| Konu: | Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 24.10.2023 |
HEDEP GRUBU ADINA SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Günlerdir devam eden ve giderek bölgesel savaş riskini artıran İsrail-Hamas arasındaki savaşın durdurulması için kimin elinden ne geliyorsa su dökmeye çağırıyoruz.
Biz burada bugün 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu'nun geçici maddelerle güçlendirilmesini tartışırken ülkemizde her saat, her gün binlerce gencimiz ve toplumun hafızası olan, gözü kulağı olan aydınlarımız ya yasa dışı yollarla ya da doğrudan doğruya -tırnak içinde, iyi hâl kağıdı alarak- Avrupa'ya, Batı'ya göç etmeye çalışıyor. Kim, neden göç etmeye çalışıyor? Başta gençler göç etmeye çalışıyor. Acı gerçek şudur: Gençlerin yüzde 73'ü "Ben geleceğimi başka bir ülkede görüyorum." diyor, "Göç etmek istiyorum." diyor. Öğrencisi, diplomalısı, diplomasızı, işsizi, işçisi; gençler göç etmek istiyor, bu toplumun geleceğidir.
Sadece bir tablo göstereyim size basında çıktığı için, "Ağrı'dan 50 bin Kürt genci Kanada'ya göç etti." diyor. Sadece Kürtler, Kürt genci mi göç ediyor? Kürt genci ekonomik ve siyasi nedenlerle göç ediyor ama Tokat merkezli bozkır, Trabzon merkezli Karadeniz ve hatta Trakya'da gençler harıl harıl, şebekelere binlerce dolar vererek Batı'ya göç etmeye çalışıyorlar. Ve ilginçtir, dün Rize, Trabzon, Ordu'da kendi aralarında Kürtçe konuşan Kürt mevsimlik işçilerine saldıran aynı gençler Avrupa'da iltica almak için harıl harıl Kürtçe öğreniyorlar. Bu bir ironidir. Sadece gençler değil, başta mazot olmak üzere artan girdiler nedeniyle tarlasını ekemeyen küçük çiftçi hakeza Batı'ya göç etme arayışında. Türk Tabipleri Birliğinin bir tablosu var burada: Sadece 2022 yılı için ve ilk sekiz ay için 1.964 sadece doktor Avrupa'ya gitmek için iyi hâl kâğıdı almış; bunlar sadece doktor, sağlıkçı. Ya mühendis ya mimar ya psikolog... Demek ki bu toplumun aydın kesimi, toplumun gözü kulağı olan aydın, yetişmiş gücü Avrupa'ya geçmek için sırada bekliyor.
Şimdi, bu göçün temelinde ne yatıyor? Elbette ki ekonomik ve siyasi nedenler yatıyor. Batı'nın faşizmi var, Doğu'nun despotizmi var. Batı, faşizmle hesaplaşarak bugün -tırnak içinde- sınırlı da olsa bir burjuva demokrasiye ulaştı. Ve dikkatinize sunuyorum, İslam coğrafyasında göç eden -savaş, ekonomik nedenler, susuzluk, her neyse- Müslüman halklar nereye gidiyor, petrol zengini ülkelere gidiyorlar mı? Hayır, Hristiyan haritasına gidiyorlar. Bunun üzerine herkesin düşünmesi lazım.
İkincisi: Süren göçün temelinde iki neden yatıyor demiştim, biri ekonomik nedendir. Eğer Osmanlı bakiyesi olan Anadolu ve kürdistanda zanaatkâr ve sanayinin ilk halkası olan manifaktür konusunda yetişmiş olan Hristiyan halklar tırpanlanmasaydı bugün On İkinci Kalkınma Planı'nda hedef olarak belirlenen "2053'te biz en büyük 10'uncu ekonomi olmak istiyoruz." denilen hedef inanıyorum ki ben iddia ediyorum ki 20'nci yüzyılın 2'nci yarısında Türkiye ekonomisi 5'inci ya da 6'ncı büyük ekonomi olurdu. İnanmıyor musunuz? Bakın, bugün Türkiye'deki kalkınmış ekonomilere bakın, kentlere, Kayseri'ye, Çukurova'ya, İzmir ve İstanbul'a tırpanlanan o Hristiyan halkların gine izleri vardır.
İkinci neden, şimdi, Koçgiri'den bu yana eğer 1921 Anayasası uygulansaydı, eğer halklar hukuku eşitlik temelinde çözülseydi -halkların kardeşliği meselesi- trilyonlarca dolar Kürtle savaş yerine, barışa ve ekonomiye aktarılsaydı, yine iddia ediyorum, Türkiye ekonomisi, bugün zaten 2053'ü beklemesine gerek yoktu, zaten ilk 7 ya da 8'inci ekonomi arasında olurdu. Sadece GAP, Hollanda'nın 2 katı; Hollanda 40 bin kilometrekare, GAP 75 bin kilometrekare. Biliyorsunuz, Sayın Gül uçağa binerken barış sürecinde "İyi şeyler olacak." dedi. Neydi iyi şeyler? Kürt'le birlikte Kafkasya'dan Mısır'a kadar büyüme politikası izleniyordu ama yine rejimin aklı Kürt'le birlikte büyümek yerine Kürt'ün sırtına binerek yürümek istedi; o nedenle çöktü ikisi, Suriye savaşı nedeniyle çöktü.
