Konu: | Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 24 |
Tarih: | 22.11.2023 |
MESUT DOĞAN (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şu anda Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi'ni görüşüyoruz. Keşke Fonu görüşmek yerine esastan aileyi konuşabilsek, esastan gençliği konuşabilsek ve hem aile hem gençliğin sorunlarıyla beraber çözümüne dair fikirlerimizi konuşabilsek. Zira bir ülke için hem aile hem gençlik çok ama çok önemli. Hepimiz biliyoruz ki aile devletin çekirdeği, gençlik ise hazinesidir ama bugün yapılan bütün çalışmalar, araştırmalar hem çekirdeğin tehlikede olduğunu gösteriyor hem de hazinenin tehlikede olduğunu gösteriyor. Bu anlamda, hem ailenin hem gençliğin çok büyük sorunları var, çok büyük sıkıntıları var ve çok derin yaraları var.
Hepimizin bildiği birkaç veriyi hatırlatarak veya tekrarlayarak niyetimi ortaya koymak isterim. Düşünün, sadece 2022 yılında 180 bin aile boşanmış. Sadece on yıla baktığımız takdirde 1,5 milyon aile boşanmış ama son yirmi yıla baktığımız takdirde yaklaşık 2,5 milyon aile boşanmış ki zaten Türkiye'de var olan aile sayısının 26 milyon olduğunu düşündüğümüz takdirde, son yirmi yıl içerisinde Türkiye'de var olan hanelerin yüzde 10'u boşanmış demektir.
Gençliğin hâli de aynı anlamda tehlikelerle dolu. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki gençliğimizin yüzde 75'i Türkiye'de imkân bulduğunda yaşamak istemiyor yani yer altı kaynakları bakımından, coğrafi özellikleri bakımından, tarihî geçmişi bakımından, genç nüfusu bakımından dünyanın en muhteşem özellik, güzellik ve zenginliğine sahip bu ülkede doğmuş, büyümüş, okumuş gençlerimiz fırsat bulduklarında Türkiye'nin dışında bir ülkede yaşamak istediklerini ifade ediyorlar yani artık gençlerimiz Türkiye üzerine hayal kuramıyorlar; Hollanda üzerine, İngiltere üzerine, Finlandiya üzerine, Amerika üzerine hayal kuruyorlar. Bizim milyonlarca lira yatırım yaptığımız gençlerimizin Türkiye dışında bir ülkede yaşama isteğinde bulunmalarının bizi rahatsız etmesi gerekmez mi? Ama üzülerek ifade ediyorum ki rahatsız olduğumuza dair zerre miktarda bir tavır görmekten ziyade umursamaz bir tavır görüyoruz, umursamaz bir cümle duyuyoruz.
Bu anlamda, aslında söylemek istediğim şu: Sabah okula giden çocuğunun cebine simit parası koyamayan babaların dertleri, sorunları bizim zannettiğimizden çok daha derin. Üniversiteyi bitirdiği hâlde, 30 yaşına geldiği hâlde utana sıkıla annesinden, babasından harçlık istemek zorunda kalan gençlerin sorunları, dertleri bizim zannettiğimizden çok daha büyük. Yirmi-yirmi beş yıl boyunca kamuya hizmet vermiş, emekli olmuş fakat torununa haçlık verme hususunda sıkıntı çeken insanlarımızın dertleri bizim zannettiğimizden çok daha büyük. Bunun yanında, sırf ayakta kalabilmek için, yaşayabilmek için, geçimini temin edebilmek için göç ederek gitmiş olduğu büyük şehirde çocuklarını sokaklara kaptıran ailelerin dertleri, sorunları bizim zannettiğimizden çok daha büyük ve çok daha derin. Emekli olduğu hâlde sırf kızının çeyiz parasını ödeyebilmek için çalıştığı maden ocağında hayatını kaybeden insanımızın dertleri, sorunları bizim zannettiğimizden çok daha büyük ve çok daha derin.
Aslında, yalın olarak, damıtılmış olarak benim sormak istediğim soru şu: Biz içinde bulunduğumuz sorunları renkli kalemlerle boyayacak şekilde mi çözmeye çalışacağız yoksa var olan sorunları kökünden kazıyacak adımlar atarak mı sorunları çözmek zorundayız? Bunu sadece ortaya koymak için sorunları gerçekten, esastan konuşmaya ihtiyacımız olduğunu ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)