GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dünya Adalet Projesi'nin yayınladığı 2023 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ne göre Türkiye'nin sıralamadaki yerine, Sağlık Bakanlığının istikrarlı ve kararlı bir şekilde Kürtçeyi görmezden geldiğine ve İzmir'in Bergama ilçesinde Agrobay Seracılık işçilerinin başlattığı eyleme ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:24
Tarih:22.11.2023

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim.

Dünya Adalet Projesi (World Justice Project) var. 2012 yılından bu yana ülkelerin uygulamada hukukun üstünlüğüne ne ölçüde bağlı olduklarını gösteren nicel bir değerlendirme aracı olan Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ni yayınlıyor. 2023 Hukukun Üstünlüğü Endeksi Raporu yayınlandı. Bu raporu hazırlarken iktidarların ellerindeki yetkiler, yolsuzluk, açıklık ve şeffaflık, temel haklar, düzen ve güvenlik, düzenleyici uygulamalar, hukuk mahkemeleri ve ceza adaleti başlıkları kullanılıyor. Bu 2023 sonuçlarına göre Türkiye 142 ülke arasında 117'nci sırada yani bayağı iyi aslında, beklerdik ki 142'nci sırada olsun yaptıklarınızla, bu iktidarın yaptıklarıyla. Ama hem bölgesel hem de küresel ortalamaların altında kalmış bir vaziyette Türkiye. Mesela, Nijerya, Guatemala, Madagaskar, Angola gibi ülkelerin altında yer alıyor Türkiye bu Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde yani çok konuştuk bu tür konuları ama bir tane uluslararası endekste ya da istatistikte ya da raporda utanç verici bir sıralamada olunmadığını görsek yeminle onu da burada söyleyeceğiz ama yok böyle bir şey. Bırakalım hukukun üstünlüğünü, hukuku yok eden politikalardan ve uygulamalardan vazgeçilmezse bir sonraki sene son sıraya yerleşeceğiz gibi görünüyor. Yani iktidara önerimizdir: Bu "üstünlerin hukuku" anlayışından "hukukun üstünlüğü" anlayışına dönün bir an evvel. Yargının bağımsız ve tarafsız çalışması için gereken ortamı düzenleyin. Yargının evrensel anlaşmalara, Türkiye'nin imzalamış olduğu uluslararası anlaşmalara uyumlu davranması için gereken ortamı sağlayın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Yargı üzerindeki siyasi baskı ve yönlendirmelere son verin. Bunları bir kez daha ifade etmiş olalım. Hukuk böyle ama başka bir konu daha var, tabii ki hukukla da ilgili. Türkiye kırmızı bültenlerle aranan çete liderlerinin, yine yıllardır kırmızı bültenle aranan yabancı uyruklu uluslararası uyuşturucu baronlarının güvenilir limanı olmuş durumda, herkes akın akın Türkiye'ye geliyor nedense. İktidar "dış yatırım" dedikçe, "artıyor dış yatırımlar" dedikçe ironik bir şekilde ülkeye mafya akın ediyor, uluslararası mafya; uyuşturucu giriyor, kokain giriyor, esrar giriyor. Mafya baronları, uyuşturucu kartelleri ülkenin âdeta gerçek yüzü hâline geldi. Mersin Limanı en başta sayılıyor ama sadece Mersin Limanı değil, Mersinlilere haksızlık etmeyelim başka limanlar da aynı durumda .

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Belçika'da aranan, Sırbistan'da aranan uyuşturucu mafyası İstanbul'da çıkıyor. Hırvatistan'da aranan, Avusturya'da aranan, Amerika'da aranan kim varsa onlar da İstanbul'da çıkıyor. Dört yıldır, on yıldır arananlar var, onlar da Türkiye'de çıkıyor. Şimdi, hani, her tarafı uyuşturucu mafyası kaplamış vaziyette, pudra şekerleri ünlenmiş vaziyette, Asya ile Avrupa arasında uyuşturucu köprüsü olan bir suç cenneti hâline gelmiş vaziyette bu ülke. Yani nasıl bu hâle geldi? Bunlar tesadüf mü? Bunlar ne zaman oldu? Bunları devlet bilmiyor muydu? İktidar, yürütme bunların bilgisine sahip değil miydi? İstihbarat bunun bilgisine sahip değil miydi? Bunların hepsi biliniyordu ama ne oldu? Göz yumuldu, yol verildi. Şimdi tek tek gözaltına alınıyorlar, kimisi tutuklanıyor ama dün neredeydiniz, neden dün yapılmadı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Neden serbestçe girdiler, dolaştılar, işlerini yaptılar ama gözaltına ve hapishaneye girmediler, bunun cevabının verilmesi gerekiyor. Yani nasıl oldu da bu hâle geldi? Şimdi, demeyin ki: "Biz bugün gözaltına alıyoruz bunları, tutukluyoruz, hareket etmelerini engelliyoruz. Teker teker bu kartelleri çökertiyoruz." Peki, ama nasıl oldu bu hâle geldi? Bunun hesabını mutlaka vermek zorundasınız, bir kez daha ifade edelim.

