Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 43 |
Tarih: | 22.12.2023 |
CHP GRUBU ADINA JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bütçe kanununun denge maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubum adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
"Denge" sözcüğü yaşamın her alanında karşımıza çıkan uyum ve düzeni simgeler. Türk Dil Kurumu sözlüğüne baktığımızda ise "devrilmeden durma" "birbirini ortadan kaldıran güçlerin sonucu durma hâli" olarak tanımlanmaktadır. Hiçbir güç uygulanmadığında terazinin kefeleri gördüğünüz gibi dengededir. Dolayısıyla kamu idarelerinin bütçesine terazi üzerinden baktığımızda, kamu idarelerince ödenen bütçe giderleri ile tahsil edilen bütçe gelirleri arasındaki dengeden söz edebiliriz.
Hadi gelin, hep birlikte 2024 yılının bütçe dengesi tutmuş mu, bir bakalım. 2024 yılı bütçesinde 8 trilyon 437 milyar lira gelirler var. Gördüğünüz gibi bir bütçe fazlası var burada şu anda çünkü gider hanesinde henüz hiçbir şey yok. Peki, giderlere baktığımızda, 11 trilyon 89 milyar liralık bir gider söz konusu. Bunu koyduğumuzda gider hanesine dengenin ciddi bir biçimde bozulduğunu görüyoruz ve bu, aradaki fark 2 trilyon 652 milyar lira. Dolayısıyla, bu açık, bütçe açığı dengeyi bozdu. Faiz dışı açığın ise 1 trilyon 397 milyar lira olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bunu da gider dengesine koyuyoruz. Toplanması öngörülen gelirlerden en büyük payı yüzde 91'lik oranla 7 trilyon 407 milyar olarak vergi gelirleri oluşturuyor. Şimdi, bu vergi gelirlerine baktığımızda, yüzde 53'ü dolaylı vergilerden elde ediliyor, yüzde 47'sinin gelir ve servet vergisi olarak gerçekleşeceği anlaşılıyor ama gelir vergisinin en büyük payı, yüzde 70'i, ücretli çalışan, işçi ve memurun sırtına yüklenmiş durumda. Bu da hani hep yakınıyoruz ya, ücretliler üzerinden oluşan vergi baskısının büyüklüğünü gösteriyor.
Peki, burada olması gereken ve olmayan neler var? Yandaş 5 şirkete 128 kez yapılan vergi ve borç indirimleri ile gelirler içinde olması gerekirken olmayan gelirler var. Teşvik ve vergi muafiyeti sağlanan, borçları silinen yandaş şirketlerin ödeyecekleri de bu kefeye girmemiş. Kur korumalı mevduatlar için kurumlar vergisi mükelleflerine sağlanan vergi istisnasıyla 20 milyarlık vergi yine bu kefeye girmemiş. Şimdi, bu rakamlar, dolayısıyla iktidarın, bütçenin sınıfsal tercihini göstermesi açısından oldukça dikkat çekici. Alınmayan vergiler, ücretlinin, dar gelirlilerin sırtına binmekte, dengeyi bozarak bu sefer de vergi adaletsizliğine yol açmaktadır. (CHP sıralarından alkışlar) Bütçe açığını oluşturan giderlere baktığımızda ise, faizler ve faiz dışı gelirler de personel giderleri, yatırım giderleri ve diğer cari giderler olarak kullanılmaktadır. Şimdi, 2024 giderlerinde borç faizi ödemeleri, bakın, 1 trilyon 254 milyar lira. Peki, köprüler gibi, şehir hastaneleri gibi kamu-özel ortak iş birliklerine verilen, ayrılan, bütçede bakanlıkların yatırım bütçeleri içinde gizlenen pay da 162 milyar 435 milyon. Şimdi, faiz giderlerindeki oranlara baktığımızda, giderlerdeki oran yüzde 11'ken sosyal yardım olarak ayrılan yoksul kesimlere ne yazık ki yüzde 4'lük küçük bir pay var. Şimdi, peki, bu neyi gösteriyor bize? Yoksul halka verilmesi gereken sosyal yardımların rant ve faize ayrılması, bütçenin sosyal sermayedarlara kaynak olarak aktarılması tercihini gösteriyor. Tercihlerini halktan yana kullanmayan AKP iktidarı ne yazık ki halkın tüm dengelerini de bozmaktadır. Gider dağılımının adaletine sığınmayan iktidar yönetiminde vatandaşın da gelir gider dengesi bir türlü tutmamakta, terazi sürekli sallanmakta ve bu şartlarda vatandaş ayakta durmakta, dengede durmakta zorlanmaktadır. (CHP sıralarından alkışlar)
Kendi bütçesini dengeleyemeyen iktidar ve gelirleri giderlerini karşılamayan vatandaşların çoğunluğu oluşturduğu bir toplumda düzen olur mu? Türk Dil Kurumu sözlüğünde bakın "ekonomik denge" olarak tanımlanan hayatın olumlu, uyumlu düzeni sizce sağlanabilir mi? Sadece ekonomik değil, hiçbir denge tutmaz çünkü siyasi denge yok memlekette.
