GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/983, 984, 985, 986, 987, 988) Esas No.lu Erzincan'ın İliç İlçesindeki Bir Altın Madeninde Meydana Gelen Kazanın Tüm Yönleriyle Araştırılması ve Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin ön görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:60
Tarih:14.02.2024

CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; muhalefet önceden her konuda iktidarı uyarsa da iktidar ne yazık ki bunları dinlemiyor, sonra da olay ortaya çıktıktan sonra oraya bakan gönderiyor, acıları paylaşıyor, gerekli önlemlerin alınacağını söylüyor. İşin özü, olmadan konulara müdahale etmek.

2021 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'a madenlerle ilgili 9 tane soru yönelttim, bunlardan biri de bugün toprak kayması olan bölgeyle ilgiliydi. Sorumuz şöyle: "Fırat Nehri kıyısına kurulmasına izin verilen yılda 9 bin ton sülfürik asit, 7 bin ton siyanür, 5 bin ton silika ve bunlar gibi onlarca zehirli kimyasalın su gibi kullanıldığı, her gün Mısır Piramidi gibi zehirli pasa dağlarını Fırat kıyısına yığan Çöpler Altın Madeni için detaylı inceleme yapılmış mıdır? Yaptırdıysanız Fırat Nehri'nin hemen kıyısına yığılan ve zehirli ağır metaller ile sülfürik asit sızıntısı kaynağı olan pasa dağları ile deprem fay hattı üzerine inşa edilen 47 milyon metreküplük zehir barajıyla bırakın Erzincan ilimizin güvenliğini, Türkiye'nin gıda güvenliğine veyahut Orta Doğu'nun gıda güvenliğine bir tehdit hâline gelmiş olan Çöpler Altın Madenine nasıl izin verildi? Bugün İliç'in, Kemaliye'nin ve Erzincan'ın güvenliğini tehdit eden, Munzur Dağları'nı hedef almış bu madenle ilgili yeni detaylı bir inceleme yaptıracak mısınız?" dedim. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olan Murat Kurum verdiği yanıtta şöyle diyor: "Erzincan ili İliç ilçesi Çöpler köyü mevkisinde Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından yapılması planlanan Çöpler Kompleks Madeni Kapasite Artışı Projesi için 24/12/2014 tarihinde "ÇED Olumlu" raporu verilmiştir. ÇED sürecinde Maden İşleri Genel Müdürlüğü, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Erzincan Valiliği, İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Halk Sağlığı Müdürlüğü, İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği ve Bakanlığımız yetkililerinden oluşan kapsamlı bir inceleme ve değerlendirme Komisyonu marifetiyle ÇED raporu verilmiştir."

Şimdi işin özüne gelelim. Önce bu ÇED raporu verenlerden işe başlamak lazım, burada kimin imzası varsa önce onları soruşturmaya çağırmak lazım çünkü bu konuların olacağı öngörülebiliyor ve muhalefet olarak da biz bu konuda uyarıyoruz. Neden bunlar dikkate alınmadı? Bakınız "İbrahim Gündüz" diye kitap yazan gazeteci bir arkadaşımız var. Bugün Türkiye madenlerinde nerede ne risk varsa o kardeşimiz gitti, hepsini derledi, kitap hâline getirdi. Ya, onu okuyan birisi yok mu? Olayın olacağı belli, Bakana soruyoruz: "Siyanürle altın aramayla ilgili ne yapılıyor?" diye. Bakan kendince kafa buluyor, diyor ki: "Altın siyanürle çıkarılmaz." İşlenmesini soruyoruz; o, altının çıkarışıyla ilgili yanıt verip olayı savsaklıyor. Herkes işini doğru yapsa bugün bunlar olmaz. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde bizi, Türkiye'yi Avrupa'da iş cinayetlerinde birinci noktaya taşıyan vurdumduymazlıktır. Kalkıp da günah çıkarmanın âlemi yok. Meclis araştırması açılsa ne olacak? Yarın bu Meclis araştırmasının raporu ortaya çıkınca bununla ilgili sorumlular gerekli cezayı alacak mı? İşin birinci noktasından başbakanına kadar kim sorumluysa hepsi, oradaki bugün toprak altında kalandan da Fırat'a -ulaşmaz dilerim- ulaşırsa ülkenin içine düşeceği tazminat davaları dâhil her sorunun vebalini taşıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Birilerini zengin edeceğim diye ülkeyi kritik bir noktaya taşımanın âlemi yok. Eğer bu siyanür Fırat Nehri'ne ulaşırsa yalnızca Türkiye'nin değil, uluslararası anlamda da başımıza gelecekleri önceden öngörebilmek lazım. Bu nedir ya? Ne orman kaldı ne tarım alanı kaldı ne sit alanı kaldı ne askerî bölge kaldı. Üç kuruşluk birileri malı götürecek diye ülkemin değerleri çarçur ediliyor. Bunlar kabul edilebilir bir durum değil. Madenle ilgili çok sayıda yasa değişikliği yapılıyor. "Ya, bu yapılandan Türkiye'nin faydası ne?" dediğiniz zaman, eğer orada artı değer üretiliyorsa o bile bir yolla aynı kişilere geri gidiyor. Milletvekili olarak böylesine bir duruma seyirci kalmayı ben içime sindiremiyorum, o nedenle çok sayıda da soru önergesi verdim; hepsine düzmece cevaplar... Yazık oluyor bu ülkeye.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)