GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Angola Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:19
Tarih:09.11.2023

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; DEVA Partisi adına hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.

Bugün gerçekten Gazi Meclisimizin tarihî günlerinden birini yaşıyoruz ama ne acıdır ve ne hazindir ki şu anda Angola'yla yapmış olduğumuz bir uluslararası sözleşmenin arkasından dolanarak gündeme dair konuşmalar icra ediyoruz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, sizlere burada tekrar etmeyeceğim, pek çok hatip gerek Yargıtay 3. Ceza Dairesinin tutumunu gerekse Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararın Anayasa'nın 153'üncü maddesi çerçevesinde nasıl değerlendirilmesi gerektiğini çok net bir şekilde ifade etti, tekrar sizleri sıkacaktır ama bir kısım sözleri sizlere hatırlatma gereğini hissediyorum. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın güzel bir sözü var, diyor ki: "Türkiye, evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânı vermiyor." Aynı zamanda kötü bir alışkanlığımız var, ülkesini dert edinen herkesi sıra dayağından geçiriyoruz; gençlerin, siyasetçilerin canını yakıyoruz. Can Atalay bunun son örneği. Bugün Demokrasi Müzesi olarak kullanılan Ulucanlar Cezaevine bir bakın, Osman Bölükbaşı'ndan Deniz Gezmiş'e, Bülent Ecevit'ten Muhsin Yazıcıoğlu'na kadar kimler bedel ödemedi ki. Sırrı Bey kendisini işaret ediyor, diyor ki: "Ben de bedel ödedim." ama ben Ulucanlardan bahsettiğim için sizi saymadım.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Ben Ulucanları kastettim.

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Selçuk Bey de şimdi kendisini mutlaka tarif edecektir.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Estağfurullah.

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Ülkesini seven, bir fikri olan binlerce insan işkence tezgâhından geçti. Ben avukatım arkadaşlar, hak savunurum, benim işim bu. Bir dönem bu Mecliste, sizlerin huzurunda AK PARTİ milletvekiliydim, bugün DEVA Partiliyim. Dün 367 krizi yaşanırken bir Baro Başkanı olarak hukuku savunuyordum, AK PARTİ'yi değil; başörtüsü mücadelesini savunurken hukuku savunuyordum, AK PARTİ'yi değil; Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını savunurken hukuku savunuyordum, AK PARTİ'yi değil; bugün de Can Atalay'ın hakkını, Anayasa Mahkemesinin meşruiyetini savunuyorum. Ben de bir değişiklik yok, ben hâlâ hukuku savunuyorum. AK PARTİ'li arkadaşlarım siz ne yapıyorsunuz?

MEHMET DEMİR (Kütahya) - Biz hâlâ aynı yerdeyiz.

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - İktidar sopası eline geçince sesini kısanlara yazıklar olsun "Altta kalanın canı çıksın." diyenlere yazıklar olsun! Yeter artık! Görülen o ki zorbalar bu ülkede ve o zorbalar nöbetleşe çalışıyor. Gücü eline geçiren zayıfı eziyor. Seçim kazanan mahalle, seçim kaybeden mahalleye istediğini yapabileceğini sanıyor. Zayıfın, mazlumun, garibanın tepesinde yargının kılıcı sallanıyor. Bugün nöbetleşe zorbalık hakkında, o kılıç hakkında karar vermenin günüdür. Ya bu Meclisin 600 üyesi olarak o kılıcı kırıp çöpe atacağız ya da o kılıcın bir gün birimize saplanmasına seyirci kalacağız. Değerli milletvekili arkadaşlarım, karar sizin çünkü şu an itibarıyla yaşadığımız tam bir devlet krizi, tam bir kalkışma. Birbirimize hukuk öğretisi izah etmemize gerek yok. Bugün bu yaşanılanların yarın dönüp bumerang misali sizi de vuracağını asla unutmayın.

Sırrı Bey şahittir, Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu olarak Salim Başol hikâyesini biz Süleyman Arif Emre'den dinlemiştik; Adnan Menderes 1952 Malatya davasında, siyasi bir davada 1. Cezanın başına Salim Başol'u getirip atamıştı. Salim Başol o gün belki Sayın Menderes'in arzu ettiği noktada bir karar verdi ama 60 ihtilali sonrasında idam kararını veren hâkime de baktığınızda o da aynı Salim Başol'du.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şahin, lütfen tamamlayın.

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Hayhay Başkanım.

O nedenle, değerli dostlar, size buradan 3. Ceza Dairesinin yapmış olduğu bu kalkışmanın doğrudan muhatabının bu Parlamento olduğunu hatırlatmak istiyorum. Orada haddi aşan o sözlerle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş'a ayar veren, aynı zamanda, Anayasa Mahkemesinin kuruluş kanununda Anayasa Mahkemesi üyelerinin nasıl yargılanacağını bilmiş olmasına rağmen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına sanki dava açacakmış gibi ucuz kabadayılık yapan o üyelere karşı hakkı, hukuku, demokrasiyi savunmak bu Parlamentonun asli vazifesidir. Eğer biz parlamenterler olarak kendi hukukumuza sahip çıkamazsak yarın bazı şeyler çok geç olabilir. O yüzden daha fazla gecikmeden, karar da söz de milletin diyelim.

Hepinizi saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.