GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: GÜMRÜK KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:437)
Yasama Yılı:3
Birleşim:83
Tarih:27.03.2013

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu selamlıyorum.

Grubumuz adına sunulmuş önerge üzerinde söyleyeceğimiz şey, sahte belge ve benzeri durumlara ilişkin düzenlemelerde yaptırımın büyüklüğü caydırıcılığa ilişkin önemli bir mekanizma oluşturur diyoruz. Ülkemizdeki en önemli sorunlardan biri sahtecilik, rüşvet, yolsuzluk. Eğer bu düzenlenmiş sahte belgelerle yapılmış hayalî ihracatlar ya da ithalatlar ve bunlardan kaynaklı vergi kayıpları bir şekilde önlenebilmiş olsa ülke ekonomisine sağlanacak çok büyük kazançlar elde edilir.

Tabii, maalesef ki bu ülkede gemilerle trilyonluk akaryakıt kaçakçılığı serbest ama Van'ın Çaldıran köyünde bir bidon mazot getirdi diye canından olmak gerçeği var. Bu gerçeklik, bu sahtecilik ve sınır kaçakçılığı Türkiye tarihine, 33 kurşunla bir kere kendini bütün dimağlara kazımıştır. Nasıl ki 33 kurşunu Türkiye'de halkların hiçbiri unutmadıysa, Çaldıran, Özalp, Başkale, Yüksekova veya Roboski'de bir bidon mazot uğruna, ticaret yapabilirim diye kendi canını ortaya koyan çocukların katledilmesini dünya unutmayacaktır diye düşünmekteyiz. Umuyoruz ki bu Meclis ve Meclise bağlı alt komisyonlar, İnsan Hakları Komisyonu bu tür insan hakları ihlallerinin üzerine gider ve başta Roboski katliamı olmak üzere bütün devlet güçlerince, kolluk güçlerince olan vukuatlarda yaşamını yitiren insanların hakkı ve vebali karşısında gereken devlet sorumluluğu yerine getirilir ve bu olayların failleri açığa çıkarılır, gereken cezalandırmayı yaşar ve kamuoyu vicdanı rahatlar diye umuyoruz çünkü bugün de -Roboski şehitleri diyeceğim- Roboski şehitlerinin anneleri buradaydı ve kendilerine bir şey söylenmesini yani bunun niçin yapıldığının, hangi amaçla yapıldığının açıkça belirtilmesini ifade etmişlerdi bize karşı. Onların yüreğinin yangısını ifade edebilmek belki kelimelerle mümkün değil ama bir nebze olsun vicdanı olan herkesin bunu hissettiğini gayet iyi bilmekteyim.

Maalesef ki bir bidon mazot uğruna, ticaret yaparım umuduyla sınırı geçenler ya da bir şekilde kolluk kuvvetlerine yakalananlar canlarından olmuşken, siyasi yandaş konumunda olup devlet yetkili güçlerine gereken rüşveti ya da yolsuzluk mekanizmalarını işletti diye trilyonluk sahtekârlığı yapanlar -maalesef- iş adamı, büyük işveren şeklinde basın aracılığıyla kamuoyuna lanse edilmekte. Rakamsal çelişkiler sıkıntısı var aslında. Bu önergenin de kendi içinde eksiği var. Çünkü, düşünün, 50 binden az olmamak kaydıyla teminatlar alınıyor ama trilyonlar için yüzde 10'dan az olmamak? Yani 60 bin liralık bir tesis için 50 bin lira teminat aranırken 600 milyonluk bir tesis için de  yüzde 10'luk bir orantısal bozukluk söz konusudur. Bunun da giderilmesi gerekmekte, bu doğrultuda bunu dile getirdik.

Eğer bir ülkede yolsuzluk, sahtekârlık, rüşvet engellenmez ve üstüne devletin yetkili mercilerindeki insanlar bu suça ortak olur, siyaset de bunu yönetirse o devlet, o ülke iflah olmaz.

Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)