GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:36
Tarih:15.12.2023

DEM PARTİ GRUBU ADINA KEZİBAN KONUKCU KOK (İstanbul) - Sayın milletvekilleri, değerli halklarımız; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi bağlamında söz almış bulunmaktayım.

Ülkemizde sanayi ve teknoloji, gelişmiş ülkeler baz alındığında çok geri kalmıştır. Dünyada şu anda 4'üncü sanayi devrimi ve yapay zekâ tartışılırken, geliştirilmeye çalışılırken Türkiye hâlâ ara mallar üretiminde takılıp kalmış, hizmet sektörü gibi yoğun emek sömürüsüne dayalı sektörlerde daha yoğun bir yatırım yapmaktadır. Uluslararası emperyalist sermayenin buyurduğu üzere, ucuz emek cenneti hâline çevrilmeye çalışılıyoruz.

Bir yandan da iktidar, yandaş sermayeyi büyütmek için her türlü yola başvuruyor. Gelin, ülkenin dört bir yanında açılan organize sanayi bölgelerine bakalım: Organize sanayi bölgelerinde emekçilerin ücret ortalaması asgari ücreti aşmıyor, hiçbir iş güvenliği tedbiri alınmadan uzun mesailerle çalıştırılıyorlar; asgari ücret hesaplarına yatıyor, fazla mesailer ya ödenmiyor ya da elden veriliyor, bu durum da çok ciddi hak gasplarına yol açıyor. Pek çok iş yerindeyse asgari ücretin altında ücret veriliyor. İş cinayetleri her geçen yıl daha da artıyor; İSİG Meclisinin son raporuna göre, bu yılın son on bir ayında 1.772 işçi iş cinayetinde hayatını kaybetti. Her türlü savunma aracından mahkûm bırakılan, taşeron sistemde sendikasız, güvencesiz çalıştırılan emekçiler ölüm kalım savaşı veriyor. Organize sanayi bölgeleri, işçilerin sadece tevekkül ederek, itaatkâr bir şekilde, ses çıkarmadan yandaş sermayeyi büyütmek için çalışması için tarikat ağlarıyla kuşatılıyor.

Organize sanayi bölgelerindeki bir diğer uygulama da mesleki eğitim merkezleri; kısaltması MESEM. Bu da çok ciddi bir uygulama, buna da yakından bakmak isterim. İktidarın orta vadeli ekonomik programı, her düzeydeki eğitimin şirketlerin ihtiyacı olan iş gücünü yetiştirmeye yönelmesini buyuruyor; birçok çocuğun organize sanayi bölgelerine çırak olarak hazırlandığı MESEM'lerin çoğaltılması, bu programın ana unsurlarından biri. Yoksul ailelerin çocukları gelecek kaygısıyla meslek edinsinler diye gönderildikleri işletmelerde karın tokluğuna ya da çok düşük ücretlerle çalıştırılıyorlar. Çıraklık olarak tarif edilen bu iş süreci devletin desteklediği meslek okullarıyla destekleniyor. Organize sanayi bölgelerindeki patronların siparişleri doğrultusunda üretim yaptırılan öğrencilerin üzerinden kazanılan ise milyonlarca lira. Peki, burada öğrencilerin payına düşen ne? Biz söyleyelim: Ölüm riski, düşük ücret ve ağır çalışma koşulları. Daha geçen hafta Konya'da 17 yaşındaki stajyer öğrenci Ulaş Dumlu, gittiği fabrikada arıza gidermek için çıktığı elektrik direğinden arıtma havuzuna düşerek hayatını kaybetti. Ama Millî Eğitim Bakanı, aynı günlerde utanmadan yoksul emekçi çocuklarını okul ortamından koparan, çocuk işçiliğini yasallaştıran bu uygulamayı patronlara ucuz iş gücü olarak sunmakla övündü.

