GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU (S.S.:310)
Yasama Yılı:3
Birleşim:81
Tarih:21.03.2013

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Türkiye'de yaşanan rezalet tabloları karşılığında Sayın Genel Başkanımızın yaptığı açıklamayı bu önerge vesilesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisiyle paylaşmak istiyorum.

"Türkiye'nin içine çekildiği bunalım, buhran ve bühtanla dolu çözülme süreci bugün tam bir şova ve meydan okumaya dönüşmüştür. Nevruz Bayramı'nı necaset emellerine alet etmeye çalışan bedbahtlar, kontrolden çıkmışlar ve Türk milletine açıkça gözdağı vermişlerdir. Dahası, AKP Hükûmetinin bölücü teröre bahşettiği mükafat ve ödünler Türkiye'yi parçalanmanın ve bölünmenin sınırına kadar getirmiştir. Tüm gelişmeler `süreç' isimli ihanet, çözülme ve çöküş planının Hükûmet ve PKK'yla birlikte, karşılıklı paslaşma ve uyum içinde yürütüldüğüne işaret etmektedir. Bugün Diyarbakır, Başbakan ve Hükûmetinin bölücülere sağladığı geniş imkânlara tartışmasız şekilde sahne olmuş ve neticede millet varlığı kuru tehditlere muhatap kalmıştır. Türk Bayrağı'nın hiçbir yerde asılmadığı bu ortam içinde,

İmralı canisinin posterleri taşınmış, Kürdistan çağrıları her tarafı sarmış ve hainlikler kara bulut gibi mübarek vatanımızda dolaşmıştır.

İmralı'da yatan teröristbaşının, Başbakanla aynı ağız ve üslupla bütünleştiği, benzer hedeflere yöneldiği ve müşterek ihanet komisyonunun düşüncelerini dillendirdiği yeniden, bir kez daha ayan beyan ortaya çıkmıştır.

Bu gerçekler ışığında, Türk milleti bugünü hayatı boyunca unutmayacak, meydanlardan dillendirilen bölünme şifrelerini ve bölücü simaları kesinlikle affetmeyecektir.

Şurası açıktır ki, İmralı canisinin çürümüş sözlerine derin anlamlar yükleyen gafiller, televizyonlarda boy boy yorumlar yapan iş birlikçiler, Türkiye'yi masada teslim etmek için her kirli ve karanlık oyundan medet umar hâle gelmiş ve buna da payanda olmuşlardır.

PKK terör örgütünün silahla yapamadığı, başaramadığı, saldırı ve şiddetle yapamadığı ne varsa Hükûmet tarafından peşkeş çekilmiş, teröristlere gözü kapalı bir biçimde vadedilmiştir.

Terör örgütünün döktüğü kanlardan, neden olduğu yıkım ve tahribatlardan en ufak pişmanlık emaresi duymayan canibaşının, terörist saldırıları zımnen överek kanlı sicillerinin doğru olduğuna göndermede bulunması edepsizliğin, ahlaksızlığın ve seviyesizliğin içine battığını tekraren tescillemiştir.

Görülmektedir ki, bölücü eşkıyanın kanlı fermanı, İmralı canisinin ölüm mürekkebiyle yazdığı zırvaları, AKP Hükûmetinin tüm politika ve kararlarına nüfuz etmiş ve güdümüne almıştır.

İşin ayrı bir hüsran verici boyutu da Başbakanın teröristbaşını meşrulaştırması ve sözde liderliğini kuru bir kalabalığa onaylatması olmuştur.

Başbakan Erdoğan PKK'ya refakat etmiş, İmralı canisinin manen elinden tutmuş ve düşüncelerini doğruca bölücülerin huzuruna çıkararak alkışlatmış ve onaylatmıştır.

Bugünkü tablo içinde; güvenlik güçlerimizin şehit ve gazi verme pahasına gerçekleştirdiği terörle mücadele siyasi zeminde altüst edilmiş ve çiğnenmiştir.

