GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 10'uncu Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:43
Tarih:22.12.2023

MHP GRUBU ADINA TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 2024 yılı merkezi yönetim bütçesinde Millî istihbarat Teşkilatı ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.

Değerli milletvekilleri, Millî Güvenlik Kurulu Türkiye Cumhuriyeti'nin en eski kurumlarından biridir fakat Millî Güvenlik Kurulunun uzun serüvenine bakıldığında, bu kurumun çeşitli dönemlerde farklı vazifeler üstlendiği de görülmektedir. 27 Mayıs, demokrasiye geçiş yaşanırken Millî Güvenlik Kurulu anayasal sisteme angaje edilmiş, asli vazifesi bu olmasa da kurum, atanmışların seçilmişler üzerinde bir vesayet uygulayabilmesi için bir enstrüman olarak kullanılmıştır. Milletin tercihlerini şekillendirmek isteyen 28 Şubatçı zihin yapısının, Millî Güvenlik Kurulu kararları vasıtasıyla maşerî vicdanda açtığı yaralar da ortadadır. Son yıllarda yaşananlar, esasen bu tehlikenin açığa çıkmasından fakat milletin gücü karşısında ezilip yok olmasından ibarettir. 15 Temmuz gecesini kana bulayanlar, milleti tanzim etmeyi bir mühendislik projesi olarak gören cuntacı zihniyetlerin son girişimi olarak tarihin çöplüğüne gömülmüşlerdir. Gündelik siyasete yönelik ani değişimlerin Millî Güvenlik Kurulu reflekslerine yön vermemesi bu yüzden önemlidir; bu hassasiyetin her daim akıllarda bulunması gerekir. Son yıllarda gerçekleştirilen yasal düzenlemeler sayesinde, Millî Güvenlik Kurulu, sivil yönetimin üzerinde sallanan Demokles'in kılıcı olmaktan çıkmıştır. Artık, Millî Güvenlik Kurulu, güvenlik bürokrasisi ile seçilmiş iradenin bir arada karar verebildiği, ülkemize yönelik potansiyel saldırıları önlemeye odaklanan bir yapıya dönüşmüştür. Bu durumun muhafazası devlet güvenliği açısından oldukça önemlidir. Kısacası, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği millî iradeye pusu kuranlar için savunma mevzisi olmaktan çıkmıştır, artık, Millî Güvenlik Kurulu, milletin güvenliğiyle alakalı politikalar üreten ve çözümler düzenleyen bir koordinasyon merkezi hâline gelmiştir. Bu hayırlı dönüşüm Türk demokrasisi açısından yüz ağartıcıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MİT'in öncü kuruluşlarından biri Millî Emniyet Hizmeti Riyasetidir. Bu kurumu ihdas edenlerden biri de şerefli bir Kuvayımilliyeci ve inanmış bir Türk askeri olan Şükrü Âli Ögel'dir. Kendisinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le yaşadığı bir diyalog, istihbarat kavramının mahiyeti hakkında bugüne ışık tutacak kadar mühimdir. Bir gece yemek masasında Mustafa Kemal Atatürk kendisine şu soruyu yöneltir: "İstihbaratın gayesi nedir?" Ögel'in cevabı şudur: "İstihbaratta gaye, doğru haber almak ve devleti bir sürpriz karşısında bırakmamaktır."

İşte, MİT, milletimizin ayaklarını yere sağlam basarak yeni çağa ilerlemesini sağlayan refleks merkezidir, bu ülkenin hem sinir ucu hem de sınır ucudur, ülkemize dalga dalga gelen tehlikeler karşısında yıkılmaz bir dalgakıranımızdır, millî kuruluşlarımızın en önemlilerinden biridir. Bu teşkilat, ihdas edildiği günden bu zamana kadar ülke güvenliği için can damarı sayılabilecek bir önemi haizdir.

