GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:40
Tarih:19.12.2023

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BURHANETTİN KOCAMAZ (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre Bakanlığına bağlı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi üzerine İYİ Partimiz adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce bu kürsüde geçirdiği kalp krizi sonucunda bir hafta önce rahmete kavuşan Hasan Bitmez Beyefendi'ye, Değerli Kocaeli Milletvekilimize rahmet, ailesine ve Saadet Partisi camiasına başsağlığı diliyorum.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 2023 yılında 3 milyar 68 milyon 236 bin TL olan bütçesi 2024 yılı için 8 milyar 164 milyon 971 bin TL'ye, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün bütçesi de 1 milyar 603 milyon 859 binden 3 milyar 592 milyon 593 bin TL'ye yükseltilmektedir. Her ne kadar bu iki genel müdürlüğümüzün bütçelerine yüksek oranda artış yapılmış olsa da aslında bu artışlar yetersiz durumdadır. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün bütçe giderleri incelendiğinde 8 milyar 160 milyon 971 bin TL'nin 6 milyar 726 milyon 457 bin TL'si personel giderleri için ve 996 milyon 904 bin TL'si de Sosyal Güvenlik Kurumu primi olarak ayrılmıştır. Yine, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün 3 milyar 592 milyon 599 bin TL olan bütçesinin 1 milyar 721 milyon 571 bin TL'si personel giderlerine ve 242 milyon 353 bin TL'si de Sosyal Güvenlik Kurumu prim giderleri için ayrılmıştır. Ne yazık ki yeni yatırım ve devam eden yatırımlar için her iki genel müdürlük bütçesine de yeterli kaynak aktarılmamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki genel müdürlüğümüz de ülkemiz açısından önemli ve stratejik bir konuma sahiptir. Meteoroloji Genel Müdürlüğümüz bugün çevre, tarım, ulaşım, enerji, savunma ve şehircilik hizmetleri alanında meteorolojik veri taleplerini karşılamakta. Genel Müdürlük açıklamış olduğu hava durumu raporlarıyla, can ve mal güvenliğinin yanı sıra ulusal hava ve kalite izleme konusundaki çalışmalarıyla insan sağlığını da yakından ilgilendirmektedir.

Yüz yetmiş altı yıllık bir kuruluş olan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünü bizler tamamen millî bir kuruluş olarak görüyoruz. Bugün ülkenin tapusu âdeta Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün elindedir. Bu nedenle, burada izlenecek politika tamamen ulusal olmalı, kişiye veya kuruma göre değişiklik göstermemelidir. Bu kapsamda "Parayı verene konut satar, vatandaşlık veririm." anlayışı doğru bir anlayış değildir.

Somali Cumhurbaşkanının oğlu Türkiye'de motosikletli kuryeye arkadan çarparak ölümüne neden oluyor ve elini kolunu sallayarak ülkesine dönebiliyor. Bizler hepimiz sonradan öğreniyoruz ki bu kişi Türk vatandaşlığı da almış. Yemen eski Savunma Bakanının oğlu Beyoğlu'nda 71 yaşındaki bir kadına çarparak ağır bir şekilde yaralanmasına sebep oluyor ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılıyor; bu da bizim vatandaşımız olmuş.

