GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:47
Tarih:26.12.2023

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 79 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin, torba kanun teklifinin üçüncü bölümü üzerine İYİ Parti Grubumuz adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, burada az önce geçen, bizim de olumlu oy kullandığımız 55'inci madde vardı; önce ona ilişkin düşüncelerimizi bir ifade etmek istiyorum. Bu 55'inci madde neydi? Daha önce bir düzenleme yapılmıştı, daha doğrusu, işin safahatı şöyle: Biliyorsunuz, temmuz ayında memurlara verilen o seyyanen 8.071 liralık artış emeklilere verilmemişti. Oysa Sayın Erdoğan söz vermişti "Memurlara verdiğimiz her şeyi emeklilere de vereceğiz." demişti, bu yapılmadı. Tabii, toplamda sadece yüzde 25'lik artış yapıldı, o da kök maaş üzerinden yapıldığı için nisanda 7.500 lira alan kimi emekliler temmuzda sıfır zam alarak bugüne kadar geldiler. Yüzde 65 enflasyonun olduğu bir ortamda nisanda aldığı aynı maaşı alan milyonlarca emekli var bu ülkede. Şimdi, bu toplumsal baskı artınca Hükûmet bir bahane buldu, işte, 29 Ekimde, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100'üncü yılında emeklilere ikramiye verip işi geçiştirmeye çalıştı. Tabii, biz normal şartlarda bunların bazının düzeltilmesi, emeklilerin sürekli olarak maaşının artırılmasını talep ettik. Neyse, hepi topu bir 5 bin lira verilecekti, orada da tasarruf etmek amacıyla çalışan emeklileri dışarıda tutmuşlardı. Şimdi, bu yaptığımız düzenleme, dikkatinizden kaçmasın, "Çalışan emeklilere para verilir." düzenlemesi değil, daha önceden "Çalışanlara verilmez." düzenlemesini kaldırdığımız bir düzenlemedir. Yani şunu demokrasi anlayışınızla nasıl bağdaştırıyorsunuz, ben bunu anlamıyorum işin doğrusu. O kanun da yani 5 bin lira kanununda bu çalışanları hariç tutarken biz önergeler verdik, dedik ki: Ya, bu çalışanları niye dışarıda tutuyorsunuz, verdiğiniz bir 5 bin lira, hiç olmazsa bu insanlara da verin. Bizim önergelerimiz, az önce bu önergeyi kabul eden, bu maddeyi kabul eden AK PARTİ Grubu tarafından reddedilmişti değerli arkadaşlar. Böyle de bir çelişkili durum var, bunu milletimizin takdirine sunuyorum.

Şimdi, bu 5 bin liralık bir mesele, bakın, sadece bir 5 bin lira, bir defalık para, toplumda niye bu kadar gürültü kopardı, niye toplum burada bu kadar hassaslaştı? Bunun üzerinde hiç düşündünüz mü bilmiyorum. Bir, çünkü adaletsizdi. Adaletsizliğe karşı insanların bir refleksi var. Yani 1 lira da olsa, 5 lira da olsa bir adaletsizlik yapılıyordu. "Çalışana verilmez..." Yani, şimdi özellikle tarım tarafından bakalım. Tarımda bir insanın emekli olup çalışıyor olması ne demek? Üretmesi demek. Yani, yaklaşık 8-10 milyar dolar dış ticaret açığı verdiğimiz tarım sektöründe, zaten gencin olmadığı, hâlâ istihdam içindeki oranı yüzde 15 olan olduğu tarım sektöründe çalışmak suç mu değerli arkadaşlar? Bunları bu 5 bin liralık emekli ikramiyesinden muaf tuttunuz zamanında. Yani çalışmanın cezalandırıldığı bir şey olabilir mi? Veya sanayide, hizmet sektöründe ya, parası olsa, geliri iyi olsa bir insan torunlarını sevmek varken niye gidip çalışsın? Yani milyonlarca insan 7.500 lira emekli maaşı alıyor; 3-5 bin lira bir taraftan para kazanmak için bu insan çalışıyorsa bunlardan 5 bin lirayı niye kestiniz zamanında? Niye yaptığınız şeyin yanlış olduğunu söylediğimizde bizim önergelerimizi reddettiniz? Tabii, şimdi toplumsal baskı artınca bunu bugün burada düzeltmek durumunda kalıyorsunuz.

