Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gine Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 26 |
Tarih: | 28.11.2023 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA CEMALETTİN KANİ TORUN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anlaşma hakkında Saadet ve Gelecek Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Afrika'nın Türkiye'yle tarihsel beraberliğini her zaman bu kürsüden dile getirmeye gayret göstermekteyiz. Türkiye'nin yakından ilgilenmesi gerektiğini düşündüğümüz Afrika ülkeleriyle olan kolaylaştırıcı anlaşmaların destekçisi olmaya devam edeceğiz. Bu noktada, hava ulaşım anlaşması da iki ülke arasındaki kültürel ve ticari etkileşimin artması için önemli bir anlaşmadır. Bugün ve ilerleyen gün ve haftalarda Genel Kurula gelecek olan, Afrika ülkeleriyle yaptığımız anlaşmalarla birlikte kıtaya olan ilgi ve alakanın artacağını, Türkiye'nin özellikle eğitim alanında yapacağı yatırım ve faaliyetlerle burada cazibesini artıracağını düşünüyorum. Birçok defa darbe ve çatışmalarla gündemimize gelen Afrika'nın bu kaotik hâli geride bırakması, bağımsızlığını her alanda kazanmış bir devletler topluluğu olarak refah seviyesini artırması ve dünyayla entegre bir hâle gelmesi için Türkiye gibi bir partnere ihtiyacı vardır. Bu münasebeti kazan-kazan esasıyla geliştirerek sürdürmeliyiz. Bu kapsamda düzenlenen çok taraflı zirve ve forumların önemini takdir etmekle beraber ilki 2016'da düzenlenen ve geçtiğimiz ay 4'üncüsü İstanbul'da gerçekleştirilen Türkiye-Afrika İş ve Ekonomi Forumu toplantısının sonuçlarına baktığımızda önemli adımların henüz atılmadığını görüyoruz. Afrika genelinde bugüne kadar kurulan iş konseylerinin sayısı 42 olmuş, 28 Afrika ülkesinde de ticaret müşavirliğimiz ya da ataşeliğimiz bulunmaktadır. Ne var ki birçoğu düşük gelir statüsünde olan ve gelişmekte olan ekonomilere sahip Afrika ülkeleri, çok çeşitli ihtiyaçları bulunmasına karşın, dış ticaretinde Türkiye'nin yeri gelişmemiştir. 2012'den beridir Türkiye'nin tüm dünyaya yaptığı ihracatın yüzde 9'u Afrika Kıtası'na gerçekleşmektedir. Türkiye'nin ürün çeşitliliğiyle, fiyatlar açısından erişilebilirliğiyle, ürün kalitesiyle ve coğrafi yakınlığı dolayısıyla Afrika için önemli bir tedarikçi olmasına rağmen Afrika'nın tüm dünyadan yaptığı ithalat içinde Türkiye'den gelen ürünlerin yeri yüzde 3'lük bir paya sahiptir; Türkiye'nin tüm dünyadan yaptığı ithalatın da yine yüzde 3'ü Afrika'dandır. Diğer taraftan, kıtayla ticaretimizin yüzde 60'ından fazlası cumhuriyetten bugüne yakın ilişkide olduğumuz Kuzey Afrika ülkeleriyledir. Bu ülkelerle de dış ticaretimizde çeşitliliğin oldukça düşük olduğunu Ekonomik Karmaşıklık Endeksi ölçümünde görmekteyiz. 4 kez düzenlenen forumda iletilen mesajlar birbirini tekrar eden cümlelerden oluşmaktadır, aynı niyetler yedi yılda 4 kez düzenlenen tüm bu toplantılarda dile getirilmesine rağmen alınan mesafe çok sınırlı görünmektedir. Serbest ticaret anlaşmalarının ya da tercihli ticaret anlaşmalarının başarılamadığına şahit olmaktayız.
Kıtasal birlik yolunda Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması iki yıl önce uygulamaya konmuşken Türkiye'nin burada yakalayabileceği fırsatlar kaçırılmaktadır. Afrika'ya yatırım yapacak iş insanlarının cesaretlendirilmesi için bu gibi desteklerin sunulduğu grupların çeşitlendirilmesi son derece önemlidir. Bölgesel istikrarsızlıklar, güvenlik endişeleri ve coğrafi zorluklar yatırımcılar ve girişimciler açısından önemli riskler teşkil etse de devletimizin kolaylaştırıcı imkânlarından yararlanacak çok daha fazla sayıda cesur iş insanının bu bölgeye ilgi duyacağına inanıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İsrail 7 Ekimden bu yana şiddetini gittikçe artırarak insanlık dışı saldırılarla Gazze'yi vurmaktadır. Elimize ulaşan son verilere göre 15 binden fazla insanın hayatını kaybettiği saldırılarda 36 binden fazla yaralı bulunmaktadır, 7 bin insanın da kayıp olduğu resmî rakamlarca dile getirilmektedir. İnsan kaybının yanında saldırının, yıkımın boyutunu anlatan başka rakamlar da vardır. Konutların yüzde 60'ı ya tamamen yıkılmış ya da zarar görmüş durumdadır. 266 okul, 88 cami ve 26 hastane İsrail bombalarına maruz kalarak yıkılmış ve kullanılamaz hâle gelmiştir.