Şimdi, bakın, size bir fotoğraf göstereceğim. Ne diyor? "Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Kayapınar 33 No.lu Sağlık Ocağı" değil mi? Fotoğrafta görüyorsunuz. Kayapınar nerede? Diyarbakır'da. Şimdi, burada ne diyor? Türkçe yazmış: "Kayapınar 33 No.lu Sağlık Ocağı" altında da Arapça yazmış; güzel, peki.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Yani Türkçe ve Arapça yazılmasına hiçbir itirazımız yok ama diğer dillerde de olması gerekiyor ve esas hangi dilde olması gerekiyor, biliyor musunuz? Yüzde 95'i Kürt olan Kayapınar'da Kürtçe olması gerekiyor, Kürtçe ama yok. Sağlık Bakanlığı istikrarlı ve kararlı bir şekilde Kürtçeyi görmezden geliyor. Yani bu memlekette milyonlarca Kürt'ün yaşadığını yok saymaya devam ediyor; bu kabul edilebilir bir şey değil. Kürtçeye bir alerjisi var Sağlık Bakanlığının. Daha evvel hatırlarsanız e-reçete sistemiyle ilgili de bu konuları konuşmuştuk, şimdi de bu Kayapınar meselesi. Yani Sağlık Bakanı geçenlerde bütçeye geldi, biliyorsunuz, her şeyi paraya bağladı bu el hareketiyle, şimdi söyleyelim eğer bu tabelalara Kürtçe yazılması için de para gerekiyorsa biz vermeye hazırız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Toparlıyorum efendim.

BAŞKAN - Sayın Oluç, buyurun, toparlayın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bu tabelalardaki bu ayrımcılığa, bu Kürtçe alerjisine, fobisine bir an evvel son versin Sağlık Bakanlığı, çağrımızdır, bunu söylemiş olalım.

Şimdi, iktidarın halkı yoksullaştıran politikalarından en çok etkilenenler -hep konuşuyoruz- işçi ve emekçiler oluyor, emekliler oluyor, ekonomik krizden en ağır etkilenenler onlar oluyor. Özellikle kadın işçiler iş yaşamında eşitsizliğe, şiddete, cinsiyetçi mobbinge maruz bırakılıyorlar ve buna karşı bir mücadele sürdürüyorlar. İzmir'in Bergama ilçesinde Agrobay Seracılıkın performans düşüklüğü gerekçe gösterilerek işten çıkardığı işçilerin tazminat haklarını ve içeride kalan maaşlarını alabilmek için başlattığı eylem 93'üncü gününe girdi. Doksan üç gündür orada kadın işçiler ve emekçiler bir direniş sürdürüyorlar ve haklarını istiyorlar, başka bir şey değil, tekrardan işe alınmayı da istemiyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - 8'inci dakikadayız, buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Haklarını istiyorlar yani içeride kalan haklarını istiyorlar. Öncelikle, doksan üç gündür Agrobay'daki bu direnişi sürdüren kadın işçileri selamlıyoruz, dayanışmalarımızı iletiyoruz. Son derece meşru ve haklı talepleriyle bu mücadeleyi sürdürüyorlar. Yani patronları da biraz insafa ve hukuka gelir mi diye bu lafları ediyoruz. Direnişçilerden biri demiş ki patronuna hitaben: "Bak, sen sımsıcak evinde akşamları uyuyorsun, ben evime yakıt alamıyorum." Durum bu, doksan üç gündür sesini çıkarmayan bu patronların utanç durumuna son vermeleri gerekiyor, bir kez daha söylüyorum.

Teşekkür ederim.