Konu: | Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 16 |
Tarih: | 01.11.2023 |
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Esasında, bu kanun teklifi yoksullarla ilgili barınma hakkını ortadan kaldıran, barınma hakkını yok sayan bir kanun teklifi. Bu teklif yurttaşların mülkiyet hakkını ortadan kaldıran yasal temeli oluşturuyor. Bu teklif yerel yönetimlerin yetkilerini tırpanlıyor, yetkileri merkezde Kentsel Dönüşüm Başkanlığında topluyor. Teklif bütün olarak değerlendirildiğinde Anayasa'ya aykırılıklar içermektedir.
Bilindiği üzere, Sur, Nusaybin, Cizre, Yüksekova, Şırnak gibi Kürt kentlerinde çatışmalar sonrası gündeme gelen kentsel dönüşüm projelerini irdelemek gerekir. Buralarda hayata geçirilen kentsel dönüşüm projeleri toplumsal dayanışmayı yok etmeyi hedeflemektedir. Yıkıma uğrayan ve TOKİ tarafından rant alanına dönüştürülen bu kentlerde yoksul halk göçe zorlanırken bir kültür kırımı da söz konusudur.
Değerli milletvekilleri, 14 Mart 2016 tarihinde, Mardin'in Nusaybin ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı esnasında birçok ev yıkım kararı alınmadan yıkılmıştır. TOKİ tarafından sokağa çıkma yasakları sonrası başlatılan 9.500 dairenin inşaatının yapım süreciyle ilgili yaşanılan sorunlar, halkın bitmek bilmez mağduriyetlerini artırarak devam ettirmektedir. Halka ait araziler üzerinde yedi yıl önce yapımına başlanan konutlar için hak sahiplerine henüz tapuları verilmemiştir. Yine, arazileri alınan vatandaşların mağduriyeti de giderilmemiştir. Evini barkını başına yaktığınız Kürt halkına gördüğünüz reva işte tam da budur.
Bir diğer örnek de UNESCO tescilli Diyarbakır'ın kadim Sur kentidir. Acele kamulaştırma kararıyla Sur'da yer alan 6.300 parsel kamulaştırılmıştır. Kamulaştırmanın sokağa çıkma yasaklarından çok önce hazırlandığı, bir plan dâhilinde olduğu ve asıl amacın Sur'un insansızlaştırılarak, başka bir ifadeyle yoksul Kürtlerden temizlenerek sermaye sınıflarına rant alanı olarak açılmasının hedeflendiği kent dinamikleri ile Sur halkı tarafından ifade edilmektedir.
Nusaybin ve Sur halkı henüz evlerini göremeden tüm evler anılarıyla birlikte kepçelerle yıkıldı, enkazları ve ev eşyaları birlikte taşınıp başka bir yandaşa rant alanı olarak peşkeş çekildi. Kamulaştırılan yerler arasında kiliseler de bulunuyor. Dolayısıyla, bu kararla Ermenilerden sonra Kürtlerin de mallarına ve mülklerine el koyarak zorunlu göç politikasının uygulandığı görüşü bağımsız basın ve yayın organlarında yer aldı. Sur içinde sivil toplum örgütleri mülksüzleştirme ve yerinden edilme üzerine bir çalışma yapmış, sahada yüz yüze görüşmelerde bulunmuş. Bu çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlar gösteriyor ki temel insan haklarının başında yer alan barınma hakkı ihlal edilmiştir ve yeniden inşa sürecinde bu ihlal sürmektedir.
Değerli milletvekilleri, Sur, Cizre, Yüksekova ve Nusaybin kentsel dönüşüm projeleriyle yapılmak istenen aynı şeylerdir. Tepeden inme kararlarla yoksul Kürt halkını yerinden yurdundan etmek, buraları yandaşa, sermayedarlara peşkeş çekmektir.
Halkın çıkarları yerine sermayenin çıkarlarını önceleyen, barınma krizine çözüm olmaktan uzak, yoksul halkı yerinden eden, mülkiyet hakkına saldıran kentsel dönüşüm politikalarından vazgeçilmelidir. Barınma ve mülkiyet hakkını koruyan, ranta değil insana hizmet eden kentsel dönüşüm politikaları ivedilikle hayata geçirilmelidir. (HEDEP sıralarından alkışlar)