GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: GÜMRÜK KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:437)
Yasama Yılı:3
Birleşim:84
Tarih:28.03.2013

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

437 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, burada, özellikle akaryakıt kaçakçılığıyla ilgili bazı düzenlemeler var. "Akaryakıt kaçakçılığı" denilince aslında millî servetten çalınan asıl payın biz limanlarda, batı illerindeki büyük, trilyonluk akaryakıt kaçakçılığı olduğunu biliyoruz ama bugüne kadar devlet bu kaçakçılık yöntemiyle mücadele konusunda tam anlamıyla sınıfta kalmıştır. Yani, kamuoyunu tatmin eden, halkı tatmin eden, bu trilyonluk vurgunları açığa çıkaran, teşhir eden yöntemler konusunda bugüne kadar, maalesef, bu Hükûmet de dâhil olmak üzere, kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemiştir. Ancak, sınır boylarında, özellikle Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde kendi geçimini sağlamak için, kendi evine ekmek getirmek için, bu zorunluluktan dolayı bir bidon kaçak akaryakıt getirmek zorunda kalan köylülere yönelik, emekçilere yönelik, ölüm dâhil olmak üzere her türlü cezayı da maalesef bu sistem reva görmüştür. Yani kayıtları açıp baktığımız zaman, Van'da, Çaldıran'da, Hakkâri'de, Şırnak'ta sadece ailesini geçindirmek için sınır ticareti yapmak zorunda kalan bu köylülerden yılda kaçının öldürüldüğünü ve bunlarla ilgili de alternatif hiçbir planlamanın yapılmadığını çok net görürüz. İşte, yakın tarihteki örneği zaten burada. Yani bu Mecliste kendine "insanım" diyen her milletvekilinin vicdanını kanatacak, Roboski'yle ilgili nasıl bir kasıtlı raporun düzenlendiğini hep beraber gördük. Bugün 70-80 yaşındaki analar tam yarım saat boyunca Meclis kapısında, yağmur altında bu Meclisin vicdanına seslenmeye çalıştılar. Ortadaki bu büyük katliam için, bu büyük dram için umutlarını bağladıkları bu Meclisten nasıl kasıtlı bir raporun katliamı örtbas etmek üzere düzenlendiğini bütün dünyaya haykırmaya çalıştılar. Biz ne yaptık? Dün önümüze gelen, her şeyi gizleyen?  Bir bidon mazot için yaşamlarını, bedenlerini paramparça etmiş olduğumuz çocukların hesabını kapatmaya çalıştık.

Bakın, bir haftadır Hükûmetin her yetkilisi İsrail devletinin Mavi Marmara'dan dolayı Türkiye'ye yapmış olduğu özürle ilgili nasıl bir dış politika başarısı sağlandığını anlatıyor. Doğrudur, yani bu bir dış politika başarısıdır. Ancak İsrail'in yaptığını bu Hükûmet, bu Meclis de Roboski köylülerine karşı yapmalıydı. Neticede, orada, yoksul oldukları için, aç oldukları için, biz alternatif iş alanları yaratmadığımız için, onlara yeterli bir ekonomik gelecek sağlamadığımız için kendi canlarını ortaya koyarak bir bidon mazotla hayatını kazanmanın çabası vardı ama bütün bu çabaya, organize bir istihbarat, Heron görüntüleri, "vur" emirleri, paramparça edilmiş bedenler, cenazeler ve bunun üstüne de bütün halkın vicdanını kanatacak rapor düzenlemeleri geldi. Bu yanlıştan özellikle AK PARTİ Grubunun, AK PARTİ  Hükûmetinin bir an önce vazgeçmesi gerekiyor. Önümüzdeki süreç açısından da Roboski köylülerinden özür dilemek, Roboski köylüleriyle var olan bu gönül kırgınlığını gidermek Hükûmet olarak sizin boynunuzun borcu diye düşünüyoruz, bunu yapmak zor değildir. Bunu yaptığınız zaman bu yeni sürecin şekillenmesiyle ilgili barışa gidecek, çözüme gidecek bir kapının aralanmasına da vesile olacağız. O nedenle ben özellikle bu Roboski'yle ilgili mevcut durumu tekrar gözden geçirmenizi temenni ediyorum. Hele hele bu raporun görüşüldüğü iki günde durmadan akaryakıt kaçakçılığı, bu kaçakçılığın tanımları, cezaları üzerine konuşuyoruz. Akaryakıt kaçakçılığının cezalarının konuşulduğu bir dönemde herhâlde hiçbiriniz buraya çıkıp, o köylülerin yapmış olduğu o faaliyetin cezasının paramparça cenazeler olması gerektiğini söylemezsiniz diye düşünüyorum.

Tekrar hepinizin vicdanına seslenerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)