Çağrımız şudur bizim: Savaş siyasetine son verilmeli. Kürt meselesinde savaş sadece Kürt'ü nefessiz bırakmadı, cumhuriyetin de ayağına vurulmuş en büyük pranga hâline getirdi ve o eğer gerçekten kalkınmak istiyorsa, Türkiye dünyanın en önemli ekonomileri arasında yer almak istiyorsa başta kendi prangasını çözmelidir diyoruz.
Burada bir tespite varacağım: Demek ki dağlara taşlara "Ne mutlu Türk'üm!" demek, bırak Kürt'ü, Türk'ü de mutlu etmiyor. Mutlu mu Türk şu anda, Türk gençliği mutlu mu? Yüzde 73'ü Türkiye'de yaşamak istemiyor. Dağlara taşlara yazdınız "Ne mutlu Türk'üm diyene!" yıllarca okuttunuz "Ne mutlu Türk'üm diyene!" Bıraktık Kürt'ü Türk'ün kendisini de mutlu edemediniz, olmaz da zaten.
Somut birkaç öneri üzerinde duracağım, konuşmamı sonlandıracağım. Birincisi: Şimdi, 21'inci yüzyıl yerel yönetimler yüzyılıdır, desantralizasyon yüzyılıdır, aynı zamanda tarım yüzyılıdır. Dolayısıyla, eğer hakikaten bir ekonomik kalkınma gerçekleştirilmek isteniyorsa başta Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na konulan şerh kaldırılmalıdır. Kürt'ün ambargosundan kurtulmalı burada. "Aman ha, ben bunu kaldırırsam Diyarbakır, Van da yararlanır." kaygısını Türkiye Cumhuriyeti aşmalıdır; bir bu. Dolayısıyla kayyum siyasetine son verilmelidir, tuz kokmadan son vermelidir.
İkincisi: Şimdi, ekonomik büyüme ile siyasal demokrasi ayrılmaz iki kardeştir. Demin dedik ya milyonlar şeye göç etmek istiyorlar; İslam coğrafyasından zengin İslam ülkelerine değil de Hristiyan haritasına göç etmek istiyorlar. Niye? Sadece ekonomik refah olduğu için mi? Hayır, aynı zamanda kısmen de olsa, sınırlı da olsa siyasal demokrasi olduğu için. Sadece o değil, ayrıca sermayenin kendisi de zaten küresel planda güvenli liman arar. Eğer sermaye çekmek istiyorsan önce siyasal demokrasisini ne yapacaksın, güçlendireceksin. O zaman ekonomik kalkınma ile siyasi demokrasi ayrılmaz iki kardeş olarak ne yapar? Kalkınmanın önünü açar.
Son olarak şunu demek istiyorum: Hilvan'da Orta Doğu'nun en büyük havaalanı yapıldı. Niçin yapıldı? GAP merkezli, Güney Kafkasya'dan Mısır'a kadar 500 milyonluk havzayı besleyebilecek potansiyele sahipti. Cumhuriyet Halk Partisi başta olmak üzere bütün parti yetkilileri dediler ki o zaman: "Biz dış ihracatı 500 milyar dolara çıkaracağız." Doğrudur, vardı o potansiyel, 500 milyar dolara çıkarılabilirdi. Niye yani? Hollanda GAP'ın yarısı iken 79 milyar dolar tarım ihracatı yapıyor da Türkiye Hollanda'nın 20 katı -neyse- 40 milyar dolar ticareti yok, tarım ihracatı yok. Ama bunun da başarılması için -tırnak içinde- resmî adıyla Doğu ve Güneydoğu, bizim şeyimizle kürdistan bölgesine istikrarın gelmesi lazım, savaşın son bulması lazım. O nedenle bir kez daha cumhuriyete, cumhuriyetin aklına, parti sözcülerine, parti gruplarına çağrıda bulunuyoruz: Toplum yeterince yoruldu, sadece Kürt yorulmadı, Türk de yoruldu; bu meseleyi, bunu eğer gerçekten çözmek istiyorsanız, gerçekten Türkiye'nin 2053 hedefine varmasını istiyorsanız başta Kürt meselesinin demokratik çözümünü hedefleyin.
Gündemde yeni bir anayasa var, bu anayasanın olmazsa olmazı... "Kardeşiz." diyoruz ya sabah akşam, ya kardeş kardeşin Anayasa'da varlığını niye kabul etmiyor? Sen benim varlığımı kabul etmiyorsun resmen.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
SİNAN ÇİFTYÜREK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Dün Kürt yoktu, yıllarca; sonuç ne oldu? Kürt var, Kürt'ün hakkı yok; Kürt var, Kürt'ün ülkesi yok. Bu oyuna son vermemiz lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum; sağ olun, var olun. (HEDEP sıralarından alkışlar)