GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:42
Tarih:21.12.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MUSTAFA BİLİCİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada bütçesini görüştüğümüz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının misyonu çalışma hayatındaki düzeni sağlamak, iş gücü piyasasının yapısal sorunlarını çözmek, kayıt dışı istihdamı önlemek, sosyal güvenliği yaygınlaştırmak ve tüm çalışanlara güvenli bir çalışma ortamı sağlamaktır. Ancak 2024 yılı bütçe teklifini incelediğimizde, çalışma hayatının desteklenmesi ve işsizliğin düşürülmesine yönelik kayda değer bir bütçe kaleminin oluşturulmadığını görüyoruz. Bakanlık, vatandaşlarımızın neredeyse doğumundan ölümüne kadar her alanıyla ilgili hizmetler üreten bir görev alanına sahiptir. İşe girme sürecinden başlayarak emekliliğe kadar devam eden tüm bu süreçte, düzenlemeler bütüncül bir yapıda ele alınmalıdır; bu da sosyal devlet anlayışı ve temel insan haklarının gereğidir. Genel bütçe içerisinde en büyük paya sahip 4'üncü bakanlık olmasına rağmen, iktidarın başta işsizlik olmak üzere çalışma hayatındaki sorunları gidermeye yönelik bir hedefi yoktur. Tek hedefleri çalışandan daha fazla almak, emekliye daha az ödemek, gençleri işsizliğe mahkûm ederek faizcilere daha fazla kaynak aktarmaktır.

Değerli milletvekilleri, işsizlik sorunu başta gençler arasında olmak üzere Türkiye'nin en önemli sorunlarından biridir. Öyle ki nitelikli üniversitelerde iyi bölümlerden mezun olan gençler dahi maalesef iş bulma sıkıntısı çekmektedirler. Ülkemizde istihdam piyasasına yeni giren ve gerçek anlamda dinamik iş gücü olarak nitelendirilebilecek genç işsizlik oranı genel işsizlik oranına göre yaklaşık 2 kat daha fazladır.

Liyakatin, niteliğin ve yeteneğin geri planda kaldığı bu düzende iktidar seçimden önce verdiği sözü tutmamış, gençlerimizi mülakat belasından kurtarmamıştır. Mülakat konusu kanayan bir yaradır. İktidar tarafından dayatılan mülakat istismara açık, şeffaflıktan uzak, kişisel değerlendirmelere dayalı bir yöntemdir. Mülakat, liyakate aykırıdır. Kamuda belli odakların kadrolaşmasına imkân sağlayan bir uygulamadır. Seçimlerde söz verildiği üzere mülakat mutlaka kaldırılmalıdır. Gençlerimiz uygun iş bulamamanın getirdiği bu düzende ahbap çavuş ilişkisi kovalamakta, iş imkânı için iktidarın kapısında umut aramaktadır.

Beceriksiz istihdam politikalarının neticesinde gençlerimiz düşük nitelikli işlerde, açlık sınırının altında çalışmaktadır. Örneğin, öğretmenler garsonluk, mühendisler fotokopicilik yapmak zorunda kalmaktadır. İşsizlik oranlarını düşük göstermek için gösterilen çaba yeni iş imkânları oluşturmak için harcansa çok daha faydalı olacaktır. Türkiye yüzde 9 işsizlik oranıyla dünyada 45'inci sıradadır. Çalışabilir nüfusa istihdam sağlamada yüzde 48'le dünyada 63'üncü sıradadır. Dünya Sefalet Endeksi'ne göre yüksek enflasyon ve işsizlik oranıyla dünyada en sefil 10 ülke arasında bulunuyoruz. Milletimiz bunu hak etmiyor ama sanki sorumluluk sahibi siz değilsiniz gibi davranıyorsunuz.

Sayın milletvekilleri, kamudaki taşeron işçilerin kadroya alınmasını sağlayan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin dışında kalan on binlerce taşeron işçi kadro bekliyor, verilen sözlerin tutulmasını talep ediyor. Toplumda kanayan bir yaraya dönüşen ve ötekileştirilen bir kesim işçi vardır. Yıllardır gündemde olan bu işçilere bir çözüm bulunamadı; PTT gibi KİT'ler başta olmak üzere, hastanelerde, belediyelerde çalışan binlerce işçinin kadro talebi vardır. Bu arkadaşlarımız iş güvencesinden mahrumlar, yarın ne olacağım endişeleri var. Bunlar için yeniden bir çalışma yapılmalı, kapsam dışında kalan işçilere de kadro verilmelidir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde bölgeler arası kalkınmışlık farkları her geçen yıl daha da büyüyor, sosyoekonomik çaresizlik derinleşiyor. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 19,2'yle Van, Muş, Bitlis, Hakkâri illeridir; bunun yanında istihdam oranı en düşük bölge ise yüzde 33,8'le Mardin, Batman, Şırnak illeridir. Gençlerimizin sorunları gerçek sorunlardır, bunları çözmeye yetkin kişiler sizlersiniz. Gelin, bu sorunlara kulak tıkamayın, gençleri önemseyin, onlara imkânlar sağlayın.

