GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:15
Tarih:31.10.2023

CHP GRUBU ADINA GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun üzerinden yüz yıl geçti, 2'nci yüzyılın bu ilk Meclis konuşmamda siz hazırunu ve bizi izleyen yüce milletimizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Evet, görüştüğümüz yasa ne? Kahramanmaraş merkezli depremde on binlerce insanını kaybeden ülkemizin Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarında 449 sıra sayılı bir Meclis çalışması yaptık. Bu Meclis çalışması 800 sayfadan fazla bir kitapçık olarak da seçimlerden hemen önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme geldi ve bu Mecliste kabul edildi. Şimdi, bu yasa, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kurulmasıyla ilgili bu yasa, aslında bizim o yapmış olduğumuz çalışmanın içinde var olan önermelerden birkaçını içeriyor.

Şimdi, değerli milletvekilleri, geçtiğimiz ay önce gazetelerde, televizyonlarda "Kentsel dönüşüm yasası geliyor. Kentsel dönüşüm yasasıyla birlikte riskli yapılarla ilgili önemli düzenlemeler hayata geçecek." diye bir fragman döndü. Biz de merak ettik; Komisyon Başkanına, üyelere sorduk, gruba sorduk, dedik ki: "Ya, bu yasayı bize de gönderin, biz de inceleyelim, acaba içinde neler var?" Şimdi, yasayı inceledik, kısa bir yasa. Ne var içinde? Tebligat Yasası'yla ilgili bizim Deprem Komisyonundaki önermelerimize yer verilmiş, olumlu. Tebligatı kısaltıyor, bu konularla ilgili mevzuatta yaşanan sıkıntıların giderilmesi konusunda ileri bir aşama. Başka ne var? Hukuki süreçlerle ilgili kötü niyetli ya da art niyetli insanların yargıyı kullanarak kentsel dönüşüm sürecindeki engellemelerini; bu manada, mahkemeleri uzun süre meşgul etmesini ya da istinaf yoluyla süreçlerin yavaşlamasıyla ilgili önerme getiriyor. Doğru mu? Bu da doğru.

Peki, beklenti bunlar mıydı? Başka ne getiriyor? Kentsel Dönüşüm Başkanlığının finansal boyutuyla ilgili bir düzenleme getiriyor, bir de rezerv alanlarla ilgili kent merkezlerindeki imar alanlarının, tapulu alanların, mülkiyet alanlarının da rezerv alan sınırlarının içine dâhil edilmesiyle ilgili bir düzenleme getiriyor. Aslında, bakıldığında, yasanın getirdiği temel çerçeveyi böyle özetleyebiliriz.

Peki, değerli arkadaşlar, şuradan sormak istiyorum: İstanbul milletvekilleri, 3'üncü bölge milletvekilleri; sizin bölgenizde, Esenyurt'ta 30 bin tane konut mağduru var, bu yasanın içinde Esenyurt konut mağdurlarıyla ilgili tek bir önerme var mı? Yok. Peki, bu konut mağdurlarının meselesinin nereden kaynaklandığını... Bunu engelleme konusunda bir düzenleme var mı? Yok.

Değerli arkadaşlar, hatırlayınız, sizin Belediye Başkanınız, hani, adını Esenyurt'ta stada verdiğiniz, hani, adını hastaneye verdiğiniz Belediye Başkanı 3 blokluk arsaya 5 blok, 10 katlı arsalara 30 kat... Binalara ruhsat vermedi, vermediği ruhsatı, projeler için kat irtifakları düzenledi; yurttaşların, binlerce insanın kandırılmasına ve bütün birikimlerinin birtakım müteahhitler eliyle çalınmasına göz yumdu. Vatandaş, benim vatandaşım gitti tapuya kat irtifakı var, geldi arsaya, belediye tarafından tabela konulmuş, ruhsat numarası yazılmış ama gitmez, benim insanım gitmez; orada ruhsatı gördükten sonra, kat irtifaklı tapuyu gördükten sonra gider, parasını verir, borçlanır, senedini verir...

Değerli arkadaşlar, bugün, Esenyurt'ta hâlâ borcunun taksitini ödemeye çalışıp ama ortada evini dahi görmeyen... Aynı evi birkaç kişiye satmış olan müteahhitlerin yarattığı bir enkaz var. On yıldır Esenyurt mağdurlarının durumuyla ilgili şu Parlamentoya bir düzenleme getirmediniz.

