GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:42
Tarih:21.12.2023

CHP GRUBU ADINA DENİZ YÜCEL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına bütçenin geneli üzerine söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, geçtiğimiz hafta salı günü, Genel Kurulda, görüşmeler sırasında rahatsızlanıp yaşamını yitiren Saadet Partisi Milletvekili Hasan Bitmez'e Allah'tan rahmet, sevenlerine ve Saadet Partisi camiasına başsağlığı ve sabır diliyorum.

Bütçe hakkı dünyada 1215'te Magna Carta'yla, Türkiye Cumhuriyeti'ndeyse 1924 Anayasası'yla hayatımıza girmiştir. Bütçe hakkını millet adına kullanma yetkisi yüce Meclisindir, bu yetkiyi de 2018'e kadar kullanmıştır. Ancak bütün yetkileri tek bir kişiye veren Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Meclis, tek adamın kanunlarını yapar hâle geldi. Eski sistemde bütçe kabul edilmediğinde hükûmetler düşerdi ancak siz düşmeyen hükûmetler hayalinize 85 milyonu feda ettiniz. Bütçenin kabulü demek, güvenoyu demekti ama siz koltuklarınıza güvendiniz, ranta inandınız, bütçeyi yandaş için yaptınız. Siz ne zaman ki halkın bütçesini yapmaktan vazgeçtiniz, Meclisi alıp tek adama teslim ettiniz; işte o gün bu memleketten de bu milletten de vazgeçtiniz. "Güçlü Meclis" dediniz, Meclisi güçsüzleştirdiniz; "güçlü temsil" dediniz, temsili yok ettiniz; "güvenli ve huzurlu Türkiye" dediniz, ülkede huzur bırakmadınız. Aslında bu sistemle siz, anayasasızlaştırma sürecini başlattınız. Bugün demokrasi, adalet ve hukukun üstünlüğü açısından kritik bir eşiğe geldiysek bunun sebebi AKP'nin hem yasama hem yürütme hem de yargı olmak istemesindendir.

Hukukun tüm evrensel ilkelerini ayaklar altına aldınız; baskı, tehdit ve sindirme girişimleriyle yargı bağımsızlığını bitirdiniz. Siyasallaşan yargıyla ülkeyi büyük bir krizin ortasına attınız; Yargıtaya Anayasa Mahkemesini tanımama cüretini siz verdiniz, Anayasa krizi çıkardınız, adına "yargı krizi" dediniz; takım tutar gibi yüksek mahkeme tutan Cumhur İttifakı ortakları olarak siz, 50+1 tartışmalarıyla gündemi meşgul etmekte hiçbir sakınca görmediniz. Bir tarafta Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı duymayan Erdoğan, diğer tarafta bir zamanlar "İyi ki Anayasa Mahkemesi var." diyen, bugünse "Anayasa Mahkemesi kapatılsın." diyen Bahçeli. Sınırsız yetki hırsı, sonsuza dek iktidarda kalma hevesi sizi bu çıkar ortaklığı noktasında birleştirdi. Türkiye'yi bugün içinde bulunduğu açmaza sürükleyen sürecin mimarları olarak siz, anayasal kurumları işlevsiz hâle getirdiniz. Yarattığınız her krizin ardından bu milletin gözünün içine baka baka daha büyük krizlerin kapısını araladınız. Fetullahçı terör örgütü mensuplarını Ergenekon ve Balyoz davalarının hâkimi ve savcısı yaptınız, sonra hiç utanmadan "Ergenekon davasının savcısıyım." dediniz. 2010 referandumuyla HSK'nin yapısını değiştirerek yargıyı FETÖ'ye teslim ettiniz. Referandumu kazanmanız için "Ölüleri bile mezardan kaldırıp 'evet' oyu verdirin." diyenleri devletin her hücresine siz yerleştirdiniz sonra da bu milletin Meclisine bombalar yağdırılırken "Kandırıldık." diye ağladınız.

Değerli milletvekilleri, sadece 28'inci Dönemde Cumhuriyet Halk Partisi olarak 250'nin üzerinde Meclis araştırması önergesi verdik. "Emeklilerin, üniversite öğrencilerinin, esnaf ve sanatkârların sorunları araştırılsın." dedik, reddettiniz; "Fahiş kiralar karşısında ev sahibi ve kiracılar arasında yaşanan sorunlar araştırılsın." dedik, reddettiniz; "Kadına yönelik şiddetin engellenmesi, deprem sonrasında yaşanan sorunların tespit edilmesi, tarım sektöründe yaşanan sıkıntıların araştırılması için komisyon kurulsun." dedik, reddettiniz; kanun tekliflerimizi ise gündeme bile almadınız. Sadece Cumhuriyet Halk Partisinin değil, tüm muhalefet partilerinin verdiği önergeleri büyük bir pişkinlikle ve yüzsüzlükle reddettiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

