GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:36
Tarih:15.12.2023

DEM PARTİ GRUBU ADINA FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) - Genel Kurulu, halkımızı ve cezaevinde bulunan bütün yoldaşları saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce dün hayatını kaybeden Saadet Partisi milletvekiline Allah'tan rahmet, yakınlarına ve ailesine de başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

2024 yılı bütçe görüşmeleri kapsamında Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı bütçeleri hakkında söz almış bulunmaktayım.

Görüşülen bu bütçenin halkın bütçesi olmadığını herkes çok iyi biliyor. En güncel örnek GAP bölgesinde olan Urfa'da yaşanıyor. 500 Özak işçisi yirmi gündür direniyor, eylem yapıyor. Evet, 500 Özak işçisi eylem yapıyor, talepleri nedir? İki talepleri vardır -ben Urfa'da olduğum sürece on gün bu işçilerin yanındaydım- birinci talepleri, köle koşullarında çalışmak istemiyorlar; ikinci talepleri, anayasal bir hak olan sendika seçme haklarına patronun müdahale etmesini istemiyorlar. Bu eylemleri tamamıyla anayasal bir haktır. Eylemleri süresince 9 Özak işçisi gözaltına alınıyor ve organize bölgesinde 500 işçi de boş bir alanda sadece bekliyor; herhangi bir slogan atmıyor, kamu düzenini bozacak herhangi bir eylemde bulunmuyor, yürüyüş yapmıyor, sadece boş bir alanda bekliyor ama valinin talimatıyla jandarma TOMA'larıyla bu işçilere biber gazlı tazyikli su sıkılıyor; bu tamamıyla suçtur. Biz burada konuşmamızı yaparken Özak işçileri hâlâ bu soğukta dışarıda bekliyor ve her gün de bu müdahaleye maruz kalıyor. Ben buradan başta iktidar partisi milletvekillerine sesleniyorum: Gelin, bir heyet oluşturalım, gidip bu işçilerin taleplerini dinleyelim, bakalım hangi talepleri yasa dışı.

Evet, GAP bölgesinde kayyum belediyeciliği var ve burada kayyum belediyeciliğinin bir görseli var. Bu, Suruç ilçesidir ve Suruç'un bütün sokakları gölet olmuş, çamur olmuş ve bu gölet yollarda, çamurda halk çocuklarının elini tutarak okula götürüyor. Hangi biriniz çocuklarınızı bu şekilde, bu yollarda okula götürmek istersiniz ve böyle bir ilçede yaşamak istersiniz?

Evet, GAP bölgesinde adalet ne durumda? Bir annenin 2 evladı ve eşi devlet hastanesinde katledildi, 1 evladı da tutuklu. Devlet hastanesinde insanlık suçunu işleyenler dışarıda, adalet arayan anne 2 dizinden ameliyat olmuş ve savcılık talimatıyla mahkemeye çıkarılıyor, bu şekilde yargılanıyor.

DAP ve GAP'ın bölgeye etkisi ne durumda, ona bir bakalım. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Kalkınma Projelerinin kuruluş hedeflerine bakılınca tarımdan istihdama, eğitimden sağlığa, turizmden sanayiye, nüfustan yerleşime varıncaya kadar çeşitli alanlarda çalışmalar yapılarak bölgenin gelişimi amacıyla ortaya çıkmış projelerdir. Özellikle, GAP, GAP Master Planı kapsamında 1989 yılında yapılmış otuz yıllık bir projedir. Peki, bölgede kalkınma amacıyla çıkarılan GAP ve DAP projeleri gerçekten hedefe ulaşabildi mi? Tabii ki hayır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, özellikle Kürt illeri yıllardır TÜİK verilerinde en az geliri olan illerdir. Kişi başına gayrisafi yurt içi hasılada son sırada yer alan iller; Urfa, Ağrı, Van, Bitlis; GAP ve DAP bölgesi kapsamında bulunan illerdir. Sanayi verileri incelendiğinde çalışanların yüzde 70'i mikro ya da küçük ölçekli sanayilerde çalışmaktadır. Bölgede büyük ölçekli sanayi neredeyse yoktur. Bahsettiğiniz kalkınma ne istihdamda ne tarımda ne de üretimde başarıya ulaşmıştır ve bunun en güzel örneği de TÜİK verileriyle ortaya çıkıyor. TÜİK verilerinde şu beyaz alan millî geliri en düşük olan en yoksul illerdir ve bu iller GAP ve DAP bölgesi kapsamındadır.

Durumun böyle olmasının ana nedeni aslında devletin Kürt illerine bakışını ortaya koymaktadır. Kürt illeri, süregelen devlet politikasıyla ekonomik, sosyal ve siyasi açılardan bilinçli şekilde geri bırakılmış, Mezopotamya'nın o verimli toprakları arasında insanlar açlık ve yoksullukla sınanmıştır. Doğu ve Güneydoğu illerinin geri bırakılması sadece bugüne dair bir şey değil, aslında uzun yıllardır sürdürülen bu politikanın devamı niteliğini taşımaktadır. Devletin o günden bugüne Kürt illerine bakışı hiçbir değişim ya da dönüşüme uğramamış, aksine mevcut sorunlar katlanarak büyümüştür.

