GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:57
Tarih:07.02.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; araştırma önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan 31 Mart 2023 tarihinde "319 bini bir yıl içerisinde olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yaparak depremzede vatandaşlarımıza vereceğiz." demiş. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki Bey, Toplu Konut İdaresinden (TOKİ) depremzedeler için inşa etmesini istedikleri konut sayısını 850 bin olarak açıklamış. Hangi tarihte? 14 Eylül 2023'te, TRT Haber'e vermiş olduğu mülakatta. Eski Bakan, Milletvekili Bülent Tüfenkci Bey "Yıl sonuna kadar 184 bin kalıcı konutu teslim edeceğiz." demiş 4 Ekim 2023 tarihinde. İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, 46 bin konutun 41 bininin şehir merkezlerinde, 5 binin de köylerde olduğunu, 6 Şubat itibarıyla anahtar teslimine başlanacağını söylemiş; 25 Ocakta Anadolu Ajansına verdiği demeçte. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Bölge genelinde hâlen yapımı süren 40 bin konutun inşaatı tamamlandıkça peyderpey hak sahiplerine teslim edeceğiz." demiş, 3 Şubat Cumartesi. Ve görüyoruz ki burada rakamlarla oynamışsınız; kendinizden bile haberiniz yok, Cumhurbaşkanından haberiniz yok, Çevre ve Şehircilik Bakanından haberiniz yok, bir taraftan milletvekilinizden haberiniz yok, bir diğer taraftan başka bir arkadaşınızın, Bakan Yardımcısının söylediğinden haberiniz yok.

Yine bir örnek vereceğim: TOKİ'nin bu işlere başladığından itibaren yani ev yapımına başladığından itibaren kaç bin konut yaptığını TÜİK rakamlarla şöyle söylüyor "800 bin konut yaptık." diyor ama ardından TOKİ de diyor ki: "Yok, 800 bin değil, 1 milyon konut yaptık." Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki bir demecinde: "1 milyon 260 bin konut yaptık." Bir demecinde "1,5 milyon konut yaptık." diyor, bir demecinde ise "2 milyon konut yaptık." diyor. Allah aşkına, devlet böyle mi yönetilir? Rakamlarla niye oynuyorsunuz? Siz senkronize olarak niye çalışmıyorsunuz? Siz niye uyumlu değilsiniz?

Şimdi "asrın felaketi" diyorsunuz bu depreme değil mi? Asrın felaketi falan değil. Asrın felaketi, deprem olmadan önce buralarla ilgili hazırlığın yapılmamasıdır. Nerelerle ilgili? Anadolu toprakları tamamen deprem fay hattındadır. Hatay'dan başlayarak Elâzığ'a kadar, Elâzığ'dan Erzincan'a kadar, Erzincan'dan Çankırı'ya, Çankırı'dan İstanbul'a kadar, İstanbul'dan tekrar Muğla'ya kadar tamamen deprem fay hattındayız. Peki, Japonya nerede? Japonya'nın tamamı fay hattında. Bu depremler Japonya'da olmuyor mu? Oluyor. Altmış sene içerisinde Japonlar 8,2 şiddetindeki depremlere dayanıklı evler yaptılar, dayanıklı yollar yaptılar; altmış sene içerisinde. Siz de yirmi beş yıldır Türkiye'yi yönetiyorsunuz İstanbul dâhil olmak üzere, niye tedbir almadınız, alamadınız? Hadi, Japonya dünyanın 7 büyük ülkesi içerisinde. Peki, Şili kaçıncı? Şili 40'ıncı. Peki, Meksika kaçıncı? Meksika 50'nci. Peki, onlar ne yaptılar? 1960 yılında 8,4 şiddetinde deprem olduktan sonra hazırlıklar yaptılar ve geçenlerde deprem olduğu zaman da ancak 5 bin kişi öldü ve ardından da dediler ki: "Bizim burada zararımız 15 milyar dolar." Peki, bizim zararımız ne kadar? 104 milyar dolar. Peki, bizde vefat edenler ne kadar? 57 bin küsur. Ve de yaralılar ne kadar? 107 bin küsur. Ardından size şunu söylüyorum: Deprem öncesi hiçbir hazırlığınız olmamış. Jeoloji mühendisleri bölümlerini kapatıyorsunuz, jeoloji mühendisleri boş geziyor. Elektrik mühendislerimiz var, makine mühendislerimiz var, maden mühendislerimiz var, inşaat mühendislerimiz var; gelin, AFAD üzerinden bunları alın işe. Bulundukları şehirlerde bir yandan zemin etüdü yapsınlar, bir diğer yandan mevcut binalarla ilgili, bu binalarda kullanılan demirlerin ve çimentoların veya diğer malzemelerin doğru olup olmadığını araştırsınlar ve "Bunlar kentsel dönüş dönüşüme çok hızlı şekilde tabi olsunlar." ifadesini kullansınlar. Yapabildiniz mi? Yapamadınız ve ardından da deprem oldu. "Efendim, asrın felaketi..." Asrın felaketi, bu tür depremlere hazırlıklı olmamaktır ve de insanlarımızı ölüme terk etmektir. Ardından imar affı yapıyorsunuz "imar barışı" diyorsunuz; zam yapıyorsunuz "Yok, zam demeyelim, fiyatlarda güncelleme diyelim." diyorsunuz. Ya, bıçağa bıçak demeseniz kesmeyecek mi bıçak? Ardından, geliyorsunuz, gecikme... "Hayır, gecikme değil, yetişememe" diyorsunuz. Ardından diyorsunuz ki: "Evleri kendilerine mezar olanlar villa sahibi oldu." Bunları söylüyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bakın, size bir şey söyleyeyim, Sayın Erdoğan daha önce ne söylemiş, şimdi ne söylüyor. Sayın Erdoğan "Olanlar hep oldu, bunlar kader planının içinde olan şeyler." derken geçmişte benzer bir depremde aynı sözleri söylemiyor, başka şey söylüyor. Ne diyor? O zamanki iktidara sesleniyor: "Bunlara ihmal denmez. Yer altında fay kırıklarından önce kırılan ar damarlarıdır, olay kader deyip geçiştirilemez."

