GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİ İLE GÜNDEMDEKİ SIRALAMANIN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; 2, 9, 16 VE 30 NİSAN 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE BİR SAAT SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMESİNİ MÜTEAKİP DİĞER DENETİM KONULARININ GÖRÜŞÜLMEYEREK KANUN TASARI VE TEKLİFLERİNİN GÖRÜŞÜLMESİNE; 3 10, 17 VE 24 NİSAN 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMEMESİNE; (11/26) ESAS NUMARALI GENSORU ÖNERGESİ?NİN GÜNDEME ALINIP ALINMAYACAĞI HUSUSUNDAKİ GÖRÜŞMELERİN 29 MART 2013 CUMA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA; 437 SIRA SAYILI KANUN TASARISI?NIN İÇ TÜZÜK?ÜN 91?İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:82
Tarih:26.03.2013

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yine bir şekil şartının yerine getirilmesi için maalesef bu İç Tüzük'ün esiri olduk. Her hafta başlarken iktidar grubunun getirdiği gündem belirleme programını tartışıyoruz burada ama sizlerin nezdinde hiçbir anlamının, hiçbir değerinin, hiçbir karşılığının olmadığını biliyorum. Ancak, bütün söylemlerimize rağmen de maalesef, iktidar grubunun değerli grup başkan vekillerini etkilememiz de mümkün değil. Şikâyet edecek merci de yok; millete şikâyet ediyorum.

Sayın Elitaş'ın hiç duymuyor kulakları?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Dinliyorum, dinliyorum.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yani şimdi, öyle bir öneri getiriyorlar ki arkadaşlar, ey AKP Grubunun değerli milletvekilleri, kendi grup yönetiminizi size şikâyet etmek saygısızlık olur, benim arkadaşlarım bunlar ama öyle bir şey getiriyorlar, diyorlar ki: "437 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nı, salı günü bitimine kadar görüşeceğiz." Biraz sonra oylarınızla kabul edeceğiniz çalışma programını dikkatinize sunuyorum. 437 sıra sayılı Kanun Tasarısı, şu anda 91 madde, daha sonra getireceğiniz önergelerle kaç maddeye çıkacağı belli değil, 4 bölüm.

Ben, şöyle genel, kaba bir hesap yaptım değerli arkadaşlar, yani bu saatten itibaren yaklaşık on beş saat çalıştığımız takdirde Sayın Elitaş'ın size reva gördüğü bu çalışmayı ancak tamamlayabileceğiz. Yani, mesele o kadar böyle? Yani, espri ötesine geçti. Anlamsız, hiç uygulanma kabiliyeti olmayan grup önerileriyle yaptığınız belirleme, yani milletin aklıyla, milletvekillerinin aklıyla alay etmek Sayın Elitaş.

Bakın, diyorsunuz ki: Bugün, salı günü -saat şu anda altı- 437 sıra sayılı Kanun Tasarısı, 91 madde, 4 bölüm. Bizim konuyla ilgili görevlendirdiğimiz arkadaş durmadan önerge hazırlıyor. Ben inanıyorum ki siz de burada çok sayıda önerge vereceksiniz çünkü değerli milletvekilleri, bu kanun, Gümrük ve Ticaret Bakanlığıyla ilgili bir kanun olarak Meclise geldi ama sonra, her sayın bakan, koltuğunun altında -burada da 2 sayın bakan var ama ilgili değiller, başka işlerle meşguller- birtakım teklifler getirerek bu kanunu torba kanuna dönüştürdü, çorba kanuna dönüştürdü. Burada, Gümrük ve Ticaret Bakanlığını ilgilendirmeyen birçok konuda maddeler var. Yani, bakıyorsunuz, Adalet Komisyonunu ilgilendiren, hukuku, Ceza Kanunu'nu ilgilendiren maddeler var, bakıyorsunuz tarımı ilgilendiren maddeler var. Yani böyle, torba kanun usulüyle, işte "at torbaya" misali bir kanun getiriyorsunuz. Kanun Komisyona 10 madde geliyor, Komisyondan 90 madde olarak çıkıyor.

Ben Sayın Bakana teşekkür ediyorum. Sayın Hayati Yazıcı beni aradı, "Böyle bir kanunumuz var, şunu eğer tezekkür eder, üzerinde bir uzlaşma sağlarsanız memnun oluruz." dedi. Gönderdi sayın bürokratlarını, orada önümüze geldi kanun ama o kanun buraya getirilen kanun değil, ona o kadar çok ilaveler yapıldı ki daha sonra.

Şimdi, ben inanıyorum, burada, Genel Kurulda da birçok önergeyle,    -torba kanun ya- birçok bakan, kendisinin yapamadığını, getirecek, bu torba kanun kapsamında yapacak. Ama işin garip tarafı şu: Bu, İç Tüzük'e aykırı; İç Tüzük'e yani hukuka mugayir bu hadise. Plan ve Bütçe Komisyonundan çıkan bir kanunun Adalet Komisyonuna gitmesi lazım, hatta Sağlık Komisyonuna gitmesi lazım, Çalışma Komisyonuna gitmesi lazım. Yani, torba kanun bir teknik oluyor ama bunu çorbaya dönüştürmek de bir saygısızlık veya haksızlık oluyor, hukuka karşı saygısızlık oluyor. Bunun adı hukuk kurmak değil değerli milletvekilleri -aranızda çok sayıda hukukçu milletvekili olduğunu biliyorum- bunun adı hukuk bozuculuğudur, hukuk bozuculuğu. Yani, burası kanun yapacak, eyvallah ama kanunu, kanunun içinde kalarak yapacak. Hukuku değiştirebilirsiniz ama hukuku kendi koyduğunuz kurallara uyarak değiştirmeniz lazım. Öyle yapmıyorsunuz.