Sözlükte siyasi dengeyi nasıl tanımlıyor? "güçlerin yetkilerinin birbirini denetleyecek biçimde dağılması" olarak tanımlanıyor. Demokratik rejimlerde yürütmenin yani iktidarın yetkilerini yasama, yargı, medya, bağımsız denge ve denetleme mekanizmaları sınırlıyor ama 2018'de yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yürütme üzerindeki neredeyse tüm anayasal denge ve denetim düzenekleri kaldırılmış. Denge denetimin olmadığı Cumhurbaşkanlığı sisteminde tüm kararların ülkenin çıkarları yerine, tek bir adamın kişisel algıları doğrultusunda alınması her alanda dengeleri bozuyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Sosyal devletin... Vatandaşların haklarında sosyal güvenlik, sağlık, eğitim, çevre, konut, barınma gibi tüm ihtiyaçları, bölüşüm ilişkileri ne yazık ki dengesiz, sağlanmaz olmuştur. Hukuk devletinde ise vazgeçilmez olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığıdır. Bu ilkelerin zedelenmesine yol açılan yargı krizleri de adalete olan güveni yok etmiştir. Mecliste onaylanan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı ise tam bir hukuksuzluk olup tek bir kişinin siyasi tercihidir. Dolayısıyla "toplumsal cinsiyet eşitliği" demekten kaçınan, kadını birey olarak görmeyen anlayış ile iktidar mensupları, biz "Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet politiktir." dediğimizde kızıyorsunuz ama alanlarda dengesizce, orantısızca kadın hakları savunucularına şiddet kullanıyorsunuz.
Bakın, demokratik toplumun temeli, siyasi ifade özgürlüğü siyasi partiler arasında eşit olması gerekirken rekabette de dengeler bozuldu. Dün Sayın Adalet Bakanı seçimlerin yapılmasını demokrasi olarak nitelendirdi ama biz hepimiz biliyoruz, seçim bölgelerinde eşitsiz koşullarda çalışıyoruz, yarışıyoruz, seçim sırasında kurallar değişiyor, seçilenler görevden alınıyor. Demokrasiden söz edebilir miyiz? Ne yazık ki demokrasinin de şirazesi kaydı. (CHP sıralarından alkışlar)
Bozulan dengelerin hangi birini sayalım. Hayat pahalılığıyla çocukların bozulan beslenme dengesiyle artan bodurluk ve kronik açlığı mı, bozulan kiracı-ev sahibi-komşuluk ilişkilerini mi, yoksa yer üstü kaynakları tüketildiğinden yer altına dikilen gözlerle bozulan doğanın dengesini mi? Enerji, madencilik, taş ocakları, turizm ve ulaştırma projeleriyle -yok olan hektarlarca orman alanları, su kaynakları- ekosistemin de ne yazık ki dengesini bozdu. Biz, Kaz Dağları, Akbelen Ormanları derken, su kaynakları ile ekosistemin bozulmasının mücadelelerini sürdürürken şimdi de şehrim Eskişehir'de, İç Anadolu'nun Çukurovası olarak bilinen Sakarya Vadisi'nde Cengiz Holding, muhteşem doğayı, iklimi ve insan sağlığını tehdit edecek madenciliğin peşinde. Ya bozulan mesleki dengeler; yeni terminolojilerle ücretli, sözleşmeli, kadrolu, uzman, başöğretmen olarak ayrıştırılan öğretmenler? Atanamayan öğretmenleri mi söyleyeyim? Ses yükselten kamu mühendislerini mi, aile hekimlerini mi, polisleri mi, hangi birini? İtibarsızlaştırılmaya çalışılan, şiddete uğrayan doktorları mı, sağlıkçıları mı? Kamu hastanelerinden, tıp fakültelerinden ayrılmak zorunda kalan doktor öğretim üyelerini mi? Bozulan tıp eğitimini mi, yoksa eğitim sisteminin tamamını mı? Ya da belki, hani "Reform yaptık." dediğiniz sağlıkta, özel hastaneler ağırlığıyla metalaştırılan sağlık sisteminin bozulan dengelerini mi? Hastanelerden alınamayan randevuları mı, ameliyat olamayan hastaları mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) - Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Süllü.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dengesizliklerin yol açtığı yozlaşmanın yanı sıra bir de başımıza ne çıktı? Dengesizliklerin yol açtığı yozlaşmaların yanı sıra bir de sosyal fenomenler, sporcu fonları, on milyonların önünde hakeme atılan yumruklarla gündemin yoğun ilgisi başımıza çıktı. Bakın, dengesizlik tüm topluma virüs gibi yayılıyor ama bozulan dengelerden en kötüsü ne biliyor musunuz? Halkın ruhsal dengesi. Bakın, Türk Dil Kurumu sözlüğü nasıl açıklıyor ruhsal dengeyi: "İsteklerle yeterli, ölçülü bir şekilde bağdaşmadan ortaya çıkan uyum" İşte, en tehlikelisi de budur, halkın psikolojisinin bozulması. Hiç kimse mutlu değil bu ülkede artık; yurt dışına kaçıp gidenlerin, gitmek isteyenlerin sayısı azımsanacak gibi değil. Ülkede artık nefes alamaz hâle geldik.
Biliyorsunuz, bir de oksijen dengesi var, evrendeki yaşamın ve bizim devamımız, vazgeçilmezimiz olan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) - Başkanım, selamlamak için bir saniye rica edeceğim.
BAŞKAN - Lütfen selamlayın.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) - Az olduğunda boğulacağımız, çok olsa kavrulacağımız, burayı ateş topuna çevirecek olan oksijen dengesi. İncecik bir çizgideyiz; işte, bu çizgide, yaşamın her alanında bozulan bu dengeler için, bu denge maddesine de dengesiz bütçesine de Cumhuriyet Halk Partisi olarak "hayır" oyu kullanacağımızı belirtip saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Başkanım, çok teşekkür ederim.