| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 16.12.2023 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçişleri Bakanlığı bütçesiyle ilgili, İçişleri Bakanlığının yaptıkları ve yapmadıklarıyla ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşacağım. Öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir ülkenin demokrasisinin seviyesini, çıtasını belirleyen en önemli kurum, en önemli bakanlık hiç kuşku yok ki İçişleri Bakanlığı. Dolayısıyla bugün, burada yalnız bir bakanlığın bütçesini değil, aslında ülkenin demokrasisinin düzeyini de tartışıyor olacağız.
Türkiye, uzunca bir süredir, maalesef, demokratik ülkeler kategorisinde değerlendirilmiyor. Ben size bunu kanıtlayacak binlerce, on binlerce, yüz binlerce örnek sıralayabilirim ama aslolan, başka ülkelerin Türkiye'yi nasıl gördüğüne bakmaktır. Şimdi, diyebilirsiniz ki "Batı bize ikiyüzlü bir gözle bakıyor, dürüst değil." birçok şey söyleyebilirsiniz ama emin olun hikâye öyle değil. Türkiye demokratikleşme konusunda adım attığında, Avrupa Parlamentosunda bulunan milletvekillerinin yüzde 99'u Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesi için "evet" pankartları taşıyordu. Dolayısıyla, karneniz sizin yaptıklarınızla belirleniyor, başkasının niyetini sorgulamayın.
Şimdi, Demokrasi Endeksi yayımlandı, bunun birkaç tane parametresi var; politik katılım, politik kültür, sivil özgürlükler, seçim süreci ve çoğulculuk gibi parametrelere bakarak dünyada bir sıralama yapıyorlar. En son The Economist'te yayımlanmıştı 2022 raporu. Bu parametreler göz önünde bulundurularak hazırlanan rapora göre, tam demokrasi olarak değerlendirilen 24 ülke var, bundan sonra 46 ülke kusurlu demokrasi olarak değerlendiriliyor, 36 ülke hibrit rejim olarak değerlendiriliyor, son olarak 59 ülke de otoriter rejim olarak vasıflandırılıyor.
Şimdi, bu 167 ülke arasında sizce Türkiye kaçıncı sıradadır? Ben size söyleyeyim, Türkiye 103'üncü sırada. Türkiye tam demokrasi olarak kabul edilmiyor, Türkiye kusurlu demokrasi olarak kabul edilmiyor, Türkiye hibrit bir rejim olarak kabul ediliyor ve bu hibrit rejim içerisinde sayılan 36 ülke arasında da Türkiye 31'inci sırada yani otoriter ülkeler, rejimler arasına girmeniz için sadece 5 ülke kalmış durumda. Şimdi, bu rapora göre Türkiye hibrit rejim olduğunda nasıl değerlendiriliyor biliyor musunuz? Düzenli seçim hilelerinin yapıldığı, muhalefete ve medyaya baskı uygulandığı, yargının bağımsız olmadığı, yaygın yolsuzluğun olduğu, hukukun üstünlüğü açısından güçsüz olduğu, siyasi kültürün gelişmediği kabul ediliyor. Evet, Türkiye dünyada maalesef böyle gözüküyor.
Şimdi, bütün dünyada olduğu gibi, İçişleri Bakanlığı aslında biraz da iç güvenlik bakanlığıdır, neden? Çünkü İçişleri Bakanlığına bağlıdır Emniyet teşkilatı, İçişleri Bakanlığına bağlıdır Jandarma teşkilatı, İçişleri Bakanlığına bağlıdır Sahil Güvenlik Komutanlığı. Şimdi, Türkiye demokratik bir ülke değil, peki Türkiye güvenli bir ülke mi? Aslında "Güvenli bir ülke mi, değil mi?" tartışmasından önce "Özgürlük mü önce gelir, güvenlik mi önce gelir?" tartışması yürütmek gerekir ama söylediğim gibi, Türkiye demokratik bir ülke olmadığı için bunu tartışmaya gerek yok ama Türkiye'nin güvenli bir ülke olup olmadığını tartışabiliriz. Ondan önce, bir veriyi daha sizlerle paylaşmak isterim: Bakın, en son ekim ayında, Küresel Organize Suçlar Raporu hazırlandı, Türkiye dünyada 193 ülke arasında en kötü 14'üncü ülke oldu yani Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye'yi dünyanın suç üssü hâline getirmiş.
