Konu: | (10/983, 984, 985, 986, 987, 988) Esas No.lu Erzincan'ın İliç İlçesindeki Bir Altın Madeninde Meydana Gelen Kazanın Tüm Yönleriyle Araştırılması ve Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin ön görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 60 |
Tarih: | 14.02.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzincan İliç'te müessif bir hadise olmuştur. Bu Türkiye'nin âdeta kaderi hâline dönüşmüştür.
Elbette ki ülkemiz çok zengin tarım yataklarına, su yataklarına, maden yataklarına ve de güneşe, denize, kuma sahip. Maden yataklarımız da çeşitlilik arz ediyor; demirimiz var, bakırımız var, volframımız var, altınımız var, nikelimiz var, kömürümüz var. Bu çeşitlilikten elbette ki istifade etmek isteriz. Elbette ki Türkiye zengin olsun, başka ülkelere muhtaç olmasın, bunları ithal etmesin, hatta bunları ihraç etsin; bir yandan parası Türkiye'de kalsın, bir diğer yandan da bunları satarak da çok ciddi şekilde zenginliğe katma değer sağlasın.
Mesela, Manisa'da nikel madenleri var, Turgutlu Çaldağ'da nikel madenleri var. Burayı İngiliz şirketi almıştı, açık liç usulü yapmak istedi, buna müsaade edilmedi ama nikel madenleri Gördes'te de var. Gördes'te Zorlu Holding bunu kapalı liç usulü yaptığı zaman herhangi bir suyumuza veyahut da bitkimize, nebatatımıza, havamıza zarar vermediği de ortaya çıkmıştı. O zaman bu kürsüden yine konuşmayı ben yapmıştım, o zaman iktidar partisinde milletvekiliydim, bazıları itiraz ediyorlardı. Gelin, bu maden tesislerinin kurulmasında geri kalmış ülkelerin veya kalkınmakta olan ülkelerin tesislerini kullanmayalım, malzemelerini kullanmayalım, teknolojisini kullanmayalım; gelin, Finlandiya'nın, Güney Afrika'nın, Amerika'nın, Kanada'nın, Avustralya'nın kullanmış olduğu teknolojik malzemeleri kullanalım demiştim ve onlar da yapıldı, Zorlu'ya da teşekkür ediyorum. Ama gördüğümüz şu ki: Buraların çok ciddi şekilde denetlenmesi gerekiyor, denetim mekanizmalarının zayıf olduğunu görüyoruz biz burada. Özellikle Erzincan'daki altın madeninin çıkarılmasıyla ilgili çok fazla feveran var, çok fazla konuşma var; buraların aynı zamanda ÇED raporlarının verilmesiyle ilgili istifhamlar var, şayialar var ve şaibeler var.
Değerli milletvekilleri, burada, bu madende yaşanan facia ilk değil, daha önce Soma'da da oldu. Manisa Soma'da bir maden kazasında 301 kişi vefat etti ve bunun üzerine Meclis "Bir araştırma komisyonu kuralım." dedi. Kurduk, ben de içerisindeydim, Manisa milletvekilleri olarak beraberce çalıştık, bütün Manisa milletvekilleri birlikte o komisyonun üyesiydik, tam yedi ay çalıştık. Yedi ay boyunca görmüş olduğumuz tüm yanlışların raporlarını getirdik, yazdık, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına teslim ettik. Kaç sene geçmiş? 13 Mayıs 2014 tarihinde bu maden kazası oldu, hemen akabinde bir araştırma komisyonu kuruldu, tam yedi ay sürdü. Bizim vermiş olduğumuz rapordaki önerilerimize hiç kimsenin kulak vermediğini gözlemliyoruz. Eğer kulak vermiş olsaydınız bu on sene içerisinde... Daha yeni, 2022 yılında Amasra'da 42 vatandaşımız öldü, kömür madeninde öldüler. Altın madenlerinde zehirlenmelerden tutun da kömür madenlerinde göçüklere kadar, kaçak, ruhsatsız çalışmalara kadar denetimsiz bir şekilde bunlar yapılıyordu. Siz on yıl içerisinde neden bunlarla ilgili doğru dürüst bir çözüm önerisi bulmadınız, bulamadınız; niçin bulamadınız? Çünkü meseleyi samimi olarak incelemiyorsunuz ve de yabancılar geliyorlar, Türkiye'de ruhsatlar alıyorlar. Geçen gün maden odaları ziyaretime geldiler, söylediler: "Eskiden çok fazla kişi ruhsat alıyordu. Şimdi, bu ruhsat vermeleri kısıtlamaya başladılar ve de hem bir yandan duygusallık devreye giriyor hem bir diğer yandan da kendileri burada tekelleşmenin önünü açıyorlar." ifadesini kullanmışlardı.
