Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 47 |
Tarih: | 26.12.2023 |
SEVİLAY ÇELENK (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli yurttaşlar; ilk kanun değişiklikleri önümüze geldiğinde böyle madde madde çalışıyorduk fakat artık bunlar üzerine konuşmak yerine söz hakkımızı başka şekilde kullanmayı tercih ediyoruz çünkü aslında, burada, o maddelerle ilgili çalışmamızın, görüş paylaşmamızın hiçbir faydası olmadığını çok çeşitli biçimlerde gördük. Bütçe görüşmelerinde de böyle oldu; ekim ayında ilk görüşmeleri başlayan ve dün itibarıyla sona eren bütçe görüşmeleri esnasında iktidarı ve muhalefetiyle bu Meclisi, Meclisin işleyişini ve buraya hâkim olan siyaset kültürünü hep birlikte uzun uzun gözleme şansımız oldu. Meclis çatısı altında bütçe hakkını yurttaş adına ve yurttaş yararına kullanma imkânımız hiçbir biçimde olmadı. Siyasal muhalefetin hiçbir bileşeninin bütçe üzerine hazırlık yaparak getirdiği öneriler dikkate alınmadı, bir harf bile değiştirilmedi, bir harfine bile dokundurtmadılar. Hatta biz görüş ve önerilerimizi dile getirirken iktidar vekilleri bu sıralarda oturmadılar bile. Oylama için geldiklerinde gerçekten de hangi kurumun bütçesinin, hangi bakanlığın bütçesinin görüşüldüğünden haberdarlar mıydı; onu da bilmiyoruz. Devasa bir tiyatro salonunda bütçe görüşüyormuşuz gibi yaptık. Ekonomiye, depreme, eğitime, medyaya, kurumların itibarsızlaştırılmasına ilişkin bütün eleştiriler, ağır tahribatı onarmaya ilişkin bütün öneriler bir istismar ve hamaset diline toslayıp durdu. Kırk yıldır neredeyse kelimesi kelimesine ezberlediğimiz bir dil, çelişkilerden yıkılan bir dil, popülizmden yıkılan bir dil karşıladı bu bütçeyle ilgili yaptığımız hazırlıkları ve sözlerimizi. Bu yüzden de aslında bu kadar dışlayıcı bir siyaset kültürü içinde bu ülkede hiçbir şey iyiye gitmiyor. Yeni bir başlangıç yapacağız diye başlanan hiçbir işte bir başarı aslında sağlanamıyor ve çuvallıyorlar.
Bütçe görüşmeleri sırasında kısacık değinmeye çalışmıştım ama bir dakikalık sürelere sığdıramamıştım. Bir tek örnek ekonomiden verelim. Enflasyon, işsizlik vesaire çok konuşuldu ama ekonominin kurumlarıyla ilişkili bir projeden söz etmek istemiştim, bugüne kaldı. 2009 yılında İstanbul'da bir finans merkezi kurulmaya kalkışıldı, Resmî Gazete'de yayımlandı. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı 2 Ekim 2009 tarihli Resmî Gazete'de yayımlandı ve aradan neredeyse on dört yıl geçti. Bu eylem planında vadedilen işlerin hiçbiri yapılmadığı gibi İstanbul'da yapılacak olan finans merkezinin inşaatı bile tamamlanamadı, en sevdikleri iş olan inşaat kısmı bile bitmedi. Bu inşaat hâlâ sürüyor, kampüs bir şantiye yeri gibi; çok sayıda iş kazası oldu, yaşamını yitiren işçiler oldu, hak kayıpları oldu ve bunların hiçbiri karşılanmadı, çevre düzenlemesi yapılmadı. BDDK, yıllar önce İstanbul Finans Merkezi yapılıncaya kadar denilerek İstanbul'da Şişli'de geçici bir binaya taşınmıştı. Şimdi, bu çok önemli, ekonominin çok önemli bu Kurumu deprem riski altındaki Şişli'deki bir binada hâlâ taşınmayı bekliyor. Elbette ki yeni bir finans merkezi olabilmesi için ulaşım, haberleşme vesaire bütün bunlar çok önemli. Bu sorunlar çözülmediği gibi İstanbul'un ulaşım ve barınma sorununa bu Finans Merkeziyle yeni sorunlar eklendi. Tabii ki bundan da ibaret değil, finansal piyasaların gelişmesi, biraz da ulusal ve uluslararası yatırımcılara verdiği güvenle ilişkili; böyle bir güven yok. "Web" sayfalarında bile bir güven verilmiyor, yabancı kurumların fotoğrafları İngilizce alt yazılarıyla duruyor, "web" sayfasının inşaatı bile tamamlanmış değil.
Yargı bağımsızlığı vesaire aslında oralardan da çok örneğim var ama neredeyse süreyi tüketmişim bile, oralara gelemiyorum. Durum böyleyken, burada bütün bu eksiklikler dile getirilirken AKP Grup Başkan Vekilleri buraya geliyorlar ve böyle tatlı tatlı, sakin sakin her şeyin çok iyiye gittiğini söylüyorlar. O çok gitmeyi planladıkları uzaydaki paralel evrenlerden, birtakım endekslerden bize bilgiler getiriyorlar ve çok pembe bir tablo sunmaya çalışıyorlar fakat bunun böyle olmadığını biliyoruz, bunun böyle olmadığını her türlü biliyoruz. "Yargı bağımsızlığı" diyorlar; bu sabah Sincan'da sevgili Selahattin Demirtaş'ın duruşmasındaydım, çok tarihî bir savunma yaptı ve orada da gördük ki yargı bağımsızlığı diye bir şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çelenk, lütfen tamamlayın.
SEVİLAY ÇELENK (Devamla) - Yargı bağımsızlığının olmadığını birçok yolla biliyoruz. Bize gelip böyle sakin sakin "Gelin, hep birlikte sivil anayasa yapalım." diyorlar. "Bir sivil anayasayı hep birlikte hayata geçirelim ve bu vesayetçi rejimin anayasasından kurtulalım." diyorlar. Buradaki bir tek harfimizi dikkate almayanlar "Hep birlikte anayasa yapalım."ı bize bu kadar rahat, bu kadar böyle güvenle teklif edebiliyorlar. Sizlerle hiçbir şey yapamayız. Sizin öncelikleriniz, sizin değerleriniz, bu ülkenin çocuklarına eğitim sistemi aracıyla dayattığınız değerleriniz bizim değerlerimiz değil. Bunlar bizim değerlerimiz değil dediğimizde, ertesi gün yandaş basınınıza, toplumun değerlerini tanımadığımız gibi haberler geçilmesine yol açıyorsunuz. Oysaki burada dile gelen şey, burada bir siyaset kültürünün, bir dışlayıcı siyaset kültürünün ifadesidir ve bunu dikkate almıyorsunuz.