Bu sorunların başında da yönetimsel sorunlar gelmektedir. Kürt halkının özgür iradesiyle seçim yapma hakları gasbedilerek kayyumlar aracılığıyla toplumun en temel demokratik hakları yok sayılmıştır. Kayyumlar, bölgeyi ekonomik açıdan bir sefalete sürüklemiş, halkın kaynakları kayyumun zevkine kurban edilmiştir. Bu durum gösteriyor ki bölgenin kalkınmasının önünde en büyük sorun, devletin uyguladığı politikalar ve bölgeye bakış açısıdır. "Kalkınma" dediğimiz büyüme, "gelişim" dediğimiz şey ancak ve ancak demokratik ortamlarda eşit yurttaşlık temelinde sağlanabilir. GAP ya da DAP kapsamında gerçekleşen çalışmalar ve önceliklerine bakıldığında bu projenin hedefine ulaştığını söyleyemeyiz. Eğer GAP hedefine ulaştıysa neden bölgenin insanları İç Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde mevsimlik tarım işçisi olarak hâlâ gidip çalışıyorlar? Eğer GAP başarılıysa çiftçi neden kuraklıkla başa çıkmanın yollarını arıyor? Eğer GAP başarılıysa bu bölgelerde neden işsizlik verileri bu kadar yüksek, kayıt dışı çalışma bu kadar fazla, çocuk işçiliği bu kadar yaygın, yoksulluk bu kadar derin?

Siz GAP'la bölgede istihdamı değil, HES'lerle bölgeyi insansızlaştırmak, tarihi ve kültürü sular altında bırakmak istiyorsunuz. Bu arada gerçekten anlatıldığı gibi istihdam olsaydı, burada her şeyden önce, enerjiyi değil, tarımı desteklerdiniz. Çiftçi su götüremeyecek, ekin ekemeyecek, girdi maliyetlerini karşılayamayacak duruma gelirken siz halka küfreden sermaye sahiplerinin fabrikalarına elektriği taşıdınız. Günün sonunda "Bölge halkı kaçak elektrik kullanıyor." diye lanse edip bu bölgelerde üretilen elektriği DEDAŞ aracılığıyla çiftçilerden kaçırdınız. Tarım alanlarını yok ettiniz, çiftçiyi, üreticiyi ise perişan ettiniz. Urfa'da "Elektrik yok." diye durumu protesto eden çiftçilerin traktörlerine el koydunuz. GAP kapsamında 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali ve yaklaşık olarak 1,8 milyon hektar alanda sulama yapılması ve 3 milyon 800 bin kişiye istihdam yaratılması öngörülmesine rağmen bu hedefler hâlâ gerçekleştirilemedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

FERİT ŞENYAŞAR (Devamla) - Cumhurbaşkanı Erdoğan 2008 yılında GAP için "Beş yılda bitecek, 4 milyon insana istihdam yaratılacak." demişti. Bugün yılda 2 milyon insan köle şartlarında, mevsimlik tarım işçisi olarak gidip çalışıyor, insanlar mecburi olarak göç ediyorlar; tam da buradan sormak istiyorum: Mehmet Kuş kimdir, bileniniz var mı? 300 dönüm arazisi vardı ancak başta elektrik maliyetinden dolayı tarlasını ekemediği için Urfa'ya mevsimlik tarım işçisi olarak gidiyor ve dönüşte trafik kazası geçirip hayatını kaybediyor. Eğer GAP 2013 yılında bitmiş olsaydı belki de 2020 yılında Mehmet Kuş ve 10 yaşındaki İbrahim hayatta olacaktı. GAP'la tarımı, istihdamı değil, enerjiyi önceliğinize aldınız, suyu metalaştırdınız, halkın kendi kaynaklarının eşit ve adil dağılmasının önüne geçtiniz.

Konuyu sadece eleştirmiyoruz ve önerilerimizi de sunuyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİT ŞENYAŞAR (Devamla) - GAP'la tarımsal sulama tüm üreticilerin eşit yararlanacağı biçimde kullanılmalı; kapitalist endüstriyel tarım modeliyle tekelleştirilen monokültür dayatmasına son verilmeli; iktidarın gücünü arkasına alarak halkı sömüren ve çiftçilerin elektriğini kesen DEDAŞ zulmüne son verilmeli; Kürt illerini insansızlaştırmak adına bölge halkını işsiz ve yoksul bırakma çabasından vazgeçilmelidir. Tarım ve hayvancılığın yapıldığı alanlar da özel güvenlik alanından çıkarılmalı. Ve en önemlisi bölge halkının iradesine saygı gösterin, kayyum uygulamalarına son verin.

Halkımızı saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)