Yine, bir başka olayda, Filipinler'de yakalanan kara paracı ve Hindistan'da gübre yolsuzluğu davasından yargılanan Hintli dolandırıcı da Türk vatandaşlığı almış. Neyin karşılığı olarak? Muhtemelen 400 bin dolarlık konutun karşılığı olarak. Ecdadımızın kanıyla ve canıyla bizlere vatan yapmış olduğu bu memleketi "Parayı veren düdüğü çalar." mantığıyla parsel parsel satmanız devlet ciddiyetiyle bağdaşmıyor. Türkiye için Suriyeli sığınmacılar konusu nasıl bir beka sorununa dönüşmüş ise yabancılara gayrimenkul satışları da bugün ulusal bir soruna dönüşmüştür. Ekonomideki kötü gidişat konut fiyatlarını uçurmuş, 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı en ucuz semtlerde bile 5-6 milyon TL'ye yükselmiştir. Bu durum karşısında vatandaşların bırakın başlarını sokacak bir ev almayı, kiralarını ödeyebilecek bir hâli de kalmamıştır. Yüksek enflasyon ve TL'de ortaya çıkan değer kaybı en çok yabancı yatırımcıya yaramış, Türk vatandaşlarının alamadıkları konutları yabancılar almaya başlamıştır. Yabancıların kimisi vatandaşlık, kimisi de yatırım amaçlı Türkiye'den gayrimenkul alırken Türk vatandaşlarına ancak bu durumu seyretmek kalmıştır. Türk vatandaşlığı alabilmek için daha önce 1 milyon dolar olan gayrimenkul şartı önce 250 bin dolara düşürülmüş, ardından gelen tepkiler üzerine 400 bin dolara çıkarılmıştır. TÜİK verilerine göre yabancılara yönelik yapılan konut satışları 2022 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 15,2 artarak 67.490 olmuştur. Türkiye'de yabancılara 2020 yılında 40.812 ve 2021 yılında da 58.576 konut satılmıştır. Yabancılara en fazla konut İstanbul, Antalya, Muğla ve Mersin'de satılmıştır. Türkiye'den en fazla konut alanlar arasında ise Rusya, İran, Irak, Almanya ve Ukrayna gibi ülkelerden gelenler yer almaktadır. Türkiye'de bugüne kadar toplam kaç kişiye, ne kadar gayrimenkul satıldı; bununla ilgili gerçek rakamın ne olduğu da maalesef bilinemiyor ya da bilinçli olarak açıklanmıyor. Yabancılara yapılan konut satışları ülkemizde konut fiyatlarının ve kiraların yükselmesine de sebep olmaktadır. Bu nedenle, Hükûmet ulusal çıkarlarımızı ve beka sorununu gözeterek yabancılara konut satışına mutlaka bir kriter getirmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanı "En zoru geride bıraktık." diyor. Bize göre, depremzedelere göre en zoru asıl şimdi başlıyor; kış kapıya dayandı, depremzede vatandaşlarımız hâlâ çadırlarda ve konteynerlerde yaşam mücadelesi veriyor. Sayın Cumhurbaşkanı 15 Mart 2023 tarihinde yapmış olduğu bir başka açıklamada "Önümüzdeki bir yıl içinde 319 bin konut, toplamda 650 bin konut yaparak hak sahiplerine teslim etmeyi planlıyoruz." demişti. Sayın Cumhurbaşkanının ortaya koymuş olduğu hedefe yaklaşık bir buçuk aylık bir süre kalmış olmasına rağmen o açıklanan konutlar hâlâ ortalıkta yok. Bu konuda depremzedelere verilen sözler de ne yazık ki tutulamamıştır.

Sayın Bakan kabineye genel seçimlerden sonra katıldı. Sayın Bakana buradan hatırlatmak istiyorum. Bugün itibarıyla 200 bin civarında konut inşaatının devam ettiği anlaşılmaktadır. Sayın Bakan her ay 10 bin, 20 bin konutu yaptıkça hak sahiplerine teslim edeceklerini açıkladı. 11 ilimizi kapsayan 6 Şubat depreminde 850 bin daire yıkıldı ya da ağır hasarlı, oturulamaz durumda. Bir yılda teslim edilmesi için söz verilen konut sayısı 319 bin, buna karşılık inşaatı devam eden konut sayısı da 200 bin. Oysaki televizyon kanallarında yapılan kampanyaları, dünyanın her yerinden depremzedelere yapılan yardımları duyduk, biliyoruz. Olmadı, ek vergiler konularak vatandaşlarımızın 2'nci kez motorlu taşıtlar vergisi ödemesi sağlandı. Buna rağmen, depremin üzerinden tam on ay geçti, ortada ne konut var ne de bir tapu; depremzede vatandaşlarımızın bu konudaki serzenişleri de ayyuka çıktı.

Deprem bölgesinde geçici barınma konusunda büyük sorunlar yaşanmakta; bugün bile, bu kış günlerinde hâlen çadırlarda kalan aileler var. Kızılayın çadırları ücretsiz dağıtmak yerine parayla satmayı tercih ettiği bir dönemde yapılan konutların iktidar tarafından depremzedelere ücretsiz olarak dağıtılmasını takip ediyoruz.

