Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 61 |
Tarih: | 15.02.2024 |
ŞENOL SUNAT (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 107 sıra sayılı Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, insan gücü planlaması yapılmadan, açılan fakülteler ve belirlenen kontenjanlar sebebiyle birçok alanda olduğu gibi diş hekimi sayısında da büyük yığılmalar var. Bugün birçok diş hekimliği fakültesinde akademisyen eksikliği olduğu, çoğu fakültede bir profesör dahi olmadığı biliniyor. Şu anda eğitimde olan 100 diş hekimliği fakültesi var, 10 ila 14'ü de yolda.
Yine, birçok fakültemizde uygun araç gereç ve laboratuvarlarda önemli eksiklikler var. Mesleğini eline alan diş hekimlerimiz öncelikle tabii ki istihdam sorunuyla yüzleşiyor. Vatandaşımız özele gidemiyor, kamu hastanelerinde ise zamanında dişlerini yaptırma imkânı yok. Ülkemizde diş hekimlerimizin yarısından fazlası özel sektörde mesleğini icra etmekte, kamuda yeterli istihdam sağlanamamaktadır her alanda olduğu gibi.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan teklif sağlık sektöründe birtakım sorunları çözmeye yönelik olabilir ama sağlık sistemimiz o kadar çok fazla soruna sahip ki bu getirilen teklifte de hem eksiklikler hem yanlışlıklar söz konusu.
Sayın iktidar milletvekilleri, farkında mısınız acaba, hani övünüyordunuz ya "Hastane kapılarında artık kuyruk yok." diye, evet, kuyruk yok, vatandaşlarımız artık hastaneye gidemiyor çünkü randevu alamıyorlar. Dar gelirli vatandaş özel hastaneye gidemiyor, devlet hastanelerinde aylarca sıra bekliyor. Şehir hastaneleriyle yapılan sözleşmelerde açık hükümler olmasına rağmen MR, tomografi gibi tetkik cihazlarına aylar, hatta bazen yıllar sonraya randevu verilebiliyor. Hastanelerin pek çoğu hastane yönetimlerinin üstün gayreti ve doktorlarının özverisiyle ayakta durabiliyor. Aylarca bekleyip gidenler de ilaç yazdıramıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı hastalar için çok elzem ilaçları listesinden çıkardı. Kanser ilaçları bulunamıyor sayın milletvekilleri. Yazılan ilaçları ise bulmanız zaten eczanelerde mümkün değil. İlaç firmaları bu ilaçları ya ithal etmiyor ya üretemiyor ya da çok az sayıda üretiyor. Zaten zorlanan sağlık sisteminin üzerine bir de -sayısı her ne kadar belli değil ama- 10 ila 13 milyon göçmenin yükü bindirilince bu durum kaçınılmaz son oluyor.
Suriyeliler ülkemizde sınavsız doktor ve eczacı oluyor sayın vekiller. Diplomaları gerçek mi, sahte mi araştırılmıyor, sözlü beyan yeterli oluyor birçok meslek grubunda olduğu gibi. Eski İçişleri Bakanı -neydi ismi- Süleyman Soylu, Türkiye'de 3,3 milyon Suriyeli olduğunu açıklamıştı. Sağlık Bakanı da Suriyelilere 2,6 milyon ameliyat yapıldığını söyledi yani her 100 Suriyeliden 77'si bu ülkede ameliyat olmuş. Sanki Suriyeliler bu ülkeye, ülkemize ameliyat olmak için gelmiş. Bu durumda ya ameliyat sayısı ya da mültecilerin sayısı doğru değil. Milyonlarca Suriyeliyi tedavi etmek, ameliyat etmek, 1 milyona yakın Suriyeli bebeğin doğumunu sağlamak ve onlarca Suriyeli çalışanı, sağlık çalışanını istihdam etmekle övünmek belki Hükûmete iyi gelebilir ama Türk milletine hiç iyi gelmiyor sayın milletvekilleri.
E-reçeteler artık Arapça başta olmak üzere 5 dille yazılabiliyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama olamaz, böyle bir saçmalık olamaz. Sağlık ocaklarının aile sağlığı merkezlerine dönüştüğü ancak buradaki doktorların üzerine işletme yönetimi görevlerinin yüklendiği, akademisyen hocalara erişimin hızlandığı ancak erişilen her hekime şiddetin normalleştirildiği, tıp fakültelerinin sayısının artırıldığı ancak nitelikli hekimlerin yurt dışına gidişine engel olunamadığı bir sağlık sistemine sahibiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Tamamlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Koruyucu sağlık hizmetlerini öne çıkarmak ve düzeltmek zorundayız sayın vekiller. Aile sağlığı merkezleri özel bir işletme gibi çalışmamalı, gerçek bir kamu kurumu olmalı. Son yıllarda ülkemizdeki hane halkı cepten sağlık harcaması istatistiğine baktığınızda artışı görürsünüz ama tüccar zihniyeti olduğu için Hükûmetin işine geliyor.
İktidarın en büyük projelerinden biri olan şehir hastaneleri projesinde tam bir fiyasko yaşanıyor. Günde 150'den fazla hastayı muayene etmeye çalışan hekimlerin üzerindeki yük anormal seviyededir.
Evet, üniversitelerden elinizi çekin, üniversitelerin idari özerkliğine karışmayın, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulayın sayın vekiller.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)