Değerli milletvekilleri, buralarda denetimin olmadığını görüyoruz, denetlemenin olmadığını görüyoruz, Soma'da -ben iyi müfettişleri, denetçileri tenzih ederim- "Rakı, balık, Ayvalık." diyorlardı. Buraya gelen müfettişler geliyorlar, patronlar tarafından ağırlanıyorlar, Ayvalık'a götürülüyorlar, ardından da bu insanlar hiçbir şey yokmuş gibi "Maden ocağı çok güzel, teknoloji çok güzel, insan kaynakları çok güzel, işçi eğitimi çok güzel, işçi güvenliği çok güzel, iş güvenliği çok güzel." diyerek raporlar yazıyorlar. Peki bu kazalar niye oluyor? Değerli milletvekilleri, dünyanın hemen hemen her ülkesinde maden çıkarılıyor, Amerika Birleşik Devletleri'nde, Güney Amerika'da, Güney Afrika'da veyahut da Kanada'da, Avustralya'da, Çekya'da madenler çıkarılıyor. Peki, oralarda iş kazaları oluyor mu? Oluyor, çok nadir oluyor. Peki, bu iş kazalarında hakikaten ölenler oluyor mu? Oluyor ama çok nadir, çok az sayıda insan ölüyor, yaralananlar hemen hemen yok gibi oralarda ama bizim ülkemizde ölümlere baktığınız zaman, şu an, burada, İliç'te kaç kişinin göçük altında olduğunu bilmiyoruz. Hatırlarsanız Elbistan'da da aynı şekilde bir göçük meydana gelmişti, toprak kayması meydana gelmişti ve o toprak kaymasında hâlâ daha insanlar oralardan çıkarılamadı. Niye? Bizim teknolojimiz yok mu, niye bu teknolojiyi Türkiye'ye getiremiyoruz? Zorlu getiriyor da biz niye getiremiyoruz? Bunları getirmemiz gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son bir dakika Sayın Özdağ, lütfen toparlayalım.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Şunu söylemek isterim değerli milletvekilleri: Burada, tesise deprem, su kaynakları ve nehirlerin korunması bakımından bilimsel gerçeklere aykırı olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca nihai "ÇED Olumlu" kararı verildiği raporlanmış. Burada ÇED raporlarını veren Murat Kurum yani bir Bakan ve kalkıp özür dilemesi gerekiyor bu Bakanının. Aynı zamanda daha vahim bir şeyden bahsedeceğim. Bir yandan bu araştırma önergesinin kabul edilmiş olması, araştırma komisyonunun kurulmuş olması iyidir ama tepkileri azaltmak adına yapılmamalıdır. On yıl önceki raporun açıklanması ve tekliflerimizin burada kanun olarak geçmesi gerekiyordu. Şimdi niye getiriyorsunuz böyle bir şeyi? Demek ki başarısızsınız, demek ki kötü yönetmişsiniz, iyi denetleyememişsiniz, demek ki buralarda başka şeyler var.
O nedenle, bir de Manisa Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yılmaz Bey'in söylediklerine kulak vermenizi rica ediyorum, istirham ediyorum. "FAO'dan insanlar geldi." diyor. Balıkesir'de, Aydın'da ve Bursa'da valiler kabul etmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Cumhurbaşkanlığının talimatıymış, Suriye'den göç edenlere, çeşitli insanlara topraklar, hazine arazileri verilecekmiş. "Bu hazine arazilerini veremezsiniz." demiştim. O şahsı da tebrik ediyorum. Sizlerin de bu konuda araştırma yapmanızı, bu valilere sormanızı, o valilerin açıklama yapmasını, Cumhurbaşkanının açıklama yapmasını rica ediyorum, istirham ediyorum.
Araştırma komisyonunun kurulması doğrudur ama bir sonuç alınmayacaktır çünkü iş ahlakı olmadıkça, siyasi ahlak olmadıkça Türkiye'nin düzelmesi veya bu madenlerde kazaların olmaması da mümkün değildir.
Saygılarımı sunuyorum, Allah'a emanet olun. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)