Verdiğiniz 5 bin lira neye tekabül ediyor değerli arkadaşlar? Şimdi baktım ben kömür fiyatlarına, yaklaşık 10 bin lira kömürün tonu yani verdiğiniz şey yarım ton kömür parası. İnsanların bununla başı göğe falan ermeyecek, bu 5 bin lirayla. İş o kadar zorlaştı ki, sıkıntı o kadar fazla ki hiç olmazsa, doğal gazı olmayan bir aile şununla bir yarım ton kömür alacak bir para bir yerden elde edeyim gayreti içerisine girdi. Türkiye bu kadar fakirleşti. Veya bir düğünü var, yakınının düğünü; 1,5 çeyrek altın alıyor arkadaşlar bu para, 1,5 çeyrek altın alıyor bu para yani hiç olmazsa düğünde yeğenine 1 çeyrek altın takmanın bir yolunu arar hâle geldi insanlar veya ne bileyim ben, iki aylık doğal gaz parası veya ne bileyim ben, evine uzun süredir almadığı bir gıda maddesinin alınması gibi bir duruma getirdiniz Türkiye'yi maalesef yani bu, hakikaten üzerinde düşünülmesi gereken bir şeydir. Dolayısıyla şimdi, bu 5 bin lira meselesi bu şekilde halloldu ama beklenti, emeklinin beklentisi bizim de beklentimiz, ocak ayında... Biz daha önce yapılmasını çok söyledik, olmadı ama biz buradan bir muhalefet partisi olarak baskımızı her zaman olduğu gibi yapıyoruz. Zaten bu baskılar yapılmayınca hiçbir şey vermiyorsunuz. Yapılması gereken şey, 8.071 lirayı güncelleyerek yani o seyyanen memurlara verdiğimiz parayı... Çünkü Cumhurbaşkanının sözü var arkadaşlar, Cumhurbaşkanı net sözü var "tweet"i ortada, 11 Mayısta attığı "tweet" ortada yani bu kadar bir insan sözünün... Bir Cumhurbaşkanı sözünün arkasında durmaz mı? Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Net bir söz var ortada. Dolayısıyla bu 8.071 lirayı, aradan geçen, o günden bugüne kadar yüzde 38'lik bir enflasyon olmuş, onunla güncelleyerek 11.120 lira olarak emeklilere vereceksiniz bir defa. Onun üzerine ne veriyorsak ondan sonra artışı konuşmak durumundayız. Eğer Türkiye'de adaletli bir şey yapmak istiyorsanız ve milyonlarca insanın mağdur olmasını engellemek istiyorsanız bu yapılmak durumundadır.

Şimdi, son günlerde... Bu torba kanunda yok ama eklenebilirdi böyle bir madde, sizlere de geliyor; sizler kulak tıkıyorsunuz tabii ama biz kulak tıkayamıyoruz adaletsizliğe, haksızlığa. Fahri Kur'an kursu öğreticileri var değerli arkadaşlar. Bakın, hakikaten "case study" olarak üzerinde çalışılması gereken bir şey. Demek ki böyle bir ihtiyaç var, Diyanet bu insanları çalıştırıyor, 10 binlerce insan var burada. Bunların sigortası aylık sekiz dokuz gün yatıyor biliyor musunuz? Devlet, sigortasız personel çalıştırıyor veya bunlar işte yılın on beş gününde çalışıyor, sekiz gününde sigortalı yapıyor; maaşları asgari ücretin altında. Ya, ihtiyaç yoksa bu insanları çalıştırmayın. Şimdi adına "fahri" demişsiniz, bunlar şöyle değil; bunlar gelir durumu çok iyi olup "Ya, toplumda insanlar Kur'an öğrensin, işte, İslam'ın güzel yanlarına, ahlakını anlatalım." diye... Elbette bunu gönülden yapıyorlardır ama bu insanlar iş arıyorlar, bu insanlar evine gelir götürmek için bu işi yapıyorlar. Bunlara böyle "fahri" deyip geçiştirme imkânı yoktur, böyle bir şey olamaz. Bu insanlara söz verildi, defalarca söz verildi, AK PARTİ'nin verdiği sözler var, muhalefet zaten her defasında talep ediyor. Bu insanların durumunun düzeltilmesi... Bu kadro haksızlığını düzeltmek gerekir, maaşlarını düzeltmek gerekir, sigortalarını da düzeltmek gerekir ve yani şu anda çalışıyor, geçmişte çalıştı çalışmadı ayrımı yapılmaksızın bu düzeltmenin yapılmasını sizlerden talep ediyoruz. Keşke bu torba kanunda... Biz hazırız, bakın, hâlâ bitmiş değil yani grupların anlaşması durumunda İYİ Parti Grubu olarak biz hazırız; bir tane madde ekleyelim ve bu fahri Kur'an kursu öğreticilerinin hak ettiği kadroları ve ücreti hep beraber verelim diyorum.

Şimdi, tabii, bir de burada, değerli arkadaşlar, dediğim gibi, bu insanlar gelir elde etmek için bu işi yapıyorlar, iş gücü israfı var. Bir devletin, bir toplumun en önemli varlığı insanıdır, iş gücüdür. Şimdi, ayda sekiz gün çalışacak, yaz alınıyor, kış alınıyor, bir sene alırsanız öbür sene almıyorsunuz yani ayda sekiz gün çalışmak için bu işin kapısını bekliyor insanlar. Ya, kalan yirmi iki günü ne olacak bu insanların? Veya bu sigortalılıkla, sekiz gün sigortalılıkla bu insanlar yüz yılda emekli olamazlar. Ya, bu insanları hiç mi düşünmüyorsunuz? Bakın, yarın bir gün sizden sonra birileri gelecek bu hakkı zaten verecek; bu adaletsizlikleri şimdiden düzeltmek lazım diye düşünüyorum.

