Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Cezayir'de Uluslararası Bir Türk Okulu Açılmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 21 |
Tarih: | 15.11.2023 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA CEMALETTİN KANİ TORUN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz yıl başlayan ve hâlâ çatışmaların devam ettiği Rusya-Ukrayna savaşında Avrupa ve Amerika, işgale uğrayan Ukrayna'ya destek açıklamaları yapmış, art arda ziyaretler gerçekleştirmiş ve her fırsatta Ukrayna'nın haklılığını vurgulamışlardır; uluslararası medyada Ukrayna'nın haklılığı konusunda haberler yaparak uluslararası hukuk, insan hakları ve sivil ölümlerini gündeme taşımıştır. 7 Ekimde Hamas'a bağlı silahlı güçler İsrail'e bir sızma operasyonu, bildiğiniz gibi, gerçekleştirdiler. Bu tarihten sonra Ukrayna konusunda saf tutan tüm taraflar değerlerini değiştirmiş, bambaşka bir kimliğe bürünmüş, taraflara göre değişen tutumlarını tüm dünyaya ilan etmişlerdir. Öncelikle Hamas'ın yapmış olduğu Aksa Tufanı Harekâtı'nı ortada hiçbir sebep yokken, durup dururken yapılmış bir operasyon olarak lanse etmişlerdir. Maalesef ana muhalefet partisinin sözcüsü de dün buna benzer talihsiz bir açıklama yaptı; hani Picasso'nun, on dakikada yaptığı resme istediği parayı çok bulan müşteriye "kırk yıl artı on dakika" dediği gibi "yetmiş beş yıl artı 7 Ekim" arkadaşlar yani yetmiş beş yıldır süren bir işgal ve zulüm varken sen sadece "7 Ekimde operasyon başladı." diyemezsin.
Ülkemizin de içinde olduğu birçok ülkenin İsrail'le normalleşme adımları attıkları son iki yıllık sözde çatışmasızlık döneminde bile ve hatta Hamas'ın değil, Filistin Ulusal Yönetiminin yönettiği Batı Şeria'da son bir yıl içinde 200'ün üzerinde Filistinli, İsrail polisi ve yerleşimciler tarafından öldürüldü. "Düşük yoğunluklu savaş" dediğimiz bu fiilî durumu görmezden gelen İsrail'in Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen devam eden işgal politikasından asla bahsetmeyen Batılı devletler ve uluslararası medya, bu harekâta karşılık başlayan zalim saldırıları meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar.
Sayın milletvekilleri "yerleşimci" denilen işgalciler eli silahlı, insan öldürmekten imtina etmeyen milis kuvvetleridir. Bakın, bu bir yerleşimci; gördüğünüz, pirifâni biri değil, elinde uzun namlulu silah olan bir yerleşimci, güya sivil.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - İşgalci, işgalci; yerleşimci değil.
CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) - Bu gördüğünüz 2 hanımefendi güzellik merkezindeki hanımlar, alışveriş yapan hanımlar değil, omuzlarında uzun namlulu silah olan yerleşimciler.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - İşgalci.
CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) - Filistinlilere karşı her türlü tahrik ve kışkırtmanın akabinde, öldürmeye kadar giden fiilî teşebbüslerde bulunuyorlar bu yerleşimciler. Ülkelerinin ve vatandaşlarının güvenliği için her türlü geniş çaplı güvenlik önlemini alan, olası saldırılara karşı bile bugünden misliyle cevap veren bu ülkelerin İsrail'in arkasında durmaları, Filistin'deki zulmü görmezden gelmeleri tam bir ikiyüzlülüktür. Uluslararası medya ise yeri geldiğinde kelime oyunları yaparak orada yaşanan vahşeti satır aralarına sıkıştırmakta ve sanki denk bir savaş var gibi kamuoyunu aldatmaktadır; yeri geldiğinde ise oradaki olayları dile getiren habercileri tehdit etmekte ve hatta işlerine son vermektedir. Sözde özgürlüğün yaşandığı, İslamiyet'e ve kutsal kitabımıza her türlü hakaretin yapıldığı ülkelerde Filistin bayrağını taşımak suç sayılmakta ve Filistin bayrağıyla görülenler tutuklanmaktadır. Birçok sanatçı, yazar, fikir insanı ve siyasetçi herkesin görebileceği katliam ve soykırımı dile getirdikleri için cezalandırılmakta, işsiz kalmaktadırlar. Neyse ki bu hükûmetlerin ve sermaye sahiplerinin zalimden yana olan tavırlarını vicdan sahibi halklar bozmakta ve tepkilerini bu hükûmetlere göstermektedirler. Bugün dünyanın dört bir yanında, New York'ta, Londra'da, Barselona'da, Glasgow'da, Brüksel'de Oslo'da Filistin lehine protestolar yapılmakta ve siyonist İsrail lanetlenmektedir. Aynı zamanda, İsrail menşeli ve İsrail'e destek veren firmalarca üretilen ürünler de dünyanın bazı yerlerinde olduğu gibi ülkemizde de boykot edilmektedir. Halkımız boykot konusunda oldukça duyarlı davranmakta ve hassasiyetini bu vesileyle göstermektedir.
Batı'ya iğneyi batırdıktan sonra şimdi kendimize dönelim: Bizim Hükûmetimiz bu konuda ne yapmaktadır? İrlanda Parlamentosu ve Hükûmeti, her gün İsrail'e nasıl bir yaptırım uygulamayı tartışırken sizlerin yani Hükûmetimizin sadece miting düzenlemek ve sloganlarla İsrail'i kınamak dışında yapmış olduğu bir icraat var mıdır? Gönderdiğiniz 8 uçak yardım malzemesi, Ariş Limanı'nda bekliyor arkadaşlar. İsrail'in izni olmadan bir kilogram un dahi Refah Sınır Kapısı'ndan geçemiyor.
Değerli milletvekilleri, halkımız markette alışveriş yaparken ellerinde boykot listeleri, akan kana eli bulaşmasın diye kılı kırk yararken meğer 7 Ekimden bu yana yüzlerce gemi bizim limanlarımızdan kalkıp İsrail'e demir atıyormuş! Meclis Başkanımız menüden Coca-Cola'yı kaldırırken, AK PARTİ'li belediyeler raflarından boykotlu ürünleri kaldırırken yüzlerce Türk gemisi, İsrail'e bütün hayati ürünleri götürmeye devam ediyormuş! Bakın, bu da liste; buyurun, liste burada. Kusura bakmayın, liste çok uzun olduğu için tamamını sığdıramadık ama bakmak isteyen olursa Türkiye İhracatçılar Meclisinin sitesinden bakabilir. Bunlar illegal sevkiyatlar değil arkadaşlar, devletin kayıtlarında olan sevkiyatlar.
Peki, İsrail'e ne gidiyor onlara bakalım, burada liste var, bakın. Sadece ekim ayında 50 milyon dolarlık çelik gitmiş İsrail'e Türkiye'den. Sayın Milletvekilleri, çeliğin nerelerde kullanıldığını izah etmeye gerek yok, Gazze'yi ezip geçen İsrail tankları başta olmak üzere, bilumum askerî teçhizatın yapımında kullanılıyor. 22 milyon dolarlık çimento ve toprak ürünü, 20 milyon dolarlık demir ve diğer metaller, hazır giyimden bakliyata, mobilyadan yaş sebze ve meyveye İsrail'in her türlü ihtiyacını biz karşılıyoruz.
Şimdi, Cumhur İttifakı'nın değerli milletvekillerine soruyorum: İsrail'e giden bu sevkiyatları neden durdurmuyorsunuz? Savaşta kullanılan ürünlerin buradan giden malzemelerle yapılmasına ve o askerlerin bizden giden gıdalarla beslenmesine neden izin veriyorsunuz? 7 Ekimden birkaç gün sonra bu sevkiyatların sona ermesi gerekmez miydi? Nerede kaldı arkadaşlar, sizin Filistin hassasiyetiniz?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz katliamın ilk günlerinde "Buradan her partinin katılımıyla Gazze'ye bir heyet gönderelim, bu kararı alalım, heyet oraya gitsin ve orada yaşananları çıplak gözle görerek tüm dünyaya ilan etsin." dedik ancak iktidar partisi buna yanaşmadı. Bizim milletvekili arkadaşlarımız gittiler, evet, Gazze'ye giremediler belki ancak oraya en yakın yerde desteklerini dile getirdiler, onların yanlarında oldular.
