mecliste müdahale edilemeyeceğine ilişkin söylemlerde bulunuyorlar ancak biz bu yargılamada nelerin eksik olduğunu çok iyi biliyoruz. Nitekim dosyaya baktığımızda avukatların bütün taleplerine rağmen hiçbir kolluk görevlisi tanık olarak dinlenmedi; kendi Devlet Denetleme Kurulu raporları, bakanlıkların istihbarat raporları dosyaya eklenmedi, istihbari bilgiler olduğu açık ve netti bu dosyada ancak ne hikmetse katliam birkaç şahsa yüklendi, faili meçhul bırakıldı, arkasındaki güçler açığa çıkarılmadı.

Biz bugün bir önerge veriyoruz ve diyoruz ki: Meclis bu katliamın arkasındaki o odakları ortaya çıkarmalıdır; bu, Meclisin yükümlülüğüdür; bu, Parlamentonun sorumluluğudur ancak geldiğimiz noktada sekiz yıldır denildiği gibi "Yargı kendi işini yapıyor, Meclis de kendi görevini yapsın." şeklinde bir gerekçeyle karşı karşıya kalıyoruz ve bu gerekçelerle önergelerimiz sürekli reddediliyor.

Şimdi, IŞİD'in Gaziantep ve Adıyaman kamplarına ilişkin bu dosyadaki bağlantılı beyanlara rağmen hiçbir operasyon yapılmadı, IŞİD'in bu hücrelerine ilişkin hiçbir yargılama ya da devamı niteliğinde bir operasyon gerçekleştirilmedi. Biz IŞİD ile Türkiye ittifakını çok yerde görüyoruz, bu da bu ittifakın bir tezahürüdür, inkâr edilemez bir ittifak mevcuttur hepimizin bildiği gibi. Şimdi, 2015-2016'da yani IŞİD'in karanlık varlığını insanlık suçlarıyla dayattığı yıllarda Adıyaman'dan IŞİD'e katılan Mahmut Gazi Tatar "Adıyaman'da IŞİD'in eğitim kampı var." iddiasında bulundu ve "Biz de burada beş ay eğitim gördük." dedi. Bu beyanlara rağmen Adıyaman ve Urfa illeri arasındaki bu IŞİD yapılanmasına, IŞİD'in sözde kamplarına herhangi bir operasyon yapılmadı. Hatta daha vahimi, bu Gazi Tatar şunu söyledi, dedi ki: "Beni IŞİD'e katılmaya oradaki yemek dağıtıcı firmada çalışan arkadaşlar ikna etti, ben bu yönüyle IŞİD'e katıldım." Dolayısıyla orada IŞİD'e yönelik bir örgütleme faaliyetinin de var olduğu kendi beyanlarıyla sabitti ancak bu firmaya ilişkin herhangi bir operasyon yapılmadı.

Yine, Ekim 2019'da Süleyman Soylu duyurdu, "Suriyeli sivilleri dolandırıp IŞİD'e kaynak aktaran IŞİD'in Türkiye emiri Mahmut Özden'i yakaladık." dedi ancak defalarca yakalanıp her seferinde serbest bırakıldığı ortaya çıktı.

Yine, Şubat 2016'da IŞİD hudut idaresi yetkilisi olduğu bilinen ve kendini IŞİD-MİT arasındaki görüşmeleri düzenleyen kişi olarak tanıtan Ebu Mansur el-Mağribi isimli IŞİD'li Uluslararası Aşırıcı Şiddet Araştırmaları Merkezine verdiği mülakatta Türk yetkilileriyle görüşmek için Ankara'ya geldiğini, Cumhurbaşkanıyla görüşme gerçekleştirecek olduğunu ama bu görüşmeyi yapamadığını beyan etti. Maalesef, AKP ve MHP bu görüşmenin neden organize edildiğini ya da neden yapılmadığını bizlere hiçbir şekilde açıklamadı.

Yine, IŞİD'in 2015-2016 yıllarında Türkiye'ye yaptığı saldırılardan ön plana çıkan Ahmet Güneş Mart 2014'te yani operasyonlara başlamadan önce yakalandı, tesadüfen yakalandı; mahkeme, bizim şu an "Bağımsız karar alıyor." dediğimiz mahkeme hiçbir zaman görmediğimiz bir gerekçeyle, delilleri karartma şüphesi olmadığı için şahsı serbest bıraktı. Bunlar katliamlara ortak olan şahıslar.

Yine, IŞİD'in istihbaratçısı olarak sunulan ve bilgisayarlarında yaklaşık 4 bin IŞİD'linin kimlik bilgileri çıkan Kuteybe Hammet, Kasım 2019'da Mersin'de yakalandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Milletvekili.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Devamla) - IŞİD'in infaz videolarında yer alan Ebu Taki el-Şami ise Mart 2022'de Bursa'da yakalandı. Ancak ne hikmetse insanlığa karşı suçları organize eden bu şahıslar yine tahliye edildi; bunu basından öğrendik.

Yine, IŞİD tarafından yakılarak katledilen askerlerin videosunu çeken Ömer Yetek Nisan 2020'de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Bunların hepsi Türkiye Cumhuriyeti'nin IŞİD'le bir mutabakat hâlinde olduğunu, müttefik bir güç olarak onları kullandığını gösteriyor. Nitekim, bugün Rojava'da gördüğümüz bu, bunun tezahürü. Rojava'daki halklara, o ortak yaşam iradesine saldırıyı siz IŞİD'vari çeteler galip gelmediği için, IŞİD orada yenilgiye uğradığı için bugün oradaki halkın iradesine saygı duymuyorsunuz ve halkın yaşam koşullarına, ekonomik duruma, su kaynaklarına bombalarla müdahale ediyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son cümlenizi alalım Sayın Milletvekili.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Devamla) - 10 Ekim 2015'te bu ülkenin insanları özgür yaşasın diye mücadele eden "Kan dursun, ölümler dursun, onurlu bir barış olsun." diyen canlarımız maalesef katledildi ve bu katliamı onlara reva görenlere sesleniyoruz: Adalet yerini bulana kadar bu katliamın takipçisi olacağız. Yaşamını yitirenlerin acısını hâlâ yüreklerimizde hissediyoruz. Hâlâ bu dosyada bir ilerleme kaydedilmedi.

Biz yaşamını yitiren canlarımızı bir kez daha anıyor, bu saldırıyı ve saldırının önlenmesinde ihmali bulunanları lanetliyoruz. Bu gerekçelerle, bizim Meclis araştırması önergemizin kabulü yönünde karar vermenizi saygıyla arz ediyorum.

Teşekkür ederim. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)