GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:23.12.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MESUT DOĞAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Hepinizin malumu, 2024 tahminî bütçenin dörtte 1'i yok yani dörtte 1'inin karşılığı yok. Belki bir yönüyle yirmi bir yıldır Türkiye'yi yöneten AK PARTİ iktidarı bize bu bütçeyle beraber Türkiye'nin gelirlerinin giderlerini karşılamadığını ifade ediyor veya Türkiye'nin imkânlarının ihtiyaçlarını karşılayamadığını söylüyor ki bunu bizim kabul etmemiz asla ve asla mümkün olmaz. Özellikle Türkiye'nin ekonomik olarak çok zor ve sıkıntılı olduğu bir dönemde denk bütçe yapmayı başarmış olan bir partinin mensubu olarak bunu kabul etmemiz zaten mümkün olmaz.

Ama eğer bugün Türkiye'nin imkânları, Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayamıyor ise ben altını çizerek ifade etmek isterim ki Türkiye gibi ekonomiyi olumlu etkileyen, olumlu tetikleyecek bütün nimetlere sahip olan bir ülkede ya o ülkenin başında beceriksiz bir iktidar var demektir ya o ülkede çok büyük bir hırsızlık, yolsuzluk, israf veya adaletsizlik var demektir veya o ülkede çok tehlikeli bir iş birlikçilik var demektir. Bu anlamda, bizim bu bütçeyle 2024'ü yönetmemiz, taşımamız asla ve asla mümkün olmaz. Peki, ne olacak? Artık ilkokul çocuklarının bile AK PARTİ'nin ekonomiyi yönetme mantığının ne olduğuna dair, hangi adımları atacağına dair ezberleri oluşmuş vaziyette; eğer ekonomide bir sıkıntı var ve ekonomi yönetilecekse AK PARTİ iktidarının değişmez 5 tane adımı var.

1) Hemen zam yapacaksın. İnanın, insanlar zamlardan sarhoş olmuş vaziyetteler; esnaf satarken kâr ettiğini zannederken alırken zarar ettiğinin farkına ancak varabiliyor.

2) Vergi artırımına gideceksiniz. Ki Bakanlar bile Türkiye'de şu anda kaç çeşit vergi olduğuna dair belki de çelişki yaşıyorlar, belki de kafa karışıklığı yaşıyorlar.

3) Para basacaksınız. Ki 2005 yılında 6 sıfırı attıktan sonra, doların TL karşısında 22 kat değer kazandığına hep beraber şahit olduk.

4) Bunun yanında, borç alacaksınız. Ki gırtlağımıza kadar zaten borçlandık; insanımız borçlu, esnafımız borçlu, tüccarımız borçlu, devletimiz borçlu, âdeta nefes alamayacak hâle geldik.

5) Yetmedi; millî değerleri özelleştirmek, satmak. Ama satacak -tabiri caizse- hiçbir şeyimiz kalmadı.

Peki, böyle bir dönemde çözüm ne? Çözüm... Arkadaşlar, hayat tercihlerinden ibarettir; her insan, her kurum, her devlet atacağı her adım öncesi bir tercihte bulunur ve o tercihin sonucunu yaşar. Biz ekonomiden yana tercihimizi, bir, faiz; iki, borsa; üç, dövizden yana kullanır isek faizin ve borcun esiri oluruz, para babalarına mahkûm oluruz, küresel güçlerin kurmuş olduğu oyunların oyuncağı oluruz. Ama yo, tercihimizi, bir, yatırım; iki, üretim; üç, istihdamdan yana kullanmış olur isek inanın lider ülke oluruz, güçlü ülke oluruz ve oyun kurucu bir noktaya gelmiş oluruz. Ondan dolayı, bizim her anlamda yapmış olduğumuz tercihler çok önemlidir çünkü o tercihlerin sonucunu ülke olarak hep beraber yaşıyoruz.

Biz, özellikle, ekonomide var olan sorunları, var olan sıkıntıları konuştuğumuzda iktidar mensuplarının önümüze koymuş olduğu bazı yaklaşımlar var. Yaptıklarını ifade etmek üzere, işte "Şunları şunları yaptık, görmüyor musunuz?" diye söylemiş oldukları cümleler var. Ne yapmışız? İşte, hastaneler yapmışız, okullar yapmışız. Biz bunları görüyoruz arkadaşlar ama burada bile yaklaşımda büyük bir sorun var, büyük bir sıkıntı var. Evet, görüyoruz, siz Türkiye'nin her yerine çok güzel hastaneler yaptınız ama içinde sağlık yok. Türkiye'de bugün 65 milyon kutu antidepresan kullanan hastalarımız var. Diyorsunuz ki: "Çok güzel okullar yaptık." Evet, çok güzel okullar yaptınız ama içinde eğitim yok; işte, üniversite sınavına giren gençlerimizden 100 bin gencimiz sıfır çekti. Diyorsunuz ki: "Adalet sarayları yaptık." Evet, adalet sarayları yaptınız ama içinde adalet yok; kanun hükmünde kararnamelerle işsiz bıraktığınız insanlar bugün mahkemelerde suçsuz olduklarını ispatladıkları hâlde onları geri işlerine döndürmüyorsunuz. İşte, diyorsunuz ki: "Ne güzel siteler yaptık." Ama o sitelerde komşuluk yok, AVM'ler yaptınız ama içinde esnaf yok; bunu böyle görmediğimiz takdirde sorunları çözmemiz mümkün olmaz. Veya diyorsunuz ki: "İşte, görmüyor musunuz, ne güzel yollar yaptık." Evet, çok güzel yollar yaptınız, şehirleri birbirine bağlayan güzel yollar yaptınız fakat o şehirde yaşayan insanların arasına kocaman çukurlar kazdınız, duvarlar ördünüz, insanların insanlarla olan irtibatlarını bozdunuz, insanlar arasına her zamankinden daha büyük, uzun mesafeler oluşturdunuz. Bundan dolayı, bizim bu ekonomiyi bu şekilde yürütmeye devam etmemiz daha çok fakirleşeceğimiz, daha çok sıkıntılar çekeceğimiz anlamına geliyor.

Biz, bütçeyle ilgili çok şeyler söylüyoruz ama bütçe bize "Ben bir faiz bütçesiyim, ben sorunları görmemezlikten gelen bir bütçeyim, ben vergiler bütçesiyim; ben bu milletin bütçesi değilim, sadece ve sadece sarayın bütçesiyim." diye bas bas bağırıyor ve aslında bunun yanında imdat çığlığında da bulunuyor çünkü Türkiye'ye yakışmayacak bir bütçe oluşturuldu ve bu bütçeyle bizim 2024 yılını yönetmemiz, yürütmemiz mümkün değil. İşte buraya şerh düşüyorum, işte buraya not düşüyorum, göreceksiniz, 2024'ün belli bir döneminde ek bütçe ihtiyacı hissedilecek ve ek bütçeyi konuşmak mecburiyetinde kalacağız. Ondan dolayı, en başta söylediğim ifadenin altını çizerek tekrarlıyorum: "Yer altı kaynakları bakımından, coğrafi özellikleri bakımından, tarihî geçmişi bakımından, genç nüfusu bakımından dünyanın en muhteşem özelliklerine, güzelliklerine ve zenginliklerine sahip bir ülkede imkânlarımız ihtiyaçlarımızı karşılamıyor." diyor isek bilesiniz ki orada, ortada çok büyük bir beceriksizlik vardır ve bizim bunu kabul etmemiz mümkün değildir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)