Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 65 |
Tarih: | 28.02.2024 |
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP iktidarının bugüne kadarki en iyi başarısı ne biliyor musunuz? Bir şey yaparken aslında hiçbir şey yapmamayı başarmasıdır. Şu an üzerinde konuştuğumuz düzenleme sekizinci yargı paketi olduğuna göre daha önce yedi tane yargı paketi hazırlanmış oluyor doğal olarak. Peki, bunca yargı paketine rağmen hukukun üstünlüğü tesis edildi mi? Hayır. Toplumun vicdanını yaralayan haksızlıklarda adalet sağlandı mı? Tabii ki hayır çünkü AKP'nin yaptığı hukuka saygı değil, hukuku paketlemedir. Dolayısıyla Kürtler başta olmak üzere toplum hukukun kırıntısına hasret kalırken sekizinci yargı paketinin hukukun bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayacağını düşünmek ham hâliyle bir hayal olacaktır. Kâğıt üzerinde adalet sağlamak, en iyi hukuk metinleri yazmak elbette zor bir şey değil, esas sorun devlet erkinin yüz yıldır kodlandığı yönetim ve yaklaşım biçiminde ısrar etmesidir yani mantalitenin değişmemesidir. Bu nedenle devleti yöneten AKP'nin yirmi iki yıllık iktidarında yapılan değişikliklerin asıl amacı antidemokratik görünümü makyajlamak olmuştur, bunun ötesine gidememiştir. Her alanda olduğu gibi yargıda da liyakat değil "sadakat" diyen bir zihniyetin demokrasi ve özgürlükleri içselleştirmesi de zaten mümkün değildir çünkü onlar için demokrasi hiçbir zaman bir menzil olmadı sadece beyin kıvrımlarında gizledikleri gizli amaçlar için daima bir araç olmuştur. Oysa onlar da söylüyor: "Adil bir dünya mümkün." Onlar da biliyor adaletin olmadığı bir yerde devletin ayakta kalmasının zor olduğunu. Dolayısıyla bir hukuk biçimleri, adalet anlayışları var ama nasıl? Sadece şahsa özel bir adalet anlayışı. Hâlbuki AKP'liler de devletin 28 Şubat aklına itiraz ediyorlardı, konuşmalarında 28 Şubat zihniyetini yerden yere vuruyorlar. Tabii, o günün mazlumlarının da nasıl bugünün zalimleri olduklarını görmezden gelerek, eleştirdikleri devlet aklının biçimini aldıklarını unutarak bunu yapıyorlar. Bizler 28 Şubat zulmünü de kabul etmedik, bugün güncel 28 Şubat aklına da rıza göstermeyeceğiz, bu böyle biline.
Sayın milletvekilleri, üzerinde "adalet" yazan saraylar inşa etmekle, adında "adalet" yer alan partiler kurmakla kara düzen maalesef değişmiyor. Bakın, yıllardır uluslararası kuruluşlar ülkelerin hukuk ve demokrasi karnesini çıkarıyorlar; AKP Türkiyesi şu an Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 142 ülke arasında 117'nci sırada yerini almış durumda çünkü demokratik değerlerin zerresini bırakmadınız, artık adaletin esamesi bile okunmuyor. Bu sebeple, toplum önüne koyduğunuz paketlerden hiçbiri yargının bağımsızlığıyla, adaletsizliklerin giderilmesiyle ilgili değil. "90'lı yıllar geride kaldı." dersiniz ama Terörle Mücadele Kanunu'nu âdeta Kürtlerin anayasası gibi korursunuz. Paketler çıkarırsınız ama Türk Ceza Kanunu'nda barışçıl, gösteri hakkını sınırlandıran hükümleri saklarsınız, uzun tutukluluk sürelerine ve vicdani olmayan infaz düzenlemelerine dokunmazsınız.
Eğer derdiniz yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü olsaydı İmralı'da özel bir rejim uygulanmazdı, Sayın Öcalan üzerinde tecrit söz konusu olmazdı. Eğer derdiniz adalet olsaydı Şenyaşar ailesi yıllarca adalet sarayları önünde beklemezdi, Vartinis katliamı zaman aşımına uğramazdı. Eğer derdiniz hukuk olsaydı Anayasa Mahkemesi kararına rağmen Can Atalay tutuklu kalmazdı, uzun tutukluluk süresini dolduran Gültan Kışanak rehin tutulmazdı. Eğer derdiniz adalet olsaydı Cumartesi Anneleri yirmi dokuz yıldır evlatlarının akıbetini sormak zorunda kalmayacaktı. Eğer az adil olunabilseydi bu kürsüde milletvekilleri Kürtçe bir cümle ifade ettiklerinde mikrofonları kapatılmazdı, tutanaklara "bilinmeyen dil" olarak geçmezdi. Eğer "hukuk" diye bir derdiniz olsaydı yüzlerce ağır hasta ve yaşlı mahpus ısrarla cezaevinde tutulur muydu, her yıl onlarca hasta mahpus hayatını kaybeder miydi? Eğer adalet olsaydı sırf kadınlar için bir güvence diye İstanbul Sözleşmesi kaldırılır mıydı, kadın katliamlarının failleri türlü bahanelerle serbest bırakılır mıydı? Elbette "Hayır." diyoruz, AKP iktidarında adalet yok, bizim nezdimizde demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesi bitmedi ve bu mücadele sürmeye de devam edecek. Bu topraklarda sadece iktidar sorunu yok elbette, ciddi bir muhalefet sorunu da karşımızda çünkü günün sonunda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaçmaz Sayyiğit, lütfen tamamlayın.
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Devamla) - ...demokrasi, özgürlük ve adalet derken Kürtler hariç pratiğini sergilediklerini çok iyi biliyoruz. Bu sebeple DEM PARTİ'nin üzerinde kurulduğu mücadele geleneği ve mirası umuttur, Türkiye halkları için çaredir. DEM PARTİ olarak Türkiye halklarıyla birlikte ördüğümüz üçüncü yolda ısrar ediyoruz, ısrar etmeye devam edeceğiz. 31 Marta gün sayıyoruz, adaletsizliğinizin vesikası olan rantçı, talancı kayyumları kentlerimizden söküp sizlere geri göndereceğiz.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)