Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gine Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 26 |
Tarih: | 28.11.2023 |
CHP GRUBU ADINA MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçen hafta 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutladık. Birçoğumuz öğretmenlerimizin sorunlarını gündeme getirdik. Öğretmenlerimizin sorunlarını ne kadar gündeme getirsek, onlara ne kadar teşekkür etsek azdır.
Ben size, ailesi tarafından Azerbaycan'da terör saldırısında hayatını kaybeden çocuğun ismi verilen, gülen gözleriyle, güzel sesiyle tüm Türkiye'nin gönlünde yer edinen, ancak henüz 22 yaşındayken ismini aldığı çocuk gibi terör örgütleri tarafından şehit edilen Çorumlu hemşehrimiz Şenay Aybüke Yalçın'ın hayatından bahsedeceğim. Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın hayatını anlatan "Aybüke Öğretmen Oldum Ben" adlı film dün Çorum'da vizyona girdi. Ben de izleyiciler arasındaydım. Filmi yüreği evlat acısıyla yanan babayla birlikte izledik. İzlerken hem duygulandık hem de genç öğretmenimizin eğitim aşkıyla gururlandık. Aybüke Öğretmenimiz, 2017 yılında Batman'ın Kozluk ilçesinde teröristlerin saldırısı sonucunda 22 yaşında maalesef hayatını kaybetti. Onu ve tüm şehit öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum. Sizleri de şehidimizin hayatını anlatan bu anlamlı filmi izlemeye davet ediyorum.
Dün 3 şehit daha verdik. Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit düşen kahraman askerlerimiz Piyade Astsubay Üstçavuş Necdet Çalış'a, Piyade Sözleşmeli Er Emrah Gündüz'e ve Piyade Sözleşmeli Er Fevzi Kızıltaş'a Allah'tan rahmet, aynı saldırıda yaralanan kahraman askerlerimize acil şifalar diliyorum. Bu kürsüden bir kez daha terörün her türlüsünü lanetliyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün aynı zamanda bu ülkenin önemli değerlerinden biri olan Tahir Elçi'nin katledilişinin 8'inci yıl dönümündeyiz. İnsan hakları savunucusu ve barış elçisi Tahir Elçi, sekiz yıl önce katledildi; sorumlular hesap vermedi, adalet gene yerini bulmadı. Adaleti arıyoruz, barışı savunuyoruz. Tahir Elçi'yi rahmet ve saygıyla anıyorum.
Sayın Meclis Başkan Vekilim, konuşmamın bu kısmını da sizlere ve Sayın Bakan Yılmaz Tunç'a ayırdım. Sayın Bozdağ, beni dikkatle dinlerseniz memnun olurum. Şimdi, bu kürsüde Meclis Başkan Vekili olarak oturuyorsunuz ama önceki dönemde Adalet Bakanlığı görevini yürüttünüz, uzun yıllar Adalet Bakanlığı yaptınız. Sayın Bozdağ, size Adalet Bakanıyken verdiğiniz bir sözü hatırlatmak istiyorum. 14 Haziran 2022 tarihinde katıldığınız bir televizyon programında "İnfaz ve koruma memurları gerçekten çok zor şartlar altında çalışıyorlar, büyük fedakârlıkla görev yapıyorlar, onların durumunu iyileştirmek benim borcum." demiştiniz. Size bu sözü tekrar hatırlatmak istiyorum. Verdiğiniz sözü hatırlıyor musunuz? Sayın Başkan, infaz ve koruma memurlarına olan bu borcunuzu ödediniz mi? Sözünüzü yerine getirdiniz mi? Hayır, getirmediniz. AKP Hükûmetinin birçok sözü gibi sizin verdiğiniz bu söz de seçim vaadi olmaktan öteye gitmedi. Oysa söz, kişinin aynasıdır. Sayın Başkan, 60 bin infaz ve koruma memuruna verdiğiniz sözü tutamadan göreviniz bitti, verdiğiniz sözün takipçisi olmak sizin boynunuzun borcudur. Ne istiyor infaz ve koruma memurları? İnsanca muamele görmek, hak ettikleri özlük haklarına kavuşmak ve evlerini geçindirebilmek istiyorlar. İnfaz ve koruma memurlarının sosyal ve özlük haklarını iyileştirecek düzenlemeler 27'inci Dönemde yedinci yargı paketine alınmıştı fakat bu düzenleme ne olduğunu bilmediğimiz bir şekilde paketten çıkarıldı, binlerce kişinin umuduyla oynadınız. İnfaz ve koruma memurları pandemi döneminde günlerce evlerine gidemediler, mahkûmlarla birlikte dört duvar arasında onlar da hapis yattı. Zor şartlar altında görev yapan bu arkadaşlarımız oldukça düşük maaş alıyorlar ve geçim sıkıntısı yaşıyorlar. Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 44.573 lira, infaz ve koruma memurlarının aldığı maaş ise yalnızca 24.500 lira. Böylesine zor şartlar altında görev yapan infaz ve koruma memurları bu parayla evlerini nasıl geçindirsin? Türkiye'deki cezaevlerinde 60 bine yakın infaz ve koruma memuru, çalışma koşullarındaki her türlü zorluğa rağmen büyük bir özveriyle görevlerini yapıyor. Günün büyük bir kısmını her suçtan yatan mahkûmlarla geçiriyorlar, tehdit ediliyorlar, jiletleniyorlar, bıçaklanıyorlar ve hatta öldürülüyorlar ama şehit sayılmıyorlar. Bırakın şehit sayılmayı, tıpkı özveriyle, kahramanca görev yapan polisimiz, askerimiz gibi güvenlik işi yapmalarına rağmen güvenlik hizmetleri sınıfına dâhil edilmiyorlar. Özel kıyafet giyiyorlar, cop, biber gazı, silah taşıyorlar, cezaevindeki her türlü olayda canları pahasına en ön safta mücadele ediyorlar ama siz onları güvenlik hizmetleri sınıfına dâhil etmiyorsunuz, masa başında eli kalem tutan memurların dâhil olduğu genel idari hizmetler sınıfına sığdırmaya çalışıyorsunuz oysa bu sınıfa sığmadıkları çok açık. İnfaz ve koruma memurlarının güvenlik hizmetleri sınıfına alınması için bugün bir kanun teklifi verdim. Sayın Bozdağ, sizin bu kanun teklifine sahip çıkmanızı istirham ediyorum. Ya bu kanun teklifini siz getirin, biz oy verelim ya da bizim halkımızın yararına verdiğimiz kanun tekliflerine siz sahip çıkın. Onların yaşadığı tüm zorluklara hâkimsiniz ve ortada verilmiş bir sözünüz var, bu sözü havada bırakmayın, infaz ve koruma memurlarına borcunuzu ödeyin.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüden, bu sıralardan toplumun yaşadığı sorunlara ayna tutmaya çalışıyoruz ancak biz ne dersek diyelim, ne anlatırsak anlatalım, bizim anlattıklarımız sizin anlamak istediğinizin ötesine geçmiyor. Biz "halk" diyoruz, siz "rant" diyorsunuz; biz "geçim" diyoruz, siz "seçim" diyorsunuz. Torba kanunlar yapıyorsunuz, o torbanın içine vatandaşın derdine derman olacak çözümlerden başka her şeyi koyuyorsunuz. Ya biz başka bir ülkede yaşıyoruz ya da siz yaşadığımız ülkenin sorunlarının farkında değilsiniz çünkü tüm sorunlara ve taleplere kulak tıkıyorsunuz, yukarıdan gelecek talimata bakıp ona göre el kaldırıp indiriyorsunuz.
Bakın, size kısa süre önce yaşadığımız bir olaydan bahsedeyim: Ekim ayı başında Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Kabine toplantısından sonra çıktı, bir açıklama yaptı, ne dedi? "Emeklilerimize 5 bin lira ikramiye vereceğiz." Sizler hep birlikte alkışladınız ancak sonra bu ikramiyeden çalışan emeklilerin ve emekli çiftçilerin yararlanamayacağı ortaya çıktı. Bütün muhalefet milletvekilleri haklı olarak emeklileri "çalışan, çalışmayan" diye ayıran bu karara karşı çıktı. 5 bin liralık emekli ikramiyesinin ayrım gözetmeksizin herkese verilmesini bu Mecliste defalarca milletvekilleri gündeme taşıdı. "Emeklinin çalışmak zorunda olması sizin ayıbınızdır." dedik, "Siz bu ayıbı temizleyeceğinize ve emeklilerimize insanca yaşayacağı maaşlar vereceğinize onları çalışmak zorunda kaldıkları için cezalandırıyorsunuz." dedik, iki ay boyunca her platformda bu haksızlığın giderilmesi için sesimizi yükselttik. Siz ne yaptınız? Duymadınız, görmediniz, "bilmiyoruz" dediniz. Neden? Çünkü yukarıdan size talimat gelmedi, o nedenle vicdanınızı köreltip emeklilerin haklı isyanına kulak tıkadınız. Cumhurbaşkanının açıklamasının üzerinden yaklaşık iki ay geçti ve hep siz sessiz kaldınız ta ki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan 24 Kasım günü "Çalışan emeklilerimize de 5 bin lira ikramiye vermek için çalışmalar tamamlanmak üzere." diyene kadar. Cumhurbaşkanı bunu dedi ve siz yine alkışladınız. Evet, iktidar sırasında oturan arkadaşlarıma soruyorum: Sizin kendi doğrularınız yok mu? Vicdanınızın sesini dinlemek için neden talimat bekliyorsunuz? Halkın beklenti ve taleplerini neden görmezden geliyorsunuz? Emeklilerimizin içinde bulundukları durum karşısında sizin vicdanınız sızlamıyor muydu, rahatsız olmuyor muydunuz? Siz rahatsız olsanız da olmasanız da duysanız da duymasanız da biz muhalefet milletvekilleri olarak bu toplumun vicdanı olacağız ve onların sözcüsü olacağız. Emeklilerimizin, esnafımızın, kadınlarımızın, çiftçilerimizin, gençlerimizin, staj mağdurlarının, atanamayan öğretmenlerimizin, sağlıkçılarımızın, mühendislerimizin, uzman çavuşlarımızın, BAĞ-KUR tescil mağdurlarımızın, TOKİ mağdurlarımızın, kısacası halkımızın sorunlarını ısrarla gündeme taşımaya devam edeceğiz ve emeklilere verilen 5 bin liralık ikramiye kararında olduğu gibi er ya da geç doğruyu bulmanıza yardımcı olacağız.
Teşekkürler.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)