GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:35
Tarih:14.12.2023

HEDEP GRUBU ADINA GEORGE ASLAN (Mardin) - "..."(*) Tercümesi, Genel Kurulu Süryanice diliyle selamladım. (HEDEP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekillerini ve televizyonları başında bizleri izleyen halklarımızı ve cezaevlerindeki tüm devrimcileri saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugünkü konuşmamda azınlık vakıflarının sorunlarına değineceğim. Osmanlı döneminde nüfusun bir bölümünü oluşturan Hristiyan halklar son yüzyılın başlarından günümüze kadar süregelen katliam ve baskıcı uygulamalar sonucunda büyük bir nüfus kaybına uğratılarak azınlık duruma düşürülmüştür. Bu süreç aynı zamanda Ermeni, Rum ve Asuri Süryanilerin mal ve mülklerine el koyma sürecidir dolayısıyla bu sorun cumhuriyetle yaşıt olan ve günümüzde de hâlen Türkiye'nin önünde çözüm bekleyen önemli sorunlardan biridir.

Türkiye'de yaşayan Hristiyan halklar Lozan Antlaşması'yla birlikte azınlık olarak kabul edilmelerinden kaynaklı bir dizi bireysel ve kolektif haklar elde etmiştir. Mülk edinme hakları dâhil olmak üzere eğitim, kültürel, dinsel, dilsel ve diğer birçok alandaki hakları garantiye alınmıştır. Buna rağmen Cumhuriyet Dönemi'nde çıkarılan yasalar ve uygulanan ayrımcı politikalar nedeniyle bu hakların çoğu gasbedilmiştir.

Osmanlı döneminden günümüze kadar varlıklarını sürdüren azınlık vakıfları Hristiyan toplumunun dinî, kültürel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan kilise, sinagog, okul ve hastanelerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için büyük önem taşır. Devletin maddi destek vermediği bu vakıfların hayratlarının yegâne geçim kaynağı sahip oldukları mülklerin akarlarıdır.

Değerli milletvekilleri, azınlık vakıflarına ait taşınmazlara el koyma süreci 1935 yılında çıkarılan Vakıflar Kanunu'yla birlikte başlamıştır. 1935 yılında Vakıflar Kanunu'nda yapılan düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle 1936 yılında tüm vakıflara mülklerini beyan etme ve tapuya kaydettirme zorunluluğu getirildi, ardından 1974 yılında Yargıtay tarafından azınlık vakıflarının mülk edinmelerini yasaklayan bir karar çıkarıldı. 1974'ten itibaren azınlık vakıflarının yeni mülk edinmeleri engellendiği gibi Yargıtayın bu kararına istinaden açılan davalar neticesinde Ermeni, Rum Asuri, Süryani ve Musevilere ait binlerce taşınmaza el konulmuştur. Bunların arasında kuruluşunda Hrant Dink'in de büyük emeği olan Tuzla'daki Ermeni Yetimhanesi, diğer adıyla Kamp Armen ve Mardin'de günümüzde müze olarak kullanılan Süryani Katolik Patrikhanesinin binası da bulunmaktadır. Azınlık vakıflarının tapulu taşınmazlarının hukuk dışı yollarla ellerinden alınmasına yönelik 1936 Beyannamesi ve mazbut vakıf gibi uygulamalar bürokrasi tarafından geliştirilmiş ve yürütülmüşse de yargı eliyle buna bir yasal meşruiyet kazandırılmak istenmiştir. En alttaki idare mahkemelerinden en üstteki Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna kadar bütün yargı sistemi azınlık vakıflarına yönelik hukuka aykırı uygulamalara hukuki kılıf sağlamak için bu süreçte aktif bir rol üstlenmiştir.

Değerli milletvekilleri, azınlık vakıflarının seçimlerini düzenleyen yönetmelik 2013'te iptal edilmiş ve dokuz yılı aşkın süredir vakıf yönetim kurulu seçimleri yapılmamaktaydı. Bu da azınlık toplumlarının, kurumlarının idaresini zorlaştırmış ve hak kayıplarına neden olmuştur. Nihayet dokuz yıldan fazla bir süre hukuksuzca geciktirilen seçim yönetmeliği geçtiğimiz yıl çıkarıldı. AKP iktidarları döneminde bir kısım gayrimenkullerin iadesi ve mülk edinme hakkı önündeki engellerin kaldırılması gibi azınlık vakıflarına ilişkin kimi olumlu adımlar atılmış olsa da el konulmuş taşınmazlar sorunu devam ediyor. Kapsayıcı bir çözüm için Vakıflar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1935 tarihinden itibaren Ermeni, Rum, Asuri, Süryani ve Musevilere ait mazbutaya alınmış vakıflar ve üçüncü şahıslara satılmış taşınmazlar da dâhil olmak üzere el konulmuş tüm mülk ve taşınmazlar iade edilmelidir.

Sayın Bakan, Batman'ın Beşiri ilçesinde bulunan tarihî Mor Kiryakus Manastırı konusuna bütçenin Komisyon görüşmelerinde de değinmiştim. Verdiğiniz cevapta restorasyonu tamamlanan kiliselerden bahsettiniz, bu çalışmalarınızı olumlu karşıladığımızı ifade etmek istiyorum. Restorasyonu tamamlandıktan sonra Mor Kiryakus Manastırı'nın bağlı olduğu Mor Gabriel Manastırı Vakfına iadesinin yapılmasını talep ediyoruz.