Devlet yurtlarında kalan Elif Coşkun, Ayşegül Tayyar, Samet Taş, Resul Alan ve niceleri geçim sıkıntısına dayanamayarak intihar ederken nerelerdeydiniz? Sizin yaptığınız bütçe yüzünden bu ülkede çocuklar yetersiz besleniyor. Sizin yaptığınız bütçe yüzünden gençler asansör boşluklarında can veriyor. Çocuklarımızı, gençlerimizi cemaatlerin, şeyhlerin, tarikatların, hacıların, hocaların kucağına siz ittiniz. Enes Kara'yı hatırladınız mı? 20 yaşında, hayatının baharındaki sevgili Enes tarikat yurdunda gördüğü baskıya dayanamayarak intihar etti. Yirmi bir yıldır aynı şarkı dilinizde "Beraber yürüdük bu yollarda." dediniz ama beraber yürüdükleriniz bu ülkenin halkı değil, gelirden aslan payını alanlardı, beraber yürüdükleriniz bu ülkenin gençleri, kadınları, çocukları değil hain FETÖ terör örgütü mensuplarıydı. Siz siyasi bekanız için terör örgütleriyle kol kola yürürken gazetecileri, hukukçuları, akademisyenleri, milletvekillerini, Türk Silahlı Kuvvetlerinin onurlu, şerefli, haysiyetli ve vatansever subaylarını özgürlüklerinden mahrum bıraktınız. Siz bu ülkeden vazgeçtiniz ve her vazgeçiş yeni bir başlangıçtır. Sizin başlattığınız bu bozuk düzeni de bu bozuk düzene hizmet eden bütçeyi de reddediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Amasra'da yerin yüzlerce metre altında göz göre göre hayatını kaybeden 43 madenciyi yeryüzüne sağ salim çıkaramayan, Kastamonu'da, Bartın'da yitip giden onlarca vatandaşımızı sel felaketinden korumayan, iskelenin altında kalan Mustafa amcayı 71 yaşında inşaatta çalışmak zorunda bırakan, 6 Şubatta 11 şehir yerle bir olurken 16 milyon insanımıza çare olamayan, milyonlarca depremzedeyi kış günü ısıtmayan, konteynerde, çadırda soğuk ve yoksullukla boğuşmak zorunda bırakan bu bütçeyi reddediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) "Güçlü Türkiye" "Türkiye Yüzyılı" bilmem ne. Ya, bırakın bu boş lafları! Türkiye güçlü ama sizin sayenizde değil size rağmen güçlü. (CHP sıralarından alkışlar) Mustafa Kemal Atatürk'ün attığı sağlam temeller sayesinde, çağdaş, laik, demokratik cumhuriyet sayesinde güçlü. Çiftçiye tarlasını sürdürmeyen, mahsulünü elinde bırakan, traktörünü sattıran, dünyada kendi kendine yetebilen 7 tarım ülkesinden biriyken samanı ithal ettiren bu bütçeyi reddediyoruz. Asgari ücretliyi açlıktan, memuru borç batağından, emekliyi sefaletten, doktoru şiddetten, kadını ölümden, çocukları cinsel istismardan korumayan bu bütçeyi reddediyoruz. Bu bütçede vergi adaletinin sağlandığı, gelirin hakça paylaşıldığı, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışının zerresi yok. "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen bu ucube sistem bu yıl da zengini yormayan, fakiri ise doyurmayan bir bütçe vadediyor. Peki, kim zengin bu ülkede? Sayın Cumhurbaşkanı 2024 yılı maaşını 183 bin lira olarak belirledi, imzaladı ve onayladı. Arkadaşlar, bu bütçe, Sayın Erdoğan'ın kendi kendinin maaşını belirleyip onayladığı bütçedir. Var mı daha ötesi? Böylece, Erdoğan'ın yeni maaşı 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 13 kat üzerinde. Gelelim saray masraflarına. Saray masrafları geçen yıla göre tam 2 kat arttı, 7 milyara dayandı ve vatandaş enflasyon altında inim inim inlerken nerede adalet?

Adalet demişken "Hep beni sıkıştırıyorsunuz." diyen Adalet Bakanına soruyorum: Şurada oturması gereken Can Atalay neden cezaevinde? (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, bugün Anayasa Mahkemesi Can Atalay'la ilgili bir kez daha ihlal kararı verdi. Yasaları, Anayasa'yı, yargı kararlarını tanımayan yargı mensupları günü geldiğinde yargı önünde hesap verecek, aynı FETÖ'cü yargı mensuplarının 15 Temmuzdan sonra hesap verdikleri gibi. (CHP sıralarından alkışlar) Bu ülkede ilk derece mahkemeleri ve Yargıtay Anayasa Mahkemesini tanımıyorsa size değil de kime soralım? Bu ülkede gazeteciler tehdit ediliyorsa, organize suç örgütleri ülkede cirit atıyorsa, Sayın Bakan, Ali İsmail Korkmaz öldürülürken eziyet görmediğine hükmediliyorsa, katillerine sadece yedi ay on beş gün hapis cezası veriliyorsa bunun hesabını kime soralım? Siz Adalet Bakanısınız, siz hukukçusunuz, soru sorulmasından neden rahatsız oluyorsunuz? 19 yaşındaki bir çocuğun sokak ortasında öldürüldüğü bir ülkede siz şikâyet edemezsiniz, soru sorulmasından rahatsız olamazsınız.

Somali Cumhurbaşkanının oğlu bir vatandaşımızı öldürüyor, ardında gözü yaşlı bir eş ve bakıma muhtaç 2 çocuk bırakıyor, elini kolunu sallayarak Türkiye'yi terk ediyor, siz de bunu seyrediyorsunuz, sonra da Adalet Bakanı sıfatıyla orada oturuyorsunuz. Yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar) Eğer sorumluluk ağır geldiyse verin istifanızı, o görevi hakkıyla, layıkıyla yapacak biri gelsin ve o görevi yapsın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Gelen de aynı olur, gelen de aynı olur; gelen gideni aratır, hepsi aynı.

DENİZ YÜCEL (Devamla) - Son söz:

"Saraylar, saltanatlar çöker,

Kan susar bir gün, zulüm biter;

Bugünlerden geriye,

Bir yarına gidenler kalır

Bir de yarınlar için direnenler."

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)