EYT'lilerle ilgili Sayın Cumhurbaşkanından bakana, bakan yardımcılarından milletvekillerine, o kadar üst perdeden açıklamalar yapıldı ki bu konuda sürekli gelgitler yaşandı. EYT düzenlemesi söz konusu bir mağduriyeti giderirken yeni adaletsizlikler ortaya çıkarmıştır. 8 Eylül 1999 öncesi işe girenler için yaş koşulu kaldırılmış ancak verilen sözler unutulmuş, emeklilikte prime takılanlar sorunu ortaya çıkmıştır. 9 Eylül 1999 ve sonrası çalışmaya başlayanlar için kademeli bir geçiş öngörülmesi, çalışanların bir gün yüzünden dahi on yedi, yirmi yıl sonra emekli olması kabul edilemez bir adaletsizliktir. Mevcut sistemin kökten bir reformla, adil bir şekilde yeniden düzenlenmesi şart olmuştur. Yasal düzenlemeler hızlıca ve günü kurtarmak için yapıldığından istenen sonucu verememiştir.

Türkiye'de emeklilik sistemi yamalı bir bohça misali sürekli düzeltmelere ihtiyaç duymaktadır. Yaklaşık 600 bin çalışan EYT kapsamında emeklilik başvurusu yaptığı hâlde, hâlen maaş bağlanmasını beklemektedir. 3 Mart itibarıyla emeklilik dilekçesini veren on binlerce kişinin de işlemleri hâlen sonuçlanamamıştır. "Bu işleri bir ayda bitireceğiz." diye söz verdiniz, dokuz ay geçti; bu vatandaşlarımızı daha ne kadar bekleteceksiniz? Emeklilik için kredi çeken, borçlanan insanlar perişan olmuş vaziyetteler. EYT'lilerin sorunları daha önce de belirttiğimiz şekilde halkın ihtiyaçlarına uygun olarak en hızlı şekilde çözüme kavuşturulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, asgari ücret Türkiye'de birçok çalışanın ödemelerinde referans değeri olması bakımından önem taşıyor. Asgari ücretin tespiti yalnızca asgari ücretle çalışanları değil, toplumun büyük bir kesimini de yakından ilgilendiren bir konudur. Asgari ücretin genel ücret artışını etkilemesinin yanı sıra, işsizlik ödeneklerinden emekli aylıklarına kadar pek çok ödemenin miktarı asgari ücretten etkileniyor, SGK primlerinin alt ve üst sınırları buna göre belirleniyor.

Bugün Türkiye'de asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 40 civarındadır. Ne yazık ki ülkemiz asgari ücretle geçinenlerin ülkesi hâline dönüşmüş vaziyettedir. Türkiye dünyada asgari ücretle çalışanların en yüksek olduğu ülkelerden biri olmuştur. Bu nedenle, asgari ücretin açlık sınırının altında olması asla kabul edilebilir bir durum değildir. Genel Başkanımız Sayın Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı üzere asgari ücretin en az 17 bin lira olması şarttır, daha aşağısı milleti açlığa mahkûm etmektir. Ayrıca, milletçe maruz kaldığımız bu enflasyonist ortamda asgari ücretin yılda 1 kez düzenlenmesini de doğru bulmuyoruz.

Değerli milletvekilleri, sayıları yüz binleri bulan stajyerlerin staj süresinin SGK hizmet priminden sayılmaması bir hakkın gasbedilmesidir. Söz konusu çalışanlara çalıştıkları süre boyunca sigorta yapılıyor, herhangi bir iş kazası veya hastalık durumunda sağlık güvencesi sağlanıyor ama prim gün hesabı kayıt altına alınmıyor. Yani resmî olarak çalıştıkları kabul ediliyor ancak buna rağmen çalıştığı süre emekliliğe sayılmıyor. Bu haksızlığın da giderilmesi, gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Çalışma barışının sürdürülebilmesi, işsizliğin önlenerek istihdamın güçlendirilmesi amacıyla yapısal reformlar yapılarak aksaklıkların, eksikliklerin ivedilikle düzeltilmesi elzemdir diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)