GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kamuda yardımcı hizmet sınıfındaki memurların ve doktora öğretim üyelerinin taleplerine, Erzincan İliç'te yaşanan faciaya, petrol piyasa fiyatlarının belirlenmesine ilişkin formülasyona, bugün açıklanan millî gelir verilerine ve Cumhurbaşkanının "Emekliler tahrik ediliyor." açıklamasına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:66
Tarih:29.02.2024

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, öncelikle, kamuda, biliyorsunuz, yardımcı hizmet sınıfında olan bizim aslında personelimiz var, memurlarımız var. Bunlar zamanında KPSS'yle sınavları kazanmışlar, devletle çalışmaya başlamışlar. Şimdi, bunların bir kısmı normal, genel idare hizmetlerine geçirildi fakat önemli bir kısmı kaldı. Aslında burada da bir keyfîlik var; idareciler bunları her gün farklı işlerde çalıştırıyor. Bu insanların talebi, artık genel idare hizmetleri sınıfına geçip iş tanımlarının belli olması çünkü bunlar okul bitirmişler, üniversite bitirmişler yani -normal- emsalleriyle aynı eğitim düzeyine gelmişler ancak işte, kimisine bir yerde bir gün tuvalet temizlettiriliyor, bir gün başka bir iş yaptırılıyor. Bu adaletsizliğin giderilmesi gerekiyor. Bu haklı bir taleptir, bu talebe kulak tıkamamak lazım.

Diğer bir talep doktora öğretim üyeleriyle ilgili. Burada da aslında ciddi bir sıkıntı var; bir iş güvencesi yok yani işte doçente, profesöre iş güvencesi var, asistana iş güvencesi var fakat doktora öğretim üyelerine bir iş güvencesi yok. Yaklaşık 40 bin civarında bu şekilde insanımız var, az önce bahsettiğim yardımcı hizmetler sınıfında da 150 bin kişi vardı. Yani bu sıkıntıların giderilmesi lazım, doktora öğretim üyelerinin de bu mağduriyetinin giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Biliyorsunuz, Erzincan İliç'te bir facia yaşanmıştı; yaklaşık on beş gün geçti, hâlâ göçük altındaki işçilere ulaşılamadı. Bölgede bulunan bir işçi geçtiğimiz günlerde yoğun kokunun yarattığı baş ağrısı şikâyetiyle baygınlık geçirerek hastaneye kaldırıldı. Heyelan tehdidi ile toprağa karışan siyanürün yarattığı çevresel risk tehlikesi de henüz geçmiş değil. Şirketin Türkiye'deki müdürü Cengiz Demirci ise gözaltına alınmasının ardından kısa bir süre sonra, altı saat içerisinde serbest bırakıldı. Şu anda 13 ilimizin 20 farklı bölgesinde siyanürle altın madeni çıkarma faaliyetleri hâlen yürütülmektedir. Erzincan İliç'teki Anagold maden firması siyanürle çıkardığı altından son üç yılda yaklaşık 1,5 milyar dolar gelir ve 335 milyon dolar da kâr elde etmiştir değerli arkadaşlar. Maden bizim, zehir ortamında çalışan ve hayatını kaybeden işçi bizim fakat parayı kazanan saraydan ihale alan şirketler. Toprak altında kalan işçi yakınının ifade ettiği gibi, bizlere kalan şey ölüm, onlara kalan ise altın oldu. Bu adaletsizliğin, bu yanlışın, bu çarpıklığın, bu usulsüzlüğün mutlak surette giderilmesi lazım.

Şimdi, milletin gündeme getirdiği -ve teknik olarak da hakikaten çok haklı olan- diğer bir problem ise şu Sayın Başkan, değerli milletvekilleri: Biliyorsunuz, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'na göre, işte, bizde petrol fiyatlarının, piyasa fiyatlarının belirlenmesine ilişkin bir formülasyon var. Temelde de söylenilen şey şu: İşte, o ülkede en yakın erişilebilir dünya serbest piyasasındaki koşullara göre fiyat belirlenir. Bizde de İtalya Cenova'ya göre bir fiyat belirleme mekanizması var. Fakat bu Ukrayna-Rusya savaşından sonra Avrupa Birliğinin ve Amerika'nın uyguladığı ambargo nedeniyle Rusya, petrolünü satamıyor. Dolayısıyla Rusya'dan petrolü dünya ortalama fiyatlarının yaklaşık 30 dolar altında alan 3 tane ülke var: Çin, Hindistan ve Türkiye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen tamamlayın.

