GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:40
Tarih:19.12.2023

DEM PARTİ GRUBU ADINA GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Sözlerime başlamadan önce, cezaevlerinde rehin tutulan Gültan Kışanak, Selahattin Demirtaş, Leyla Güven, Bekir Kaya şahsında tüm siyasi tutsakları ve bizleri izleyen Türkiye halklarını saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Bugün, Kobani kumpas davası duruşmasında Figen Yüksekdağ yoldaşımız konuştu. Bu dava, aslında, özünde 49'lar davasının güncel bir versiyonudur. Bu davanın hedefi Kürt halkıdır, amacı bir halk iradesinin kırılmak istenmesidir. Yoldaşlarımız bunun farkında, dün olduğu gibi bugün de herkes bu noktada mücadele kararlılığındadır. Bu sebeple, bugün Sincan'da, mahkeme salonunda despot bir anlayış bir kez daha Figen yoldaşımız tarafından yargılandı, onun şahsında direnen tüm yoldaşlarımızı saygıyla selamlıyorum tekrar. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Bugün, onlarca mahpus katledilirken adına "Hayata Dönüş" dediğiniz operasyonun da yıl dönümü çünkü bugün her yere yayılan tecritin ilk adımı aslında o zaman atıldı, F tipi zihniyeti dayatıldı. Maraş'ta, yine 100'ü aşkın insanın katledildiği, Alevi halkına yönelik saldırıların da yıl dönümü. Elbette, bu katliam organize bir katliamdı çünkü üzerinden kırk beş yıl geçmiş olmasına rağmen adalet sağlanmadı, cezasızlık politikası maalesef bitmedi.

Katliamlarda yaşamını yitirenleri de saygıyla anarken unutmadığımızın ve unutturmayacağımızın altını bir kez daha çizmek istiyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, Hava Kirliliğiyle Savaş Haftası'ndayız, ekolojik enkazın bir sonucu da aslında bu hava kirliliği. 2022 Dünya Hava Kirliliği Raporu yayımlandı, 131 ülke ve 7.323 kentin hava kirliliği değerlerinin analiz edildiği bu raporda Türkiye 45'inci sırada yer alıyor, Avrupa kentleri arasında ise Türkiye 6'ncı sırada.

Yine, yakın zaman önce Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından yayımlanan "Kara Rapor 2022" hava kirliliği ve sağlık etkileri çalışması da açığa çıkarıldı, ortaya konuldu; mümkünse Sayın Bakana da bunu incelemesini öneriyorum. Burada görülüyor ki hava kalitesi ölçüm istasyonlarından yeterli veri sağlanamıyor maalesef çünkü 2020 ve 2021 yılında istasyonlardan alınan verilerin yüzde 49'la sınırlı kaldığı ifade edilmekte. Dolayısıyla, hava kirliliğinde ilk sorunun şeffaf ölçüm ve güvenilir veri eksikliği olduğu görülmekte.

Dünya Sağlık Örgütü hava kirliliğinin dünya genelinde her dakikada 13 kişinin ölümüne yol açtığını ortaya koyuyor. Yaşadığımız kentleri düşündüğümüzde maalesef ürkütücü bir tabloyla da karşı karşıyayız. Bakanlık varsın NEFES programıyla hava kalitesinin ölçüleceğinin müjdesini versin ama esas sorun, hava kalitesinin ölçüm istasyonlarından yeterince alınmadığıdır. Öncelikle mevcut istasyonlarla ilgili sorunların çözülmesi gerekiyor ve yurttaşların şeffaf bir biçimde bu noktada bilgilendirilmesi gerekiyor; bunun yanında, hava kirliliğini tamamen ortadan kaldıracak tedbirlerin de en kısa süre içerisinde açıklanması ve hayata geçirilmesi gerekmekte. Bu anlamda, Türkiye, hava kirliliğine karşı başarı sağlayan dünya deneyimlerinden de yararlanabilir; örneğin, Almanya'da Stuttgart önemli bir sanayi merkezi, ciddi oranda sanayi kuruluşları bulunmasına rağmen aynı ölçüde ciddi bir yeşil alana da sahip bir yer. Geçmişte hava kirliliği ve yeşil alan kaybı sorunu yaşayan bu kent nasıl olur da bu noktaya geldi? Şu şekilde geldi: Onlar sadece "patron, sermaye, müteahhit" demediler, yurttaşın şehir hakkına kulak verip yıllar içerisinde imar düzeni ve yeşil alan çalışmalarıyla hava kirliliğini de ortadan kaldırdılar. Tabii, AKP iktidarında bırakın şehir hakkını, seçim hakkımız bile maalesef ortadan kaldırılmış durumda. Bu anlamda, Kürt kentlerinde kayyumların varlığı doğayla barışık kentlerin yaratılmasının önünde de büyük bir engel ve bunu ortadan kaldıran bir politika.

