Konu: | On İkinci Kalkınma Planının (2024-2028) Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 15 |
Tarih: | 31.10.2023 |
BURHANETTİN KOCAMAZ (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 38 sıra sayılı On İkinci Kalkınma Planı'nın "Kamuda Stratejik Yönetim" başlığı altındaki 944'üncü paragrafı hakkında vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine grubumuz adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değişiklik önergemiz, Sayıştayı Anayasa'da bir yüksek mahkeme olarak düzenleyerek, hesap verebilir ve şeffaf bir yönetim anlayışıyla Sayıştay denetiminin kapsamının tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayacak şekilde genişletilmesini ve Sayıştay Başkanlığının bütün raporlarının ve denetim sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılmasını öngörmektedir.
Değerli milletvekilleri, Sayıştay bugün iktidar baskısıyla işlevsiz bırakılmıştır. Vesayetten rahatsızlık duyduklarını ve sonuna kadar mücadele ettiklerini söyleyenler, bugün tüm kamu kurumlarında kendi vesayetlerini oluşturmuşlardır. Varlık Fonu, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı gibi pek çok kurum Sayıştay denetimi dışında tutulmuştur. Kamu kurumlarının Sayıştay denetiminden kaçırılması şeffaflığı zedelediği gibi kurumların hatalarını görmesini de engellemekte ve kendilerini düzeltmelerine de fırsat vermemektedir. Ayrıca, bu kurumlar Sayıştay denetiminden kaçırıldığı için yapılması gereken denetim yabancı firmalara yaptırtılmakta, yüz altmış bir yıllık bir kurumun bilgi ve tecrübesi hiçe sayılmakta, ayrıca da kamu zararına neden olunmaktadır. Aynı zamanda, Sayıştay denetçileri tarafından tespit edilen bazı bulgular üst kurul tarafından sansürlenmekte ve Sayıştay raporlarına girmesi engellenmektedir. Bu durum, birçok raporun içinin boşaltılması ve yapılan usulsüzlüklerin gizlenmesi anlamına gelmektedir. Sayıştay denetçilerinin tespit ettiği bulguların vatandaşlarımızdan ve Meclisten gizlenmesi Sayıştayın itibarını zedelemekte ve kuruma itibar kaybettirmektedir.
Değişiklik önergemizle tüm kamu kurum ve kuruluşlarının Sayıştay denetimine alınması, raporların kamuoyuyla paylaşılması gerekir ancak bu önergemiz Komisyonda kabul edilmemiştir. Peki, burada hangi yolsuzluk ve usulsüzlükleri ya da neyi, kimden gizleme çabası yatmaktadır? Bizim amacımız, başta Sayıştay olmak üzere, ülkemizde bütün kamu kurum ve kuruluşlarının görevlerini layıkıyla yapmaları ve hesap verebilirlikleri sağlanmalıdır. Tüyü bitmedik yetimin hakkının korunması ve milletimizden toplanan vergilerin hangi işlerde kullanıldığının ve nerelerde, nasıl harcandığının hesabı bütün kamu kurum ve kuruluşları tarafından mutlaka verilmelidir, aksi takdirde tüm kurumlar ve sizler töhmet altında kalırsınız.
Kamuda şeffaflık çok önemlidir. İşgal ettiğiniz makamlar kimsenin babasının malı ya da bu ülke kimsenin babasının çiftliği değildir. Bugün o makamlarda sizler varsınız, yarın başkaları olacaktır. O makamlar bugün size emanettir, o makamların asıl sahibi de milletimizdir. Sayıştayın gerçek anlamda iktidar partisinin baskılarından uzak ve bağımsız bir şekilde görevini yerine getirmesi amacıyla değişiklik önergemizi yeniden Genel Kurulun takdirine sunuyor ve desteklerinizi bekliyoruz.
Devletin kurumlarının güven kaybetmesi, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Güvensizlik en başta yabancı yatırımları ve Türkiye'nin dünyadaki vizyonunu ve itibarını olumsuz yönde etkilemektedir. Türkiye, bu nedenle birinci lig yerine ikinci, üçüncü ligde yer almaktadır. Sayıştaya olan güven her geçen gün azalmaktadır. Sayıştay niçin Hükûmeti korumak amacıyla işine gelen bulguları Meclise gönderiyor, işine gelmeyenleri göndermiyor? Bunu sorgulamak ve milletin haklarını korumak milletimiz adına bu Gazi Meclisin görevidir. TÜİK'e güven kalmamıştır. TÜİK bugün Hükûmeti korumak için siyasi kararlara imza atıyor, rakamlara takla attırarak enflasyonu düşük gösteriyor. Bu nedenle işçi, memur, emekli, asgari ücretli kesime daha düşük maaş zammı yapılıyor; böylece ücretlilerin hakkı gasbediliyor. İktidara sormak gerekir: Hemen her konuda haktan, hukuktan, kul hakkından dem vuran sizlersiniz; peki, bu bir kul hakkı değil midir? Verilen hukuksuz kararlarla yargıya güven de kalmamıştır. Ayrıca, mahkeme kararlarının uygulanmaması da ayrı bir garabettir. Kararlar hukuk kurallarına göre değil, adamına göre alınmaya başlanmıştır. İktidarca yürütmeyi durdurma kararları maalesef, ciddiye alınmamaktadır. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)