Konu: | Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü'ne, Tıbbi Sekreterler Günü'ne, EYT meselesine, çalışan emeklilere de 5 bin liralık ikramiyenin verilmesine ve Saadet Partisi Grubu olarak yoklama taleplerinde bulunma nedenlerine ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 27 |
Tarih: | 29.11.2023 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İlk olarak, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü bugün, tam kırk beş yıldır bu gün kutlanıyor ama acıları her geçen gün katlanarak... Bu insanlar bugün ise daha büyük acılarla, dramlarla, trajedilerle karşılaştılar. İnşallah bir gün gelecek İsrail 1967 sınırlarına çekilecek ve Doğu Kudüs de bir gün Filistin devletinin başkenti olacak. Nasıl ki Birleşmiş Milletlerde bayrağı dalgalanıyorsa bir gün de aynı şekilde sınırlarını yine Birleşmiş Milletlerle beraber Filistin halkının belirlediği, İsrail'in belirlemediği bir devlet orada temayüz edecek ve birlikte yaşamanın, iki devletin beraber yaşamasının günü gelecek diyerek değerlendiriyor ve düşünüyorum.
Edward Said'a da atıfta bulunuyorum, Edward Said bir Filistinliydi, Arap'tı ve aynı zamanda da Columbia Üniversitesinde çok seçkin bir profesördü. İntifada başladığı zaman yani küçük küçük taşlarla "İsrail'e karşı artık silahı bıraktık, böyle mücadele edeceğiz." dedikleri zamanda çıktı Filistin'e geldi, İsrail'e doğru bir nohut tanesi büyüklüğünde taş atarak orada bütün dünyaya intifadayı tanıtmıştı, Filistin'in mazlumiyetini tanıtmıştı. Kendisini de saygıyla anıyorum.
İkinci olarak, Tıbbi Sekreterler Günü bugün biraz önce konuşmacılar söylediler, iktidarın vaatlerini yerine getirmesini bekliyoruz. Tıbbi Sekreterler Günü münasebetiyle vermiş oldukları sözlerden bir tanesi kadro alacaklar -kadro sayısı olarak- bunu yerine getirmemişlerdir. Taşeron üzerinden yaparak bu noktada verdikleri sözü tutarmış gibi yapmışlardır, tutamamışlardır.
Önemli bir konu da burada EYT meselesidir. Dün burada Adalet ve Kalkınma Partili konuşmacı EYT'yi gündeme getirmişti ve "Bizim hiçbir zaman seçim gündemimizde veyahut da seçim propagandamızda EYT gündemde değildi." ifadesini kullandı. EYT gündeminizdeydi, niye gündeminizdeydi söyleyeyim ben size: "EYT 99 yılında çıktı yani bizim iktidarımızda çıkmadı." Diyorsunuz. Daha önceki iktidarlarda çok fazla kanun çıktı, bu kanunları beğenmediğiniz için, zaman zaman "vesayetçilerin kanunları" dediğiniz için bunları değiştirdiniz. Şimdi, 1999 yılında çıkan bu EYT kanununu da isteseydiniz değiştirebilirdiniz, bugüne kadar beklemezdiniz ama şöyle söyledi Sayın Recep Tayyip Erdoğan: "Bu benim iktidarıma mâni olsa bile asla böyle bir kanun çıkmayacak, EYT kanunu değiştirilmeyecek." dedi. Demek ki mevcut 1999 yılında çıkan EYT kanunu mefhumumuhalifinden beğeniyorsunuz, onu tatbik ediyorsunuz demektir, etmeye devam ediyorsunuz, zaten ettiniz. Aynı zamanda "İskandinav ülkeleri de bu nedenle battı." ifadesini kullanmıştı. Hangi İskandinav ülkesi batmıştı ki acaba Finlandiya mı battı, İsveç mi battı, Norveç mi battı, Danimarka mı battı diyerek merak etmiştim. Peki, gündeminizde yoktu niye 2022 yılının Mart ayında bu kanunu geçirdiniz, bu kanunu kabul etmek zorunda kaldınız?
Yaptığınız hemen hemen her işte olduğu gibi özellikle son yedi yıl içerisinde 2017 yılındaki referandumdan sonra, 2018'den sonra Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtikten sonra her kanununuz mutlaka ya Anayasa Mahkemesinden dönüyor veya altı ay sonra siz tekrar yeniden bu Meclisi meşgul ederek "Doğru kanun yapmadık, şimdi kanunda değişiklikler yapacağız." diye gündeme getiriyorsunuz.
Şimdi, yine aynı şekilde bu kanunu eksik çıkarttınız; 5000 iş gününü tamamlayan tüm EYT'liler, memurlar burada çok rahat bir şekilde emekliye ayrılabilirlerdi. Yine, aynı şekilde ipe un serdiniz, bunları emekliye ayırmadınız. 3600 prim gününü tamamlayanlara kısmi emeklilik veriliyordu, bunları da hak gasbına uğrattınız, bu insanları da mağdur ettiniz. O nedenle burada da yine aynı şekilde kısmi emeklilik gelmelidir.