Başka bir konu şu: Askerî alanlarla ilgili. Bakın, rezerv konut sahası ya da rezerv alanların... 6306 sayılı Yasa'da deniliyor ki: "rezerv konut alanlarını oluşturacağım, riskli yapı stokunu azaltmak için, oradaki yapı yoğunluğunu azaltmak için buralardaki emsal transferlerini konut ya da sanayi ya da ticaretin bir kısmını rezerv alanlara transfer edeceğim, hem kentin merkezî yerlerindeki yoğunluğu azaltacağım ama aynı zamanda yeni yerleşim alanları oluşturacağım. Peki, siz ne yaptınız değerli arkadaşlar, ne yaptınız? Rezerv alanları ilan ettiğiniz askerî alanları, -Çekmeköy'den Tuzla'ya, Esenler'e- İstanbul'un bütün bölgelerindeki askerî alanları siz rant projelerine çevirdiniz ve kentin dönüşmesi, kentsel dönüşüm, riskin azaltılması konusunda beklenti içinde bulunan vatandaşların sorunlarını asla çözmediniz.

Size önerdik, özellikle İstanbul'da yaşayanlar için önerdik. Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri; sadece tapulu arsa üzerinde evi olup riskli olanlarla ilgili düzenleme getiriyorsunuz. Benim kentimde, İstanbul'da yaşayan insanların yüzde 40'ı kiracı. Kiracılarla ilgili bir düzenleme var mı yasada?

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) - Yok, akıllarında da yok.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Peki, siz Suriye'den gelenleri koruyorsunuz, Afrika'dan gelenleri koruyorsunuz, Asya'dan gelenleri koruyorsunuz ama İstanbul'da, büyükşehirlerde riskli yapılarda, ev sahibinin -kötü niyetli diyelim- oturmaktan imtina ettiği, güçlendirme masrafından kaçındığı evlerde zorunlu olarak yaşamak zorunda olan kiracılarla ilgili herhangi bir düzenleme getirmiyorsunuz. Dedik ki: "Geçici konut alanlarını yasaya getirin." Bu kentte sadece tapulu arsası olanların, tapulu mülkü olanların değil, aynı zamanda kiracıların da kiracı vasfını sürdürebilmeleriyle ilgili bir düzenleme getirin. Var mı yasanın içinde? Yok, kiracıları unutmuşsunuz. O nedenle siz, her zaman olduğu gibi, yoksuldan ve emekçiden yana olmadığınız gibi bu konuda da olmadınız.

Bakın, değerli arkadaşlar, kentsel dönüşümün bir numaralı düşmanı enflasyondur. Nerede o bizim "Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım." diyen Bakan? Gözlerini kapayacaktı, bir açtığında her şey düzelecekti.

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) - O hâlâ uykuda!

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Siz gözlerinizi kapattığınız zaman İstanbul'da 85 metrekare daire 140 bin TL'ye mal ediliyordu, şimdi TOKİ, deprem bölgesinde 100 metrekare tünel kalıplı bir binayı 2 milyon 850 bin liraya ihale ediyor. Nereden, nereye! (CHP sıralarından alkışlar)

Enflasyon kentsel dönüşümün bir numaralı düşmanıdır çünkü otuz yıllık, kırk yıllık evinde oturmak zorunda olan emekli, çoğunlukla da sizin 7.500 lira ve onun altında maaşla geçinmeye mahkûm ettiğiniz emekli bu evlerini nasıl güçlendirecek ya da yıkıp yeniden yapacak? Ona bir düzenleme getiriyorlar; emeklilerin, emekli karı kocanın kendi evini yıkıp yeniden yapamayacağını gören AKP iktidarı yeni bir madde getiriyor, diyor ki: "Biz senin adına yapacağız. Sana orada ölene kadar bakacağız, öldükten sonra de senin mülkün hazineye geçecek. Mirasçıların ancak borcunu öderlerse hak sahibi olacaklar."

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) - "Mirasın bana ait." Devlet mirasçı.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Bu, aslında sizin, fiilen, Türkiye'nin emeklilerini gerçekten yaşarken mezara soktuğunuzun açık bir delilidir.