Bunun dışında, yine Komisyonda, Hakkâri'de Doğu Asur Kilisesi'nin merkezî durumunda olan Koçanis'teki Mar Şalita Manastırı'nın bir patriklik merkezi olduğunu biliyorsunuz. Türkiye, yıllarca Süryani Patrikhanesini Suriye'den Mardin'in Deyrulzafaran Manastırı'na taşımak için çok büyük uğraş verdiğini biliyorum. Bu başarılmadı tabii ama bugün elde bir fırsat var. Doğu Asur Kilisesi'nin merkezi yaklaşık yüz yıldır Amerika'nın Chicago kentinde ve bu patrik şimdi gönüllü olarak Hakkâri'ye taşınmak istiyor. Bakanlık olarak eğer siz bu manastırı restore edecekseniz çok olumlu yaklaşacağımızı belirtmek istiyorum, siz bunu yapmasanız bile bu halkın kendi manastırını restore etmesine izin vermenizi bekliyoruz.

Değerli milletvekilleri, daha önce de dile getirdiğim ancak hâlâ çözülmemiş olan diğer bir sorun da Hristiyan ve Ezidi öğrencilere dayatılan din dersleri konusudur. Bu yılki lise programlarında yer alan "din, ahlak ve değer" başlığı altındaki derslerden en az biri zorunlu hâle getirilmiştir. 10, 11 ve 12'nci sınıflar için dinî dersler dışında öğrencilerin seçebilecekleri alternatif dersler mevcutken 9'uncu sınıflar için zorunlu olan seçmeli derslerin tümü dinî derslerdir. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf olmalarına rağmen Hristiyan ve Ezidi öğrenciler de bu uygulamaya tabi tutulmaktadır. "Seçmeli ders" denilerek Hristiyan ve Ezidi öğrencilere din içerikli dersleri dayatan bu uygulamaya son verilmeli, öğrencilerin din içerikli derslerden muaf tutulması veya dinî dersler dışındaki farklı alanlardan ders seçebilmelerine imkân tanınmalıdır.

Değerli milletvekilleri, son olarak Noel ve yılbaşı yaklaşırken Filistin'de yaşanan acı olaylar bahane edilerek Türkiye'deki Hristiyanlara karşı tehdit ve nefret söylemleri kullanılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Aslan.

GEORGE ASLAN (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakikayla tamamlamam mümkün değil. 600 Müslüman milletvekili içerisinde bir Hristiyan milletvekiliyim. Dertlerimiz de çok, lütfen bir iki dakika ek süre rica ediyorum. (HEDEP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Hele bir başlayın, Allah kerim.

GEORGE ASLAN (Devamla) - Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada Noel bayramını ve yılbaşını kutlayanları tehdit eden ve hedef gösteren bir mesaj paylaşıldı; Mardin İl Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından gönderilen ve Nusaybin İlçe Millî Eğitim Müdürü aracılığıyla okulların WhatsApp gruplarında paylaşılan mesajda Noel ve yılbaşını kutlayanlara karşı kin ve nefret kusan ifadeler kullanılmıştır. Mardin'de Noel bayramını kutlayan Süryaniler başta olmak üzere, yılbaşını kutlayanları tehdit eden ve hedef hâline getiren Mardin İl Millî Eğitim Müdürü derhâl görevinden uzaklaştırılmalı ve yargılanmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

GEORGE ASLAN (Devamla) - Noel artık dünyanın birçok yerinde bir kültür hâline geldi; Çin ve Hindistan dünya nüfusunun birçoğunu oluşturuyor ve Çin Halk Cumhuriyeti'nde ve Hindistan'da yaşayan nüfusun yüzde 95'i Hristiyan değildir ve Noel kutlamaları orada da yapılıyor. Keza, Endonezya'da, Mısır'da da aynı şekilde kutlanıyor. Filistin'de rahmetli Yaser Arafat'la başlayan bir gelenek vardı, rahmetli Arafat, her Noel gününde dönüşümlü kiliselere gidip ayini başından sonuna kadar dinliyordu. Bu gelenek Devlet Başkanı Mahmud Abbas'la da devam etti. Şunu da söyleyeyim: Filistin'de sadece Müslümanlar yaşamıyor, Filistin nüfusu Hristiyanlardan ve Müslümanlardan oluşuyor. Filistin davasına en büyük hizmeti yapan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi lideri George Habaş'tır ve o cephede...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GEORGE ASLAN (Devamla) - Son bir dakika rica ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

GEORGE ASLAN (Devamla) - ...onlarca Türk ve Kürt Süryani, Filistin halkıyla omuz omuza İsrail'e karşı savaşmış ve şehit düşmüştür.

Bu vesileyle ben hem saygıdeğer George Habaş'ı hem bu devrimcileri saygıyla anıyorum ve Genel Kurulu da yine saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.

Teşekkürler Sayın Başkan. (HEDEP sıralarından alkışlar)