Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 63 |
Tarih: | 21.02.2024 |
CEMALETTİN KANİ TORUN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan sağlık konusunda bazı değişiklikleri içeren kanun teklifiyle alakalı söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamda ülkemizin sağlık hizmet planlamasında birinci sırada yer alan aile hekimlerimizin sorunlarından ve aile hekimliği sisteminin girmiş olduğu çıkmazdan bahsedeceğim.
Aile hekimliklerinin ve toplum sağlığı merkezlerinin kurulmasındaki temel amaç koruyucu sağlık hizmetlerinden vatandaşımızın faydalanması ve bu konularda bilinçlendirilmesidir. Koruyucu sağlık hizmetlerini kısaca aşılama, gebelik takibi, yeni doğan çocuk takibi, bazı kronik hastalıkların önlenmesi, erken teşhisi ve tedavisi olarak sayabilir ve bunları çeşitlendirebiliriz. Türkiye gibi nüfusu artan ancak aynı zamanda yaşlanma eğilimine giren bir ülke için koruyucu sağlık hizmetlerinin oldukça büyük önemi vardır. Özellikle sigara kullanımının, obezitenin, sezaryen doğumun gitgide artış göstermesi bu önemi hayati seviyeye çıkarmaktadır. Nitekim, Hükûmetin bu alanda yapmış olduğu düzenlemeler aile hekimlerinin esas işlerini yapmalarının önüne geçmektedir.
Acil önlem alınması gereken konuları kısaca saymak istiyorum: Birincisi, Sağlık Bakanlığı tarafından "beyaz reform" adıyla yapılan düzenleme aile hekimlerinin teşvik ücretini tam alabilmeleri için günlük 76 hastaya ulaşmalarını şart koşmuştur. Günde 76 poliklinik hastası ise aile hekiminin koruyucu sağlık hizmetlerine zaman ayıramaması anlamına gelmektedir; ayrıca 76 hasta, hastalara da zaman ayıramaması anlamına geliyor. Bu uygulamadan vazgeçilmeli ve hekimlere bu ödemelerin şartsız yapılarak koruyucu sağlık hizmetlerine yönelmeleri sağlanmalıdır. İkincisi, özellikle Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri olmak üzere orta ve küçük ölçekli ilçelerin hastaneleri uzman hekim konusunda sıkıntı yaşamaktadır. Randevu sistemindeki düşük muayene sürelerine rağmen hastanelerin hasta yükünü kaldıramaması hastaları aile hekimliklerine yönlendirmektedir. Uzman doktor sorunu yaşayan hastaneler derhâl tespit edilerek bu konuda önlemler alınmalı, aile hekimlerinin hasta yükü azaltılmalıdır. Üçüncüsü, birim başına düşen hasta sayısındaki yoğunluktur. Hükûmetin 2023 hedefinin 2.700 olmasına rağmen şu an aile hekimliklerinde birim başına düşen hasta sayısı 4 bin olarak uygulanmaktadır. Avrupa ortalaması 2.400 olan bu sayı düşürülmeli, aile hekimliği kadroları açılarak, aile hekimliği uzmanlıkları teşvik edilerek koruyucu sağlık hizmetleri konusunda ilerleme katedilmelidir.
Bu maddelerle birlikte, vatandaşlarımızla hemhâl olarak önemli bir görevi ifa eden aile hekimlerimizin cari ödemeler sorununu bütçe döneminde Sayın Bakana ifade etmiştim. Kira, faturalar, personel ücretleri gibi kalemlerin aile hekimlerinin üzerine yüklenmesi, hizmet sunumuyla ilgilenmesi gereken hekimlerimizi maddi konularla meşgul etmektedir. Yapılan cari ödeneklerin maaş zamları kadar arttığı bilinmektedir ancak asgari ücret, kira, tıbbi malzeme ve diğer giderlerin enflasyon oranında arttığı göz önüne alındığında bazı aile hekimliklerinde ödenek yetersizliğinden bir kısmının maaşlarla karşılandığını duymaktayız.
Bazı aile hekimliklerinin kamu mülkiyetinde olan binalarda hizmet vermesi ve maaşlarından "kira" adı altında yapılan kesintinin diğerlerine göre cüzi kalması da bir eşitsizliği doğurmaktadır. Bu sorunun acilen çözülerek tüm aile hekimlikleri kamulaştırılmalı, kısa vadede de cari ödeneklerde iyileştirmeler yapılmalıdır.
Aile hekimliklerinde görev yapan ebe ve hemşirelerin de hastanelerde çalışan meslektaşları gibi ek ödemelerden faydalandırılması, yaşadıkları mağduriyetlerin giderilmesi gerekmektedir.
Son olarak, başta hekim arkadaşlarım olmak üzere tüm çalışanlarımızı ilgilendiren bir husus da vergi dilimlerindeki adaletsizliktir. İlk aydan vergi dilimine giren çalışanlarımızın senenin ortasına geldiklerinde maaşları erimekte, sene sonunda bazen yarıya kadar inmektedir.
(Uğultular)
CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) - Başkan, bu ne gürültü ya?
BAŞKAN - Buyurun.
CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) - Vergi vermek elbette bir vatandaşlık ödevidir ancak bunun adil ve ödeme gücü dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Hükûmet toplayamadığı vergilerin acısını çalışanlardan çıkarmaktan vazgeçmelidir. Koruyucu sağlık hizmeti gibi, her ülke için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)