Sonuç olarak, seçim öncesi sözler verildi, oylar alındı, deprem bölgesinde 1'inci parti olundu; bugün gelinen noktada vatandaş hâlâ çile çekmeye devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı topa hiç girmedi. Bunun üzerine Sayın Bakan bu kez depremzedelere 2024 Aralık ayı sözünü verdi "En geç bir yıl içinde teslim edeceğiz, hiç kimsenin şüphesi olmasın." dendi. Sayın Bakana haksızlık etmeyelim, Sayın Bakan her alanda bir enkaz devraldı. Daha önceki Bakan arkasında 11 ilde binlerce evsiz barksız, hatta konteynersiz depremzede bıraktı, birçok ilde de bir o kadar TOKİ mağduru bıraktı, gitti.

Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu iktidarın en büyük yanlışlarından biri de ne yazık ki imar barışı uygulaması olmuştur. İmara aykırı kaçak, ruhsatsız ve sağlıksız yapılar yasayla kayıt altına alınmış, yapı kayıt belgesi verilmiştir. İmar barışı kapsamında 3 milyon 599 bin 867 adet yapıya yapı kayıt belgesi verilerek toplamda 23 milyar 523 milyon 609 bin TL gelir elde edilmiştir. Sadece Mersin'de 83 bin yapıya yapı kayıt belgesi verilmiştir. Yapı kayıt belgesi verilen yapıların hiçbiri incelenip denetlenmemiştir, depreme dayanıklı olup olmadıklarına dahi bakılmamıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı belediyeleri sürecin hiçbir aşamasına dâhil etmemiş, ayakta durmakta zorlanan yapılara hiç görmeden beyana dayalı olarak yapı kayıt belgesi vermiştir. Hâlbuki imar görev ve yetkileri kapsamında, yapılara ilişkin bilgi ve belgeler belediyelerin kayıtları arasında yer almaktadır, bu durum imar barışında haksızca göz ardı edilmiştir. İmar barışının ne denli yanlış bir karar olduğu 11 ilimizde ve resmî kayıtlara göre 50 binden fazla insanımızın hayatını kaybetmesine neden olan 6 Şubat depreminde de açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Depremde ilk yıkılan yapılar imar barışı kapsamında yapı kayıt belgesi verilen çürük binalardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hava kirliliği de en az çevre kirliliği kadar ülkemizin en önemli sorunlarından biri hâline gelmiştir. Hızlı nüfus artışı, plansız kentleşme, ülkemizde sayıları her geçen gün artan çimento fabrikaları, bunun yanında fosil yakıt kullanan termik santraller çevreyi ve havayı olumsuz etkilemektedir. Temiz Hava Hakkı Platformu yayınlamış olduğu raporda hava kirliliğine dikkat çekerek ülkemizde Dünya Sağlık Örgütü standartlarında bir hava kirliliği ölçümünün yapılmadığını ve yapılan ölçümlerin de sürekli ve kapsamlı olmadığını açıklamıştır. Platform, Türkiye'de Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre havası temiz şehir bulunmadığını da belirtmektedir.

Dünyada ve Türkiye'de hava kirliliğine bağlı ölümler hızla artmakta, her yıl dünyada 7 milyon insanın erken ölümüne sebep olan hava kirliliği günümüzde en önemli çevresel sağlık sorunu olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, dünyada her gün 300 milyon çocuk da kabul edilebilir seviyeden 6 kat fazla hava kirliliğine maruz kalmaktadır. Bu nedenle, hava kirliliği raporlarının hava durumu raporları kadar önemli olduğunu da biliyoruz. Dünya Sağlık Örgütü standartlarında ölçümler yapılarak özellikle sanayi, çimento fabrikası ve termik santrallerin bulunduğu yerlerde hava kirliliği raporları, tıpkı hava durumu raporları gibi günlük ve anlık olarak açık bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmalıdır.

Bu vesileyle 2024 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize ve aziz milletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)