Şimdi, bu, maaşlarda iyileşme ihtiyacı var. Bir BDDK maddesi, BDDK'lilerde bir iyileşme vardı biliyorsunuz oradaki uzmanlarda; o çıkarıldı. Aslında yapılması gereken şey, tabii, toplumun genelinde çok sıkıntı var ama kariyer mesleklerde yani Düzenleme ve Denetleme Kurumu üyelerinden alın da Hazine uzmanları, planlama uzmanları, denetim elemanları, özellikle denetim elemanlarında ciddi maaş sıkıntısı var. Bunların hepsine toplu olarak bakıp uygun, adaletli bir düzenleme yapılması ihtiyacı vardır. Pastayı büyütecek olan kariyer meslek mensuplarıdır. Burada nitelikli insanları çalıştırmamız lazım, var olan nitelikli insanlarımızı da devlette tutmanın yollarını araştırmamız lazım.

Şimdi, bir yandan, ikinci, üçüncü maaş olarak hatta sizde beşinci, on birinci maaşlar da var, biliyorsunuz yani huzur hakları... Geçmişte devletteyken biz de yönetim kurulu üyeliği yaptık ama bizim zamanımızda çok mütevazı paralar veriliyordu, böyle yüksek paralar filan verilmiyordu. Şimdi ne oluyor? Bu bir kısım yönetim kurulu üyeliklerinde alınan maaş 6.117 liradan bu kanunla 18.353 liraya çıkarılıyor arkadaşlar. Ya, bunların zaten önemli bir kısmı üst gelir grubunda olan, daha doğrusu kamuda işte bakan yardımcısı, genel müdür seviyesinde olan insanlar. Gelirleri nispeten daha iyi olan insanlara böyle bir ilave gelir, gelirleri artırılıyor; artı, bunlar vergiden muaf tutuluyor. "Herkes vergi verirken sizin bu aldığınız ilave paradan vergi almayacağız." deniliyor. Bunlar çok kabul edilebilir şeyler değil. Olması gereken bir şey ama buraya gelinceye kadar yapmamız gereken başka işler var yani daha sıkıntıda olan insanların durumu varken buraları gündeme almak bence doğru bir önceliklendirme değil, adaletli de değil. Bakın, adil olmayan her şey insanların vicdanını kanatır.

Kur korumalı mevduat meselesine girmeyeceğim. Bunu daha önce de söyledik; adaletsizdi. Şimdi, Cevdet Yılmaz bir şey söylüyor "Bir miktar devam edecek." diyor. Mehmet Şimşek "Kaldırmamız gerekir." diyor fakat ortada bir çıkış stratejiniz yok yani 700 milyar lira civarında para harcandığı ifade ediliyor, maliyeti ifade ediliyor ama ortada düzgün bir çıkış stratejisi olmayan bir durumdur kur korumalı mevduat meselesi. Ama burada uzatıyorsunuz, biz karşı çıkıyoruz. "Çıkacağız." dediğiniz şeyi altı ay uzatıyorsunuz, Cumhurbaşkanına da 3 defa daha altı ay uzatma hakkı veriyorsunuz. Ne yapacağınızı bilmiyorsunuz, tesadüfle ülke yönetiyorsunuz ya, emin olun, tesadüfle ülke yönetiyorsunuz. Allah sonumuzu hayra getirsin.

Şimdi, çek meselesi var, burası karışık bir konu. 2009 yılında "Çekte vade olmaz." diye kanun çıkarılmış; ondan sonra, tabii, çek piyasada çok fazla olduğu için her defasında "Çekte vade olmaz." meselesi uzatıla uzatıla 2023'e gelmiş durumda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen tamamlayın.

ERHAN USTA (Devamla) - Şimdi de 2025'e getiriliyor. İşin doğrusu, çekte vade olmaz yani vade olmaması lazım ama buna karşı çıkmak da pek mümkün değil çünkü piyasa öyle bir devam ediyor ki şu anda milyonlarca keşide edilmiş çek var ve bu çeklerde eğer diyelim ki bunlarda "Vadeyi kaldırdık." dediğiniz zaman Türkiye'de fon akımının, para akımının nasıl, nereye gideceğini hiç kimse kestiremiyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, hep uzatmalarla iş yapılıyor kaç yıldır; 2009'dan beri uzatılıyor. Meseleleri uzatmak filan çözüm değil. Bir kanun çıkarıyorsanız arkasında durun, güzel bir takvim yapın, topluma bu takvimi ifade edin ve ondan sonra da bu işleri yapalım. Eğer bu "Çekte vade olmaz." kanununuz yanlışsa bu kanunu siz çıkardınız, yanlışsa kanunu değiştirelim. Ya, iki yılda bir -ne bileyim- veya her yıl "Bunu uzatalım, bunu uzatalım." şeklinde bir anlayış olabilir mi? Meselelere böyle gelişigüzel bakmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunları biz size söylüyoruz ama tabii, sizin kanaatiniz değişmiyor çünkü maalesef iradenize sahip değilsiniz.

Teşekkür ediyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.