Konu: | Siirt'in Şirvan ilçesinde meydana gelen maden kazasına, Merkez Bankasının politika faizini artırmasına ve iktidarın "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." iddiasının çöktüğüne, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HEDEP'in isim değişikliğiyle ilgili kararına ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 25 |
Tarih: | 23.11.2023 |
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim.
Siirt'in Şirvan ilçesine bağlı Madenköy'de Eti Bakır madeninde göçük meydana geldi. 5 işçi göçük altında kaldı, 3 işçi yaşamını yitirdi, 2 işçi ise yaralı olarak kurtarıldı. Öncelikle, yaşamını yitiren 3 maden işçisine Allah'tan rahmet; acılı ailelerine, yakınlarına, çalışma arkadaşlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz, yaralı işçilerimize de acil şifalar diliyoruz.
Çıkan haberlere göre, madeni işleten şirket Cengiz Holding, tanıdık değil mi? İktidarın tanıdığı bir şirket. Şirvan bu faciayı ilk kez yaşamıyor. 2016 yılında 16 işçinin göçük altında kalarak yaşamını yitirmesiyle bir kez daha böyle bir facia yaşanmıştı, cinayetti aslında. Kazadan önce, o zaman bunları hep konuşmuştuk, işçilerin maden sahasıyla ilgili tüm uyarılarına rağmen çalışmanın devam ettirildiğini açıkça vurgulamıştık. Yani işçiler "Önlem alın." diyor, "Büyük sıkıntılar var." diyor ama işveren diyor ki: "Bir şey olmaz, çalışmaya devam edin." Şimdi, bir kere daha aynı durumla karşı karşıya kalınmış vaziyette. Yani bu konuda söylenecek şey hep söylendi, söylenmeye devam ediliyor; bunlar kaza değil, açıkça işlenen iş cinayetleri olarak bir kez daha kayda geçmiş oluyor. Hayatını kaybedenlere bir kez daha başsağlığı diliyoruz.
Sayın vekiller, bildiğiniz üzere, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu bugün yeni faiz kararını açıkladı ve politika faizini 500 baz puan artırdı. Bu artışla beraber politika faizi yüzde 40'a yükseltilmiş oldu. Son kararla altı ay üst üste faiz artırılmış oldu. "Son altı ayda yapılan artışlar bize neyi gösterdi?" diye hani biz soruyoruz kendimize; merak ediyoruz, "Acaba iktidar da soruyor mu?" diye. Yani hani iktidarın ekonomideki sorunların çözüm reçetesi olarak sunduğu, bizlerin de burada defalarca ama defalarca "Yanlıştır." diye dile getirdiğimiz, bu "Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur." iddiası vardı ya; ya, bu iddianın çöktüğünü zaten çökmeye de mahkûm olduğunu biz biliyorduk ama çöktüğünü herkes gördü. Hani, yeni Hazine ve Maliye Bakanı "Rasyonel zemine dönüyoruz." dedi, yıllarca irrasyonel bir ekonomi politikasının sürdürüldüğünü ilan etmiş oldu ama bu kötü yönetim ve yanlış yönetim nedeniyle bu ülke ekonomisi faiz, kur, enflasyon ve işsizlik sarmalına sürüklendi. Yani bugün resmî enflasyon yüzde 60'ın üzerinde, gerçeği yüzde 100'ün üzerinde herkes biliyor, dolar kuru tarihin en yüksek seviyesinde, borçlanma maliyetleri desek hakeza öyle. Bu durum nedir? Hani "Türkiye ekonomi modeli" dediğiniz, ekonomik fantezilerle, yanlış tezlerle oluşturduğunuz model çöktü. "Doları yükseltip Türk lirasını düşürünce ihracat patlayacak." diyordunuz; e ne oldu? İthalat patladı, değil mi? İthalat ile ihracat arasındaki açık büyüdü, değil mi? Yani sonuç tam bir hüsran oldu, hayat pahalılığı aldı başını gitti, enflasyon 3 haneli rakamlara ulaştı. Peki, bunun faturası kime çıktı, kime? Yani bu "Faiz sebep, enflasyon sonuç." zırvalığına çıkmıyor ki fatura halka çıktı; emekçiye, işçiye, emekliye, yoksullara, orta gelirliye, dar gelirliye, orta sınıfa. Fatura bunlara çıktı sonuç olarak. Milyonlarca insan açlığa ve sefalete mahkûm oldu. Yani bunu bir kez daha vurgulayalım ve yani bu kadar yanlış işleri bir kişinin iddiası yüzünden bir ülke ekonomisi uyguluyorsa memlekette demokrasinin olmadığının ve bu sistemin aslında, ülke ekonomisini de hukukunu da demokrasisini de bir felakete sürüklediğini gösteren bir rejim olduğu çok açık ortada. Bunu her fırsatta dile getirdik, dile getirmeye de devam edeceğiz. "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." iddiasının sonucunu halk çok ağır ödüyor; bunu bilin.