24 Kasım Cuma günü Türkiye saatiyle sekizde bir geçici ateşkes kararı verilmişti. Bu karar, başta Gazze halkı olmak üzere tüm insanlık tarafından buruk bir sevinçle karşılanmıştır. Esir takası şartıyla verilen bu karara göre, 50 İsrailli rehineye karşılık 150 Filistinli tutuklu serbest bırakılacaktır. İki gün daha uzatılan bu geçici ateşkesin kalıcı hâle gelmesini temenni ediyoruz. Ateşkes döneminde yapılan esir takasları esnasında tüm dünya bir kez daha Hamas'ın bir terör örgütü sıfatını taşımadığını görmüş, bizzat rehinelerin dilinden dinlemiştir. İsrail'in ise rehinelere yaptığı kötü muamele ve işkenceleri çocuk yaşta alıkonarak yıllarca tutuklu bırakılmış Filistinlilerden bir kez daha öğrenmekteyiz. İsrail saldırıları durdurmuş olsa da serbest bıraktığı tutuklu sayısınca gözaltı yapmaktadır. Gazze'de esir serbest bırakıp Batı Şeria'da esir almaktadır. Kışkırtma politikasına devam eden İsrail'e ateşkes şartlarına tam anlamıyla uyması konusunda baskı yapılmalıdır. İspanya ve Belçika Başbakanları ateşkesin ilk gününde Refah Sınır Kapısı önünde açıklama yaparak katliamın durması gerektiğini tüm dünyaya açık ve samimi bir dille izah etmişlerdir. Yapılan bu çağrı özellikle Batı'dan gelmesi dolayısıyla çok kıymetlidir. Bu vesileyle, Başbakanlara şahsım ve grubum adına teşekkürlerimi iletiyor, atmış oldukları bu somut adımlardan dolayı tebrik ediyorum.
Sayın milletvekilleri, siyonistler lobi faaliyetlerine hız kesmeden devam etmektedir. Katliamın başından beri bazı aksamalar olsa da İsrail'in sahte propagandasının önüne geçilen nadir platformlardan biri olan X'in sahibi maalesef bu lobi faaliyetlerinden nasibini almış, duruşunu koruyamamıştır. Yapılan görüşmelerde Gazze'ye internet verilmesi dahi İsrail'in iznine bağlanmıştır. Tüm bu olumsuz şartlara rağmen, doğudan batıya tüm milletlerin kahir ekseriyeti Filistin'in yanında olarak İsrail'in kamuoyu gücünü kaybetmesini sağlamlaştırmışlardır. İnsanlar bıkmadan "Bağımsız Filistin" gösterileri yapmakta ve korkmadan İsrail'in yaptığı katliamları dile getirmektedirler. Bazı ülkelerin İsrail'e vermiş olduğu silah ve para yardımı da halkların tepkisiyle karşılaşmaktadır. "Bizim vergilerimizle masum insanlar öldürülemez." diye ayaklanan aktivistler limanlarda ve lojistik merkezlerinde sevkiyatları engellemeye çalışmaktadırlar. Siyonizmin saldırgan tutumu antisiyonizmi ortaya çıkarmıştır. İsrail kamuoyunda yapılan anketlerde dahi savaşın sorumlusu olarak Netanyahu gösterilmektedir. Hükûmetten kalıcı ateşkes ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde iki devletli çözüm konusunda çabalarını artırmasını bekliyoruz. Diplomatik ve ticari ilişkilerimizin gözden geçirilmesi başta olmak üzere somut icraatların destekleyicisi olacağımızı tekrar belirtmek istiyorum. Gemi sevkiyatları başta olmak üzere İsrail'le ilişkilerin kesilmemiş olması milletimizi derinden yaralayan bir husus olmuştur. 7 Ekimden bu yana 320'nin üzerinde gemi İsrail ile Türkiye limanları arasında sevkiyata devam etmiştir, çelik ve çimentodan tutun yaş sebze ve meyveye kadar uzanan bu sevkiyatlar bir an önce durdurulmalıdır. Üzülerek belirtmeliyim ki ihracatçı ve lojistik firmaları arasında İsrail'i kınamaktan geri durmayan bazı siyasi parti yöneticilerinin de bulunduğunu görüyoruz. Eğer Hükûmet Batı'yla olan ilişkileri sebebiyle bu ticaretin durdurulması konusunda inisiyatif alamıyor, somut bir adım atamıyorsa bir an önce sivil toplumun önünü açmalıdır. Dünyanın farklı yerlerinde yapıldığı gibi sivil toplum kuruluşları yapacakları meşru eylemlerle bu sesi yükselterek bir kamuoyu baskısına dönüştürecek ve umuyorum ki kısa zamanda netice alacaklardır.
Bu arada son olarak değerli arkadaşlar, İçişleri Bakanımızdan Gazzeli öğrencilerin bir talebi vardır. Türkiye'de ikamet süreleri dolan Gazzeli öğrencilerin normalde ülkelerine gidip tekrar ikamet sürelerini tazelemeleri gerekiyor oysa bu şartlarda ülkelerine dönemedikleri için Türkiye'de kaçak duruma düşmektedirler. Buradan İçişleri Bakanımıza sesleniyorum, bu durumdaki Gazzeli öğrencilere savaş bitinceye kadar insani oturum verilmesi için gerekli talimatları vermesini rica ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)