Niye enflasyon kentsel dönüşümün düşmanıdır? Bakın, gelin, benim kentim İstanbul'a, her ilçede onlarca, yüzlerce açılmış hafriyat çukuru var. Siz o hafriyat çukurlarını nerede görüyorsunuz biliyor musunuz? Televizyonlarda. Mahallenin çocukları yüzmek için yağmur sularının doldurduğu hafriyat çukurlarına girip boğulduğunda siz orada hafriyattan kaynaklanan bir problem olduğunun farkındasınız ama bizim kentimizin çöküntü alanlarında, eski yerleşim yerlerinde, her mahallede, her adada başlanmış, hafriyat alınmış, temel betonu atılmış, atılmamış onlarca, yüzlerce hafriyat var. Niçin kalıyor bunlar? Daha iki sene önce 200 liraya satılan hazır betonun 1 metreküpü bugün 3 bin TL'ye satılıyorsa hangi yatırımcı hangi sözleşmeyle, hangi yüklenici, hangi vatandaş bu yükün altından kalkabilir? Sizin asgari ücreti 2.200 liradan 11 bin liraya çıkarmanız, emekli maaşını 2.500 liradan 7.500 liraya çıkarmanız konut meselesinde yaşadığımız bu yüksek enflasyonu asla ortadan kaldırmıyor. Niye ama arkadaşlar? Kentsel dönüşüm mağdurlarının bir numaralı sorumlusu yine AKP iktidardır. Hani o "Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım." diyen Bakan vardı ya, eğer siz yanlış bir faiz, yanlış bir kur, yanlış bir ekonomi hesabıyla toplumun karşısına çıkarsanız tasarrufunu altına -altın dövize bağlı- dövizi baskılarsanız faize, faizi baskılarsanız sevgili arkadaşlar gayrimenkul sermaye açısından birinci yatırım aracına dönüşür. Gayrimenkul birinci yatırım aracına dönüştüğünde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre anayasal bir hak olan barınma hakkından emekçileri, yoksulları, çalışanları, onun da ötesinde artık toplumun bütün kesimlerini barınma hakkından mahrum bırakırsınız.

Değerli arkadaşlar, bakın, 2 milyon 850 bin TL, 3 milyon TL civarında bir konut maliyetinden bahsediyoruz, arsa maliyetiyle birlikte İstanbul'da herhangi bir konutun maliyeti 5 milyon TL'nin altında değil. Asgari ücretle çalışan bir karı kocanın bir binadan 100 metrekare bir daire alabilmesi için yemeden içmeden, hiçbir harcama yapmadan yirmi beş yıl maaşıyla para ödemesi gerekiyor; işte, ülkeye getirdiğiniz ekonomik çöküntünün doğal sonucu. O nedenle, değerli arkadaşlar, gayrimenkuller bir yatırım aracı değildir, insanların barınma hakkı, temel hakkı bir yatırım aracı hâline dönüşemez. O nedenle, uyguladığınız yanlış faiz, yanlış döviz, yanlış ekonomi politikasının ceremesi yüzünden bugün bütün büyükşehirlerin insanları ya ev sahibi olamıyorlar ya kiracı olamıyorlar ya ev sahipleri ile kiracılar arasında derin uçurumlar ve derin problemler yaşanıyor ya da çok önem verdiğimiz, toplumumuzun en temel organı dediğimiz aile kurumunu kurmak için evlilik müessesi giderek yapılamaz ve gençlerimiz evlenme yaşını 25'lerden 30'lara, 30'lardan 35'lere çeker hâle geldi. Bu da sizin ülkemize getirdiğiniz ekonomik çöküntünün temel bir sonucudur.

Değerli arkadaşlar, yasa teklifinin içinde 2981'e göre hak sahibi olmuş olanlarla ilgili bir düzenleme var mı? Yok. Bakın, Parlamento kapanmadan önce bu yasanın süresi doldu, AK PARTİ Grubuna geldiler, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna geldiler, Cumhuriyet Halk Partisine, Halkların Demokratik Partisine, İYİ Parti Grubuna 2981'le tapu tahsis belgesi olan mahalle birlikleri geldi ve size derdini anlatmaya çalıştı. Dediniz ki: "Meclis açıldığında bu yasayı getireceğiz." Getirdiniz mi? Yine yasa teklifinin içinde yok. Niye bunu getirmeniz gerekiyor biliyor musunuz? Tapu tahsis belgesi olan insanlar tapularını almaya hak kazandıklarında yani imar planına göre parselasyon yapılıp mülkiyet tesis edildiğinde belediyenin belirlediği sokak rayici üzerinden tapu alırken bu yasanın süresi dolduğu ve uzatmadığınız için şimdi artık bu insanlar piyasa rayici üzerinden bu mülklerini satın almak durumunda kalıyorlar. Hangi insanlar? Hâlâ gecekonduda yaşamak zorunda kalanlar.

