Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 16 |
Tarih: | 01.11.2023 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Ekim gecesi Aydın'da Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdunda asansör düştü ve gencecik bir üniversite öğrencisi evladımızı kaybettik. Eminim, vicdanı olan herkesin vicdanı sızladı, Allah rahmet eylesin, bu çok büyük bir acı, hele ana babaya düşen acıyı tarif etmek mümkün değil. Zeren Ertaş, hayatının baharında, gelecek umuduyla gittiği okulundan evine kefenle döndü.
Değerli arkadaşlar, üniversitelerde evlatlarımız, gencecik evlatlarımız ya intihar ederek ya da adına "kaza" denen ama aslında cinayet olan bu tür olayların sonucunda hayatını kaybediyor.
Bakın, sadece Aydın Güzelhisar KYK yurdunda değil, başka yurtlarda da hemen onun arkasından arka arkaya, arka arkaya haberler düşmeye başladı. Sivas'ta KYK yurdunda asansör arızalandı, Çorum'da asansör arızalandı, Ordu'da -son dakika çocuklarımız kurtuldu- halat koptu; bunlar yurtlarda oluyor arkadaşlar. Bu çocuklar devlete emanet, bunlar Kredi Yurtlar Kurumunun yurtları, bunlar bizim çocuklarımız, bunlar siyasetin malzemesi değil, bunlar bizim geleceğimiz.
Değerli milletvekilleri, bakın, Aydın'da Güzelhisar yurdunda öğrencimiz CİMER'e Sayın Cumhurbaşkanına şikâyet etmiş bu olaydan önce. Ben söylemiyorum, öğrencinin dilinden, resmî siteden aldık bunu, bakın, neler yazmışlar: "Asansörler durmadan bozuluyor, yemekler asla doyurmuyor -evlatlarımız karnı aç yatıyor yatağa, üniversite öğrencisi yazmış- hijyen sıfır, ekmek parayla satılıyor, yemeklerden kıl ve böcek çıkıyor, yemek tabakları ve tepsiler hep kirli, kokuyor, yemekhanenin içinde sokak köpekleri dolaşıyor." Bu CİMER'in sayfasında, girin göreceksiniz, öğrencinin kendisi şikâyet etmiş ve bu şikâyetler iki yıldır Aydın'da devam ediyor ve buna rağmen önlemler alınmıyor. Diğer yurtlarda da aynı şikâyetler devam etmiş ve buna karşın aklımız ne zaman başımıza geliyor? 19 yaşında gencecik bir evladımızı kanlı asansörden çıkardıkları zaman.
Değerli arkadaşlar, arkadaşlarımız intiharları anlattı, ben onlara girmeyeceğim ama size şunu söyleyeyim: Bunu protesto eden öğrencilere biber gazı sıkıldı. Arkadaşları ölen ve bu ölümü, bu ihmali, bu cinayeti protesto eden öğrencilere biber gazı sıkıldı; vicdanınız kabul ediyor mu bunu? Yani şunu mu diyeceğiz: Ölmek serbest, protesto etmek yasak öyle mi? Öyle mi bugünün düzeninde, öyle mi? Türkiye Yüzyılı'nda ölmek serbest, protesto etmek yasak mı öğrenciler için?
Değerli arkadaşlar, babayla telefonla konuştum, acısı büyük, Allah sabır versin. Bu Meclis araştırması önergesini verdiğimi söyledim, sizlere bir mesajı olup olmadığını sordum ve dedim ki: Türkiye Büyük Millet Meclisine, milletvekillerimize bir mesajın var mı? Daha önce basına düşmüştü, ne dedi? "Ben devlete inancımı kaybettim." dedi. "Ben çocuğumu devlete emanet ettim, yirmi beş gün çocuğuma bakamadı." dedi. Akşam bana söyledikleri şunlar, yazdığından okuyorum: "Benim çocuğum çok güzeldi, herkesin çocuğu kendine güzeldir. Allah başka ana babalara bu acıları yaşatmasın. Benim güzel çocuğumu kaybettim. En azından onun kaybı ders olsun, başka çocukların ölmemesine vesile olsun." dedi. Değerli milletvekilleri, doğrudan size söylediği sözdür, onun aracısı olarak bunu söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bitiriyorum, son cümlem.
BAŞKAN - Sayın Tezcan, lütfen sözlerimizi tamamlayalım.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bu Meclis araştırması önergesini bunun için verdim. Bakın, gelin, bu çocuklar bizim çocuklarımız, o babanın kaybettiği devlete olan inancını yeniden tesis edebilmek için Meclis araştırmasını açalım. Gelin, onun dileğini yerine getirebilmek için evet deyin, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak evlatlarımıza sahip çıkalım.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)