Saray rejiminin; sermayenin, zenginlerin iktidarı olduğunu nereden anlayabiliyoruz? Çünkü bu iktidar bir avuç zengini daha zengin yapmak için bütün emekçileri yoksullukta, hatta açlıkta ve borçlulukta eşitledi ve birleştirdi; herkesi yoksulluk sınırının altındaki, açlık sınırının eşiğindeki asgari ücretle birleştirdi. Şimdi bakalım, 2002'de asgari ücret civarında çalışanların ortalaması yüzde 30'ken 2022'de asgari ücret civarında çalışanların ortalaması yüzde 60'a dayandı. Asgari ücretin 2 katından fazlasını kazananların oranı 2002'de yüzde 40'ken bu, 2022'de yüzde 18'e düştü. Emekçilerin üçte 1'i ise asgari ücretin altında ücret alıyor maalesef. Asgari ücret toplumu sefalet toplumudur. Dünyada asgari ücretin ortalama ücret olduğu kaç ülke var? Asgari ücret karşılığı çalışanların oranı yüzde 2'yi geçmemelidir, bizde ise bu oran yüzde 50. Bunun adı sömürü düzenidir, bunun adı yağma düzenidir; milyonlarca emekçinin hayatını yağmalıyorsunuz.

Sermayenin göz bebeği Bakan sürekli vergiyi tabana yaymaktan bahsediyor, vergi zaten tabanda Sayın Bakan. Dolaylı vergiler bütün vergilerin üçte 2'sini oluşturuyor. "Vergi harcamaları" diye bir kalem uydurdunuz bütçede; sermayenin vergilerini siliyorsunuz, milletin yediği ekmekten ise vergi alıyorsunuz. Bu halk, sizin talan ekonominizi sırtında taşımak zorunda mı? Sayın Bakan, vergiyi değil, serveti tabana yayın; halkı yoksullukta değil, zenginlikte eşitleyin. Bunca yoksulluğun yaşandığı bir ülkede lüks araba kuyruklarına girenlerden utanmıyor musunuz? Faizleri yükselterek rantiyeyi mest ettiniz. Servet sahipleri asgari ücreti parmağını kıpırdatmadan on dakikada kazanıyorlar; işçiler ise asgari ücreti ölümüne çalışarak, madende kömür soluyarak, motorsiklet üstünde ölümle yarışarak, günde on saat çalışarak bir ayda zor kazanıyorlar. Marifet vergiyi değil, serveti tabana yaymaktır; marifet halkı yoksullukta değil, zenginlikte eşitlemektir. Aç gözlü burjuvazi öğretmeni asgari ücretle çalıştırırsa gelecek nesilleri kaybederiz. Doktoru açlığa ve şiddete mahkûm edersen bedeli hastanede doktor bulamayan halk öder. İyi yetişmiş insanlarını asgari ücrete mahkûm edersek zar zor yetiştirdiğimiz nitelikli insanlarımızı zengin ülkelere kaptırırız. Bir ülkenin geleceğine bundan daha büyük bir ihanet olabilir mi? Serveti tabana yaymak için mi asgari ücreti yılda 1 kez belirlemeye karar verdiniz? Tabii ki hayır; sizin derdiniz, bir avuç zengini daha zengin yapmak. Şirketlerin, bankaların kârları rekor kırsın, halka da zırnık düşmesin derdindesiniz. Hakkını arayan işçinin başına da Özak işçisine yaptığınız gibi copu ve TOMA'yı dikiyorsunuz. Sermaye neden sizi çok seviyor, burjuvazi, finans kapital bu rejime neden bayılıyor? Çünkü işçinin örgütlülüğünü bitirdiniz, grevleri ertelediniz, işçinin yasal hak alma yolları önüne barikatlar ördünüz. Ama hiç ummadığınız anda o barikatların yıkıldığını, işçilerin seller gibi sokakları doldurduğunu, hakkını almak için kapınıza dayandığını görürseniz şaşırmayın çünkü halk artık çevirdiğiniz dolapları görüyor. Belki örgütsüz, belki kendisine güvenmiyor ama bu yarattığınız yoksulluk zindanlarını yıkacak öfke birikiyor. Özak işçisi yalnız değil, emekçilerde bıçak kemiğe dayandı.

Bizler, sefalette ve yoksullukta değil, zenginlikte eşitlenmek için toplumsal serveti yeniden dağıtacağız. Rantiyeden ve zenginden çok vergi alacağız. Zenginlerin veraset vergisini artıracağız. Dolaylı vergileri kaldıracağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

KEZİBAN KONUKCU KOK (Devamla) - Vergiyi değil, serveti tabana yayacağız.

Çok teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)