Değerli arkadaşlar, yine, bu yasa teklifinin içinde 2960 sayılı Boğaziçi Yasası'yla ilgili... Boğaziçi Kanunu özel bir yasa. 2863 sayılı Kanun, kültür varlıklarıyla ilgili, sit alanlarıyla ilgili yasa. Bizim tarihî mirasımız saydığımız eski eserlerimizle ilgili bir öneri var mı, bir düzenleme var mı? Hayır, yok. Ne var? Boğaziçi, Üsküdar, Sarıyer, Beykoz ve Beşiktaş'ta altmış yıl önce yapılmış olan yapılar korozyon nedeniyle artık risk teşkil etmektedir. Biliyorsunuz, bu binalar yıkıldığında yeniden yapılma şansı yok; 1955 öncesinde yapılmadıkları için kanunen onarılma ve güçlendirilme şansı yok. Gelin, şu yasa teklifinin içine vakit geçmeden bir düzenleme koyalım, buralarla ilgili, yasanın el vermediği durumlarda evini güçlendirmek zorunda kalacak olan yurttaşlarımızla ilgili bir düzenleme yapalım; biz varız.

Yine, bu yasa teklifinin içinde -Komisyon çalışmalarında söyledik, burada bir kez daha söylemek istiyorum- şöyle bir metin var: "Bakanlığın görev alanına giren konularda faaliyet yürütmek üzere kurulan ve mal varlığının en az yüzde ellisi Bakanlıkça sağlanan vakıflara rayiç bedel üzerinden..." Kim bu vakıf, sorduk bunu. Bunu yasa teklifinden çıkarın arkadaşlar; bu tür işlemlere gerek yok, bunların her birinin açık açık tarif edilmesi gerekir. Acaba gelecekte yeni kurulacak vakıflara özel imtiyazlar mı sağlanacak? Bizim, vakıflarla ilgili, kendi cebinden para harcayarak vakfetmiş insanlara saygımız sonsuz; ecdadımızın kurmuş olduğu vakıf kültürünün, vakıf anlayışının gelecek kuşaklara aktarılması konusunu destekliyoruz. Ama bütün kaynakları devletten alacaksın, maaşlar devletten gelecek, paralar devletten gelecek, sen de vakıf yöneteceksin, oturacaksın "Ben de vakıf üzerinden işlem yapıyorum." diyeceksin. Yok, maalesef bunu kimse yemiyor artık.

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) - Yemeyecek.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bir başka nokta şu: Kentsel dönüşüm, kentsel dönüşüm... Nerede yapılıyor bu kentsel dönüşüm? Beşiktaş'ta yapılıyor, Etiler'de yapılıyor, Bağdat Caddesi'nde yapılıyor. Biraz önce değerli hatipler söyledi, Bakırköy sahil yolundaki kamusal alanlar, askerî alanlar, fabrikalar ve bütün o bölgedeki kamusal hizmet alanları imara açıldı. İsim vermedi, 16/9 kuleleri işte, İstanbul'da Sultan Ahmet'in, Ayasofya'nın silüetini bozan yapıların yapıldığı bölge. Buralarda "kentsel dönüşüm" adı altında rantsal dönüşüm yapıldı. Şimdi, ben sormak istiyorum: Arkadaşlar, bu kentsel dönüşüm niye bizim gecekondu mahallelerine çok girmiyor? Neden buralardaki riskli yapıları... Hani bu seçimlere bir hafta, bir ay, on beş gün kala her gün bir katın atıldığı, kaçak yapılan yapıların olduğu -ne betonarmesi betonarme ne donatısı donatı ne mühendislik hizmeti almış- bölgelerle ilgili neden bir uygulama gelmiyor? Çünkü uygulamanın özü, kentsel dönüşüm değil rantsal dönüşüm. "Kentsel dönüşüm" sözcüğü son derece değerli bir sözcük. Tabii ki dirençli kentler yaratalım, tabii ki riski en aza indirelim ama bunu yaparken arkadaşlar... Her yerden para kazanabilirsiniz ama insanların en temel hakkı olan barınma hakkının bulunduğu konutların bir zenginleşme aracına dönüşmesi mümkün değil.