Şimdi, sayın vekiller, daha evvel de hep konuştuk, biliyorsunuz, bu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında HDP'nin kapatılması için siyasi baskılarla ve ısmarlamayla bir dava açıldı. Yaklaşık üç sene oldu, dava sürüyor ve biz bu nedenle, yine bildiğiniz gibi, seçimlerde herhangi bir sorun yaşanmaması için, mecburiyetten dolayı bir bileşen partimizin listelerinden seçime girdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim.
Daha sonra kongre yaparak -yeni yaptık kongremizi- partinin ismi değişti, tüzüğünde değişiklikler oldu. Partinin ismi, biliyorsunuz, şimdi gördüğünüz gibi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi oldu, kısa adı HEDEP. Şimdi, bu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yemedi içmedi ve bize bir yazı gönderdi, dedi ki: "Bu partinin kısaltılmış adını kullanmayın, değiştirin." Neden? Efendim, diyor ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı: "Bu 'HEDEP' ismi daha önce temelli olarak kapatılmasına karar verilen Halkın Demokrasi Partisinin kısa adı olan 'HADEP'le aynı olmamakla birlikte iltibasa mahal verecek şekilde benzerlik gösteriyor. Bu da her iki siyasi partinin birbiriyle karıştırılmasına elverişli olduğu bir durum yaratıyor, o nedenle değiştirin."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Toparlıyorum.
BAŞKAN - 8'inci dakikadayız.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Tamam. Önemli bir konu olduğu için...
Ya, şimdi, bir tane partinin adı, HADEP kısaltılması, partinin kendi adı Halkın Demokrasi Partisi; şimdi, bizim partimizin adı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, kısaltılmış adı HEDEP; biri a harfi, biri e harfi, isimler de farklı, kısaltması da farklı. Fakat işte, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hukuki davranmıyor biliyoruz. "Neden?" diyeceksiniz çünkü bu memlekette daha önce kapatılmış olan bir partinin isminin neredeyse aynısının ve logosunun neredeyse aynısının alındığı, kullanıldığı, hatta bu Mecliste milletvekillerinin olduğunu biliyoruz, görüyoruz. Yani iktidara yakın olunca dert değil, iktidara muhalefet olunca, o zaman dert oluyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu kararını gerçekten kınıyoruz, protesto ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Son cümlem efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bize politika yaptırmamak için, demokratik siyaset alanında adım atmamızı engellemek için bu kararları aldıklarını biliyoruz ama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına şunu bir kere daha söyleyelim: Yemin ediyoruz demokratik siyasette kararlıyız. Siz hangi kumpası yaparsanız yapın, hangi zorluğu çıkartırsanız çıkartın, demokratik siyaset alanındaki kararlılığımız, mücadelemiz sürecektir. Bu da size cevap olsun. (HEDEP sıralarından alkışlar)