Değerli Akbaşoğlu, şimdi görüyorsunuz değil mi çelişkilerinizi? Ben çelişkilerinizi çıkarmak istersem yirmi dakikalık bir konuşmada inanın yetiştiremem. O nedenle, ne olur bu konulara fazla girmeyin, girerseniz mahcup olursunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Özdağ.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Toparlıyorum efendim.

Değerli milletvekilleri, deprem anından itibaren milletimiz büyük fedakârlıklar yapmıştır, milletimiz oralara gitmek istemiştir ama kırk sekiz saat boyunca siz devlet olarak, Hükûmet olarak oralara gidemediniz; AFAD yoktu, Kızılay yoktu. Ben kırk sekiz saat sonra oradaydım; Adıyaman'daydım, Maraş'taydım, Pazarcık'taydım, Nurdağı'ndaydım. Oraya hemen gittim ve feryatlar yükseliyordu, hâlâ insanlar çıkarılıyordu. Daha yeni deprem oldu Japonya'da, daha yeni, yeni; 55 kişi öldü. Allah aşkına bir ders almayacak mısınız? Kaç şiddetinde bir deprem? 7,6 şiddetinde bir deprem. Kaç tane oldu? 26 tane deprem oldu. Şimdi Akbaşoğlu'na diyorum ki: "Biz, hiçbir ayrım yapmadık." diyorsunuz değil mi? Son cümlelerim şöyle olsun: Gelin, siz verin bu araştırma önergesini. Bu belediyelere, yedi sene içerisinde, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtikten sonra, 2017 referandumundan sonra AK PARTİ'nin, MHP'nin, HDP'nin, CHP'nin bütün belediye başkanları dâhil olmak üzere kaçına ne kadar hibe verildi, kaçına yurt dışından ne kadar yardım yapıldı, kaçı devlet bankalarından kredi aldı, kaçı yabancı bankalardan kredi aldı; araştıralım mı bunları? Araştırırsak mahcup olursunuz, mahcup.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Ve bakıyorsunuz, İstanbul Belediye Başkanı, Ankara Belediye Başkanı kredi için devlet bankalarına müracaat ediyor, vermiyorsunuz. Niye vermiyorsunuz? AK PARTİ'li hangi belediyeye vermediniz? Ve ardından "Yabancı bankadan alıyorum ben bu krediyi, düşük faizli." diyor, imzalamıyorsunuz, geç imzalıyorsunuz. Bütün yatırımları geç bırakıyorsunuz, zannediyorsunuz ki Ekrem İmamoğlu'nu cezalandırdık, zannediyorsunuz ki şu belediye başkanını...

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özdağ.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Yok yok, ülkemizi cezalandırıyorsunuz. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olun, Türkiye'nin hükûmeti olun diyor ve araştırma önergemize Adalet ve Kalkınma Partisinin "evet" vereceğini tahmin ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)