İsrailli diplomatların sınır dışı edilmemesi -ki kendileri gittiler, biliyorsunuz- büyükelçimizi çağırmak için çok geç kalınması, İsrail'e karşı henüz bir yaptırım kararı alınmamış olması, bu süreçte yapılan hataların bazılarıdır. Arkadaşlar, en azından uçuş yasağı getirin yani şu semalardan bir İsrail uçağı geçmesin. Daha önce Suriye krizinde Rus uçaklarına uçuş yasağı alınmıştı.
11 Kasım Cumartesi günü İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi, katliamdan bir ay geçtikten sonra olağanüstü bir toplantı yaptı, maalesef toplantıdan dişe dokunur bir şekilde, katliamı durduracak, İsrail'i engelleyecek herhangi bir karar çıkmadı. Zirveden yansıyan bir fotoğraf var; bakın, aile fotoğrafı. Sorarım size: Kardeşiniz öldürülürken aile fotoğrafı çektirebilir misiniz? Hiç olmazsa bu İslam ülkelerinin liderleri bir araya geldiklerinde en azından bir yaptırım kararı alsalardı, bugün, bu halklar, Gazze konusunda yaptıklarının en azından bir ölçüde devletleri tarafından da desteklendiğini görmüş olurlardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Torun, lütfen toparlayalım.
CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, son zamanlarda birtakım çevrelerin üzerine basa basa dillendirdiği, ana muhalefet liderinin de tekrar ettiği bir söylem var: "Hamas, terör örgütüdür." Zalim ile mazlumu aynı kefeye koymanın ahlaki sıkıntısını bir tarafa bırakarak konuyu konuşacağım. Hamas, kendi topraklarını işgalci güce karşı savunan bir direniş örgütü, bir ulusal kurtuluş ordusudur. Aynen Avrupa'da Nazi işgaline karşı direnen kurtuluş örgütleri gibi, İsrail'in Filistin topraklarını işgal ettiği, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararlarıyla sabittir. İsrail'in 1967'de işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve topraklarda başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasını karara bağlamıştır. Bu kararlara rağmen işgali devam ettiren İsrail'e karşı direniş, uluslararası hukuka göre de meşrudur. Filistin halkı, Hamas eliyle meşru direniş hakkını kullanıyor, kimse buna "terör" diyemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) - Bir dakika daha...
BAŞKAN - Buyurun lütfen, bitirelim.
CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) - Ayrıca, Hamas'ın Filistin toprakları dışında bir eylemi yok hatta Filistin dışındaki İsrail ve Yahudi hedeflerine herhangi bir saldırısı yoktur. Eylemler sırasında meydana gelen sivil ölümleri ise uluslararası hukuka göre arkadaşlar, terör değil, savaş suçu olarak değerlendirilir. Hamas, Filistin halkının, değerli arkadaşlar, Kuvayımilliyesidir. 1970'lerde, 80'lerde El Fetih ve Yaser Arafat da Batı için teröristti, şimdi onlar cici oldu, Hamas tu kaka çünkü direnişe devam ediyor. Bu vesileyle, 1970'lerde sol gelenekten gelen ve hepsi İsrail tarafından şehit edilen El Fetih öncülerine; Ebu Cihad, Ebu Yusuf, Ebu İyad, Kemal Advan ve tabii, Ebu Ammar'a yani Yaser Arafat'a da rahmet diliyorum. Hamas'ın silahlı güçlerinin ilham kaynağı İzzettin El Kassam'a, kurucuları şehit Ahmet Yasin ve Abdülaziz Rantisi'ye rahmet diliyorum.
Allah'ın yardımıyla Filistin direnişi er geç İsrail faşizmini yenecek. Yaşasın Filistin devrimi diyoruz.
Hepinizden Allah razı olsun. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)