GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cumhuriyetin 100'üncü yılına ve İzmir'e ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:12
Tarih:25.10.2023

SEDA KÂYA ÖSEN (İzmir) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımız; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'de demokrasi, özgürlük, birlikte yaşama arzusu denildiği zaman akıllara ilk olarak İzmir gelir. İzmir, haksızlığa başkaldırı, barışa davet, insan ve kadın haklarına saygı, vatan sevgisinin kalesi demektir. Binlerce yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yaparak kültürünü, hoşgörüsünü durmadan geliştiren bu güzel şehir, bugün milletimizin değerlerini, Anadolu medeniyetinin benzersiz özelliklerini dün olduğu gibi bugün de kendi içerisinde yaşatıyor. İzmir'deki bütün bu değerler cumhuriyetle anlam buluyor. Biz İzmirliler cumhuriyetin ne demek olduğunu iyi biliriz. Bağımsız olmadıktan sonra hayatta anlam ifade eden her şeyin başkalarının insafına kalmış sahte bir düzen olduğunu biliriz. Hasan Tahsin ilk kurşunu atmamış olsaydı sonunun nereye varacağını biliriz.

Kıymetli hazırun, insanlık tarihinin en zorlu mücadelelerinden birinin sonucunda kurulan eşsiz cumhuriyetimizin 100'üncü yılını günlerdir anıyor olmamız gerektiği hâlde, sanki sıradan bir tarihi yaşayacak gibi sönük, suskun ve belirsizlik içerisinde günleri sayıyoruz. Arkasında siyasi hesaplar olsun olmasın, binbir zorlukla kurulan cumhuriyete yakışan anmaları yapmıyor olmak, kendi hayatlarından vazgeçen atalarımıza, uzuvlarını toprakta bırakan gazilerimize, ülkemiz ve aileleri için her alanda alın teri döken milyonlarca cumhuriyet emekçisine haksızlıktır. Cumhuriyet "millet" demek, "insan" demektir. Zorlu ekonomik şartlar altında geçinmeye çalışan vatandaşlarımızın yurttaşlık bilincinin tazelenmesi için, zor anlarında sığınacakları bir ülke olduğunu bilmeleri için kimsesizlerin kimsesi olan cumhuriyetimizi ülkenin her yerine kalın kalın harflerle yazmamız, anlatmamız gerekiyor. Bölgemizde, Orta Doğu'da yaşanan katliamlar, masum sivillerin, çocukların kolektif cinayetlere kurban gitmesi elbette her birimizi derinden yaralıyor, üzüyor. Savaşın, yurt savunmasının ne demek olduğunu iyi bilen milletlerin başında geliyoruz. İşte, bu nedenle, bağımsızlık adına tüm dünya milletlerine örnek olmuş kurtuluşun ve kuruluşun hikâyesi tam da bu zamanlarda destansı şekilde anlatılmalıdır. Yüz sene öncesini hatırlayalım, dönemin kirli emperyal planlarını bozan biz değil miydik? Tarihin Avrasya'da, Orta Doğu'da, Kafkasya'da akışını değiştiren bizler değil miydik? Yıkılmış, paylaşılmış bir imparatorluktan gencecik, pırıl pırıl bir cumhuriyet yaratan biz değil miydik? Öyleyse ne duruyoruz? Bu müstesna destanı bağımsızlık mücadelesi veren mazlum toprakların kulaklarına, tüm dünyaya neden haykırmıyoruz? Neden bütün dünyaya medeni dünyanın ayrılmaz bir parçası ve taşıyıcı kolonu olan Türkiye'nin bölgedeki ve hatta dünyadaki istikrar ve barış ortamının çimentosu olduğunu anlatmıyoruz? Dünyada haksız yere zulme uğrayan mazlum milletlere elbette sahip çıkalım, seslerini duyuralım. Peki, soruyorum: Cumhuriyete kim sahip çıkacak? Demokrasinin kalbi Gazi Meclisimizin Cumhuriyet Bayramı programı belli mi, kurumların programları belli mi? Eşine az rastlanır bu kahramanlık hikâyesinin 100'üncü yılında devlet neden bu kadar suspus? Devlete ve devletin doğum gününe sahip çıkmak, anlaşılan, yüz sene önce olduğu gibi, milletin efendisi olan, tarlasına "cumhuriyet" yazan Yozgatlı köylüye, Kırklarelili çiftçiye kalmış gözüküyor. Hiç kimse merak etmesin, yüz sene önce uçurumun kenarından aldığımız bu kutsal vatanı sahipsiz bırakmayacağız. Gönülsüzlüğe ve umutsuzluğa inat, Cumhuriyet Bayramı'mızı 85 milyon vatandaşımızla coşkun seller gibi kutlayacağız. Yüreği Türkiye'yle atan, vazifeye atılmak için vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyen sessiz milyonlarla omuz omuzayız.

Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı kutlu olsun.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)