Buradan halkın iradesine kayyum atanmış seçim bölgem Van'dan da bahsetmek istiyorum. İklim krizinin bir sonucu olarak yağış rejimleri de değişmekte; Başkale ve Erciş'te neredeyse yılın aynı anında birçok sel olayı yaşandı. Belediyelere atanan kayyumların ne halkı uyardığı ne de önlem aldığını gördük buralarda. Kentimizin altyapısı da tahrip edilirken en ufak yağmurda bile sokak ve caddelerimiz maalesef göle dönüşüyor. İktidara şunu söylemek istiyorum: Van zaten göl bakımından oldukça zengin bir il, siz yeni göller oluşturmaktan vazgeçin, gelin, Van Gölü'nün çevresinde birleşelim çünkü gerçekten Van Gölü risk altında. Bunu hep birlikte kurtarabiliriz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Yine, hava kirliliği günlük yaşamda hissedilmese de sağlığa olan etkisi uzun vadede kendini ortaya koyuyor. Buna karşı mücadelede yerel yönetimler kritik bir noktada ama kayyumlar aracılığıyla belediyeler ve halk arasına ciddi bir duvar örülmüş durumda.

Van'da ciddi bir hava kirliliği söz konusu, özellikle de soğuk ve uzun kış günlerinde, kış mevsiminde bunu daha yaygın bir şekilde görüyoruz. Aslında Van'da büyük ölçekli bir sanayi kuruluşu da yok ama buna rağmen temiz bir hava da söz konusu değil. Temiz Hava Hakkı Platformu'nun raporuna göz attığımızda Van'da ulusal ve Avrupa Birliği mevzuatının üstünde bir kirlilik olduğunu görmekteyiz. TMMOB'un 2022 Raporu'nda da partikül maddelerle ilgili üst limitin onlarca kez aşıldığı ifade ediliyor. Raporlara göre Van, Ağrı, Iğdır, Batman ve Şırnak en kirli havayı soluyan kentler arasında. Dolayısıyla bizler temiz hava solumuyoruz.

2020-24 Van İli Temiz Hava Eylem Planı'nı da inceledim ben Sayın Bakan, orada bile hava kirliliği envanteri çalışmasının yeterli olmadığı vurgusu yapılıyor, partikül madde limitinin birçok defa aşıldığı tespiti de mevcut. Eylem planında Van'da sadece 1 tane hava kalitesi izleme istasyonunun olduğunun da yetersiz olduğunun da buradan bir kez daha altını çizmek istiyorum.

Kürdistan kentlerinde doğal gaz olması kimseyi yanıltmasın, örneğin Van'da her yıl 600 bin tondan fazla kömür yakılıyor. Bunun büyük çoğunluğu diğer illerimizde de zaten açığa çıkmış durumda. Bu kömürlerin çoğu kalitesiz kömür, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından dağıtılan bu kömürde kükürt oranı çok yüksek, yıkanmamış bir kömür türü. Bunun yanında doğal gaz pahalıyken, zamlar yağmur gibi yağarken insanlar nasıl doğal gaz kullansın? İfade ettiğimiz kentlerin birçok noktasında zaten hâlen doğal gaz yok; kentlerimiz sosyoekonomik açıdan geri bıraktırılmış, işsizlik ve yoksulluk yüksek düzeyde. Bu nedenle, ısınmada kömür, odun, fosil gibi yakıt kullanımının hâlen yüksek düzeyde olduğunu biliyoruz.

Sonuç olarak, bu alanlarda kent uzlaşısını inşa etmek zorundayız; bunun yolu da öncelikle sizin bu kayyum zihniyetinizden, bu kayyum politikalarınızdan vazgeçmenizdir. Bu itibarla, Hükûmete de çağrımızdır: İçinden taşların da çıktığı, kükürt oranı yüksek, kalitesiz kömür göndermekten vazgeçin ve Allah aşkına bunu artık seçim malzemesi olarak da kullanmayın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Devamla) - Sizin gönderdiğiniz bu kömürler zaten halka doğru düzgün dağıtılmıyor; onun bile satıldığı son süreçte basına yansıyan haberler arasında.

Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak anayasal bir hak olduğu kadar insani de bir haktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)