Konu: | On İkinci Kalkınma Planının (2024-2028) Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 15 |
Tarih: | 31.10.2023 |
SABAHAT ERDOĞAN SARITAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geldiğimiz noktada Türkiye'nin ekonomik sorunlarını ne yazık ki palyatif ve günü kurtarmaya dönük planlarla çözülmeyecek ölçekte büyüktür. Bu nedenle ısrarla savunduğumuz şey şudur: Yeni ve demokratik anayasaya geçilmelidir. Yerel demokrasi ayağında yerinden yönetimi esas alan, evrensel hukuk ilkeleri üzerinde yükselen bir anayasa elzemdir. Ülkedeki bütün farklılıkların eşitlik içerisinde anayasal güvence altına alınarak bir sistem kurulmalıdır. Kürt sorunu, demokratik ve barışçıl çözülmelidir. Gerçek anlamda toplumsal bir kalkınmanın gerçekleştirilebilmesinin yolu buradan geçer.
Üzerine konuştuğumuz kalkınma planının en önemli başlıklarından biri de yerel yönetimler olmalıydı ancak sanki bu ülkenin onlarca belediyesini seçilmiş halk iradesi yerine atanmış memurlar yönetmiyormuş gibi kurulan cümleler, yapılan planlar hiçbir yaraya merhem olmayacaktır. Mesela, On İkinci Kalkınma Planı'nda geçen şu ifadelere bakar mısınız; diyor ki: "Belediyelerin karar alma süreçlerinde vatandaşların ve muhtarların katılım rolü güçlendirilecektir." İki dönemdir vatandaşın seçtiği belediyelere kayyum atayan, bu iktidar değil midir?
Yine On İkinci Kalkınma Planı'nda şöyle bir ifade geçiyor: "Kadın, genç, yaşlı ve engellilerin yerel yönetimlerdeki temsil ve karar alma süreçlerine katılım mekanizmaları güçlendirilecektir." Bu planı hazırlayan AKP-MHP iktidarının belediyelerimize atamış olduğu kayyumların ilk icraat olarak kadın ve gençlik merkezlerini kapattığı gerçeğini bilmiyorlar mı?
Bu konuda, sadece vekili olduğum Siirt'ten iki örnek vereceğim. Belediye bünyesinde açılan Berfin Kadın Danışmanlık Merkezi ve Kadın Yaşam Merkezi kayyum tarafından pasifize edilmiş, kadın çalışanların görev yerleri değiştirilmiştir. Yine, Baykan Belediyesi tarafından kurulan kadın kooperatifinin çalışmaları kayyum atamasından sonra durdurulmuştur. Kayyum atanan diğer belediyelerimizde de buna benzer onlarca örnek var. O nedenle, burada kadın çalışmalarından, eşit temsiliyetten bahsedecek en son partiler AKP-MHP iktidarıdır.
Bizler açısından hayati önemi olan, yıllardır her alanda haykırmaktan geri durmadığımız, "Mor çizgimizdir." dediğimiz eş başkanlık konusu, eş başkanlık sistemi, kadın özgürlük mücadelesinin geldiği aşamanın toplumsal adıdır. Partimiz için yerel yönetimlerde temel hedef; kadınların yönetime eşit katılımını sağlayarak adil, eşitlikçi, şeffaf bir şekilde toplumsal dönüşüme katkı sunmak, toplumu ve siyaseti dönüştürmektir. Eş başkanlık; demokratik, ahlaki ve politik toplumun siyaset dilidir. Toplumu özgür, eşit, demokratik yönetmenin kurumudur.
Bu açıdan, yukarıda bahsettiğim kayyumların kapsamlı tahribatının yanından en önemli hedeflerden biri de eş başkanlık sistemi olmuştur. Nitekim, ilk kayyum dönemlerindeki icraatlardan biri de eş başkanlığı suç olarak göstermek olmuş ve bu minvalde soruşturmalar açmak olmuş. Buradan temel hedefin kadının özgürlük mücadelesini, kadınların toplumsal hayattaki konumunu ve elbette ki biz Kürt kadınlarının siyasete getirdiği soluğu kesmek olduğunu iyi biliyoruz.
Anayasa'nın 10'uncu maddesinde "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür." Bu kapsamda, devlet, eşit temsiliyet ilkesinin sağlanması ve uygulanmasından bizzat sorumlu pozisyonda iken bu ilkeyi hayata geçirmeye çalışan insanların hiçbir suç unsuru taşımayan fiillerden yargılanması hukuken kabul edilemez. Hem yerel hem de uluslararası kaynaklar göz önüne alındığında eş başkanlık sisteminin suç teşkil etmediği gibi siyasal alanda yasal zemine sahip bir sistem olduğunu söyleyebiliriz. Buradan hareketle, mor çizgimiz olan eş başkanlığın yasal bir statüye kavuşturulması konusu bizlerin öncelikli gündemi olacaktır. Bizler, eş başkanlık sistemini kadın ve erkeğin eşit temsiliyetinden daha ileri bir yere taşıyıp bir yaşam modeli hâline getirdik, bir yönetim şekli olmanın ötesinde bir zihniyeti dönüştürme olarak ele alıyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HEDEP sıralarından alkışlar)