Şimdi, bu yasa teklifinde hukuki düzenlemeler getiriliyor ama bunlardan bir tanesine değinmek zorundayım. Burada çok gündeme getirdim ben geçen dönemde, hani şu Demirören'in Ziraat Bankasından aldığı krediye karşılık olarak 2011 yılında 14 milyon doları aldığı, 2018 yılında 315 milyon dolara Ziraat Bankasına ettiği arsa vardı ya.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Haram olsun!

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Orayı anlamadık.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Hani 315 milyon dolara Ziraat Bankasına sattı, 14 milyon dolara almıştı. Dünyanın hiçbir yerinde sekiz yılda 14 milyon doları 315 milyon dolara çıkarma ticari zekâsına sahip bir ülke yok; hem de vergiden muaf, hem de kazanç vergiden muaf.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Demirören değil ki o!

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Hani burada, imar planı yapılan yerlerde değer artış kazancı vergisi koymuştuk; soruyorum buradan Bakanlık yetkililerine: 1 kuruş değer artış vergisi alabildiniz mi? Alamazsınız çünkü her şey kılıfına uyduruluyor, her şey yasanın boşluklarından yararlanarak yapılıyor. Peki, ne oldu Ziraat Bankasına geçen bu yerle ilgili? Plan yaptınız, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı plan yaptı, plan iptal oldu; pazartesi iptal oldu, perşembe günü askıya çıkardınız.

Şimdi, hani rezerv konut sahalarında riskli yapıların iyileştirilmesi, deprem riski taşıyan bölgedeki yurttaşların transfer edilmesi için yapılıyor diyoruz ya; şimdi, değerli arkadaşlar -ekranda gözüküyor mu, tam göstermek istiyorum- işte sizin rezerv konut anlayışınız, Kemerburgaz'daki golf sahasına yapmış olduğunuz dönüşüm planınız işte bunlar. Arkadaşlar, siz busunuz, anlatabildim mi?

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) - Rant, rant!

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - 3 milyon dolarlık villalar yapıp, daireler yapıp bunları halka satmak; siz bunlar için kaynak ayırıyorsunuz, siz bunlar için milyar dolarlık ihaleler düzenliyorsunuz. Özel imar planı olan yerde 2 katlı, 6,50 imarlı olan yerlerde bodrum kat dâhil 6 katlı binalar yapıyorsunuz buradan zararlarınızı kurtarmak için.

Şimdi, yasa koyucu, her yasanın olumlu yanlarını düşünür; yöneticilerin halktan yana, kamudan yana, kamucu, toplumcu bir anlayışla yasaları uygulayacağını düşünür ama eğer siz, burada, kamudan, toplumdan, temel insan haklarından yana olmazsanız işte, o zaman gidersiniz yeşil alanları da imara açarsınız, askerî alanları da talan edersiniz; şehrin merkezinde elinizde kala kala sadece mezarlıklar kalır. Korkarım ki bir gün gelecek, bu yağma anlayışında olan gruplar baskı altına aldığında sizi "Ya, şehrin merkezindeki bu mezarlıklar da bizim moralimizi bozuyor. Bunları da askerî alanları şehir dışına taşıdığımız gibi taşıyalım." fikri oluşacak. O nedenle her yasa aynı zamanda bir uygulama, aynı zamanda bir vicdan, aynı zamanda kamu kaynaklarının kimden yana kullanılacağıyla ilgili çok önemli sonuçlar doğurur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Zeybek, lütfen tamamlayalım.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; o nedenle, yerel yönetimlerle iş birliği yapılmak zorunda. Kentsel dönüşüme tabi alanlarda vatandaşla demokratik usullerle plan yapma süreçlerinin işletilmesi gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin 103'üncü yılında, cumhuriyetin 100'üncü kuruluş yıl dönümünü kutladığımız bu günlerde halka rağmen, halkın katılımı olmadan, demokratik olmayan yöntemlerle, dayatmalarla projeler gerçekleştirmenin mümkün olmadığını, Türk milletinin artık demokrasiyi içselleştirdiğini ve barınma hakkı gibi en temel hak konusunda kendi hakkını sonuna kadar koruyacağını ve mücadele edeceğini bilmek gerekir.

O nedenle, sözlerimi tamamlarken yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)