Dün buradaki konuşmacı şunu söyledi: "Biz asla emekliye ayrılanları, EYT'den emekliye ayrılanları mağdur etmiyoruz, maaşları günü gününe bağlanıyor." ve 450 bin kişiye bir yıl içerisinde maaş bağlıyoruz." ifadesini kullandı ve İstanbul, Ankara ve İzmir'deyse bu maaşların bağlanamadığını kabul etti. Bir iktidar düşünün yani Türkiye'de 200 bin kişinin bu kanun çıktığı andan itibaren -yaklaşık dokuz on ay olmuş- bu insanları maaşlarını bağlamıyorsunuz. Bu insanlar buna bel bağlamışlar, kredi çekmişler, faizlere bulaşmışlar ama maaşları geç yatırıldığı için veya yatırılmadığı için onları mağdur etmeye devam ediyorsunuz.
Burada memurlar... Çok fazla memur var devlette, yaklaşık 4,5 milyon kişi çalışıyor. Burada insanları istihdam edebilirsiniz, görev değişikliği yapabilirsiniz, bu insanları çok hızlı bir şekilde emekliye ayırabilirsiniz. 400 bin kişinin de akıbeti meçhul; emekliye ayrılmak için müracaat etmişler, acaba hak ettiler mi hak etmediler mi? Burada da hantal bürokrasiyle karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde siz şöyle söylüyordunuz: "Artık bundan böyle oligarşik bürokrasi olmayacak, bürokrasi çok hızlı çalışacak, Parlamento çok hızlı bir şekilde görevini yapacak." diyordunuz. Ya, oligarşik bürokrasiyi arıyoruz, o hantal bürokrasiyi arıyoruz; hiç olmazsa o zaman insanlar doğru bir şekilde emekliye ayrılıyorlardı. Bunu da bir an önce yapmanız gerekiyor yani sizin seçim vaadinizde olmamış olması, sizin yapmayacağınız manasına gelmez. Bu sefer bu kanunu tam yapın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Geldiğimiz noktada bizim söylediklerimizi dinleyin. Evet, görüyoruz, bizim burada söylediklerimize asla kulak vermiyorsunuz; grup önerilerimizi, araştırma komisyonu kurulması taleplerimizi reddediyorsunuz; kanun tekliflerimiz komisyonlardan reddediliyor veya arkadaşlarımızın buradaki yapmış olduğu teklifleri asla kale almıyorsunuz ama gördüğüm şu ki EYT'yle ilgili yapmış olduğumuz konular gündeme geldi, yarım yamalak da olsa yaptınız; 5 bin lirayla ilgili olarak da söyledik, söyledik, söyledik "Çalışanlara verin ve ek göstergesi yüksek olanlara vermeyin." dedik. Şimdi, ÇKS'si olanlara vermediniz, ardından odalara -ziraat odalarına veya esnaf odalarına- bağımlı olanlar veyahut da oraya üye olanlar vergiden düşmedikleri için veyahut da yine bürokrasi görevini yapmadığı için bu insanları da yine aynı şekilde mağdur ettiniz.
Geldiğimiz noktada Sayın Cumhurbaşkanı en sonunda geldi... Ben sizlerden özür diliyorum, demek ki sözümüzü dinliyormuşsunuz, sağ olun, teşekkür ederiz, Sayın Cumhurbaşkanı da kulak veriyormuş, bizi dikkatli takip ediyormuş. Ama sizlere de tavsiye ediyorum ki lütfen bu Parlamentoya gelin, ara sıra yoklama istediğimiz zaman da burada olun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayalım.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Son cümlelerimi tamamlayayım efendim.
Evet, burada bunları tamamlayın ve de gelin burada, Sayın Cumhurbaşkanının "Size hakkımı helal etmem." dediğini ihmal etmeyin. Ara sıra da bize diyorsunuz ki: "Yoklama istemeyin." İç Tüzük'te yoklama istemek vardır, karar yeter sayısı istemek vardır, bu, İç Tüzük'ün bize vermiş olduğu haklardır; 200 kişi burada olacak ve burada bu Meclisi çalıştıracaksınız. Bu Meclisi çalıştırmanın yolu da burada olmaktan geçer ve kalkıp Ankara sokaklarında gezmekten veya bakanlık koridorlarında gezmekten geçmez. Size bir görev verilmiş, iktidar partisi olarak buraya geleceksiniz, buraya getirmiş olduğunuz tüm kanunları el çokluğuyla... Ne zaman geliyorsunuz? Tam kanun geçerken, grup önerisi geçerken geliyorsunuz. Ama ne olur? Burada her zaman olun yoksa, aksi takdirde bir gün sizin grup öneriniz değil, çok rahat bir şekilde bizim grup önerimiz kabul edilebilir veya bir kanun teklifini daha önce yapıldığı gibi de reddedebiliriz. Ve buradan bir daha da Mustafa Şentop çıkar mı bilmiyorum, çıkmaz diye düşünüyorum, inşallah çıkmaz ve burada bütün kanun tekliflerimize, grup önerilerimize dikkatli bir şekilde kulak vermenizi salık veriyorum sizlere ve Meclisimizin de çalışmalarında başarılar diliyorum.