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Biz, en son, EPDK'nin verisine göre de Sayın Başkan, bakın, -Şubat 2023 bülteninde de- mesela o ayda yaklaşık 2 milyon ton petrol almışız, ithal etmişiz; bunun 732 bin tonu Rusya Federasyonu'ndan yani 1/3'ü. Şunu söylemeye çalışıyorum: Petrolün 1/3'ünü normal Cenova fiyatlarının yaklaşık 30 dolar altında alıyoruz fakat sanki böyle bir şey yokmuş gibi piyasada satılan akaryakıtın fiyatı -yani akaryakıt olarak benzin, motorin alıyoruz, bunların fiyatı- Cenova'daki fiyata göre belirleniyor. O zaman yaklaşık üçte 1'lik ve 30 dolarlık bu kâr marjı kimin cebine gidiyor, biz bunu merak ediyoruz. Bu, rafinerinin kârlılığı mı, yoksa rafineriye bu petrolü yine uluslararası piyasa fiyatlarından satan arada bir kısım aracılar mı var? Yani Rusya'dan 30 dolar düşük alınıyor, ondan sonra, rafineriye Cenova fiyatlarından petrol mü satılıyor; bu konu önemli bir konudur. Yani şu anda, dediğim gibi, ithal ettiğimiz petrolün üçte 1'i bu şekilde gelmektedir, bunun tüketiciye yansıtılması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen tamamlayın.

ERHAN USTA (Samsun) - Yani eğer bu yapılmış olsa akaryakıt fiyatlarında çok ciddi bir düşüş gerçekleşecektir. Mesela, bunu Hindistan yansıtıyor, Hindistan kendi ülkesinde bunu, bu ucuza aldığı petrolü fiyatlara yansıtıyor ama bizde yansıtılmıyor. Tekrar soruyorum: Bu 30 dolar ve ithal ettiğimiz petrolün üçte 1'i kimin cebine gidiyor? Bu, rafinerilerin cebine mi, TÜPRAŞ'ın cebinde mi kalıyor yoksa saraya yakın birtakım çevreler var, onların cebine mi kalıyor; bunun mutlak surette açıklığa kavuşturulması lazım.

Şimdi, biliyorsunuz, bugün millî gelir verileri açıklandı. Çok şükür, Türkiye TÜİK'e göre yüzde 4,5 büyüdü, hatta dolar bazında baktığımızda daha enteresan, Türkiye -doları sabit dolarla söylemiyorum, nominal dolarla söylüyorum- dolar cinsinden de yüzde 23,5 büyümüş. Bu, güzel bir şey.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, son kez uzatıyorum, buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türkiye büyümüş ama vatandaş soruyor: "Arkadaş, ben bu kadar açlıkla boğuşurken, fakirlikle boğuşurken, ev kiramı ödeyemezken, bayat ekmek için kuyruklarda gezerken kim zenginleşti?" diyor. Bu, haklı bir soru. Hakikaten, şimdi, böyle bir ülkenin genel millî geliri böyle büyüdüyse nüfusun da yaklaşık yüzde 80'lik bir kesiminin de -onu da Gini'deki nüfus dağılımlarına, 20'lik dağılımlara göre söylüyorum- geliri düşüyorsa kim zenginleşti? O zaman birilerinde aşırı bir zenginleşme var, gelir dağılımda aşırı bir bozulma var. Türkiye büyüyor diyoruz; dolar cinsinden, değerli arkadaşlar, 2023 yılında Türkiye yüzde 23,5 büyümüş. Allah aşkına, bir etrafınıza bakın, Türkiye'de dolar cinsinden kim yüzde 23,5 büyüdü? Niye bu insanlar bu kadar fakirlik çekiyor? İnsanlar açlıkla imtihan oluyor, efendim, ev kirasını karşılayamıyor, çöpten ekmek toplanıyor. Görmüyor musunuz, her gün çöpten ekmek toplayan, çöpten sebze toplayan insan fotoğraflarıyla dolu sosyal medya? Dolayısıyla, bunun sorgulanması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, teşekkür için açıyorum, lütfen tamamlayın.

ERHAN USTA (Samsun) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan. İstismar etmeyeceğim, bitireceğim.

Yani ya bu büyüme yanlış ya da eğer bu büyüme doğruysa hakikaten gelir dağılımında çok ciddi bir adaletsizlik var Sayın Başkan. Yani bu, sürdürülebilir bir şey değil. Bakın, buna kimse kulak tıkamasın. Yaptığımız eleştiri siyasi eleştiri filan değil; bu ülkeyi seven insanlar olarak söylüyoruz, herkesin de bunu düşünmesi lazım. Dolayısıyla, politikaları buna göre dizayn etmek gerekir. E, şimdi, emekliye maaş ver, emekliye para ver diyoruz, Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: "Efendim, emekliler tahrik ediliyor." Ya, siz de zamanında muhalefetteyken; çay, simit hesabı yaparken milleti tahrik mi ediyordunuz? Size hiçbir siyasetçi dedi mi ki "Milleti niye tahrik ediyorsunuz?" diye? Yani bunları, milletin sıkıntısını dile getirmek kadar daha tabii ne olabilir? Bunu "tahrik" diye adlandırmak da son derece yanlıştır. Millet hakikaten çok ciddi sıkıntıdadır ama buna rağmen siz "Türkiye büyüdü." diyorsunuz, millet de soruyor: Kim büyüdü?

Teşekkür ederim.