GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:63
Tarih:21.02.2024

CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - Öncelikle, şu an ekranları başında bu Genel Kurulu takip eden, bir ana dilinin reddini canlı bir şekilde izleyen bütün halklara selamlarımı gönderiyorum.

Başlamadan önce, madde hakkında konuşmadan önce bizim hakikatimize, Kürtçeye, Kürt diline, kürdistanın hakikatine saldıran kişilere önce gidip kendi içlerindeki kiralık katilleri temizlemelerini öneriyorum.

Yine, ikinci olarak, Kürtçenin var olmadığını, bir "x" olduğunu söyleyenlere, Kürtçenin resmî bir ana dili, bir eğitim dili olabileceğine karşı şerh koyanlara biz Kürtçede diyoruz ki: "..."(*) (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon kapandı)

CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Şimdi madde üzerinde konuşacağım.

18'inci madde üzerine söz aldım. Teklifin geneli içerisinde teklife dair katıldığımız bazı şeyler var elbette ki olumlu bulduğumuz bazı yanlar var ve bu, bizim olumlu bulduğumuz yanları olumlu bulan STK'ler de var ama bunlar Paris İlkeleri'ne uygun bir şekilde o komisyona davet edilmiş olsalardı, orada konuşmuş olabilselerdi size itirazlarını dile getirirlerdi. Örneğin, 18'inci maddede diyor ki: İşte, üniversitelerle yapılan sözleşmelerde bir öğretim elemanının sözleşme süresi üç yıldan iki yıla indirilecek. Nasıl indirilecek? Sözleşme yapan öğretim elemanı 3 kez yazılı olarak ikaz edildiği hâlde sözleşmenin feshedileceği, bu kişinin artık görevini ifa edemeyeceği söyleniyor. Şimdi, neye itiraz ederse... Örneğin, uzun çalışma sürelerine itiraz ederse mi ikaz edeceksiniz veya sınır ötesinde sürdürdüğünüz savaş yerlerine, ölümüne sebep olduğunuz gençleri, o kalekollarda yaralı bir şekilde bekleyen gençleri tedavi etmek için oraya geçmek istemediklerinde mi ikaz edeceksiniz ya da ana dilde tedavi hakkını sağlamaya çalıştıklarında mı ikaz edeceksiniz? Neye göre ikaz edeceksiniz, neye göre bu insanların sözleşmelerini feshedeceksiniz?

Genel olarak bu teklife baktığımızda, aslında, Milton Friedman'ın ruhuna Fatiha okutacak özelleştirme, sağlık sisteminin içini boşaltma denemeleri görüyoruz. Mesela, bugün birçok ilde aile sağlık merkezlerinde çalışan emekçiler ve aynı zamanda doktorlar, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu olarak bir açıklama yaptılar ve dediler ki: "Biz vergide adalet istiyoruz. Bize yılın ikinci yarısından itibaren uygulanan yüzde 35'lik vergi oranı bizi eziyor. Hem çok çalışıyoruz hem de kazanamıyoruz, hem açlıkla hem de uzun çalışma süreleriyle bir şekilde ezilip kalıyoruz." Ve belli talepleri vardı, bu talepleri içinde diyorlar ki: "Öncelikle vergi yükümüzü azaltın çünkü yığınla sorunlarımız birikmiş, bunlardan bir tanesi de finansal meseleler olmasın." İkinci olarak diyorlar ki: "Aile hekimliği sistemiyle dönüştürülen birinci basamak sağlık hizmetleri toplum sağlığı açısından sürekli olarak sorunların birikmesine neden olmaktadır. Derhâl bu esnek, güvencesiz, performansa dayalı ücretlendirme sistemini sona erdirin." Üçüncü olarak; aile hekimliğine geçiş süreciyle bu alanda farklı istihdam biçimleri ortaya çıkmış. Bunlar ortaya çıkınca da birçok sağlıkçı için statüsüzlük oluşmuş yani ara eleman, ne olduğu belli olmayan, statüsü olmadığı için iyice ezilen ve sömürülen eleman diye bir gerçek çıkmış ortaya.

Dördüncü olarak; bu aile sağlık merkezlerinde çalışan, bulunan doktorlar bir şekilde müdüre dönüştürülmüş durumdalar. Bu merkezlerin faturasını takip etme, paspasını atma, temizliğini yapma, çayını takip etme gibi angarya işlerle uğraşmak zorunda bırakılıyorlar.

Beşinci olarak; bunların kira, elektrik, su, doğal gaz ücretleri bile kimi zaman hekimin cebinden çıkacak şekilde bir hâle getirilmiş durumda.

Altıncı olarak diyorlar ki: "Biz ara eleman olmak istemiyoruz. Bizim özlük ve mali haklarımız arasındaki bu eşitsizliği derhâl giderin."

Sekizinci olarak da diyorlar ki: "Artık bize işletme olarak bakmayın, biz bu sağlık sisteminin kritik bir parçasıyız, biz bu sağlık sisteminin olmazsa olmazıyız. Eğer biz gidersek şu anda acillerde kuyruklar oluşuyor ya, bunun çok daha ötesi oluşacak."

Sağlık emekçileri sizlerin kölesi değillerdir. Hepiniz özel hastanelerde güzel güzel tedavi oluyorsunuz ama bu halkın yoksulları gidip oralarda tedavi görüyor ve onların bu haklarını gasbetmeye hiçbir şekilde hakkınız yok.

Bitirirken "..."(*) (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)