Şimdi, güvenlik meselesine gelelim, Türkiye güvenli bir ülke mi? Kesinlikle Türkiye güvenli bir ülke ama kimin için? Asıl soru bu. Türkiye kimin için güvenli? Bakın, Türkiye patronlar için güvenli bir ülke. Siz, hiçbir patronun, işçiyi işten çıkardığı için, asgari ücretin altında ödeme yaptığı için, sendikasız çalışanların sendika üyesi olmasını engellediği için gaz yediğine tanık oldunuz mu coplandığına tanık oldunuz mu yerde sürüklendiğine tanık oldunuz mu? Olamazsınız.
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Paris'te mi?
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Devamla) - Ama bir işçi aynı hakları istediğinde o işçiyi coplarsınız, işçiyi yerlerde sürüklersiniz, gaz sıkarsanız, TOMA'larla su sıkarsanız.
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Paris'te yapılanları da anlatsana, İngiltere'de yapılanları da!
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Devamla) - Demek ki bu ülke kimler için güvenliymiş? Patronlar için güvenliymiş.
Bakın "Türk milliyetçiliği" adı altında ırkçılık yapabilirsiniz, hatta Kürtlerin değerlerine hakaret etmek için Hitler'e methiyeler düzebilirsiniz; bu durumda size hiçbir şey yapılmaz. Bu ırkçı faşistler için Türkiye güvenli bir ülkedir ama bir Kürt dilinden, tarihinden, kültüründen bahsederse işte ona "bölücü" dersiniz. Katiller için, ırkçılar için güvenli ama varlığına, kimliğine sahip çıkanlar için güvenli olmayan bir ülkedir Türkiye.
Yine, dünyanın çok sayıda uyuşturucu baronunun, çok sayıda suç örgütü liderinin barındığı bir ülkedir Türkiye. Biz bunları öldüklerinde, öldürüldüklerinde, aralarında çatışma çıktığında öğreniriz; bunlar için de Türkiye güvenli bir ülkedir.
Yine, bakın, biraz önce Ömer Faruk Vekil söyledi; Vartinis katliamının sanığı için de güvenli bir ülkedir Türkiye. Otuz yıl boyunca saklanabilirsiniz, sizi asla bulmazlar ve 30'uncu yıl sonunda o dava zaman aşımına uğratıldığında o zaman halkın arasına çıkarsınız. Emin olun, çok kısa bir süre içerisinde, o yüzbaşının sokakta rahat rahat gezdiğini göreceksiniz çünkü katiller için de güvenli bir ülkedir.
Bakın, Sedat Peker gibiler için de aslında güvenli bir ülkedir, çıkar çatışması yaşanana kadar. Çıkıp Sedat Peker gibi birisi, düşüncesini açıklayan, barış isteyen akademisyenlere "Sizin kanınızda yüzeceğiz." diyebilir ve mahkeme bunu düşünce, ifade özgürlüğü olarak değerlendirir. Ama barış isteyen akademisyenler için Türkiye güvenli bir ülke değildir. İşte onlar için Türkiye ancak yargılanacakları, hapse atılacakları bir ülkedir. Hasılı, Türkiye herkes için değil, az evvel söylediğim kişiler için güvenlidir.
