| Konu: | GÜMRÜK KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:437) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 27.03.2013 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 437 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tasarıda akaryakıt, tütün mamulleri, alkollü içecekler ve benzeri mallarla ilgili kaçakçılıkla mücadelede etkinliği artırmak gerekçesiyle ilgili mevzuatta bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Kaçakçılık, ülke ekonomisini tehdit eden ve önemli vergi kaybına neden olan suçlardan birisidir. Vergi gelirleri açısından büyük önem arz eden temel eşya ve ürünlerin kaçakçılığının yapılması, ülkemizin ekonomik yönden güç kaybetmesine sebep olmakta, kayıtlı istihdam alanlarının açılmasını engellemekte ve haksız rekabet nedeniyle yerli işletmelerin faaliyetlerine sekte vurmaktadır. Ülkemizde dolaylı vergilerin çok yüksek olması ve komşu ülkelerdeki siyasi istikrarsızlık, bu ülkelerden temin edilen her türlü kaçak emtianın ülkemize getirilmesini cazip hâle getirmektedir. Ülkemize giren kaçak emtiadaki yüksek kâr ve cezaların caydırıcı olmaması bu suçu âdeta teşvik etmektedir.
Ülkemizde kaçakçılık meselesi güvenlik, terör, sosyal, maliye, ekonomi ve kültür gibi alanlarla ilgili çok önemli bir konudur ancak kaçakçılıkla gerekli mücadele verilmemektedir. Yıllık 15 milyar dolara varan akaryakıt kaçakçılığı yapıldığı bizzat Sayın Başbakan tarafından açıklanmıştır. Sayın Başbakanın 13 Şubat 2007 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi grup toplantısı ve 28 Şubat 2007 tarihli "Ulusa Sesleniş" konuşmalarında -aynen okuyorum- "Dış Ticaret Müsteşarlığı petrol ithal ettiğimiz 48 ülkeden kayıtları istedi. Bu ülkelerin 31'inden cevap geldi. Bu cevapların geldiği 31 ülke diyor ki: `Türkiye bizden son iki buçuk yıl içinde 28 milyar dolarlık petrol ithal etti.' Buradaki kayıtlara göre ise bu 31 ülkeden aynı dönemde ithal edilen akaryakıt miktarı sadece 9,3 milyar dolar. Arada tam 18,7 milyar dolarlık bir fark var. ÖTV, KDV ve EPDK payını eklediğiniz zaman, bu fark 38 milyar dolar seviyesine çıkıyor ve henüz 17 ülkenin kayıtlarını almış değiliz, bunlar da geldiği zaman aradaki fark daha da büyüyecek. Bugün uygulamaya giren yeni yasamızla birlikte kaçakçılığı çok büyük oranda engellemiş, bu büyük yolsuzluk zeminini ortadan kaldırmış oluyoruz." şeklinde çok net açıklamaları olmuştur.
Sayın Başbakan tarafından verilen bu bilgilere göre, ülkemize giren akaryakıtın üçte 2'si kaçaktır. İki buçuk yılda en az 38 milyar dolarlık yani yıllık en az 15 milyar dolarlık akaryakıt kaçakçılığı, devletin de yıllık yaklaşık 8 milyar dolar civarında vergi kaybı söz konusudur. Sayın Başbakanın açıklamasından bu yana geçen altı yılda acaba kaçakçılık çok büyük oranda engellenmiş midir? Bu büyük yolsuzluk zemini ortadan kaldırılmış mıdır? Hayır. Bu konuda Hükûmet olarak neler yapılmış, hangi tedbirler uygulamaya konulmuş, hangi sonuçlar alınmıştır, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuyu sürekli gündeme getirdik. En son bütçe görüşmeleri boyunca da Maliye Bakanına, İçişleri Bakanına, Ekonomi Bakanına, Gümrük ve Ticaret Bakanına ve Başbakan Yardımcısına sorduk ancak verilen bilgilerden bu kaçakçılığın engellenmesi konusunda bugüne kadar ortada kayda değer bir gelişme olmadığı anlaşılmıştır. Nitekim Sayın Bakan tarafından bütçe görüşmelerinde verilen bilgilere göre kaçak akaryakıt yakalama miktarı 2010 yılında 32 bin ton, 2011 yılında 37 bin ton olmuştur. Sayın Bakan 2012'nin ilk sekiz aylık döneminde de 32 bin ton kaçak akaryakıtın yakalandığını, bunun da yaklaşık 91 milyon liralık vergi kaybının önlenmesi anlamına geldiğini ifade etmiştir. Halbuki Sayın Başbakan yıllık 8 milyar dolara varan vergi kaybına neden olan kaçakçılıktan bahsetmiş olup yakalanan miktar bunun yüzde 1'i bile değildir.