Ayrıca, eminim ki bu kurumda vazife alan pek çok görevlimiz, Türkiye için dünyanın neresinde olursa olsun önemli vazifeler üstlenmiş ve milletimizin ehemmiyeti için çok emek sarf etmiştir. Bugün dahi, Meriç'te selam verip Sen Nehri'nde abdest alıp Tuna boyunca hayat bulan, Don'da soluklanıp Volga'da nefes alan, Aral havzasına Türk mührünü vurup Fırat boyunca ilerleyen, Hindistan'dan Çin'e, Arap Yarımadası'ndan Nil Nehri'ne tarihin akışına Türk'ün imzasını atan, Atlantik'ten Pasifik'e Türk'ün ayak izini bırakan dağların aslanı, göklerin kartalı, steplerin bozkurdu isimsiz kahramanlarımızı buradan huzurlarınızda selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

Fakat İstihbarat Teşkilatımızın yükü ağır, üstlendiği vazife son derece çetindir çünkü tarih boyunca olduğu gibi şimdi de görünen ve görünmeyen birçok savaşın hem hedefi hem de sahası bu topraklardır. "Suriye'de ne işimiz var?" diyenlere, "Libya'da, Katar'da, Afrika'da neden varız?" diye soranlara, "Kuzey Irak'ta neden bulunuyoruz?" sualini dillerine dolayanlara, "Balkanlardan Karabağ'a, Karadeniz'in kuzeyinden Akdeniz'in güneyine ne diye karışıyoruz?" diye sorup şaşkınlık yaşatanlara verilecek en güzel cevap budur. Bu cevap, Türk devletinin birliğini korumak, Türk milletinin birliğini muhafaza etmek, huzura susamış insanlığa umut olma gayesinden başka bir şey değildir.

Suriye'nin kuzeyinde boyunlarında sahiplerinin tasması, tatlı hülyalara dalan hainlere bu kürsüden sesleniyorum: Türk'ün kulakları sağır eden ihtişamıyla kâbusu yaşamaya devam edeceksiniz. Kandil'deki inlerinde masum kanı dökmek için fırsat kollayan hayâsız sapkınlara sesleniyorum: Türk ordusunun sizler için hazırladığı küçük sürprizlerle son nefesinizi vermeye devam edeceksiniz.

2023 yılını Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın, Türk asrının başlangıcı kılabilecek atılımlara, pek çok kurumun yanı sıra İstihbarat Teşkilatımız da büyük katkılar sunmaktadır. Hudutlarımız dışında nokta atışı operasyonlarla terör örgütlerinin kilit isimleri etkisiz hâle getirilmektedir.

Öte yandan, Orta Asya'dan Balkanlara, Afrika'dan Avrupa'ya uzanan geniş bir coğrafyada istihbarat teşkilatlarımız faaliyetlerini gün geçtikçe artırmaktadır. Üstelik, Millî İstihbarat Teşkilatının eriştiği prestijli konum sadece bizim takdirimizi kazanmamış, uluslararası kamuoyu tarafından da kabul edilen bir gerçek hâline gelmiştir.

Yine, takdir edilmelidir ki Millî İstihbarat Teşkilatı çağın gereklerine uyum sağlayabilen kurumlarımızın da başında gelmektedir. Dünyanın yaşadığı bilişim atılımını ve teknolojik devinimlerini Millî İstihbarat Teşkilatımız yakından takip etmiş ve bu yeniliklere hakkıyla uyum sağlamıştır. Bu açıdan, dünyada aynı sahada faaliyet gösteren diğer haber alma kuruluşlarıyla boy ölçüşecek noktada olduğumuz her daim hissedilmektedir.

MİT'in kurumsal kimliğinde Türkiye'nin etkinlik sahasının genişlemesi birtakım yabancı istihbarat kuruluşlarını endişeye sevk etmektedir. Avrupa'nın güvenlik kuruluşları tarafından ara ara yapılan haberler ve kamuoyuna yönlendirilmek için sızdırılan raporlar belli bir ajandanın da parçasıdır. Plan, Türk istihbaratını korkutucu bir hayalete dönüştürüp dünya kamuoyunun nezdinde itibarsızlaştırmaktır. Bu plan dâhilinde yapılan haberler korkunç bir paranoyanın sayıklamalarını andırmaktadır. İddialara göre, o ülkelerde görev yapan imamlardan sivil toplum kuruluşlarımıza kadar pek çok kişi, hatta orada yaşayan vatandaşlarımızın neredeyse tümü istihbarat elemanı gibi gösterilmektedir.