Şimdi, Sayın Bakan, selefiniz o kadar çok kötülüğe imza attı ki muhtemelen o kadar çok şey yapamazsınız yani o seviyeye ulaşacağınızı düşünmüyorum ama şunu söyleyeyim, komisyon sırasında da söylemiştim: Bazı uygulamalarını devam ettiriyorsunuz. Bunlardan bir tanesi kayyum rejimi Sayın Bakan. Altında Bakanlığınızın imzası var yani sizin döneminizde iki ayda bir kayyumların görev süresi uzatılıyor ve seçilmiş belediye başkanlarımız görevden uzaklaştırılıyor. Siz bunu iki ayda bir yeniliyorsunuz dolayısıyla kayyum siyasetini sürdürmüş oluyorsunuz. Bakın, bu kayyum siyaseti sadece halkın seçme ve seçilme hakkının yok sayılması anlamına gelmiyor. Emin olun, Kürt halkının bu ülkeyle bağlarını koparacak düzeyde ciddi bir mesele ama maalesef, bu ülkedeki siyasi partilerin büyük bir bölümü bunun farkında değil. Peki, ne yapıyor o kayyumlar? Kürt halkının seçme ve seçilme hakkının yok sayılması babında değil, başka işlere de imza atıyorlar, emin olun, kelimenin tam anlamıyla belediyeleri yağmalıyorlar. Bakın, geçen ay bir tane haber yayınlandı; Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kaç tane organize sanayi bölgesinde yüzde 30'luk, yüzde 40'lık, yüzde 20'lik hisse sahibi? 4 memurla karar alıyor o kayyum, bütün hisselerini devrediyor, tek bir kuruş para almadan. Nasıl yapıyor bunu? Bir meclis olsa bunu kabul eder mi? Kabul etmez. Ama bu kayyumlar sadece belediye başkanlığı makamını gasbetmiyor, aynı zamanda belediye meclislerini de lağvediyorlar, meclisin toplanmasına da izin vermiyorlar. Bir belediye başkanı şehre gelen Millî Savunma Bakanının, Turizm Bakanının kiraladığı araçların ücretini öder mi? Bir belediye başkanı bunların yol giderlerini, yemek giderlerini, aldıkları hediyeleri karşılar mı? Bunu Bartın'da, Karabük'te, Afyon'da yapabilir mi bir belediye başkanı? Yapmaz ama kayyumlar bunu pervasız biçimde yapabiliyorlar; Mardin kayyumu bunu yapabiliyor.
Yine, bir belediye başkanı belediyesini, kentini on yıl, yirmi yıl, elli yıl borçlandırabilir mi? Bütün gelirleriyle ödese bile karşılayamayacağı kadar borç altına koyabilir mi? Koymaz ama Türkiye'de kayyum atanmış bir belediye bunu yapabilir, Yüksekova kayyumu bunu yapabilir. İşte, siz bu kayyum rejimini sürdürüyorsunuz Sayın Bakan. Bakın, özel bankalara, şahıslara falan borçlardan bahsetmiyorum, sadece hazineye en borçlu 10 tane belediye açıklandı, bunun içinde 3 tane kayyum var: Batman Belediyesi var, Siirt Belediyesi var, Diyarbakır Belediyesinin bir tane şirketi var. İşte böyle yağmalanıyor, halkın öz malı olan yerler kayyumlar tarafından bu şekilde yağmalanıyor. Bir tane örnek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tiryaki, lütfen tamamlayın.
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Ben bunu geçen hafta da söyledim, kayıtlara geçsin diye bir daha hatırlatıyorum: Bakın, bir belediye başkanı emniyet müdürlüğüne ek bina yapar mı arkadaşlar? Herhangi bir belediye böyle bir şey yapar mı?
MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) - Konya'da yapar, Konya'da yapılıyor.
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Devamla) - Emniyet müdürlüğünün, İçişleri Bakanlığının bütçesi yok mu, yok mu bütçesi ya? Bir belediye zabıtalar için aldığı motosikletleri, araçları emniyet müdürlüğüne hibe eder mi?
MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) - Eder, Konya'da ediyorlar.
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Devamla) - Yani bunu Tekirdağ'da, başka yerde yapar mı? Yapmaz.
MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) - Konya'da yapıyorlar, Konya'da yapılıyor.
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Devamla) - Ama siz yağmalayıp başka kurumlara bu şekilde peşkeş çekiyorsunuz.
MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) - Yaparız, yaparız, okul da yaparız biz belediye olarak; hastane de yapıyoruz.
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Devamla) - Bakın, bugün aslında başka bir şey anlatacaktım ama bunu bir basın toplantısıyla anlatacağım. Yıllarca "Orduda vesayete karşı çıkıyoruz." dediler ya, ben size şunu söyleyeyim: AKP'nin dini siyasete alet ettiğini bu ülkede çok kişi tartıştı ama şimdi orduyu kullanıyorlar, orduyu alet ediyorlar ve askerleri kaçak seçmen olarak şehir şehir dolaştırıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - İftira, iftira!
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Devamla) - Bütün ayrıntılarını sizinle paylaşacağım. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)