Bu denli yüksek miktarda akaryakıt ülkemize nasıl kaçak girebilmektedir? Kaçakçılık neden önlenememektedir? Bu konuda başarısızlığın nedenlerinin Hükûmet tarafından açıklanması ve milletimize hesap verilmesi gerekmektedir. Kaçakçılıkla mücadelede başarılı olunabilmesi için ciddi ve kararlı bir siyasi iradeye ihtiyaç bulunmaktadır. Ne yazık ki bunu AKP zihniyetinde bulmak mümkün değildir, gelinen süreç de bunu net bir şekilde göstermektedir. AKP yönetimindeki ülkemiz, maalesef kayıt dışılığın hâkim olduğu kaçakçıların, vurguncuların, sahtekârların, üçkâğıtçıların cirit attığı bir ülke görünümündedir.
Değerli milletvekilleri, bilinen bir gerçek var ki PKK terör örgütü bu kaçakçılık olayından ciddi pay almaktadır. İşin daha vahim tarafı PKK terör örgütünün gerek akaryakıt gerekse sigara kaçakçılığı yoluyla kaynak temin ettiğini bakanlar bilmekte ve hatta bu bilgiyi kamuoyuyla paylaşmaktadır. 8 Kasım 2007 tarihinde Gümrük Müsteşarlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu arasında, akaryakıt kaçakçılığının önlenmesine ilişkin iş birliği imza töreninde, o tarihte gümrükten sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olan Sayın Hayati Yazıcı "PKK terör örgütünün kullandığı araç gerecin parasını bir yerlerden temin ediyor. Onlar arasında akaryakıt kaçakçılığının da olduğu yönünde istihbarat bilgileri var." demiştir. Enerji Bakanı akaryakıt kaçakçılığının her türlü önleme rağmen devam ettiğini, bunun büyük çoğunluğunun da PKK tarafından gemilerle yapıldığını söylemiştir. Maliye Bakanı 27 Ekim 2011 tarihinde açıklanan Tütün ve Tütün Mamulleri Kaçakçılığıyla Mücadele Eylem Planı'nda sigara kaçakçılığının terör örgütüyle bağlantılı olduğunu ifade etmiştir. Son dört yılda 400 milyon paketin üzerinde kaçak sigara yakalanmıştır.
Kaçakçılık olayına sadece adli bir vaka olarak değil, teröre finans sağlayan bir olay olarak bakmak ve ona göre politika geliştirmek zorunludur. Terörle mücadele akılcı politikalar ile desteklenmez ve terörün finans kaynakları kurutulamazsa kalıcı sonuçlar alınamayacağı açıktır. Devlet kaçakçılıkla etkin bir mücadele yapmaya karar vermelidir. Bu yapılmalıdır ki PKK bu kaçakçılıktan beslenerek insanlarımızın canına kastetmesin. Kaçakçılığa göz yummak örgüte silah temin etmekle eş değerdir. Geç de olsa artık buna dur demek şarttır. Sınırdan yasa dışı olarak geçen her litre akaryakıtın, her paket sigaranın örgüte bir mermi sağladığı gerçeğinden hareketle bunun bir an önce durdurulması gerekmektedir.
Katırlarla ya da kamyon ve tır depolarında akaryakıt kaçakçılığı yapıldığı bilinmekle birlikte bu kaçakçılığın gemilerle, tankerle yapıldığı da ortadadır. Nitekim, Enerji Bakanı da bunu ifade etmiştir. Akaryakıtın, öncelikle, ülkemize girişi engellenmelidir, gümrük kapıları ve limanlar sıkı kontrol altında tutulmalıdır. Değilse, dağıtıcılar ve bayilerle ilgili ne kadar önlem alınırsa alınsın yurda kaçak girebilen akaryakıtın satışını önlemek zordur. Yurda girdikten sonra mutlaka kendine bir satış yolu bulur.
Sayın Bakana soruyorum: PKK terör örgütünün gelir kaynağı olduğu bilindiği hâlde, onlarca milyar dolarlık akaryakıt ve sigara kaçakçılığı neden engellenememektedir?
Buradan Sayın Başbakana da soruyorum: İddialı sözlerinize karşın, akaryakıt kaçakçılığını niye engelleyemediniz? Sürekli "Hortumları kestik." diye sözler sarf etmenize karşın, PKK'ya giden bu hortumu neden kesmediniz? Aslında, bunun nedeni, AKP Hükûmetinin, PKK ve İmralı canisiyle yürüttüğü müzakere ve pazarlık trafiğinden ve etnik bölünmeyi amaçlayan kanlı terör örgütünün muhatap kabul edilmesinden, İmralı canisinin çözüm ortağı ve barış elçisi olarak gösterilmesinden anlaşılmaktadır. Bu açıdan, ağırlıklı olarak PKK'nın kontrolünde olan kaçakçılığın önlenmesi konusunda AKP Hükûmeti hiçbir umut vermemektedir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)