Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 44 |
Tarih: | 23.12.2023 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ HUN (Iğdır) - Sayın Başkan, Sayın Genel Kurul; sizleri, değerli halklarımızı ve cezaevlerinde bizleri izleyen bütün siyasi tutsakları saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Kürtçe sözcüklerle ve kavramlarla düşünen, kendisini ifade eden, hayatı ve evreni anlamlandıran bir çocuğun hiç bilmediği veya çok az bildiği bir dille karşılaşmasının onda yaratacağı zihinsel altüst oluşları anlamak için pedagog ya da sosyolog olmaya gerek yoktur, samimiyetle yapılacak bir empati bu insani dramı kavramaya yeterli olacaktır. Birçok bilimsel araştırma ana dilinde eğitim almayan çocukların pedagojik sorunlar yaşadığını, eğitimden uzaklaşmanın ve eğitimden kopmaların daha fazla olduğunu göstermektedir. Ayrıca, ana dilinde eğitim alan çocukların ana dilinde eğitim almayan çocuklara göre akademik başarısının daha fazla olduğu görülmektedir. İktidar tüm bu çalışmaları görmezden gelmekte, Kürt'e, Kürt'ün diline karşı asimilasyon politikalarını devam ettirmektedir.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin resmî dili Kürtçe olmasına rağmen Türkçe, Süryanice, Ermenice ana dillerinde eğitim verilmektedir. Toplumsal bir gereklilik olan çok dilli kamu hizmetlerine dünyanın birçok yerinde de yer verilmektedir. Türkiye'de ana dili eğitimi "yaşayan dil ve lehçeler" adı altında seçmeli ders olarak ortaokul sınıflarında verilmektedir. Haftada sadece iki saat verilen seçmeli Kürtçe dersinin açılması için de en az 10 öğrencinin başvuru yapma şartı vardır. Kürt dili ve edebiyatı bölümünden 1.500'e yakın mezun bulunmakta ama Kürtçe öğretmeni atama sayısı 50 kişiyle sınırlandırılmaktadır, Arapça öğretmenliği için ise 440 kontenjan ayrılmış. Öğretmen ve ders sayısı artırılmadan, müfredat geliştirilmeden Kürtçe eğitim altyapısından söz edilemez.
Kürtçe seçmeli derslere 2013 ve 2015 yılları arasında 85 bin öğrenci kayıt yaptırırken ülkedeki siyasi iklim değişince bu sayı 20 bine kadar gerilemiş durumdadır. Halk iktidara güvenip çocuklarını bu derslere yazdırmak istemiyor çünkü her türlü fişleme, Kürt'e ve Kürtçeye yönelik karalama almış başını gidiyor. Çözüm masasını deviren iktidar ve atadığı kayyumları 2016'dan bu yana Kürt dil kurumlarını, Kürtçe yayın organlarını bir bir kapatmıştır. Bugün bile Kürtçe konserler yasaklanıyor, Kürtçe yazan gazeteciler tutuklanıyor, Kürtçe yayınlar kısıtlanıyor.
Milyonlarca Kürt'ün yaşadığı Türkiye'de kurumlarda farklı dillere yer verilirken Kürtçe bunların içinde yer almadı. Sağlık Bakanlığının e-reçete sisteminde 5 farklı dile yer verilirken Kürtçe yer almadı. Yine, Diyanet İşleri Başkanlığı hutbelerinde 8 farklı dile yer verilirken Kürtçeye yine yer verilmedi. Şimdi, ben burada iki kelime Kürtçe konuşsam tutanaklara bilinmeyen dil olarak geçecektir; bu, iktidarın Kürt halkına karşı yaklaşımını göstermektedir. Bu anlayış, Kürtleri bilinmeyen yani "x" olarak görmekte; bu talepleri isteyenlerse terörist yaftası yemekten kurtulamayacaklardır.
Değerli milletvekilleri, kayyum politikası Kürtlerin kültürel kazanımlarını yok etmeye yönelik sömürgeci bir uygulama biçimindedir. Kayyum, bölge illerindeki Kürtçe ve Türkçe yazan tabelaları kaldırmış, yerine sadece Türkçe yazıların olduğu tabelalar asmıştır. Bu durum, Vekili olduğum Iğdır ilinde de yaşandı. Çoğunluğu Kürt olan Iğdır'da kayyum Kürtçe ve Türkçe yazan tabelaları kaldırmış, yerine sadece Türkçe yazan tabelalar astırmıştır. Kürt diline karşı yürütülen yasakçı, asimilasyoncu uygulamaların, tahammülsüzlüğün daima karşısında olmaya devam edeceğiz, ana dil hakkını da inatla savunmaya devam edeceğiz. Bütün kimliklerin ve dillerin eşit bir şekilde yaşamalarını sağlayıncaya kadar bu mücadelemiz de devam edecektir.
Kayyum politikasıyla nasıl büyük bir rant kapısı yaratıldığını seçim bölgem Iğdır'dan bir iki örnekle belirtmek istiyorum. Iğdır Belediyesine kayyum atandığından beri, belediye bünyesinde çalıştırılmak üzere 300'den fazla işçi işe alınmıştır. Bunların çoğu, il yöneticilerinin, üyelerinin, AKP'li il yöneticilerinin, üyelerinin çocukları, AKP eski milletvekillerinin, eski il başkanlarının çocuğu, yeğeni gibi kişiler olmuştur. Belediye internet sitesinde iki saatlik bir ilanla başvurular alınmıştır. Bu alımların tümü "mülakat" adı altında adrese teslim işe alımlardır. Alımların hiçbirinde liyakat ve adalet esas alınmamıştır; tamamıyla, yandaşlık esas alınmıştır.
