GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:52
Tarih:24.01.2024

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Aslında bu ülkenin yer altı, yer üstü kaynakları, zenginlikleri, tarımı, hayvancılığı, işletmeleri 86 milyona yeter artar da. Ama bir yönetim şekli var burada, bu yönetim şekli demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından uzaklaştığı için, kendi önceliğini farklı paradigmayla hareket ettirdiği için şu an bu ülkenin durumu budur. Neymiş efendim? 7.500 liralık en düşük emekli maaşı 10 bin lira olacakmış; bir lütuf sunuluyor, hatta Cumhurbaşkanının iki dudağı arasındaki bir mesele. Bakınız, Avrupa'nın sermayesi nedir? Bir vaha olarak görülüyor, tüm insanlar oraya kaçmaya çalışıyor, Türkiye'den de milyonlar gitmeye çalışıyor sayın vekiller. Avrupa'nın sermayesi, yer altı ve yer üstü kaynakları yoktur, ekonomisi o kadar güçlü değildir, tarımı da o kadar, arazileri de o kadar geniş değildir, bir sermayesi vardır; demokrasidir, insan haklarıdır, özgürlüklerdir. Bununla bağlantılı olarak bilim gelişiyor, bilim geliştiği için yetişmiş insan gücü gelişiyor ve herkes oraya akın akın gidiyor; milyonlarca Türk gidiyor, Türk, milyonlarca Kürt oraya gidiyor, Arap gidiyor, Orta Doğu'dan akın akın gidiyor. Türkiye Cumhuriyeti'nde ne oluyor? Türkiye Cumhuriyeti'nin öncelikleri başkadır. Şu an, Plan ve Bütçeden geçen bütçe neydi? 2024 bütçesi; onda 1'i, 1 trilyondan fazla, 1 trilyon 100 milyar lira "güvenlik ve savunma" adı altında savaşa harcanıyor. Aslında ne yapılıyor? Emeklinin sofrasına gitmesi gereken emeklinin sofrasından alınıyor, başka bir yere, Kürt'ün sofrasına "kan, gözyaşı, ölüm" diye gidiyor. Kim kaybediyor? Herkes kaybediyor. İnsanlar dünyaya bir kere geliyor, ikinci bir şansımız yoktur ama bu yönetim anlayışı, sadece sesini çıkaranın başına vurmakla meşgul olan, farklılıkları kabul etmeyen "Her şeyi ben ezer geçerim silindir gibi." yaklaşımı hepimize kaybettiriyor; Kürt'e de kaybettiriyor, Türk'e de kaybettiriyor, soframızdan eksilmeye sebep oluyor ve bütçenin büyük çoğunluğu buraya gidiyor. Lobi faaliyetleri yapıyorsunuz, uluslararası alanda diplomasi yapıyorsunuz bunu bile Kürt karşıtlığı üzerinden yapıyorsunuz ama bir araya gelinirse, bu ülkede demokrasi inşa edilirse, bu ülkede özgürlüklerin önü açılırsa bilim gelişir, bilim geliştikçe bu milyonların yaşadığı coğrafyayı yaşanabilir bir ülke hâline getirebiliriz, yeryüzünün cenneti hâline getirebiliriz. Mezopotamya, Dicle ve Fırat'ın beslediği topraklarda tarımı zirvede yaparsınız; hiçbir şeyi dışarıdan almaya gerek yok, ithal etmeye gerek yok. Üniversitelerde bilim esas alınırsa, liyakat esas alınırsa, burada insanların ekonomisi gelişir. İşte, bu noktada sermayemiz demokrasi olmalıdır, en büyük sermayemiz insan hakları olmalıdır. Adalet Bakanı gelip burada kendi bütçesiyle cezaevleri yapmayla meşgul olmamalıdır ama yatırım diye cezaevleriyle, yatırım diye tutuklamalarla, yatırım diye savaşlarla, yatırım diye F-16, F-35, S-400; bu kadar mühimmat, bu kadar silahla elbette ki emekliye bir şey kalmaz, elbette ki emekçiye bir şey kalmaz. Ölü yarıştırırız Sayın Başkan, ölüm yarıştırırız. Bakınız, bir ay önce birçok şey yaşandı, insanlar öldü. Unutuldu değil mi? Unutuldu ama ateş düştüğü yeri yakıyor, aileler kan ağlıyor, insanlar evladını kaybediyor. Aslında kaybet kaybet politikası; kaybetme, kaybettirme politikası. İşte, bu ülkenin 2'nci yüzyılında yeniden demokrasisini inşa etmesi gerekiyor. Kimse ölümlerden mutluluk duymamalıdır, kimse rakamları yarıştırmamalıdır. Acı olan gerçek şu: Şu kapıdan dışarı çıkın, Ayrancı kapıda, orada bir manav var, az ilerisinde de bir market var. Gidin, bakın, orada giyimin, gıdanın, sebzenin, meyvenin, peynirin fiyatına, görürsünüz pahalılığın ne kadar arttığını ama sizin bu pahalılığın önüne geçmeniz için önce siyasetinizi düzeltmeniz gerekiyor. Bu ekonominin elbette ki siyasetle alakası var, bu ekonominin elbette ki şiddet politikasıyla alakası vardır. Burada biz şey yarıştırmaya gelmemişiz. Bu Meclis çözüm gücü olmalıdır, bu Meclis herkese bütçe ayırmalıdır. Özak Tekstil işçileri, Urfa'da gidin bakın, iki aydır fabrikanın önünde inim inim ağlıyor, birkaç tane hakkını kabul ettirmek için mücadele veriyor ama siz sermayenin yanında yer alıyorsunuz. Ne için sermayenin yanında yer alıyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Çünkü sermaye-iktidar ortaklığı var. Sermaye, iktidarla bu ülkeyi yönetmeye çalışıyor, birbirine kazandırıyor; iktidar sermaye sahibine kazandırıyor, sermaye sahibi iktidarı ayakta tutuyor. Arada sahipsiz, kimsesiz, emekçi, işçi, hiçbir gücü olmayan insan eziliyor.

Tabii ki ülkenin 2'nci yüzyılındayız, gönlümüzden geçen en düşük emekli maaşı -10.000 lira komik bir rakamdır- 300 dolar, 300 euro civarındadır. Bakınız, bu ülkede bir şey ucuz, ucuz olan tek şey Türk lirasıdır. Sizin uluslararası alandaki itibarınız cebinizdeki banknota bakar. Eğer bunun kıymetiharbiyesi yoksa bu ülkede Türk lirası en ucuz şeyse bu ülke kaybetmiştir, emekçisi kaybetmiştir, işçisi kaybetmiştir, memuru kaybetmiştir.

Saygılar. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)