Şimdi, bugün getirdikleri Danışma Kurulu kararının niye aleyhindeyiz? Tabi ki çalışacağız, eyvallah, tabii ki gündemi belirleme yetkisi Hükûmete ait, eyvallah ama kardeşim, şunu akıllı uslu yapsanıza. Şimdi, getiriyorsunuz 91 maddelik kanunu, işte, şu önümüzdeki sürede bitimine kadar koyuyorsunuz, çarşamba, perşembeye de ilave kanunlar koyuyorsunuz ama diyorsunuz ki: "Kusura bakmayın, bu hafta böyle çalışalım ama önümüzdeki haftadan itibaren salı günü saat 20.00'ye kadar çalışalım, çarşamba günü saat 14.00 ile 20.00 arası çalışalım." Siz milletin aklıyla alay mı ediyorsunuz? Her defasında böyle söylüyorsunuz, sonra getiriyorsunuz, bu bitimine kadar meselesini milletvekillerine dayatıyorsunuz. Buna hakkınız yok Sayın Elitaş. Sayısal çoğunluğunuzla, bu sayın milletvekillerinin size olan bağlılığı veya grup disiplini içerisinde bu milletin aklıyla alay etmeye hakkınız yok. Sizi, sizin grubunuza şikâyet ediyorum; sizi hukuka şikâyet ediyorum, sizi İç Tüzük'e şikâyet ediyorum, sizi millete şikâyet ediyorum. Biz muhalefet partisi grupları olarak, eğer uzlaştığınız takdirde, doğru teklifler getirdiğiniz takdirde, burada katkı da vererek çok ciddi uzlaşma örnekleri verdik geçmişte, bunu övünerek söylüyorum. Ama getirip böyle yani işte komisyonda önergelerle, Genel Kurulda önergelerle, torba kanunla, çorba kanunla, çalışma saatlerini "Ben yaptım, oldu." taktiğiyle veya parmak çoğunluğuyla "Biz kabul ederiz, siz de uymak mecburiyetindesiniz." dayatmasıyla burada uzlaşmalı, uyumlu, keyifli bir çalışmayı yapamazsınız. Çok anlamsız konularda, incir çekirdeğini doldurmaz sebeplerle bu Genel Kurulu, bu kürsüyü, bu Meclisi tatsız, yakışıksız olaylara gebe hâle getirirsiniz, sebep olursunuz. Dolayısıyla, bütün ısrarımıza rağmen bu tavrınızı değiştirmiyorsunuz. Ben on yıldır bu kürsüde konuşuyorum, on yıldır AKP Grubunun bu tavrını tenkit ediyoruz ama bir milim de mesafe katedemiyoruz.

Dolayısıyla benim endişem şudur: İnsan aklına ziyan, insan haysiyetine bana göre haksızlık. Bu türlü dayatmalarla buranın huzurunu kaçırmanızdan korkuyorum. Kocaman adamlarız, milletin oyunu almış, buraya gelmişiz, siyasi partileriz, çözüm üreteceğimiz yerde birbirimizle dövüşüyoruz. Ama şunu unutmayınız: Yani bu Meclisi çalıştırma sorumluluğu AKP Grubuna ait. Millet size bu yetkiyi, bu görevi vermiş ama getirip bu türlü akla ziyan programlarla buranın huzurunu kaçırmaya da hakkınız yok.

Ben tekrar? Hükûmetin gündemi devletin gündemidir. Devletin gündeminde, gerekli olan kanunları buraya getiriyorsunuz ama unutmayın milletin gündemi de var. Muhalefet partileri olarak biz de buraya ısrarla milletin gündemini getiriyoruz.

Bakın, bugün Cumhuriyet Halk Partisinin buraya getirdiği konu çok önemli bir konu. Vatandaşımız bankaların zulmü altında inliyor. Buna bir çözüm üretmek gerekir. Gelin, bunu araştıralım, tedbirlerini bulalım diyoruz dinlemiyorsunuz bile değerli milletvekilleri. Yarın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bu 2/B uygulamalarının oluşturduğu sorunları getireceğiz buraya. Ben inanıyorum, gene dinlemeyeceksiniz, gene oylarınızla gündeme alınmasını reddedeceksiniz. Böyle, beraberiz ama hiçbir şekilde birlikte değiliz. Bu milletin sorunlarının çözümü konusunda, sizden kaynaklanan sebeplerle, Türkiye Büyük Millet Meclisi, sorun çözen değil, bizatihi kendisi sorun hâline gelen bir kuruma dönüştü. Bunun müsebbibi sizsiniz.

Ben tekrar sizlere saygılar sunarak bu endişelerimi ifade ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)