Başka bir örnek daha vereyim: Kayyumun "Iğdır'da yeni bir imar planı" adını verdiği, aslında yeni rant yaratma projesiyle Iğdır halkı mağdur edilmiş; Özgür, Konaklı ve Karaağaç Mahallelerinde yapılan yeni imar planıyla yoksul, zar zor geçinebilen halkın evleri yıkılmış; bulundukları parsellerin yüksek fiyatlarla satışı halkın bulunduğu yerleri almasını engellemiştir. Asgari ücretin çok üstünde aylık taksitlerle ödeme planı çıkarılan parselleri burada yaşayan halkın satın alması engellenmiştir. Halkın kullanımında olan bu arsalar halk tarafından satın alınamayınca arsaları arazi mafyalarına, emlakçılara peşkeş çekmenin yolu açılmıştır. 18'inci maddenin uygulanmasıyla halkın arsalarında yüzde 45'lere varan oranlarda kamulaştırmalar yapıldı, kalan kısımlar ise başka arsa sahipleriyle müşterek edildi. Küçücük bir arsaya 10 kişiyi müşterek etmek halkı karşı karşıya getirmekten başka bir şey değildir. Kayyum bütün bunlarla da yetinmemiş, kent merkezinin tek yeşil alanı 13/6 numaralı parsel olan belediye meydanının 1,57 hektarlık alanı rezerv alanı ilan ederek bir kısmını ticari alana çevirip ranta açmaktadır. Yandaşa rant yaratmak için kent merkezinin tek yeşil alanı yok edilmek istenmektedir. Oysa, Iğdır Belediyesine kayyum atanmadan önce bu alan Belediye Meclisi tarafından yeşil alan olarak belirlenmişti. Iğdır kayyumu yüz yıldır belediyenin mülkiyetinde olan ve satılmayan yerleri dört yılda yandaşlarına satmak amacıyla -talan kültürü- talan etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Iğdır'da sorun olmayan kamu hizmeti neredeyse yok gibidir. En büyük sorunlardan biri de Iğdır Devlet Hastanesinin yetersiz altyapısıdır. 203 bin nüfuslu şehirde hastane var ama doktor yok. Iğdır Devlet Hastanesinde birçok bölümde uzman doktor bulmak oldukça zor. Hava kirliliğinin çok yüksek seyretmesinden kaynaklı Iğdır'da kanser, koah, solunum yolu hastalıkları çok sık görülmektedir. Ancak bunlara rağmen, hastanede göğüs hastalıkları uzmanı ya çok az oluyor ya da hiç olmuyor. Son yıllarda kanser oranlarının yüzde 100 artmasına rağmen devlet hastanesinde onkoloji bölümü bulunmamaktadır. Kanser hastalarına palyatif servislerde sadece hastanın acılarını dindirmeye yönelik tedavi uygulanmaktadır. Hastalar bu durumdan kaynaklı olarak en yakın Van ve Erzurum illerine sevk edilmektedir. Bu da hastalıkların erken teşhis ve tedavi imkânlarını kısıtlamakta ya da hiç tedavi olmama durumuna yol açmaktadır.
Tarım danışmanları ve ziraat mühendisleri desteklenmediği için bilinçli tarım çalışmaları yeterli değildir. Çiftçiler, ekonomik kriz nedeniyle tohuma, gübreye, mazota, işçiye kaynak ayıramıyor, bu etkenlerden dolayı tarım ürünleri rekoltesi düşük kalmaktadır. Toprak Mahsulleri Ofisi yeterli alım yapmadığı için çiftçi, ürününü düşük fiyatlarla tüccarlara satmak zorunda kalıyor. Ayrıca, Aras Nehri üzerinde yapılan HES'ler Iğdır'da kuraklığa neden olmakta, yıl içerisinde tarladan 3 defa ürün alabilen çiftçi sulama sıkıntısından dolayı yılda bir ürün alabilir duruma düşmüştür. Zarar eden çiftçiler tarlalarını boş bırakmaya başlamaktadır. Tüm bu hususlar Iğdır'da sürekli istihdamın düşmesine, işsizliğe ve köylerden kentlere, metropollere göçe sebep olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Mart 2024 yerel seçimlerine aylar kala AKP; Iğdır, Muş, Kars, Siirt'te, daha birçok yerde seyyar seçmen hilelerine başlamıştır. Iğdır merkez ilçede asker ve polis üzerinden seçim hilelerine başvurmakta. Pir Sultan Abdal Mahallesi'nde, 831'inci sokakta -yeni bir adres burası- 1.450 yeni seçmen kaydedilmiş. Bu seçmenlerden sadece 5 kişi 14 Mayıs seçimlerinde bu adreste oy kullanmaktaydı. Konaklı Mahallesi'nde de Mayıs seçimlerinde seçmeni olmayan bu adrese 743 seçmen kaydedilmiş. Bu adres "İl Emniyet Müdürlüğü" olarak geçiyor yani bir iş yeri. Bu iş yerinde 743 yeni seçmen kaydedilmiş.
Başka bir ilginç olay, Iğdır Aralık ilçesinde yaşanmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
YILMAZ HUN (Devamla) - Teşekkür ederim.
11 bin seçmeni olan ilçede bin seçmen, kaydını altı ay içinde Iğdır merkez ilçeye taşımıştır. Diğer ilçelerden ve dışarıdan Iğdır merkez ilçeye seçmen getirmek hukuksuzluktur, Iğdır halkının iradesine saldırıdır diyoruz. Tüm bu seçim hilelerine itirazlarımızı itiraz süreçlerinde elbette yapacağız ve DEM PARTİ olarak Iğdır Belediyesini tekrar kazanıp halkımızın hizmetine sunacağız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)