Başbakan ve Hükûmeti, Türk milletine düşmanlık yaparak stratejik amaçlarına ulaşmaya çalışan PKK nifakını legalleştirmiş ve siyasallaşmasına zemin açmıştır. Hepsinden de vahimi, Türkiye ve Türk milletinin kaderi müebbet hapis cezası alan bir katilin insaf ve inisiyatifine terk edilmiştir.

Kabul edilmelidir ki çözüm süreci denilen namert ve nankör adımlar sayesinde psikolojik üstünlük PKK ve canibaşına geçmiştir. Bölücü terör ve elabaşısı, Başbakan ve Hükûmetinin kafasına çözüm çuvalını geçirmiş ve deyim yerindeyse rehin almıştır. Şehitlerimizin, gazilerimizin hakkı, gözü yaşlı, iç çeken ailelerimizin ah ve bedduaları hem haramzade AKP'nin hem de müzakere ortağı, cinayet örgütü PKK'nın üzerine olacağı gün gibi ortaya çıkmıştır. Artık, Hükûmet, millî iradenin değil, İmralı canisi ve Kandil'deki militanların temsilciliğine ve sözcülüğüne hayâsızca talip olmuştur. Bebekleri tabuta koyan, vatan evlatlarını bir bir katleden ve Türk milletinin yıllarca canına, varlığına ve her türlü hayat hakkına alçakça suikastlar düzenleyen bir caniye umut bağlanması?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) - ?mesajlarından iyi niyetli sonuçlar çıkarılması saflık, ahmaklık, densizlik ve ileri düzeyde şeref noksanlığı olarak değerlendirilmelidir.

AKP Hükümeti, terörist Öcalan'ı meşru bir aktörmüş gibi kabul etmesinin cevabını, PKK'nın karşısında diz çöken ve tamamıyla iradesini devreden tutumunun karşılığını mutlaka görecektir.

BAŞKAN - Sayın Vural, lütfen?

OKTAY VURAL (Devamla) - Türk milleti; AKP, BDP, PKK ve İmralı canisine dur diyecek ve millî vicdan hepsini yerlerde sürüyecek ve hak ettikleri karanlık çukura gömecektir.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, propaganda yapıyor. Maddeyle ilgili bir tek kelime söylemedi, ikaz etmeniz gerekiyor.

BAŞKAN - Ettim. Nasıl ikaz etmem lazım? Aşağı inip indirecek miyim ben!

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Bir tek kelime söylemedi, tamamen propaganda yapıyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Zoruna mı gitti? Zoruna mı gidiyor?

BAŞKAN - Sayın Tunç, siz ikaz edin oradan. Her partinin temsilcisi yapıyor.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Genel propaganda yapıyor Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Tunç, dersimi öğretme bana.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Zoruna gidiyor.

BAŞKAN - Gelin indirin oradan. Oradan indirin, buyurun. Her parti temsilcisi yapıyor. Kimseye görevini hatırlatmayın. Lütfen ama.

OKTAY VURAL (Devamla) - Aziz milletimiz, 23 Mart 2013 günü Bursa'da düzenleyeceğimiz Kuruluş Mitingi'nde kaderine ve varlığına destek verecek, meydanın boş olmadığını dosta da düşmana da açıkça gösterecektir.

Türk milletinin yalnız ve sahipsiz olmadığını herkes bir kez daha anlayacak, bölücülükten, ayrımcılıktan şuurları kapananlar girecek delik arayacaktır.

BAŞKAN - Sayın Vural, lütfen?

OKTAY VURAL (Devamla) - Allah büyüktür ve?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ya, bu hakaretleri yapmaya hakkı var mı Sayın Başkan? Hakaret ediyor, her cümlesinde, her kelimesinde hakaret var.

OKTAY VURAL (Devamla) - ?bilinmelidir ki Türk milletinin birliği ve varlığı ilelebet baki kalacaktır." (MHP sıralarından alkışlar)