Öte yandan, bazı Avrupa ülkeleri tarafından kirli bilgilerle beslenen unsurlar Türk istihbaratı aleyhine videolar servis etmektedir. Bu yürütülen tiyatroda firari FETÖ'cülerden tescilli kriminallere kadar pek çok figüran da rol almaktadır. Türkiye'de bazı kimseler de maalesef, bu operasyona aparat olma gafletine düşmektedir. Türk istihbaratını bir menfaat çetesi veya bir terör örgütü seviyesine çekecek iftiralar bazı politikacıların ağzına da sakız olabilmektedir. Bu tarz yorumlar, bilhassa Türk devletine karşı alçak bir kalkışma olan 15 Temmuz sonrası yoğunlaşmıştır, bu da bir tesadüf değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk demokrasisi zaman içinde olgunluğa erişmiş fakat cunta hareketleriyle akamete uğradığı dönemler de yaşanmıştır. İşte, bu zamanlarda istihbarat teşkilatı açısından birtakım kurumsal çarpıklıklar da yaşanmıştır. MİT, her sabah gelir Başbakana Afrika'daki Zulu Kabilesi ile lulu kabilesi arasında çatışmayı haber verir fakat az sonra gerçekleşebilecek darbe hakkında onu bilgilendirmez. İşte, 15 Temmuzu planlayan emperyal güçlerin ve onların paralı askerleri olan alçak FETÖ'cülerin istediği böylesi bir istihbarat teşkilatıdır fakat 15 Temmuz gecesi karşılarında direnen ve millî iradenin yanında saf tutan bir istihbarat teşkilatı bulmuşlardır; onların MİT'in mevcut yapısını hazmedemeyişi ve taarruz edişleri de bu sebeptendir. 15 Temmuz sonrası milletin yazdığı destana "Tiyatro." diyen anlayış da istihbarat da zaaf olduğunu dile getirenler de aynı koronun farklı sesleri olarak vazife görmüşlerdir. Buna benzer kanaatleri dillendirenlerin bir kısmı ayan beyan şekilde nüfuz casusudur. Onların amacı memleketi sırtından bıçaklamaktır. Bir kısmı ise sadece siyasi körlük içindedir. Bu su taşıdıkları değirmenin neleri öğütebileceği idrakinde değillerdir.

Bir vesileyle bilinmesini de isterim ki hemen yanı başımızda, Gazze'de, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin tabiriyle "caniyahu" tarafından Filistinli mazlumlara yaşatılan vahşet karşısında Birleşmiş Milletler ve uluslararası kurumların etkisiz kaldığına, alınan kararların nasıl bloke edildiğine hep birlikte şahitlik ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın "Dünya 5'ten büyüktür." çıkışının etrafında yeni bir huzur ve barış çemberinin Türkiye'yi merkeze alacak şekilde vücut bulması an meselesi olduğu gibi, bu çemberin oluşturup oluşturulmaması da bizim elimizdedir. Böylesine ciddi bir süreçte tarihin Türk milletine yüklediği sorumlulukları reddetmek, tarihin Türk devleti önüne altın tepside sunduğu fırsatları görmezden gelmek hem milletimize hem mazlum milletlere hem de kandan nehirler içinde boğulmaya çalışılan masumlara yapılmış en büyük ihanetlerden biridir.

Biz şahitlik ediyoruz, siz de şahitlik edin; Türk asrının meşalesi tutuşmuştur. Biz inandık, siz de inanın; devir artık Türk devridir. Liderimiz Sayın Devlet Bahçelinin ifade ettikleri gibi; gelin, Türk devrini gururla, onurla, heyecanla, bahtiyarlıkla, ayakta hep birlikte selamlayalım. Gelin, parlak bir geçmişi onurlu bir gelecekle buluşturmanın arayış ve amacıyla yeni yüzyıla hep birlikte hazırlanalım çünkü zaman dünyayı Türkçe okuma zamanı, devir dünyada olup bitene Başkent Ankara'nın penceresinden bakma zamanıdır.

Şair Almas'ın dediği gibi: "Biri toplar suyunu bin dereden, bin gölden/Birinin bağrı yanık uzaktan gelen selden/Biri benim öz dilim, biri anlamaz dilden/Yanarım arkasından ben ağlaya ağlaya."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, bitirin lütfen.

TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla) - "Biri bana ana yurt, biri girdiğim kucak/Biri benim, biri de... O da benim olacak..." diyorum.

Ben bu duygu ve düşüncelerle bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Yüce Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)