| Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 13.02.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi DEM PARTİ adına saygıyla selamlıyorum.
DEM PARTİ Grubu olarak biz Hazine ve Maliye Bakanlığının yerel yönetimlerin yetkisini olağanüstü daraltan; tersinden, merkezî iktidarın yetkilerini olağanüstü artıran 10 Şubat 2024 tarihli genelgesi üzerine bir araştırma önergesi verdik. Araştırma önergesinin gerekçesini açıklamak üzere konuşacağım.
Öncelikle, söz konusu yerel yönetimlerin yetkilerinin kısıtlanması... Maalesef, dünya Mersin'e giderken Türkiye tersine gidiyor -bunun üzerinde duracağım devamında- temel nedeni ise iki tanedir; birini şimdi söyleyeyim, diğerini devamında izah edeceğim. Yine, maalesef, Türkiye'nin aklı, Kürt-kürdistan meselesi üzerinden algıladığı tehditle yerel yönetimlerin yetkilerini olağanüstü kısıtlıyor. Sayın Cumhurbaşkanı -yanılmıyorsam 3 Şubattaydı- Antakya'da yaptığı konuşmada "Eğer merkezî yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse, ortak hizmet üretmezse o kentte herhangi bir şey yapılmaz." dedi. Bu konuşmanın ardından bir hafta, on gün sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı söz konusu olan genelgeyi yayımladı.
Şimdi, bu yerel yönetimlerin yetkilerinin daraltılmasının somut bazı verileri üzerinde duracağım, sonra gerekçesine ilişkin birkaç şey söyleyeceğim. Bir tanesi, deniliyor ki: "2021 yılında 279 projeye toplam 1,2 milyar TL'lik kredi desteği sağlandı, yüzde 100 İLBANK kredisiyle tamamlanan projelerden 43'ü büyükşehir belediyelerinde gerçekleşti, bu 43'ünün 42'sini AKP, 1'ini MHP... Belediyelerde güçlü olan muhalefet partisi CHP'ye bile bir tek kredi desteği sağlanmadı."
İkinci veri, bu hibeyle ilgilidir, deniliyor ki 102 tane projeye ilişkin hibe sağlanmış; bunlardan 60 tanesi AKP'li belediye, 33 tanesi il özel idare, 4 tanesi kayyum belediye, 4 tanesi MHP'li belediye, CHP'li belediye ise sadece 1 tane. DEM PARTİ'den zaten söz etmeye gerek yok, ona zaten kayyum atanıyor.
Üçüncü ayrımcılık noktası, araçlarla ilgili ayrımcılıktır. 994 belediyede toplam 2.628 aracın yüzde 97'si Cumhur İttifakı'na verilmiştir, sadece yüzde 3'ü CHP'ye tahsis edilmiştir.
Son veri, yine, iddia ediliyor ki Cumhurbaşkanlığı bütçesinden AKP'li Belediye olan Çekmeköy'e 45 milyon dolarlık bağış yapılmıştır, deniliyor; bugünkü iddia. Şimdi, bu verilerle ilgili AK PARTİ ya da Cumhur İttifakı yetkilileri söz alıp konuşmak isterler mi, reddederler mi? Ama bunlar somut veriler, somut iddialar var ortada.
21'inci yüzyıl, malum -trend- yerelleşme yüzyılıdır. Avrupa Birliği somutunda yaşanan nedir? Ulus devlet, yetkilerini bir taraftan aşağıya, yerel yönetimlere devrediyor bir taraftan da ulusüstü -Brüksel olarak- Avrupa Birliği merkezî kurumlarına devrediyor. Trend budur, bu derinleşiyor. Türkiye'de ne yaşanıyor? Türkiye'de, maalesef, yerel yönetimleri kısıtlayan, olağanüstü kısıtlayan, merkezî iktidara tümüyle bağımlı hâle getiren, inisiyatifini âdeta sıfırlayan adımlar atılıyor. Bunun temelinde iki neden yatıyor. Bir tanesini demin söyledim, 1.200 kilometre boyunca, Türkiye'nin resmen tanıdığı Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile özerk Rojava'yı kapsayan coğrafyaya "teröristan" diyerek -akıl tutulması yatıyor bunun altında- deniliyor ki: "Eğer yerel yönetimler güçlenirse Van, Diyarbakır, Urfa bu özerk yönetimlerdeki yetkiyi özerk kürdistana doğru geliştirebilirler. Bu, bir algıdır, maalesef, bir akıl tutulmasıdır, dileriz Cumhur İttifakı kürdistan üzerinden algılanan bu korku algısını aşar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, bitirelim Sayın Çiftyürek.
SİNAN ÇİFTYÜREK (Devamla) - Bitireceğim.
İkincisi ise maalesef, Doğu despotizminin Hristiyan versiyonu olan Putinizmin yanı sıra İslami versiyonu olan Erdoğanizm güçlendirilmek isteniyor. Bu söz konusu olan genelgenin temelinde yatan etken budur. Çağrımız şudur bizim: 21'inci yüzyılda yerel yönetimlerin yetkilerinin kısıtlanması, en başta devletin kendi adına vurulmuş bir -ne derler- pranga olacaktır.
Üçüncüsü, kürdistanı "teröristan" olarak ilan etmek akıl tutulmasıdır; bu iddiayı, bu söylemi reddediyoruz.
Dördüncüsü de Sayın Erdoğan'ın 2012'de sözünü ettiği -demişti ki o zaman, şimdi kelimesi kelimesine aklımda değildir ama- siyaset yapılacaksa, Kürt meselesi çözümlenecekse bunun yeri Meclistir, bunun yeri silah değildir. Gelin, siyaset yaparak bu meseleyi çözelim. Bizim çağrımız Hükûmete, devlete budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİNAN ÇİFTYÜREK (Devamla) - Bu, yeniden, tekrar Kürt meselesinin demokratik çözüme dönüşüdür. Son sözüm şudur Başkan, Hükûmete, devlete çağrımız şudur: 10 Şubat genelgesini iptal edin.
Sağ olun, teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)